T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS      NO : 2015 / 922

          KARAR  NO : 2015 / 948

          KARAR  TR  : 28.12.2015

 

ÖZET: Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılan ameliyatının hatalı olduğu ve bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasıyla davacı tarafından açılan davanın; idarenin hizmet kusuruna dayanılması karşısında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : M.B.

Vekili              : Av. D.Ö.

Davalı             : Dicle Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili              : Av. M.İ.    

                                                            

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin rahatsızlanması nedeniyle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi servisinde yapılan 05.4.2007 günlü hatalı ameliyat nedeniyle oluşan 65.000,00-TL maddi, 25.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 90.000,00-TL zararın 05.4.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 3. İDARE MAHKEMESİ: 13.10.2011 gün ve E:2011/4458, K:2011/2381 sayı ile, 6100 sayılı Kanunun 3.maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı zararların tazminine yönelik uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunun belirtilmesi, yine 6100 sayılı Kanunun geçici 1.maddesinde de, değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce idari yargıda açılmış olan davalarda anılan hükmün uygulanmayacağının öngörülmesi karşısında, anılan Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden itibaren 3.maddede sayılan zararlardan kaynaklı tazminat davalarının idare mahkemelerinde çözüme bağlanmasına olanak bulunmadığından ve 05.10.2011 günü kayıtlarına giren dilekçeyle açılan iş bu davadaki uyuşmazlığın da, davalı idarenin, davacının vücut bütünlüğünde meydana geldiğini ileri sürdüğü zararın oluşumunda bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığından kaynaklanması nedeniyle davanın esasına girilerek karar verilmesine yasal olarak olanak bulunmadığından, bakılan davanın adli yargı yerinin görev alanına girdiğinden, davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı olaydan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesi: 7.4.2014 gün ve E:2011/576, K:2014/507 sayı ile, davacının davalı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesine başvurarak Hemoroid ameliyatı olduğu ameliyat sonrasında şikayetlerinin uzun bir süre geçmediği bu nedenle davacının davalıdan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacıya yapılan hemorid ameliyatının endikasyonu bulunduğu, teşhis, tedavi ve ameliyat yönteminin tıp kurallarına uygun olduğu, dosya içeriği ve davacının kurumda yapılan muayenesinde elde edilen bulgular gözönüne alındığında, hastanın bu ameliyat sonrasında tamamen iyileşmiş olduğu, kişisel yakınmaları teyid edecek bir kusur izafe edilebilecek herhangi bir objektif bulgu tespit edilemediği, davalı tarafa ihmal yada kusur atfedilemeyeceğinin bildirildiği anlaşılarak davacının davalı kurumdan tazminat talebi talep etme hakkının bulunmadığı anlaşılarak davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

YARGITAY 4 HUKUK DAİRESİ: 8.12.2014 gün ve E:2014/14310, K:2014/16749 sayı ile, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulmasına karar vermiştir.

DİYARBAKIR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.10.2015 gün ve E:2015/229, K:2015/513 sayı ile, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2014/14310 esas sayılı bozma ilamı uyarınca açılan davanın idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan İdari Yargılama Usulü Yasasının 2/1 -b maddesi gereğince idareye karşı açılması gereken tam yargı davası olarak açılması gerektiği, bunun HMK 114,115 maddeleri uyarınca dava şartı olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi servisinde yapılan hatalı ameliyat nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi, manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptali amacıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, 16.2.2012 tarih ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla: dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusunun kapsama alındığı ve bu tazminat davalarına bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine verildiği; buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararların kapsama alınmadığı; sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davalarının idari yargıda görülmeye devam edeceği; bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı; ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşabileceği; esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlar olduğu; idare hukukunda, idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakarlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesinin mümkün olduğu; özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise belirli konular için düzenlendiği ve sınırlı olduğu; idarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği; bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi, aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

Davacı vekilince, müvekkilinin zararının, kamu idaresi olan Üniversite Hastanesinde görev yapan sağlık çalışanlarının sağlık hizmetini gereği gibi yürütmediğinden kaynaklandığı; dolayısıyla, idarenin doğan zarardan hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülmüştür.

Bu duruma göre, hastanenin kamu hizmetini yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan bu davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nin 13.10.2011 gün ve E:2011/4458, K:2011/2381 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN