T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/359

KARAR NO : 2021/610

KARAR TR : 29/11/2021

 

 

ÖZET: Mülkiyeti davacıya ait taşınmaz ile üzerindeki ağaçlara zarar verildiği iddialarıyla ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

Davacılar    : E.Y.

Vekilleri       : Av. G. B. K.,Av. Y. F.

Davalı          : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekilleri       : Av. H.S.,Av. F. G.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Burdur ili, Çavdır ilçesi, Çayarası mevkii, Büyükalan sokağı, 3 pafta, 1036 parselde kayıtlı 4080 m2 taşınmazın maliki olduğunu; taşınmazın üzerinde çeşitli ağaçlar bulunduğunu; davalının bölgede dere ıslah çalışması yaptığını, dere yatağını ıslah/ genişletme çalışması bahanesi ile taşınmazı işgal ettiğini; bu sırada 250 kadar ayva, 15 ceviz, 10 fındık, 70 selvi ve 30 söğüt ağacını kırarak ya da kökleyerek zarar verdiğini; meyve ağaçların ticari amaçlı olduğunu; davalının, tapu kayıtlarında yer alan dere yatağı yerine müvekkilinin taşınmazının ortasından giderek ağaçları katlettiğini, kazanç kaybına sebep olduğunu, taşınmazı işgal ederek zarar verdiğini; Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017-139 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda, müvekkile ait ağaçların, dere yatağının genişletilmesi nedeniyle dozerin kırması ve üzerine dere içerisinden çıkan toprağın iki taraflı dere kenarına set şeklinde yığılması sonucu zarar gördüklerinin ve zarar miktarının 34.264,32 TL olarak tespit edildiğini ancak ileriye dönük gelirlerin hesaba katılmadığını ifade ederek;uğranılan zarara karşılık,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 34.264,32 TL'nin tespit tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 28/03/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesi 10/09/2020 tarihli ve E.2018/76, K.2020/227 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiştir. İstinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşen kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“…idare kural olarak yürüttüğü kamu hizmeti ile nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada "hizmet kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. Hizmet kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edilmiştir. Bu üç durum; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir. İstemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın davalı idareye yöneltilmesinin nedeni de hizmet kusuruna ilişkindir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2014/16685 Esas ve 2015/14867 Karar sayılı benzer nitelikteki kararında da belirtildiği üzere, bir kamu kurumunun yasalar uyarınca yapılmış olan tesislere bakım ve o tesisleri kullanım yükümlülüğü yasalardan doğan kamusal bir görevdir. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan onların ödetilmesi istekleri 11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının II. bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde görülmesi gerekir.”

 

3. Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Isparta İdare Mahkemesi 29/04/2021 tarihli ve E.2021/38 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığından Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“Bakılan davada; dere ıslah çalışması sırasında mülkiyeti davacıya ait taşınmaza, davalı idare tarafından, plan ve proje kapsamı haricinde zarar verildiği iddiasıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan, davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası olarak görülmesi gerekmektedir.

Bu durumda; idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 22.10.2018 tarih, E:2018/469, K:2018/594 sayılı kararı da aynı yöndedir.”

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

5. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11/02/1959 tarihli E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının, III. Bölümü şöyledir:

İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

 

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

 

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

6. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, ÜyelerBirol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 29/11/2021 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

7. Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının,Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının, görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

8. Dava, dere ıslah çalışmaları sırasında davacının taşınmazındaki ağaçlara zarar verildiği,dere içerisinden çıkan toprağın dere kenarına set şeklinde yığıldığı gerekçesiyle, uğranılan zararın karşılığı olarak 34.264,32 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

 

9. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

 

10. Belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararına yukarıda yer verilmiştir.

 

11. Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı tarafından maliki olduğu Burdur ili, Çavdır ilçesi, Çayarası Mevkii Büyükalan sokağı 3 pafta 1036 parselde kayıtlı taşınmazının bulunduğu bölgede yapılan dere ıslah çalışması nedeniyle ağaçlarının zarar gördüğünden bahisle zararın tespitine ilişkin Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/139 D.İş. sayılı tespit dosyasında bulunan 17/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda ve Fen Bilirkişileri tarafından düzenlenen krokili raporda; D.S.İ tarafından açıldığı iddia edilen kanalın dava konusu 1036 numaralı parselin sınırları içerisindeki yüz ölçümünün2209,119 m2; kanalın her iki yanında kanal yapımı çalışmaları sırasında zarar gördüğü belirtilen kısımların yüz ölçümünün ise118,005 m2 + 255,838 m2 olduğunun saptandığı görülmüştür.

 

12. Mülkiyeti davacıya ait taşınmazın üzerindeki ağaçlara ve taşınmazın kendisine zarar verildiği iddialarıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan,davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

 

13. Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

 

14. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Isparta İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/09/2020 tarihli ve E.2018/76, K.2020/227 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B.Isparta İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/09/2020 tarihli ve E.2018/76, K.2020/227 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

29/11/2021 tarihinde, Üyelerden Aydemir TUNÇ ve Ahmet ARSLAN'IN KARŞI OYLARI VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

     Başkan Vekili                  Üye                               Üye                              Üye

        Muammer                    Birol                             Nilgün                          Doğan      

         TOPAL                     SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN

 

 

KARŞI OY

 

Dava, dere ıslah çalışmaları sırasında davacının taşınmazındaki ağaçlara zarar verildiği,dere içerisinden çıkan toprağın dere kenarına set şeklinde yığıldığı gerekçesiyle, uğranılan zararın karşılığı olarak 34.264,32 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından maliki olduğu Burdur ili, Çavdır ilçesi, Çayarası Mevkii Büyükalan sokağı 3 pafta 1036 parselde kayıtlı taşınmazının bulunduğu bölgede yapılan dere ıslah çalışması nedeniyle ağaçlarının zarar gördüğünden bahisle zararın tespitine ilişkin Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/139 D.İş. sayılı tespit dosyasında bulunan 17/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda ve Fen Bilirkişileri tarafından düzenlenen krokili raporda; D.S.İ tarafından açıldığı iddia edilen kanalın dava konusu 1036 numaralı parselin sınırları içerisindeki yüz ölçümünün2209,119 m2; kanalın her iki yanında kanal yapımı çalışmaları sırasında zarar gördüğü belirtilen kısımların yüz ölçümünün ise118,005 m2 + 255,838 m2 olduğunun saptandığı görülmüştür.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu durumda açılan davanın, idarenin plan ve proje kapsamında yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun'un 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olması nedenleriyle uyuşmazlığın İdari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davada idari yargı yeri görevli bulunduğundan, adli yargının görevli olduğu yolundaki çoğunluk kararına katılmıyoruz.29/11/2021

 

 

 

                 Üye                                                             Üye

        Aydemir TUNÇ                                       Ahmet ARSLAN