T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 589

            KARAR NO  : 2020 / 581

            KARAR TR   : 26.10.2020

ÖZET : Davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile davalı/borçlu aleyhine %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.

Vekilleri       : Av.M. Y. Ç., Av.S.A.

Davalı           : Şişli Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av.Y.S.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; 09/04/2018 tarihinde Beyoğlu İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan Bozkurt Mahallesi, Baruthane Caddesi, No:29 Önü Şişli/İSTANBUL adresinde davalı Şişli Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından yapılan kazı çalışması sırasında müvekkili şirkete ait alt tesislere hasar verildiğini; şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 788,61 TL’nin hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini; davalı/borçlu Şişli Belediyesi tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine 788,6l-TL hasar bedeli 23,33-TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 811,94-TL'nin tahsili amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2018/28893E, sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını ve davalının borca ve icra takibine itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiğini ve takibin durduğunu  ancak itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu ifade ederek; davalının İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2018/28893E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 26.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:8.10.2019 gün ve E:2019/361, K:2019/283 sayı ile, “(…)Dava, Şişli Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından yapılan kazı çalışması sırasında davacı şirkete ait tesislere zarar verilmesi sonucu, hasar bedeli tahakkuk ettirilmesi ile bedelin ödenmemesi sonucu Şişli Belediyesi aleyhine bedelin tahsili amacıyla. İstanbul 31. İcra Müdürlüğü'nün 2018/28893 Esas Sayılı takip dosyası ile yapılan ilamsız icra takibi yapılmış ve itiraz üzerine takibin durmuştur. Dava itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talepli itirazın iptali davası niteliğindedir.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2/1-b maddesi gereği idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari yargı yolu görev alanı içerisindedir. İş bu davada Şişli Belediye Başkanlığı'nın yani idarenin bir eylemi neticesinde oluşan zarar söz konusu olduğu görülmüş, bu zararın niteliği itibari ile idarenin yaptığı kazı çalışması sırasında oluştuğu anlaşıldığından, hizmet kusuru kapsamında kaldığı görülerek iş bu davanın idari yargı yerinde açılması gerektiği anlaşılmıştır.

MK 114/1-b maddesine göre yargı yolunun caiz olması dava şartı olup HMK 115. Maddeye göre dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması ve dava şartlarının bulunmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın usulden reddi ile idari yargı yolunun görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Dava dilekçesinin yargı yolu farklılığı görev sebebi ile reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi: 20.2.2020 gün ve Dosya No:2020/272, K:2020/202 sayı ile, davacının istinaf başvurusunun miktar itibariyle kesin nitelikteki karara ilişkin olması sebebiyle, HMK.341/2. ve HMK. 352/1.maddeleri uyarınca usulden reddine kesin olmak üzere karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı idare tarafından müvekkil şirketin alt yapı tesislerine 09.04.2018 tarihinde verilen 788,61 TL değerindeki maddi zararın hasar tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 11.İDARE MAHKEMESİ:  24.9.2020 gün ve E:2020/594 sayı ile, ”(...) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanunda iki yola başvurma imkanı tanındığı, bunlardan birinin 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, diğerinin ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta ise alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.

2004 sayılı Kanunun 67. maddesi'nde; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” bükümüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun değişik 1. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda; davacı şirket tarafından 811.94-TL'nin yasal faizi ile birlikte ödenmesi amacıyla İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün E;2018/28893 sayılı esasına kayden ilamsız icra takibi başlatılmış, takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30.09.2019 tarih ve E:2019/455, K;2019/607 sayılı kararı ile 24.02.2020 tarih ve E:2020/l 10, K:2020/174 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2019/361 esas sayılı dosyası temin edildikten sonra, adli ve idari yargı arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesi istemiyle; buna karşılık idari yargı yerinde tam yargı davası açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve “itirazın iptali ile takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile davalı/borçlu aleyhine %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle İstanbul 11.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.10.2019 gün ve E:2019/361, K:2019/283 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.10.2019 gün ve E:2019/361, K:2019/283 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

     Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

     Burhan                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    ÜSTÜN                      BOZER                             AKSU                           SONER             

 

 

 

                                           Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                       Aydemir                           Nurdane                             Bilal

                          TUNÇ                             TOPUZ                         ÇALIŞKAN