Hukuk Bölümü 1994/24 E., 1994/26 K.

  • HUKUK MÜŞAVİRİNİN SÖZLEŞMESİNİN FESHİ
  • PARASAL HAKLARIN ÖDENMESİ İSTEMİ
  • SÖZLEŞMENİN FESHİ
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 134 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 5521 S. İŞ MAHKEMELERİ KANUNU [ Madde 1 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Türkiye Kalkınma Bankasında hukuk müşavirliği görevindeyken Personel Yönetmeliğinin 90. ve 89/7. maddeleri uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılan davacı; göreve başladığı 1979 yılında Personel Yönetmeliğinde bulunmayan 1985 yılında getirilen hükümlere göre durumuna uymayan en ağır suçlamayla sözleşmesinin iptal edildiğini ileri sürerek göreve son verme işleminin iptali, ödenmeyen her türlü özlük haklarının ödenmesi istemiyle 29.6.1993 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

    Davalı idare görev itirazında bulunmuş, Ankara 9. İdare Mahkemesi; 9.02.1994 gün ve 1993/1005 sayıyla görevlilik kararı vermiş ve davalı idarenin, 30.3.1994 tarihli itiraz dilekçesi ile dosyayı 2247 sayılı Yasa`

    `nın 10. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı: 24.6.1994 gün T.M. 45304 sayılı düşünce yazısıyla olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış; Danıştay Başsavcılığının, davanın çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği yolundaki 7.9.1994 gün ve 181599 sayılı düşünce yazıları da alınarak dosyaya konulmuştur.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Selçuk Tüzün`

    `ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Nurşen Çatal, Zafer Kantarcıoğlu, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek`

    `in katılmaları ile yaptığı 3.10.1994 günlü toplantıda, raportör Hakim Ayten Anıl`

    `ın raporu ile Yargıtay ve Danıştay Başsavcılarının anlaşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yönünde düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan, toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç`

    `in adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceler doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, Türkiye Kalkınma Bankası AŞ.nin göreve son verme işleminin iptali ve parasal haklarının ödenmesi istemiyle açılmıştır.

    Türkiye Kalkınma Bankası AŞ. Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası AŞ. nin yeniden düzenlenmesi hakkında 4.11.1993 gün ve 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve daha sonra bu kararnameyi değiştiren 329 ve 401 sayılı kararnameler ile kurulmuştur. 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesine göre davalı kurum bu Kanun Hükmünde Kararnameyle düzenlenen hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi ve anonim şirket şeklinde, tüzel kişiliğe sahip bir kalkınma ve yatırım bankasıdır.

    233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 58. maddesinde, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası AŞ. nin bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olmadığı belirtilmiştir.

    Kararnamenin 401 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 3. maddesinde, Bankanın amacı: "Türkiye`

    `nin kalkınması için, anonim şirket statüsündeki teşebbüslere karlılık ve verimlilik anlayışı içinde kredi vermek, iştirak etmek suretiyle finansman ve işletme desteği sağlamak, yurt içi ve yurt dışı tasarrufları kalkınmaya dönük yatırımlara yöneltmek, sermaye piyasasının gelişmesine katkıda bulunmak, yurt içi ve yurt dışı ve uluslararası ortak yatırımlar finanse etmek ve her türlü kalkınma ve yatırım bankacılığı işlevlerini yapmak" olarak sayılmıştır.

    Kuruluş kararnamesinin incelenmesinden Bankanın sermayesinin A, B ve C grubu paylara ayrıldığı, sermayenin % 49 unu teşkil eden A grubu payların Hazineye ait olduğu, Banka Genel Kurulunun Türk Ticaret Yasası ve Ana Sözleşmede yazılı hükümlere göre toplandığı, kararlar aldığı, toplantı ve karar nisaplarının, denetçilerin seçilme ve görevlerinin aynı yasa hükümleri çerçevesinde belirlendiği anlaşılmaktadır.

    Kuruluş kararnamesinde bu hükümlerin yanı sıra: Genel Müdürün ilgili Bakanın teklifi üzerine ortak kararname ile atanacağı, Bankaya ait hertürlü taşınır ve taşınmaz mallar ve paralar ile her türlü hak ve alacakların Devlet Malı hükmünde olduğu ve haczedilemeyeceği, Bankanın İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Kanunu ile genel muhasebe, Devlet alım-satım ve ihaleleriyle, devlet inşaatına uygulanan mevzuat hükümlerine ve Sayıştay`

    `ın denetimine tabi olmadığı hususları da yer almış bulunmaktadır.

    Öte yandan Kararnamenin 15. maddesinde: "Banka personeli hakkında İktisadi Devlet Teşekkülleri Personel Rejimi uygulanır." denilmekte; Geçici Madde 3 de de: Banka personelinin özlük haklarının 15. maddede belirtilen personel rejimi ile ilgili Kanun yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemeler çerçevesinde yürütüleceği öngörülmüş bulunmaktadır.

    Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejimi 29.1.1990 tarih ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiş olup bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi`

    `nce iptal edilmiş, 5.2.1992 gün ve 3771 sayılı yasayla yeniden düzenlemeler yapılmıştır.

    Söz konusu kararname Kamu İktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları personelini kapsamaktadır. Kararnameye ekli I ve II sayılı cetvellerde bu kararname hükümlerinin uygulanacağı kurum ve kuruluşlar sayılmış bulunmaktadır. Bu listelerde Türkiye Kalkınma Bankası yer almamıştır. Ancak davalı bankanın kamusal nitelikte bazı görev ve yetkileri bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı bankanın yapısını ve işleyişini düzenleyen hükümler ve diğer taraftan banka genel kurulunun Türk Ticaret Yasası ve Anonim Şirket ana Sözleşmesine bağımlılığı gözönüne alındığında bankanın faaliyet konularının gereklerine göre idari nitelikte eylem ve işlemleri bulunduğu, uyguladığı personel rejimine göre bir kısım personeliyle ilgili işlemlerinin ise bu kapsam dışında olup, özel hukuk alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.

    Diğer taraftan Banka Yönetim Kurulunun 30.9.1992 gün ve 92-18-38/318 sayılı kararı ile kabul edilerek yürürlüğe konulan (Resmi Gazetede yayımlanmayan) ve genel müdür tarafından yürütülen ücret yönetmeliğinin incelenmesinden, Banka personelinin aylık temel ücretleri, derece, kademe ve katsayıları, gösterge rakamları, taban aylığı ve ikramiyeleri ile her türlü özlük haklarının banka yönetim kurulunca düzenlendiği anlaşılmaktadır. Aynı yönetmelikte personele kıdem tazminatı ve ihbar önelinin İş Yasası`

    `nda öngörülen esas ve sürelere göre ödeneceği, bu yönetmelikte açıkca hükme bağlanmayan hallerde İş Yasası hükümlerinin uygulanacağı yolunda ve özel hukuk alanına giren hükümler yer almış bulunmaktadır.

    Yukarıda açıklandığı üzere Türkiye Kalkınma Bankası`

    `nın kuruluşu hakkında 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15. maddesinde açıkça: "Banka personeli hakkında İktisadi Devlet Teşekkülleri Personel Rejimi uygulanır." denilmekte, geçici maddesinde de, banka personelinin özlük haklarının 15. maddede belirtilen personel rejimi ile ilgili yasa yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemeler çerçevesinde yürütüleceği belirtilmektedir.

    15. madde hükmü banka personeli hakkında KİT Personel Rejiminin uygulanacağını öngörmekte ise de, KİT Yasası yürürlüğe girinceye kadar uyulanan ve halen uygulanmakta olan personel rejimini yukarıda açıklanan ana sözleşme ve ücret yönetmeliği düzenlenmiş bulunmaktadır.

    Bu durumda 1990 yılında yürürlüğe giren ve KİT`

    `lerin personel rejimi ile ilgili olan 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ve daha sonra 5.2.1992 gün ve 3771 sayılı Yasa`

    `nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren şirket ana sözleşmesindeki ve ücret yönetmeliğindeki banka personelinin özlük haklarına ilişkin hükümlerin yürürlükten kalkmış olduğuna dair dosyada yönetim kurulunun bir kararı da bulunmamaktadır.

    Bu itibarla 15. madde hükmünün uygulanabilmesinin, bankanın KİT niteliği kazanmasına bağlı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile KİT kapsamından çıkarıldığı ise tartışmasızdır.

    Bu itibarla davalı kurumun, yurt ekonomisine ağırlıklı olarak özel hukuk hükümleri kapsamında katkıda bulunmak amacıyla kurulduğu, sözleşmeli de olsa çalıştırdığı personelin İş Yasası kapsamında işçi statüsünde bulunduğunun kabul edilmesi bu nedenle, davanın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası`

    `nın 1. maddesine ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası`

    `nın 134. maddesine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

    Sonuç olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa`

    `nın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin başvurusunun kabulüyle, Ankara 9. İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın çözümü adli yargının görev alanına girdiğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusunun kabulüyle Ankara 9. İdare Mahkemesi`

    `nin 9.2.1994 gün ve 93/1005 sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına, 3.10.1994 gününde kesin olaak oybirliğiyle karar verildi.