T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 552

            KARAR NO : 2015 / 558

            KARAR TR   : 06.07.2015

 

ÖZET: Emekli Sandığı (devredilen) iştirakçisi olan davacının, geçirmiş olduğu kalp rahatsızlığı sonucu tedavisi nedeniyle lüzum görülen ve fatura karşılığı davacı tarafından temin edilen, ancak bedeli davalı idare tarafından ödenmeyen ilave stend bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : H.C.

            Vekilleri          : Av. Ö.K.& Av. N.A.

            Davalı             : Maliye Bakanlığı

            Vekili              : Av. H.R.T.                (Adli Yargıda)           

                                      

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Konya Numune Hastanesinde müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının 09.02.2009 tarihinde S.Ü. Tıp Fakültesi Kardiyoloji servisine yatırılmak suretiyle tedavi gördüğünü ve tedavi kapsamında kendisine 3,18 mm ilaç kaplı stend takıldığını, takılan stend neticesinde ödemek zorunda kaldığı 4.924,80 TL’lik fatura bedelinin tarafına ödenmesi istemiyle davalı idareye yapmış olduğu başvurunun reddine karar verilmesi üzerine işbu fatura bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KONYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 21.05.2010 gün ve E:2009/751 K:2010/522 sayılı kararı ile özetle; davacıya takılan ilaçlı stentin zorunlu bir endikasyon olması nedeniyle ilaçlı stend bedeli olan 4.924,80 TL’nin yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar vermiş, kabul kararına davalı vekilince itiraz edilmiştir.

KONYA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ: 22.03.2011 gün ve E:2010/1131 K:2011/275 sayılı kararında; “Olayda, uyuşmazlık davacı ilaçlı stent takılması neticesinde kullanılan ilaçlı stent için ödemek zorunda kaldığı 4.924,80 TL’lik fatura bedelinin ödenip ödenmeyeceğine ilişkin olup; bu hususa ilişkin düzenlemeler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yer aldığından ve bu Kanunun 101.maddesinde de Kanunda aksine hüküm bulunmaması halinde Kanunda düzenlenen hususlarda ilgili uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtildiğinden ve Kanunda başka bir hüküm bulunmaması karşısında, 5510 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin olan bakılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde görevli mahkeme iş mahkemesidir.

Bu duruma göre, kullanılan ilaçlı stent için ödemek zorunda kaldığı fatura bedelinin ödenip ödenmeyeceğine ilişkin olan bu davanın görüm ve çözümü iş mahkemesinin görevine girdiğinden, İdare Mahkemesince davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir…” şeklindeki gerekçe ile Konya 2.İdare Mahkemesinin 21/05/2010 gün ve E:2009/751, K:2010/522 sayılı kararının bozulmasına, İş Mahkemesinin görüm ve çözümünde görevli olduğu davanın görev yönünden reddine karar vermiş verilen karara karşı karar düzeltme talebinde bulunulmadığından karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili aynı istemiyle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 2. İŞ MAHKEMESİ: 24.01.2012 gün, E:2011/976 K:2012/30 sayılı kararında; “5510 Sayılı Yasa gereğince açılan davalarda husumetin Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltilmesi zorunludur. Sıfat, dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Sıfat yokluğu bir itiraz olduğundan hakim tarafından resen nazara alınır. Dava konusu somut olayda davalının taraf sıfatı bulunmamaktadır, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gereklidir.” şeklindeki gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ: 07.03.2014 gün ve E:2014/2580 K:2014/5075 sayılı ilamında; “Emekli Sandığı iştirakçileri açısından görevli mahkemenin belirlenmesinde, tedavinin başladığı tarih esas alınarak; pasif sigortalılar için tedavisi 15.10.2008 tarihinden önce başlayan sigortalılar ile bunların hak sahipleri yönünden idari yargının, tedavisi anılan tarihten sonra başlayanlar yönünden adli yargının (iş mahkemelerinin) görevli olduğu; aktif olarak çalışmasına devam edenler yönünden ise, sağlık sigortası açısından Sosyal Güvenlik Kurumu’na devir tarihlerine göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan asker ve sivil personel ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerden tedavisi 15.10.2010 tarihinden, diğer kamu görevlileri ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler yönünden tedavisi 15.01.2010 tarihinden önce başlayan sigortalılar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler yönünden idari yargının, tedavisi anılan devir tarihlerinden sonra başlayanlar yönünden adli yargının (iş mahkemelerinin) görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

Somut olaya gelince; Mahkemece, davacının, tedavinin başladığı 09.02.2009 tarihinde aktif çalışan memur olduğu ve uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek; davanın, yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken; pasif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 2. İŞ MAHKEMESİ: 19.12.2014 gün ve E:2014/504, K:2014/1331 sayılı kararı ile özetle; usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyarak 6100 sayılı HMK’nun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın, HMK’nun 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar vermiş ve tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 06.07.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasın incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Konya Numune Hastanesinde müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının 09.02.2009 tarihinde Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Servisine yatırılmak suretiyle tedavi gördüğünü ve tedavi kapsamında kendisine 3,18 mm ilaç kaplı stend takıldığını, takılan stend neticesinde ödemek zorunda kaldığı 4.924,80 TL’lik fatura bedelinin tarafına ödenmesi istemiyle davalı idareye yapmış olduğu başvurunun reddine karar verilmesi üzerine ilaçlı stend fatura bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

 

 

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.

Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte devlet memuru olarak görev yapan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Konya Bölge İdare Mahkemesi’nin 22.03.2011 gün ve E:2010/1131, K:2011/275 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya Bölge İdare Mahkemesi’nin 22.03.2011 gün ve E:2010/1131 K:2011/275 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.07.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

.