Hukuk Bölümü         1988/13 E.  ,  1988/17 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : O.K.

            Davalı                        : Maliye Hazinesi

            Vekili              : Av. Ö.O.

             O  L  A  Y       : Davacının öteden beri kullandığı Şişli Feriköy Mah. 223 pafta 1228  ada, 1 parsel sayılı154.50 metrekare gayrimenkul, Maliye Hazinesi adına kayıtlı iken 775 ve 2981 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davacı adına tahsis edilerek 28.8.1984 gün ve 1/1354 sayılı tapu tahsis belgesi verilmiştir.

            Daha sonra 2981 sayılı Kanunda, Hazine, Belediye, İl Özel İdarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerine, konut dışında yapılmış münferit işyerleri ve sanayi tesisleri için tahsis yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle Milli Emlak Müdürlüğünce evvelce yapılan tahsis iptal edilerek tapu kütüğüne işlenen meşruhatın terkini 11.8.1986 gün ve 5119-4733/22735 sayılı yazısı ile istenilmiş ve 14.8.1986 gün ve 3604 sayı ile terkin işlemi yapılarak Medeni Kanunun 927. maddesi uyarınca davacıya duyurulmuştur.

            Davacı mevzuata mugayir gördüğü bu işlemin iptali istemiyle Maliye Bakanlığına izafeten İstanbul Defterdarlığına karşı idare mahkemesinde 11.12.1986 tarihinde dava açmıştır.

            İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİNCE; 24.12.1986 gün E:1986/1148,K:1986/714 sayı ile “davacı, adına yapılan tapu tahsis kaydının terkini yolunda tesis edilen işlemin iptalini istemekte ise de; Türk Medeni Kanununun ilgili maddeleri gereğince taşınmazların kişiler adına tapuya tescil veya tapu kayıtlarında değişiklik yapılması üzerine meydana gelen hukuki uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait olduğu ...” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Bu karar üzerine davacı, 19.2.1987 tarihli dilekçe ile aynı istekle İstanbul Şişli Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 19.6.1987 gün ve 1987/138-509 sayı ile ve “bu kaydın gerek kütüğe yazılması ve gerekse terkini İstanbul Milli Emlak Müdürlüğünün bildirimleriyle olmuştur. Talep aslında bir kaydın düzeltilmesi olmayıp, kaydın terkini hakkında verilen kararın düzeltilmesi amacını taşımaktadır. Şişli 1. Bölge Tapu Sicil Muhafızlığı, malik Hazinenin tahsisi üzerine Milli Emlak Müdürlüğünden verilen 28.8.1984 tarih ve 1/1354 sayılı tapu tahsis belgesine göre kütüğe işlem yapmıştır. Sonradan Milli Emlak Müdürlüğünün 11.8.1986 tarih ve 22735 sayılı yazısı ile, bu yerin mesken olmaması nedeniyle tahsis belgesi verilemeyeceğinden O.K. hakkındaki meşruhatın terkini bildirilmiş ve terkin işlemi yapılmıştır. Her davada olduğu gibi bu davanın da hukuki tavsifi mahkemeye aittir. Davacının gayesi tahsis kararının ve dolayısıyla kaydının devamını temin etmektir.   Yoksa tapu kütüğündeki meşruhatın mücerret yazılması değildir. Bu tavsifimize göre İdarenin bir işlemi vardır ve bundan doğan davanın görülmesi idare mahkemesine aittir.” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilen mahkeme kararı YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ’ nin  31.12.1987 gün ve 1987/9311-9408 sayılı kararı ile onanmak suretiyle  kesinleşmiştir.

            Davacı, idari ve adli yargı yerlerince verilen ve kesinleşen görevsizlik kararları üzerine olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğunu ileri sürerek 9.4.1988 günlü, dilekçesiyle uyuşmazlığın giderilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurmuş, dosya ve ekleri Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 3.5.1988 tarihinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

            İncelenen dosyada adli ve idari yargı yerlerince verilen ve kesinleşen görevsizlik kararları nedeniyle 2247 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen olumsuz görev uyuşmazlığının oluştuğu anlaşılmaktadır.

            İNCELEME VE GEREKÇE           :  Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Muammer TURAN’ın Başkanlığında, Kamil KADIOĞLU, Hüseyin ÖRMECİ, Erol ÇIRAKMAN, Aysel PEKİNER, Taner CANDEMİR ve Abdullah DEMİR’in katılmaları ile yaptığı 13.6.1988 günlü toplantıda, geçici raportör  Hakim Ayten ANIL’ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, toplantıya Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Bekir MAVİOĞLU ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan savcı M.İlhan DİNÇ’in davada idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra, GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ.

            Dava, davacı adına verilen tahsis kararının geri alınması veya kaldırılması işlemine dayanılarak tapu memurluğunca yapılan terkin işlemi üzerine açılmıştır.

            Görevli yargı yerinin belirlenmesi için tahsis kararının veriliş sebebi, şekli ve şartları ile bu kararın niteliğinin incelenmesine gerek vardır.

            2981 sayılı Kanun, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek, bu cümleden olarak 775 sayılı Kanun kapsamına uygun olarak; mevcut gecekonduların ıslahı, tasfiyesi, yeniden gecekondu yapımının önlenmesi için gerekirse temin edilen arsalardan belirli kişilere verilmesi gayesini gütmektedir.

            2981 sayılı Kanunun 10. maddesinde aynen: “Bu kanun hükümlerine göre Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilerek, bu husus tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine (Tapu Tahsis Belgesi) verilir. Tapu tahsis belgesi: ıslah, imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder.” hükmü yer almaktadır.

            Tapu Tahsis kararı ve belgesinin veriliş sebebi ve şekilleri açıklandıktan sonra tapu sicil ve iptal ile ilgili diğer mevzuatın tahkikinde  yarar görülmüştür.

Gayrimenkullerin iktisabı ve kaybı esasları, tapu siciline kayıt şekil ve şartları Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir. Medeni Kanunun 633. maddesinde gayrimenkul mülkiyetinin iktisabi için tapu siciline kayıt ve terkin şartı konulmuştur.

            İncelenen 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 2644 sayılı Tapu Kanununda konu ile ilgili öncelikle uygulanması gereken herhangi bir hükme rastlanmamıştır. Esasen 2981 sayılı Kanun da, yapılan tescil ve terkinlere ilişkin olarak, bu kanunlara bir atıfta bulunmamaktadır.

 Olay tarihinde yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 47. maddesinde uyuşmazlıkların tapulama mahkemesinde çözümleneceği belirtilmekte ve Tapulama Mahkemesi’nin: Gayrimenkul mülkiyetine ve mülkiyetin gayri ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, tapulamaya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara bakacağı belirtilmektedir.

            Ancak Tapulama Mahkemeleri Tapulama Kanununun uygulanması ile ilgili olup, görülmesi sulh ve asliye hukuk mahkemelerine ait olan dava ve işlere bakmak üzere kurulmuş özel mahkemelerdir.

            Adli ve idari yargı, dört bölümden oluşan, Türk Yargı sisteminin iki koludur. Adli Yargı özel hukuk alanındaki yargısal faaliyetlerin görüldüğü yerdir. Başka bir deyişle özel hukuk kişilerine karşı açılan davalar adliye mahkemelerinde görülür.

            İdari davalar ise idarenin idare (kamu) hukuku alanındaki faaliyeti ile ilgili davalardır. Bir tasarruf veya kararın idari işlem sayılabilmesi için o tasarruf veya kararın bir kamu kurumunca veya örgütü içinde yer alan bir idari makamca tesis edilmiş veyahut verilmiş olması ve idarenin hukuk alanında gördüğü faaliyetlerle ilgili bulunması gerekir. İdari yargıda taraflardan biri daima idare olmaktadır.

            Tapuya kayıt ve terkin işlemleri idarenin idari  tasarrufunun icrası niteliğindedir.

            Esas olan bu icra işleminin hukuki dayanağıdır. Davacı adına 1984 yılında ilk yapılan tapu işlemi akit gibi özel hukuk ilişkisine değil, idarenin, idare hukuku ilkelerine göre tek taraflı ve re’sen ittihaz ettiği tahsis kararına dayanmaktadır.

Aynı şekilde 1986 yılındaki terkin de, idarenin, yine idare hukuku kurallarına göre yaptığı önceki tahsis işleminin geri alınması veya kaldırılması işlemine dayanmaktadır.

2981 sayılı Kanunun 10. maddesinde olay tarihinden sonra 18.5.1987 gün ve 3366 sayılı Kanunun 4. maddeleriyle yapılan değişiklikle getirilen; “hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir” hükmü ile kanun koyucu, idareye resen tapuya kayıt yetkisi verdiği gibi resen terkin yetkisi de tanımış olmaktadır. Bundan da; kanun koyucunun kayıt ve iptal yetkilerini tek yanlı olarak idareye vermekle kamu hukuku alanında düzenleyici bir tasarrufu amaçladığı anlaşılmaktadır.

Açılan davada, tapu terkin kaydının dayanağı olan işlemin iptali dava konusu edilmekle idarenin kanundan aldığı yetkiye dayanarak icraya koyduğu işlemin, bir başka deyişle idari bir tasarrufun iptalinin istenildiği, dolayısıyla idari işlemin iptaline yönelik bir idari davanın sözkonusu olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu görüşe üyelerden Erol ÇIRAKMAN, Hüseyin ÖRMECİ ve Abdullah DEMİR katılmamıştır.

 SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre İDARİ YARGI YERİNDE çözülmesi gerektiğine, bu nedenle İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 24.12.1986 günlü, E:1986/1148,K:1986/714 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, üyelerden Erol ÇIRAKMAN, Hüseyin ÖRMECİ  ve Abdullah DEMİR’in KARŞI OYLARI ve OYÇOKLUĞUYLA 13.6.1988 gününde KESİN OLARAK karar verildi.

 KARŞIOY  YAZISI

 Görev uyuşmazlığına neden olan dava, davacının adına verilen tapu tahsis belgesine dayanılarak tapu kütüğüne işlenen meşruhatın terkinine ilişkin 14.8.1986 günlü, yevmiye 3604 nolu kaydın iptali dileğiyle açılmıştır.

2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Hakkında Kanunun 10. maddesinde, tapu tahsis belgesinin, ıslah imar plân veya kadastro plânları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği belirtilmiş, bu kanun uyarınca idare tarafından tapuda yapılacak işlemlerin niteliği konusunda özel hükümler öngörülmemiştir. Bu Kanun uyarınca görevli mercilerce yapılacak tasarrufların idarenin özel mülkiyetinde olan ya da bu rejime tabi tutulan taşınmazlarına ilişkin olduğunda kuşku bulunmadığına göre, bu konudaki uygulama Türk Kanunu Medenisinin ilgili hükümlerine göre cereyan edecektir.

İdarenin bu konuda kullanacağı yetkiler, gayrimenkul malikinin esasen sahip olduğu yetkilerden farklı değildir. Nitekim idarenin tapudaki meşruhatın iptali  talebi Medeni Kanunun 923. maddesi kapsamında görülerek, 924. madde uyarınca terkin işlemi icra edilmiş, tapu sicil memuru bu işlemi 927. madde uyarınca ilgiliye tebliğ edilmiş bulunmaktadır.

Dava, tapuda yapılan işlemin iptali dileğiyle açıldığına göre görevli yargı yerinin tayini için bu işlemin sebebini teşkil eden tapu tahsis belgesinin hukuki niteliğini araştırmaya gerek yoktur. Kaldı ki bu belge, idarenin mülkiyetindeki veya tasarrufu altındaki gayrimenkulün tapudaki kaydına bir meşruhat koydurmasından ve bu belgeyi iptali de söz konusu meşruhatın terkinini sağlamaktan başka bir anlam taşımamaktadır. İdarenin bu tasarrufunun kamu hukuku alanında yapılmış kamu gücüne dayalı bir işlem olarak görülmesinde isabet yoktur .

Bu nedenlerle özel hukuk hükümleri dairesinde yapılmış işlem nedeniyle gene bu hükümlere göre açılmış olan davanın görülüp çözümlenmesi adli yargı yerlerine ait bulunduğu görüşüyle karara karşıyız.

            

            Üye                                            Üye                                              Üye

Hüseyin ÖRMECİ                         Erol ÇIRAKMAN                          Abdullah DEMİR