T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2017 / 129

            KARAR NO  : 2017 / 177

            KARAR TR   : 13.3.2017

ÖZET : Davacıların hissedarı olduğu İstanbul ili, Avcılar ilçesi, Zühtüpaşa Mahallesi, Gümüşpala mevkii, 16 ada, 2639 parselde yer alan taşınmazın 99 m2’lik kısmı üzerinden, davacılara herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenmeksizin, "Topkapı-Silivri Devlet Yolu"nun geçirilmek suretiyle taşınmaza davalı idarece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla kamulaştırma bedeli ödenmeyen alanın gerçek değerinin tespiti ve söz konusu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar             : N.T.S., M.M., N.T., Ü.D.,              

                               M.A.M.S.

Vekilleri              : Av. D.K., Av. G.K.K.

Davalılar             : 1-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

                               2-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri              : Av. S. A.(Adli Yargıda)

        Av. F. Y.(İdari Yargıda)

                                                                                             

O L A Y              : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların muris M.Ş.S:'nın mirasçıları olduğunu, murisin sahibi olduğu Avcılar ilçesi, Zühtüpaşa mahallesi, Gümüşpala mevkii, 2639 parsel sayılı taşınmazın 155 metrekare iken 1973 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenmeden 99,00 metrekaresinin E-5 olarak bilinen Topkapı-Silivri devlet yolu haline getirildiğini ve tapu kaydının davacıların murisi üzerinden terkin edildiğini, geriye kalan 55,00 metrekarenin ise muris üzerinde bırakılmasına rağmen taşınmazın bu bölümünden hiçbir ticari ve fiili yararlanma imkanının kalmadığını, 08/08/1973 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 221 sayılı Kanun gereği taşınmazın bedelsiz olarak kamulaştırılıp yol haline getirildiğini, büyükşehir sınırlarının yeniden tespitine dair yasa kapsamında yapılan devir protokolü ile Avcılar E-5 yolunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredildiğini, bu nedenle hukuki sorumluluğun İstanbul Büyükşehir Belediyesinde olduğunu belirterek;  fazlaya dair talep haklarının saklı kalmak kaydıyla kamulaştırma bedeli ödenmeyen alanın gerçek değerinin tespiti ile 5.000TL' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

KÜÇÜKÇEKMECE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25/07/2013 gün ve 2012/19 Esas, 2013/419 Karar sayı ile, ‘‘…Dava kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebini içerir davadır. Yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ile tüm dosya kapsamından; dava konusu İstanbul ili, Avcılar ilçesi, Avcılar Mahallesi, Gümüşpala Mevkii, 56,00 metrekare yüz ölçümlü, 2639 parsel sayılı taşınmazın davacılar murisi M.Ş.S: adına tapuda kayıtlı olduğu, öncesinde 99,00 metrekare yüz ölçümlü kısmının Topkapı-Silivri devlet yolu çalışmalarında taşınmazdan ifraz edilip terkin edilerek yol olarak kamulaştırıldığı, 56,00 metre karelik kısmının ise 2639 parsel olarak davacılar murisi üzerinde bırakıldığı anlaşılmıştır.

6487 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca 09/10/1956 ve 04/11/1983 tarihleri arasında hukuki el atmalardan kaynaklanan kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat istemli davalarda görevli mahkemeler İdari Yargı yeri olduğu belirtilmiştir. Dava açıldıktan sonra 11/06/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasa hükümleri uyarınca mahkememiz görevli olmayıp İdari yargı yeri görevlidir, Zira taşınmaza el atma tarihi 1973 olup yasal düzenlemenin kapsadığı, 9/10/1956 ve 04/11/1983 tarihleri arasında oluşan bir el atmadır.

HMK 114.maddesinde görev dava şartları arasında sayılmış olup mahkemece resen göz önünde tutulur. Bunun yanında mahkememiz görevsiz ise de dava açıldıktan sonraki yasal düzenleme nedeniyle görevsizliğe yönelik hüküm kurulduğundan ve davacının adli yargı yerinde dava açmakta kusuru söz konusu olmadığından davalı idare lehine ücreti vekalet takdirine gerek görülmemiştir.

