T.C.                                                      

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           HUKUK BÖLÜMÜ

           ESAS   NO     : 2016 / 180

            KARAR NO  : 2016 / 224

            KARAR TR   : 11.4.2016

 

 

 

 

 

 

ÖZET : İdarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, dava konusu taşınmazın bir kısmına zeminde yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşıldığından, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacılar         :1.M.C.

                         2.K.C.    

                         3.A.H.

                         4.N.K.

Vekilleri           :Av.S.K.      

Davalılar         :1.Melikgazi Belediyesi Başkanlığı    

Vekilleri          :Av.A.D. & Av.T.B.

                         2.Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı  

Vekilleri          :Av.B.Ç. & Av.C.Ö.

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, Anbar Mahallesi, 6780 Ada, 30 Parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduklarını, taşınmazın imar planında yol, park, oyun alanı ve kısmen de konut alanı olarak düzenlendiğini, taşınmazın önemli bir kısmının kamu hizmetine tahsis edilecek alan içinde kaldığını ve taşınmaza davalı idareler tarafından fiilen ve hukuken el atıldığını, Yargıtay kararlarına göre uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi, kamulaştırma cihetine gidilmemesi durumunda kamulaştırmasız el koyma olgusunun kabulü gerektiğini, İmar Yasası ve mezkur kararda gösterilen sürelerin geçtiğini, davalı idare ile uzlaşmak istemediklerini, dava konusu taşınmazın şehir merkezine yakın olduğunu, bu nedenle taşınmazın m² birim fiyatının asgari olarak 700,00 TL civarında olduğunu, dava konusu taşınmazın kamu hizmetlerine tahsis edilecek alana ayrılmasının taşınmaza hukuken ve fiilen el atılması, davacıların mülkiyet hakkının engellenmesi karşısında gerek bedel gerekse alan hakkındaki fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Dava Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/541 Esasına kaydedilmiş ancak daha sonra Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun 11.06.2013 gün ve 1130 sayılı kararı ile faaliyete geçen Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/222 Esasına kaydı yapılarak yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiştir.

Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi: 03.10.2013 gün ve 2013/222 Esas, 2013/84 Karar sayılı kararında aynen: “Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin kamu hizmetinin yürütümü sırasında kamu gücü kullanılarak, tek yanlı irade açıklamaları ile yapmış oldukları işlemlerin idari işlem, herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleri ve görevleri ile ilgili hareketsizlikleri de idari eylem olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre idarelerin 3194 Sayılı imar Kanununun 8.maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları pragram ve uygulamaları, bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri, yani bu konudaki hareketsizlikleri de idari eylem niteliği taşımaktadır.

Anayasanın 125/son maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hususu düzenlenmiş, 2577 Sayılı IYUK.nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır. İdare tarafından fiilen el atılmamış taşınmazlar ile ilgili zarara sebep olduğu öne sürülen kısıtlılıklar; idari işlem niteliğindeki imar planlarından ve pasif idari eylem niteliğindeki kamulaştırma veya imar uygulaması yapmamadan kaynaklandığından uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gereklidir.

Nitekim dava açıldıktan sonra 11 Haziran 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 Sayılı Bazı Kanunlar İle 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 21.maddesi ile 04/11/1983 tarihli ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6.maddesinde değişiklik yapılmış, geçici 6.maddenin 10.fıkrasının 3.cümlesine göre "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 Sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır." hükmü dikkate alındığında davaya bakmaya İdare Mahkemeleri görevli olmakla, yargı yolu yokluğu nedeniyle davanın HMK.nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş, dava açıldıktan sonra yapılan yasal düzenleme ile yargı yolu değişip mahkememiz, gelmekle davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmeden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçesi ile yargı yolu yokluğu nedeniyle davanın HMK nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermiş, verilen karar davalı Melikgazi Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 18.Hukuk Dairesi: 15.05.2014 gün ve 2013/20456 Esas, 2014/8910 Karar sayılı kararı ile;  onama kararı vermiş, davalılardan Melikgazi Belediye Başkanlığı karar  düzeltme talebinde bulunmuştur.

Yargıtay 18.Hukuk Dairesi: 02.03.2015 gün ve 2014/14819 Esas, 2015/3017 Karar sayılı kararı ile; “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

Dava, fiilen el atılmadığı halde 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen taşınmaz malın bu durumu nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, 6487 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 11.06.2013 tarihinden önce Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 09.04.2012 gün 2011/238 Esas 2012/63 Karar ve 2012/41 Esas 2012/77 Karar sayılı kararları ile fiili el atmanın olmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğunun oybirliği ile karara bağlandığı dikkate alındığında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/3. maddesinin uygulanmasına olanak bulunmadığından, davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Melikgazi Belediye Başkanlığı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince vekalet ücreti verilmesi ve sözkonusu davada yargılama giderlerinin de hüküm altına alınarak davacılar üzerinde bırakılması gerektiğinin düşünülmemiş olması doğru değil ise de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 6.satırında yer alan "Yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına" cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine "Davalı Melikgazi Belediye Başkanlığı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.320,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına" cümlesi yazılmak suretiyle 6100 sayılı HMK.na 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3.madde gözetilerek HUMK.nun 438.maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile onanmasına, temyiz onama harcı ile karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine” hükmetmiş, ilk derece mahkemesi kararı 02.03.2015 tarihinde düzeltilerek onanmış, karar bu şekilde kesinleşmiş, karara şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle; idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 1.İdare Mahkemesi: 04.03.2016 gün ve 2015/612 Esas sayılı kararı ile; “Belediyelerin 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu, bu yönü ile de İdarî eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların İdarî yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu'nda öngörülen usûl ve yöntemlere uygun İdarî nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan İdarî yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir aynî hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adlî yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarih 1958/17 Esas 1959/15 Karar sayılı kararının III. bölümünde, "İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir." görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Anbar Mahallesi, Ada: 6780, Parsel: 30 sayılı taşınmazın Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/322 sayılı dosyasında görülen tazminat davasının açıldığı, anılan Mahkemenin 03.10.2013 tarihli ve K:2013/84 sayılı kararı ile davanın idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle reddine karar verildiği, Mahkememizce 24/12/2015 tarihinde bilirkişi heyeti eşliğinde yapılan keşif sonrasında hazırlanarak Mahkememize ibraz edilen 05/02/2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda 3.307,58 m2'lik kısmına asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının anlaşılması karşısında, idarenin dava konusu taşınmaza fiilen de kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adlî yargı yerinin görevine girmektedir.

Ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 22/09/2014 tarih 2014/804 Esas 2014/836 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile mahkemelerinin görevine girmeyen ve adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının taşınmazına imar planında yol, park, oyun alanı ve kısmen de olsa konut alanı olarak düzenlendiği, taşınmazın önemli bir kısmının kamu hizmetine tahsis edilecek alan içinde kaldığı, taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığı, bu şekilde davacının zararına yol açıldığı belirtilerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde; davalı Kayseri Büyükşehir Beledisi’nin 31.07.2012 gün ve 2027 sayılı yazısı ile; dava konusu taşınmazın fiilen bir yolda kalmadığı, dava konusu parselde belirtilen alana, Belediyeleri tarafından el atılmadığı, Kayseri Melikgazi Belediyesi’nin 09.08.2012 gün ve 6259 sayılı yazısı ile; dava konusu taşınmazla ilgili olarak Belediyelerince hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmadığı bildirilmiştir.

     Teknik Bilirkişi A.U.Ş. 25.02.2013 tarihli raporunda aynen: “ (Y1) harfi ile gösterilen 356.95 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında Melikgazi Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanına giren 12 metre genişliğindeki yola isabet etmektedir.

     (Y2) harfi ile gösterilen 2027.91 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında Melikgazi Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanına giren 10 metre genişliğindeki yola isabet etmektedir.

     (Y3) harfi ile gösterilen 3730.29 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanına giren 40 metre genişliğindeki ana arter yola isabet etmektedir.

     (Y4) harfi ile gösterilen 876.08 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında Melikgazi Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanına giren 12 metre genişliğindeki yola isabet etmektedir.

     (K1) harfi ile gösterilen 2134.41 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında konut alanına isabet etmektedir.

     (K2) harfi ile gösterilen 3528.66 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında yine konut alanına isabet etmektedir.

     (P1) harfi ile gösterilen 9264.51 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanına giren 30000 m2’den büyük oyun alanı ve parka isabet etmektedir.

     (P2) harfi ile gösterilen 1169.15 m2 miktarlı alan, uygulama imar planında Melikgazi Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanına giren parka isabet etmektedir.

                   Parsel üzerindeki el atmaların fiili yönden incelenmesi:

            Zeminde yapılan ölçülerin değerlendirilmesi sonucu ekteki keşif krokilerinde çizilerek gösterilmiş olan, parselin kuzey ve batı cephesi boyunca uzanan asfalt yolun fiili el atmaya konu olmadığı anlaşılmaktadır."denilmektedir.  

            İnşaat Mühendisi bilirkişisi M.Ç., İnşaat Mühendisi bilirkişi A.T., Mülk Bilirkişisi A.D.U. 28.05.2013 tarihli raporlarında aynen: “…1 -Dava konusu taşınmazın şehir merkezine uzaklığı,meskun mahalde yer aldığı.her türlü belediye ile kamu hizmetlerinden yararlanıyor olduğu tespit edilmekle kamulaştırmasız el atma incelemesi yönünden arsa vasfında kabul edilmesi gerekeceğine,

            Kamulaştırmasız cl atma nedenli tazminat miktarının dava tarihi itibariyle ve 2942 sayılı yasa md.ll/g hükmü uyarınca kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre tespit edilmesi gerekeceğine,

            Dava konusu taşınmazı içine alan ve imar planının 07.05.1987 tarihinde onandığı ve takip eden beş yıl içerisinde kamulaştırılmadığı;bu hali ile malikin serbestçe tasarruf etme imkanı kalmadığı dikkate alınarak idarenin fiilen ve hukuken el atılan taşınmaza dair tazminat sorumluluğu altında olacağına,

            Kamulaştırma işlemi yapılmaksızın hukuken el atılan taşınmazın 40 m genişliğinde ana arter niteliğindeki yol alanı ve 30.000,00 m²’den büyük park alanına isabet ettiği dikkate alınarak tazmin sorumluluğunun proje bütünlüğü çerçevesinde tamamen Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait olacağına,

            Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ödenmesi gerekli hukuki el atma nedenli tazminat miktarının dava tarihi itibariyle 4.966.093,50 TL olacağına…” dair kanaatlerini içeren rapor sunmuşlardır.

            İdari yargı yerinde yapılan keşif neticesinde alınan Harita Mühendisi Bilirkişi Doç.Dr.A. G., Şehir Plancısı bilirkişi A.K., Y.Şehir Plancısı Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı bilirkişi S.B. 05.02.2016 tarihli raporlarında aynen: “… Taşınmazın bir bölümü üzerinde fiili el atma olduğu tespit edilmiştir. Fiilen el atılan kısımlar toplam F=3.307,58 m² olarak tespit edilmiş olup, stabilize yol olarak tesviye yapıldığı anlaşılmıştır. Fiilen el atılan alanın yakınında “Melikgazi Belediyesi Yol Yapım Çalışması” yazan levhaya rastlanmıştır. İmar planında 40 metrelik yol olarak ayrılan alanın uygulanmakta olduğu değerlendirilmiştir. Buna göre taşınmazın 40 metrelik yol olarak ayrılan 3.730,29 m² lik kısmının fiilen el atılan alanlar kadarı çıkarılarak hukuken el atılan alanlara göre tazminat hesabı yapılması heyetimizce benimsenmiştir…” denilmektedir.

Hal böyle iken dava konusu taşınmazın imar planında “Yol” olarak ayrıldığı ve idari yargı yerinde aldırılan bilirkişi raporuna göre de fiilen el atılan alanın yakınında “Melikgazi Belediyesi Yol Yapım Çalışması” yazan levhanın bulunduğu anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

İdarenin dava konusu 6780 Ada, 30 Parsel numaralı taşınmaza kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Her ne kadar adli yargı yerinde yapılan yargılama sırasında alınan Teknik Bilirkişi A.U.Ş. 25.02.2013 tarihli raporunda ve İnşaat Mühendisi bilirkişisi M.Ç., İnşaat Mühendisi bilirkişi A.T., Mülk Bilirkişisi A.D.U. 28.05.2013 tarihli raporlarında  dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı, dosyanın hukuki el atma kapsamında kaldığı belirtilmiş ise de, dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığına ilişkin idari yargı yerinde yapılan yargılama sırasında aldırılan Harita Mühendisi Bilirkişi Doç.Dr.A.G., Şehir Plancısı bilirkişi A.K., Y.Şehir Plancısı Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı bilirkişi S.B. 05.02.2016 tarihli raporlarında; dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığının  bildirildiği, raporlar arasındaki çelişki dikkate alındığında, taşınmazın en son durumuna ilişkin olan 05.02.2016 tarihli idari yargı dosyasında alınan rapora itibar edilmesinin uygun olacağı sonucuna varılmakla, adli yargı merciinde aldırılan teknik ve uzman bilirkişi raporlarına itibar edilmemiş, dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığının kabulünün gerektiği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca her ne kadar Harita Mühendisi Bilirkişi Doç.Dr.A.G., Şehir Plancısı bilirkişi A. K., Y.Şehir Plancısı Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı bilirkişi S.B. 05.02.2016 tarihli raporlarında; dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atıldığı  belirtilmiş ise de, taşınmazın 07.05.1987 tarihli 1/1000 lik tek bir imar planı kapsamında yol ve park olarak ayrıldığı ve bu itibarla tek bir taşınmaza tek bir imar planı kapsamında yapılan el atmanın, taşınmazın tamamı için bir bütün olarak ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiği,nitekim dava konusu taşınmaza ilişkin dosyaya yansıyan bir kamulaştırma kararı ya da mahkeme kararı da bulunmadığından bu yöndeki değerlendirmenin yargılama salahiyeti ve usul ekonomisi ilkelerinin de bunu gerektirdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.10.2013 gün ve 2013/222 Esas, 2013/84 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 1.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.10.2013 gün ve 2013/222 Esas, 2013/84 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN