T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 885

 KARAR NO : 2019 / 40

         KARAR TR   : 28.1.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının bir kısmının davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : Ergo Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av. T. T.

Davalı          : Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av.Y. Ç., Av.M. B., Av.M. A.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı 59 … 638 plaka sayılı aracın 13.09.2015 tarihinde saat: 19:00 sıralarında sürücüsünün sevk ve idaresinde Çorlu istikametinden Yakuplu-Marmara Ereğlisi istikametine seyir halinde iken 12+800 km'ye geldiğinde yol üstünde bulunan yeni dökülmüş mucur sebebi ile direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine göre yolun sol tarafından yoldan çıkarak savrulduğunu, takla atarak devredilmesi sonucu maddi hasarlı, ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, araçta zarar meydana geldiğini, bu zararın müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödendiğini ve zarardan davalı idarenin sorumlu olduğunu,  davalının 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun Karayolu trafik güvenliği başlıklı 13.maddesi ile ilgili Yönetmeliğin 19. ve 20.maddesi hükümlerinin kendisine vermiş olduğu görev ve yükümlülüklerine aykırı davranması nedeniyle kazanın oluştuğunu; Sulh Ceza Mahkemesinin dosyasında alınan bilirkişi raporunda da "...davalı kurum tarafından işaretlemeleri standartlara uygun yapmamış, eksik yapmış,  kaygan zemin uyarı levhası, yolda çalışma var levhası, hız limiti, ışıklı flaşör gibi uyarı ve ikaz işaretlemelerini yapmamıştır. Ayrıca yol yüzeyinde serbest malzeme oluşmasına dikkat edilmemiştir..." şeklinde kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini; hasar nedeni ile müvekkili şirketin sigortalı aracın hasarı için eksper raporuna istinaden 11/01/2016 tarihinde 15.320,00 TL ödeme yaptığını, Borçlar Kanununun ilgili maddesi ve Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesinde sigortacıya ödediği tazminatı zarara sebebiyet verenlerden ve bu fiilden sorumlu olanlardan kendi sigortalısına halef olarak geri alma hakkı tanıdığını, bu nedenle müvekkil şirketin sigortalısına ödenen tazminatın kusuru oranındaki kısmının davalı idareden tahsilini talep ettiğini ancak idarece ödeme yapılmadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.830,00 TL'nin 11.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

TEKİRDAĞ 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ;21.4.2017 gün ve E:2016/316, K:2017/140 sayı ile, dava ve cevap dilekçelerine;  Marmara Ereğlisi Sulh Ceza Mahkemesinin 2015/210 D.İş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporuna, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2016/6112 Esas, 2016/8774 Karar sayılı kararına;  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2014/17-1163 Esas, 2016/909 Karar sayılı ilamına yer verdikten sonra; “(…) idareye karşı hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat ve rücuen tazminat davalarında idari yargı yolunun görevli olduğu ifade edilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlıkta 13.09.2015 tarihinde saat 19:00 sıralarında G. A. sevk ve idaresindeki 59 … 638 plaka sayılı aracın Çorlu istikametinden Yakuplu-Marmara Ereğlisi istikametine seyir halinde iken meydana gelen trafik kazasında dava dışı davacının sigortalısının aracının hasar gördüğü, hasar kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından maddi tazminat ödemesinin sigortalısına yapıldığı, yapılan maddi tazminat ödemesinin davalıdan rücuen alınması talep edilmiştir. Söz konusu kaza kapsamında Marmara Ereğlisi Sulh Ceza Mahkemesinin 2015/210 D.İş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporunda "...davalı kurum tarafından işaretlemeleri standartlara uygun yapmamış, eksik yapmış, kaygan zemin uyarı levhası, yolda çalışma var levhası, hız limiti, ışıklı flaşör gibi uyarı ve ikaz işaretlemelerini yapmamıştır. Ayrıca yol yüzeyinde serbest malzeme oluşmasına dikkat edilmemiştir...'' şeklinde kusurlu olduğunun açıkça belirtildiği, bu nedenle davalının kusurunun bulunduğunu tespit etmiştir. Alınan bilirkişi raporu itibariyle davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Yüksek Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ve Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik içtihatları gereğince kamu kurum ve kuruluşlarına karşı hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat veya rücuen tazminat davalarında idari yargı yolunun görevli olduğu ifade edildiğinden davaya konu rücuen tazminat davasında davalının hizmet kusuruna dayalı sorumluluğunun bulunduğu bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden açılan rücuen tazminata ilişkin tazminat davasında idari yargı yolu görevli olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir:

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-) Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1 -b. ve 115. maddeleri gereğince yargı yolu dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesince; 18.10.2018 gün ve E:2017/1190, K:2018/1149 sayı ile, davacının istinaf talebinin HMK. 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine kesin olarak karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ: 30.11.2018 gün ve E:2018/1482 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 7., 10., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “(…)  Buna göre; 2918 sayılı Kanunun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartlan, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; Mahkememizde açılan bu davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanı içinde bulunmaktadır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 22/10/2018 tarih ve E. 2018/603, K.2018/609 sayılı; 08/05/2017 tarih ve E:2017/197, K:2017/275 sayılı; 30/11/2015 tarih ve E:2015/776, K:2015/791 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, işbu dosyanın incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bu konuda bir karar verilinceye kadar ertelenmesine …” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.1.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket tarafından, sigortalı 59 … 638 plakalı aracın, sürücüsünün sevk ve idaresinde iken 13/09/2015 tarihinde, Çorlu istikametinden Yakuplu-Marmaraereğlisi istikametine seyir halinde iken 12+800 km.de yol üstünde bulunan yeni dökülmüş mıcır sebebiyle aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedildiği, aracın  savrulup yoldan çıkarak takla atması sonucu meydana gelen kaza nedeniyle sigortalı araçta  hasar oluştuğu; oluşan zarardan davalı Belediyenin sorumlu olduğu iddia edilerek, davacı Şirket tarafından sigortalı aracın hasarı için ödenmiş olan 15.320,00 TL.nin  3.830,00-TL.lik kısmının,  ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı İdareden rücuen  tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Tekirdağ İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Tekirdağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.4.2017 gün ve E:2016/316, K:2017/140 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Tekirdağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.4.2017 gün ve E:2016/316, K:2017/140 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.1.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