Açıklanan gerekçelerle; 6487 sayılı yasanın 21. maddesi uyarınca 09/10/1956-04/11/1983 tarihleri arasındaki hukuki el atmalardan kaynaklanan tazminat istemli davalarda İdari Yargı yerinin görevli olduğu belirlenmiş olduğundan, mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm ve kanaatine varılmıştır…’’ şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 20/09/2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacılar vekili,  adli yargı yerinde açılan davanın görev yönünden reddedilmesinin ardından 21/10/2013 tarihli dilekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvuruda bulunmuş, 13/11/2013 tarihli cevabi yazıya istinaden bedel talebini Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yönelterek davacıların hissedarı olduğu İstanbul ili, Avcılar ilçesi, Zühtüpaşa mahallesi, Gümüşpala mevkii, 16 ada, 2639 parselde yer alan taşınmaz üzerinden davacılara herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenmeden 99 m2’lik kısmı üzerinden E-5 olarak anılan "Topkapı-Silivri Devlet Yolu" geçirilmesi dolayısıyla davcılardan N.T.S. için 61.875,00 TL, diğer davacılar için 46.406,25 TL  bedelin 09/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 7. İDARE MAHKEMESİ: 24/12/2014 gün ve 2014/463 Esas, 2014/1980 Karar sayı ile, ‘‘…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasında, dilekçelerin, a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları, yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 6'ncı fıkrasında, bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmış; 15’inci maddesinin l'inci fıkrasının (a) bendinde de adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.

İdari eylem; idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır. Kamulaştırmasız el atma ise; idarenin, yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapmadan kişinin malına el koyması ve o mal üzerinde kişinin gereği gibi tasarruf yapma imkanını önlemesidir. Dolayısıyla, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, kişinin mülkiyetinde bulunan taşınmaza fiilen el atılmasının, "haksız fiil" niteliğinde olduğu açıktır.

Öte yandan; İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini isterisiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kumlunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacıların hissedarı olduğu İstanbul İli, Avcılar İlçesi, Zühtüpaşa Mahallesi, Gümüşpala mevkii, 16 ada, 2639 parsel'de yer alan taşınmaz üzerinden davacılara herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenmeden 99 m2 lik kısmı üzerinden E-5 olarak anılan "Topkapı-Silivri Devlet Yolu" geçirilmesi dolayısıyla hissedarlardan biri adına 61.875,00 TL, diğer dört hissedar için 46.406,25 TL tutarın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek meydana gelen zararın tazmini istemiyle işbu davanın açıldığı, bu hususta yapılacak yargılamada mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre yargılama yapılacağı, bu hususlara ilişkin yargılamanın ise adli yargının görev alanına girdiği sonucuna ulaşıldığından, davanın görev yönünden reddine hükmetmek gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…’’ karar vermiş, karar taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, 08/05/2015 kayıt tarihli dilekçesiyle adli ve idari yargı yerleri arasında oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 13.3.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının onaylı sureti ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hissedarı olduğu İstanbul ili, Avcılar ilçesi, Zühtüpaşa Mahallesi, Gümüşpala mevkii, 16 ada, 2639 parselde yer alan taşınmazın 99 m2’lik kısmı üzerinden, davacılara herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenmeksizin, "Topkapı-Silivri Devlet Yolu"nun geçirilmek suretiyle taşınmaza davalı idarece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla kamulaştırma bedeli ödenmeyen alanın gerçek değerinin tespiti ve söz konusu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

13.07.2010 tarih 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un ‘Amaç ve Kapsam’ başlıklı 1. maddesinde; “ Bu Kanunun amacı; karayolları ağının kalkınma planları, ulaştırma ana planı, stratejik plan ve programlar çerçevesinde ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde ulusal düzeyde geliştirilerek yaygınlaştırılmasını; karayolları ve karayollarıyla ilgili altyapı, diğer yatırımlar ve hizmetlerin, ekonomik ve sosyal gelişmenin gereklerine uygun, diğer ulaşım sistemleri ile uyumlu, güvenli ve çevreye duyarlı bir şekilde yapılması ve/veya yaptırılması ve Karayolları Genel Müdürlüğünün çalışma usul ve esasları ile teşkilat ve görevlerine ilişkin hükümleri düzenlemektir.”

‘Görev ve Yetkiler’ başlıklı 4. Maddesinde; “…c) Görev alanına giren karayolu ağlarının yapımı, bakımı, onarımı ve diğer hususlar hakkında teknik nitelik ve şartları tespit etmek veya ettirmek ve gerekli şartnameleri hazırlamak…

g) Karayollarının yapım, bakım ve onarımı ile emniyetle işlemesi için gerekli olan garaj ve atölyeleri, makine ve malzeme ambarları ile depolarını, servis ve akaryakıt tesislerini, laboratuarlarını, deneme istasyonlarını, dinlenme yerlerini, bakım ve trafik emniyetini sağlamaya yönelik bina ve lojmanları, alıcı-verici telsiz istasyonları ile gerekli haberleşme şebekelerini, Genel Müdürlüğün görevlerini daha verimli şekilde yerine getirmesine yönelik eğitim tesisleri ile sosyal tesisleri ve diğer bütün yan tesisleri hazırlayacağı ve hazırlatacağı plan ve projelere göre yapmak, yaptırmak, donatmak, işletmek veya işlettirmek, bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak, kiralamak…” şeklindeki düzenlemeler yer almaktadır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyalarının incelemesinden; Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesince 12/10/2012 günü yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda; ‘‘…Küçükçekmece Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 24/01/2012 tarih ve 254 sayılı yazısına göre; Avcılar ilçesi Gümüşpala mahallesi, 2639 parsel sayılı yerde, 56,00 m2 yüzölçümlü arsanın tamamı 03/03/1977 tarihinden beri M.Ş.S: adına kayıtlı olduğu belirtilmiştir.

04/12/2012 tarih ve 3445 sayılı tapu kaydında Avcılar 2639 parsel sayılı taşınmazın tedavüllü tapu kayıtlarına göre, 2639 parsel sayılı taşınmazın 155,00 m2 iken, 99,00 m2’sinin 221 sayılı Kanuna göre bedelsiz yola terki yapılarak 03/03/1977 tarih ve 2647 yevmiye ile 56,00 m2 olarak M.Ş.S: adına kayıt edildiği belirtilmektedir.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü, 1. Bölge Müdürlüğü’nün 03/05/1968 tarih ve 12452/676-1 sayılı yazısına göre, ‘İstimlak sınırları olmasına rağmen istimlakları yapılmamış parsellerin 05/01/1961 tarih ve 221 sayılı Kanun ahkamına tevfiken, amme hizmetlerine tahsis tarihi olan 1953 yılında idareleri adına kamulaştırılmış sayılacağı tabii bulunmaktadır. Adı geçen kanunun 4. Maddesi gereğince bu kabil malların bedelini talep hakkı da düşmüş olduğundan istimlak sınırları içinde olmasına rağmen sahibi eveledin adına tespit edilmiş parseller kayıtlarının idareleri adına re’sen terkin edilmesi kanun muktezasıdır.’

Kanunun bu açık ve kesin hükmüne binaen aşağıda pafta, parseli belirtilen taşınmaz malın tespit kayıtların iptali ile Karayolları Genel Müdürlüğü adına terkini için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

Yukarıda belirtilen 221 sayılı Kanuna göre 99,00 m2’sinin yola terk edilerek 2639 parsel sayılı taşınmazdan geriye 56,00 m2 kaldığı anlaşılmıştır.

Karayolları Genel Müdürlüğü, 1. Bölge Müdürlüğü’nün 08/08/1973 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda Mahmut Şevki Savcı adına kayıtlı taşınmazın 99,00m2’lik kısmının kamulaştırıldığı, kamulaştırma tutarının ise (221 sayılı kanuna tabi olduğundan bedelsiz terkin) edildiği anlaşılmaktadır…’’ denilmek suretiyle taşınmaza fiilen el atıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Mülkiyeti davacıya ait taşınmazdan, karayolu geçirilmesi nedeniyle meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/07/2013 gün ve 2012/19 Esas, 2013/419 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/07/2013 gün ve 2012/19 Esas, 2013/419 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.3.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN