T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 87

            KARAR NO  : 2020 / 127

            KARAR TR   : 24.2.2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın idarece giderilmesi istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : V. G.

Vekili              : Av.S. Ş.

Davalı lar      : 1-Bayrampaşa Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av.C. T. Ve diğ.

Adli Yargıda : 2-İSKİ Genel Müdürlüğü

Vekilleri        : Av.A. F. Ş., Av.F.A.Ç.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 06.03.2012 tarihinde saat 22.00 sularında, Bayrampaşa İlçesi, Altıntepsi Mahallesi, Atatürk Caddesi üzerinde 34 … 5145 plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken, belediyeye ait olan yoldaki bozukluk nedeniyle herhangi bir uyarı işaretinin olmaması sonucu aracın hakimiyetini kaybederek yaralandığını ve maddi hasarlı kaza yaptığını; kaza sonrası Bayrampaşa ilçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekiplerce hazırlanan trafik kazası tespit tutanağında, müvekkiline kusur izafe edilmediğini, hastaneden alınan alkolmetre test rapor tutanağında da alkol miktarının 0(sıfır) promil olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin, kusuru olmadan seyir halinde iken, belediyeye ait yolda herhangi bir uyarı levhası vs hiçbir ışıklandırma olmadan açılan çukur nedeniyle ayağında ve vücudunun belli bölgelerinde yaralanmalar oluştuğunu, olay nedeniyle toplam 10 günlük iş göremezlik raporu aldığını ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin uğramış olduğu zararlara karşılık 2.000 TL maddi ve 10.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Bayrampaşa Belediye Başkanlığı’ndan tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 10.İDARE MAHKEMESİ: 31.1.2013 gün ve E:2012/540, K:2013/227 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 110. maddesi hükmüne yer verdikten sonra; “(…)18.06.2012 gün ve 28327 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına bakıldığında, köprüde trafik kazası yaparak yaşamını yitiren şahsın yakınları tarafından, yolun ve köprünün yol bakım, onarım ve yapımının uygun olmadığı, hiçbir işaretlemenin bulunmadığı, bu eksiklerin oluşan kazaya büyük ölçüde sebebiyet verdiği, kazanın hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği ileri sürülerek açılan tazminat davasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucu Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 04.06.2012 gün ve E:2012/107, K:2012/134 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, göreve ilişkin hükmün bu tarihten önce idari yargı yerinde açılmış olan davalara uygulanmayacağı açıktır. Bu durumda, görev maddesinin yürürlük tarihi olan 19.1.2011 tarihinden önce (14.5.2010 tarihinde) idari yargı yerinde açılmış olan iş bu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği"ne karar verilmiş, yine resmi bir aracın yolda bulunan logar kapağına çarpması nedeniyle hasara uğraması sonucu açılan dava sonucunda çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucu Mahkemenin, 04.06.2012 gün ve E:2012/101, K:2012/133 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Bu durumda, yukarıda aktarılan ve kesin olan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle 04.04.2012 tarihinde açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle Bayrampaşa Belediye Başkanlığı ve İSKİ Genel Müdürlüğüne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 25.Asliye Hukuk Mahkemesi: 19.11.2015 gün ve E:2013/37, K:2015/338 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek;  maddi tazminat talepleri yönünden, davanın kısmen kabulüne; 1.030,31 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; manevi tazminat talepleri yönünden,  davanın kısmen kabulüne; 1.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 6.5.2019 gün ve E:2016/10664, K:2019/5508 sayı ile, “(…) 1-6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 2015 yılı için 2.080,00 TL'dir.

Davalılar İSKİ Genel Müdürlüğü ve Belediye Başkanlığı tarafından temyize konu edilen maddi ve manevi tazminat miktarları anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalıların temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle manevi tazminat talebi ile ilgili olarak hüküm kurulurken olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay nedeniyle duyulan acı ve elemin derecesi ve B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınmış bulunduğuna göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

3-Davacı vekili tarafından, davalı Bayrampaşa Belediye Başkanlığına hizmet kusuru nedeniyle husumet yöneltilmiştir. Zira, dava dilekçesinde davacının motosikleti ile seyrederken, davalı belediyenin sorumluluğunda bulunan yoldaki çukuru (2 mt uzunluğunda, 50 cm eninde, 15 cm derinliğinde) görüp, frene basmasına rağmen duramayarak dengesini kaybetmesi ve motosikletten düşmesi sonucu kazanın meydana geldiği iddia edilmiştir.

Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. (HGK.4.11.2015 Tarih 2015/17-86 E-2364 K ve 5 adet emsal dosya)

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen)dikkate alınması zorunludur. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak belediye aleyhine açılan bu davada davalı Belediye bakımından dava tefrik edilerek HMK'nın 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

4-Davacı taraf; dava konusu kaza nedeniyle 10 gün işine gidemediğini belirterek, geçici iş göremezlik tazminatı talep etmiş; dosya kapsamından davacının 5+5 olmak üzere toplam 10 günlük istirahat raporu olduğu görülmüştür. Bu halde, mahkemece geçici iş göremezlik tazminatı hususunda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar İSKİ Genel Müdürlüğü ve Bayrampaşa Belediye Başkanlığı vekillerinin temyiz dilekçelerinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Bayrampaşa Belediye Başkanlığı vekilinin, (4) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.

İSTANBUL 25.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.12.2019 gün ve E:2019/254 sayı ile, davanın önceki aşamalarına, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bozma kararının özetine yer verdikten sonra; “BOZMADAN SONRA MAHKEMEMİZİN GÖRÜŞÜ VE GEREKÇE:

Mahkememizce bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.

İstanbul 10.İdare Mahkemesinin 2017/205-2013/227 sayılı kararı incelendiğinde aynı olayla ilgili olarak önce İdari Yargı'da dava açıldığı; bu mahkemenin Adli Yargı'nın görevli olduğuna dair kesinleşmiş kararı üzerine mahkememizdeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu’nun 19. maddesinde; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği hüküm altına alınmıştır.

İstanbul 10. İdare Mahkemesinin2017/205-2013/227 Sayılı kararının kesinleşmiş olması gözönünde bulundurularak, (2247 sayılı UMK m. 19/1), her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararı gelinceye kadar yargılamanın durdurulması gereklidir.

Bu itibarla Davalı Bayrampaşa Belediye Başkanlığı yönünden mahkememizin değil İdari Yargının görevli olduğu, İstanbul 10.İdare Mahkemesinin 2017/205-2013/227 sayılı kararı ile Adli yargının görevli olduğuna karar verilmiş olmakla İdari Yargı ile Adli Yargı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olduğundan bu olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı Bayrampaşa Belediye Başkanlığı yönünden mahkememizin değil İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA;

2-İstanbul 10.İdare Mahkemesinin 2017/205-2013/227 sayılı kararı ile Adli yargının görevli olduğuna karar verildiğinden İdari Yargı ile Adli Yargı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olduğundan bu olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için DOSYANIN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,

3-Dosya uyuşmazlık mahkemesinden gelinceye kadar davalı Bayrampaşa Belediye Başkanlığı yönünden YARGILAMANIN DURDURULMASINA…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 24.2.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari ve adli yargı yerleri arasında Bayrampaşa Belediye Başkanlığı yönünden olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararların davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu; 13.maddesinde,  karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, 34 … 5145 plakalı araçla Bayrampaşa İlçesi, Altıntepe Mahallesi, Atatürk Caddesi üzerinde seyir halinde iken yolda bulunduğu belirtilen bozukluktan dolayı araç hakimiyetini kaybederek maddi hasarlı trafik kazası yaptığı ve kaza nedeniyle de yaralandığı; olayda,  yoldaki bozukluğa karşın uyarı işareti koymayan  davalı idarenin  sorumlu ve kusurlu olduğu iddia edilerek; uğranılan zararlara karşılık 2.000,00 TL'lik maddi ve 10.000,00 TL manevi zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2019 gün ve E:2019/254 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2019 gün ve E:2019/254 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 24.2.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN

 

 

                                                  KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.24.2.2020

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN