T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO         : 2016 / 46

            KARAR NO    : 2016 / 81

            KARAR TR     : 15.2.2016

ÖZET :Davacının karayolunda seyir halindeyken, kasisin olağandışı yüksekliği sebebiyle aracının savrularak park yeri döşeme taşlarına çarpması sonucu uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı         : A.K.

Vekili           : Av. S.K.

Davalı          : Selçuklu Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av.H.Y.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin aracının 24.01.2015 tarihinde Fırat Caddesi istikametinden Ahmet Hamdi Hoca Caddesi istikametine doğru seyir halinde olan, Adil Karaağaç Lisesi yakınında kasisin olağan dışı yüksekliği nedeniyle savrulduğunu, yolun sağında bulunan, park yeri döşeme taşlarına da çarparak pert olduğunu; uzman görüşüne göre, döşeme taşlarının gerekenden çok yüksek olduğunu,  oldukça geniş yapıldığını; İdarenin, burayı çizgi ile belli edebilecekken, yüksek taşlar döşemesinin sürücülerin güvenliğini tehlikeye attığını; 80.000,00-TL değerinde olan araca bilirkişice 65.000,00-TL değer biçildiğini;  kazanın oluşumunda kusurlu olan davalıdan, şimdilik 4.500,00-TL maddi hasar ve 5.500,00-TL manevi tazminat talep ettiklerini ifade ederek; toplam 10.000,00 TL. maddi ve manevi tazminatın davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 23.2.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 6.10.2015 gün ve E:2015/162, K:2015/470 sayı ile, dava ve cevap dilekçesini özetledikten sonra; “(…) Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24/01/2015 tarihinde davacının karışmış olduğu tek taraflı kazada davalı belediyenin park yeri döşeme taşlarını hatalı yaptığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu anlaşıldı.

Mahkememizce toplanan delillerin ele alınarak yapılan değerlendirilmesinde; davacının sevk ve idaresindeki 06 … 066 plakalı aracı ile Konya ili, Selçuklu İlçesi, Fırat Caddesi İstikametinden Elmalı Hamdi Hoca Caddesi istikametine doğru seyir halinde iken yol üzerindeki kasis nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, hasar ve kusur uzmanı makine mühendisi Ahmet Koyuncu tarafından hazırlanan mütalaa raporunda; davacının % 90 oranında ve davalı idarenin de % 10 oranında kusurlu olduğu kanaatine vardığını bildirmiştir.

Davacının tek taraflı olarak kaza yapmış olduğu, kazanın meydana geldiği mahaldeki park yeri döşeme taşlarının hatalı döşenmesinden dolayı davalı idareye kusur izafe edildiği, bu haliyle meydana gelen kazanın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı anlaşılmakla davaya bakmakla görevli mahkemenin İdare Mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı vermek gerekmiş, yapılan yargılama, toplanan delillere göre aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;

Uyuşmazlık hizmet kusurundan kaynaklandığından davaya bakmakla görevli mahkemenin İdare Mahkemesi olduğu anlaşılmakla davanın usulden REDDİNE…” karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 2.İDARE MAHKEMESİ: 4.1.2016 gün ve E:2015/1298 sayı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. ve 2576 sayılı Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Görevleri Hakkında Kanun'un 5. maddelerine yer verdikten sonra;  “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, 3. maddesinde karayolu: trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Kanun'un 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmü yer almıştır.

Diğer taraftan, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Hatta, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği açıktır. Ancak yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyecektir.

Dava dosyası ile Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.10.2015 günlü E:2015/162, K:2015/470 sayılı kararının ve kesinleşme şerhinin birlikte incelenmesinden, davacının kendi sevk ve idaresindeki aracıyla 24.01.2015 tarihinde Konya İli, Selçuklu İlçesi, Fırat Caddesi istikametinden Ahmet Hamdi Hoca Caddesi istikametine doğru seyir ederken, aracının Adil Karaağaç Lisesi geçirdiği trafik kazası nedeniyle kasisin olağan dışı yüksekliği nedeniyle savrularak yoğun sağında bulunan park yeri döşeme taşlarına çarparak aracının pert olduğundan ve taşların yüksek olması nedeniyle idarenin kusurlu olduğundan bahisle maddi ve Selçuklu Belediyesi aleyhine Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2015/162 esas sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.10.2015 günlü E:2015/162 K2015/470 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle davaya bakmakla görevli mahkemenin İdare Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddedildiği, tarafların bu kararı temyiz etmemesi sonucunda, 03.12.2015 tarihinde kesinleşmesi üzerine süresinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle İdare Mahkemesinde açılan tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 08.11.2012 gün ve E:2012/l 18, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla karayollarında oluşan trafik kazaları nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dikkate alındığında, karayolunun bakım ve işletmesinden sorumlu olan idarenin hukuki sorumluluğuna ilişkin işbu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin (Hukuk Bölümü) 13.05.2013 tarih ve E:2013/748, K:2013/848 sayılı kararı da bu yöndedir.

Sonuç olarak; Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma zarureti hasıl olmuştur.

Açıklanan nedenlerle; Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.10.2015 günlü E:2015/162, K:2015/470 sayılı kararıyla görevsizlik kararı üzerine açılan işbu davada Mahkememizce davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varıldığından, Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2015/162 esas sayılı dava dosyasının bir örneğinin istenilmesine, görevli merciin belirtilmesi için 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dava dosyasının ve işbu karar üzerine getirtilecek Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2015/162 esas sayılı dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin ertelenmesine…” karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.2.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının onaylı örneğinin Mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının bir örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının,  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının karayolunda seyir halindeyken, kasisin olağandışı yüksekliği sebebiyle aracının savrularak park yeri döşeme taşlarına çarpması sonucu uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının kendi sevk ve idaresindeki aracıyla 24.01.2015 tarihinde Konya İli, Selçuklu İlçesi, Fırat Caddesi istikametinden Ahmet Hamdi Hoca Caddesi istikametine doğru seyir halindeyken, aracının Adil Karaağaç Lisesi yakınında bulunan kasisin olağan dışı yüksekliği nedeniyle savrularak yolun sağında bulunan park yeri döşeme taşlarına çarptığı; kaza sonucunda araçta önemli hasar oluştuğu, kazanın oluşumunda davalı idarenin sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek; uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Konya 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Konya 5.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Konya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin   6.10.2015 gün ve E:2015/162, K:2015/470 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.2.2016  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Fikret

ERES

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                           KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670 K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 15.2.2016

 

                

                                                                 ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN