T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 79

            KARAR NO  : 2018 / 142

            KARAR TR   : 26.3.2018

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : Ziraat Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av. A.H. A.

Davalı             : Elazığ Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av. S. B.

 

O L A Y         : Davacı vekili; "Kızılay mah. Nasuh sk. No:41 D:10 Elazığ" adresindeki konutun, müvekkili şirket tarafından Özel Konut Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu;  28.09.2014 tarihinde saat 23:30 sıralarında, Belediyeye ait şehir şebeke hattındaki boru patlamasından dolayı sigortalı evin temelinden bodrum katına su ve kil dolduğunu, konutun ön cepheye bakan duvarlarında zemine dolan suyun şişmesi neticesinde çatlaklar meydana geldiğini, evdeki eşyaların kullanılamaz hale geldiğini,  aldığı hasar neticesinde çökme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı için Elazığ Belediye Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğü'nün 29.09.2014 tarihli Tespit Tutanağı ile evin güvenlik amaçlı tahliyesi gerektiğinin bildirildiğini;  olay ile ilgili olarak Elazığ Belediyesi'nin de taraf olduğu Elazığ 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/101 D.iş. sayılı tespit dosyasına sunulan 08.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere: "Elazığ Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü tarafından tutulan tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere Elazığ Belediyesine ait şehir şebeke borusunun patlaması nedeniyle tespit konusu binanın temelinden bodrum katına su ve kil dolduğu anlaşılmıştır." denildiğini; yine hasar gören konut için hazırlanan Ekspertiz Raporu'nda da "Elazığ Belediyesine ait şehir şebeke borusunun patlaması nedeniyle tespit konusu binanın temelinden bodrum katına su ve kil dolduğu, hasarın Elazığ Belediyesi sorumluluğunda bulunan ana şebekede oluşan kaçak nedeniyle akan suların sigortalı konut temel seviyesine, toprak altından sirayet etmesi neticesinde gerçekleştiği, söz konusu hasar ile ilgili olarak hasara sebep olan Elazığ Belediyesine rücu imkanı bulunduğu"nun belirtildiğini; müvekkili sigorta şirketi tarafından 10.02.2015 tarihinde, hasar gören sigortalı konut için 16.100-TL hasar tazminatı ödendiğini, TTK m. 1472'de düzenlenen halefiyet kuralı gereğince, müvekkili sigorta şirketi tarafından ödenen 16.100-TL hasar tazminatı bedelinin, hasara kusuru ile sebebiyet veren Elazığ Belediyesi'nden rücuen tahsili için 09.09.2016 tarihinde Elazığ 1. İcra “Müdürlüğü'nün 2016/3828 No'lu dosyası ile icra takibi başlatıldığını; davalı Elazığ Belediyesinin, 27.09.2016 tarihinde borca, faize ve borcun ferilerine itiraz ettiğini;  borçlunun itirazı üzerine, 28.09.2016 tarihinde Elazığ 1.İcra Müdürlüğünce, 2016/3828 No'lu dosya ile başlatılan icra takibinin durdurulmasına karar verildiğinden, iş bu itirazın iptali davasını açma gereği doğduğunu ifade ederek;  davalı-borçlunun Elazığ 1. İcra Müdürlüğünün 2016/3828 sayılı dosyası ile başlatılan takibe karşı yapmış olduğu İtirazın İptali İle Takibin Devamına, borçlunun kötüniyetli ve haksız olduğunun bariz bir şekilde anlaşılması nedeniyle takip miktarının %20'si olan 3.685-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi istemiyle 03.03.2017 tarihinde  adli yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 6.7.2017 gün ve E:2017/66, K:2017/168 sayı ile Davacı vekilinin dava,  davalı vekilinin cevap dilekçesinin özetlerine yer verdikten sonra;  “Dava; konut sigortası ile nedeniyle davaya konu su basması nedeniyle sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketinin sigortalısına ödediği miktarın tahsili istemiyle açtığı davadan kaynaklanmaktadır.

Konuya ışık tutacak nitelikte olan Danıştay kararlarına aşağıda yer verilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 19.03.2015 tarihli, 2013/1708E, 2013/835K sayılı kararında "(…) karar verildiği görülmüştür.

Danıştay 8.D nin, 26.09.2012 tarihli, 2009/3201 E, 2012/6647 K sayılı kararında

(…)

Hükümlerine yer verilmiştir.

Tüm dosya kapsamı, yer verilen Danıştay kararları, bilhassa dava dilekçesine ekli eksper raporu (raporun hasarın nedeninin açıklandığı 7/11 sayfasında " tarafımızca yapılan incelemeler neticesinde söz konusu hasarın, Elazığ Belediyesi sorumluluğunda bulunan ana şebekeden oluşan kaçak nedeniyle akan suların sigortalı konut temel seviyesine, toprak altından sirayet etmesi neticesinde gerçekleştiği" şeklinde açıklama), 1.SHM nin 2014/101 D.İ sayılı dosyasından İnş. Mühendisi bilirkişisi Şafak İspirgil'in 08.12.2014 tarihli raporunun ilk sayfasının c bendinde geçen "...dosyada mevcut Elazığ Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü tarafından tutulan tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere Elazığ Belediyesi'ne ait şehir şebeke borusunun patlaması nedeniyle tespit konusu binanın temelinden bodrum katına su ve kil dolduğu" şeklindeki tespitler hep birlikte değerlendirildiğinde; 5393 sayılı Belediye Kanununun 14. maddesinde, belediyelerin mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı hizmetlerini yapmak veya yaptırmakla yükümü, olduğu kurula bağlandığı; İdarelerin kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü oldukları idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmesinin gerekli olduğu; netice itibariyle somut uyuşmazlıkta adli yargı yerinin görevli olmadığı neticesine varan mahkememizce aşağıda yazılı hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

Ayrıca belirtilmelidir ki; davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesi ekine eklediği Uyuşmazlık Mahkemesi kararına konu olay ile somut davadaki maddi vakıaların aynı olmadığı gözetildiğinde sunulan Uyuşmazlık Mahkemesi kararının mahkememizi bağlayıcı yönü olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1-Mahkememizin yargı yolu yönünden görevsizliği nedeniyle davanın REDDİNE, İdari Yargının görevli OLDUĞUNA…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 2.İDARE MAHKEMESİ; 3.1.2018 gün ve E:2017/790 sayı ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı başlıklı 2. maddesine yer verdikten sonra; “2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağı belirtilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği, 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verildiği, değişik 66. maddede ise, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; 7567361 nolu özel konut sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan taşınmazın, 28.09.2014 tarihinde davalı Elazığ Belediyesi'ne ait şehir şebeke hattındaki boruların patlamasından dolayı hasar gören sigortalı konut için müvekkil şirket tarafından ödenen 16.100,00.-TL hasar tazminatı bedelinin rücuen tahsili amacıyla Elazığ 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/3828 nolu icra dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve takip miktarının %20'si olan 3.685,00.-TL icra inkar tazminatının ödenmesi istemiyle ELAZIĞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI'na karşı bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir. İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır. Söz konusu 67. maddesi, "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır. Bu tip davalarda görevli mahkemenin İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 25.09.2017 tarihli, E:2017/535, K:2017/572 sayılı kararı da sonucu itibariyle bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın görev yönünden reddine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin 2247 sayılı Kanun'un 18. maddede belirtilen usule riayet edilmek kaydıyla bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiş; Mahkemece 19.1.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları, 26.1.2018 tarihinde Mahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.3.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, takip miktarının %20'si olan 3.685-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan, Elazığ 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Elazığ 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.7.2017 gün ve E:2017/66, K:2017/168 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elazığ 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Elazığ 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.7.2017 gün ve E:2017/66, K:2017/168 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.3.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT