T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 197

            KARAR NO : 2015 / 213

            KARAR TR   : 6.4.2015

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖZET : Dava dışı üçüncü kişinin sevk ve idaresinde bulunan davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan aracın,  yol üzerinde bulunan ve yerinden çıkmış olan rögar kapağına çarpması sonucu meydana gelen kazada;  davalı idarenin kusurlu olduğu iddiası ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : A.A.T. Sigorta Şirketi

Vekilleri          : Av.H.L.P.& Av.D.P.           (İdari Yargıda)

                          Av.F.R.L.                             (Adli Yargıda )

Davalı             : Beyşehir B.B.  

Vekili              : Av.A.K.  

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.03.2011 tarihinde, davacı şirkete sigortalı olan 42 B 7394 plakalı araçta; sigortalının Konya Hacı Akif mahallesi Bayır sokak istikametinden Bağlar sokak istikametine seyir halinde iken numara 15 önüne geldiği esnada rögar kapağının yerinden çıkıp aracın sağ arka teker kısmının çukura düşmesi sonucu maddi hasar meydana geldiğini; davalının yol üzerinde yaptığı çalışmalarda trafik düzenini ve güvenliğini sağlamadığını, yolu denetlemediğini, yol üzerine ve logar kapağının çevresine uyarı levhası ve herhangi bir işaret koymadığını, önlem almadığını bu hususlarının kazaya sebep olduğunu, söz konusu hasar nedeni ile yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalının aracında 3.777,00 TL hasar tespit edildiğini, bu hasar miktarı ve tazminat bedelinin sigortalıya ödendiğini, tazminat miktarının davalı belediyeden talep edildiğini, davalı belediyenin taleplerini reddettiğini belirterek; 3.777,00 TL zarar tazminatının, davalıya başvuru tarihi olan 22.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan rücuen tazmini istemi ile 02.09.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Konya 1.İdare Mahkemesi: 26.09.2011 gün ve 2011/1430 Esas, 2011/1178 Karar sayılı kararı ile aynen; “ 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110 uncu maddesinde 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun’la yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikten sonra açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünün adli yargının görevine girmekte olması nedeniyle, davacı şirket tarafından kasko sigortasıyla sigortalanan 42 B 7394 plakalı aracın, karayolu üzerinde bulunan rögar kapağının yerinden çıkarak çukura düşmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 3.777,00 TL tutarındaki maddi zararın rücuen tazmini istemiyle Mahkememiz’de açılan bu davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmektedir.” şeklindeki gerekçesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 inci maddesinin 1/a bendi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Konya Bölge İdare Mahkemesi:  11.01.2012 gün ve 2012/27 Esas, 2012/31 Karar sayılı kararı ile; itiraz isteminin reddine, itiraza konu mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine; Konya Bölge İdare Mahkemesi 05.04.2012 gün ve 2012/351 Esas, 2012/352 Karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar vermiş, karar bu şekilde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 3.777,00 TL tazminatın, 1.170,00 TL’sinin ödenme tarihi olan 04.05.2011 tarihinden, 2.607,00 TL sinin ödenme tarihi olan 17.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsili istemi ile adli yargıda dava açmıştır.

Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.03.2014 gün ve 2012/229 Esas, 2014/250 Karar sayılı kararında aynen; “ Davacı vekili davalı belediyenin yoldaki rögar kapağının ve yolun yapım, onarım ve bakımı sorumluluğunu yerine getirmediğini, yollardaki hatalar nedeniyle gerekli yerlere işaretleme ve levha koyma görevini ihmal ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır./5393 sayılı Belediye Kanununun 14/a maddesi uyarınca, su ve kanalizasyon, şehir içi trafik hizmetlerini yapmak belediyenin görevleri arasında sayılmış olup, kazanın meydana geldiği yol üzerindeki rögar ve rögar kapaklarının bakım, onarım ve kontollerini yapmak, yine şehir içi olan bu yolla ilgili bakım yapmak, yollardaki işaretleme ve levha koymak anılan madde uyarınca belediyenin görevleri arasındadır./2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/b maddesine göre ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava olduğu ve idari davaların idari yargı yerinde görüleceği düzenlenmiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa dönülecek olursa, bir kamu hizmeti vermekle yükümlü olan davalı belediyenin kanalizasyon ve şehir içi trafik hizmetleri sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hükümlere tabi olmadığı, hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 27.12.2004 tarih, 3654/12876 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 09.04.2009 tarih 2008/5888 Esas ve 2009/2237 Karar sayılı kararı da bu yöndedir./Sonuç olarak iş bu davaya bakmakta idari yargının görevli olduğu, yargı yolunun kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerektiği kabul edilmiş” şeklindeki gerekçesi ile dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 16.09.2014 gün ve 2014/14147 Esas, 2014/11938 Karar sayılı kararı ile onama kararı vermiş, verilen karar davacı vekiline 26.12.2014 tarihinde, davalı vekiline 31.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmadığından, karara şerh edildiği üzere 16.01.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 6.4.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 42 B 7394 plakalı araçta; davalı Belediye Başkanlığının bakım ve gözetim sorumluluğunda olan logar kapağının yerinden çıkması nedeni ile meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır..

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 29.03.2011 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, belediyeye ait yolda rögar kapağının yerinden çıkıp aracın sağ arka teker kısmının çukura düşmesi ile meydana gelen kazada kusuru bulunan davalıdan, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile Konya 1.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce onama kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.03.2014 gün ve 2012/229 Esas, 2014/250 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.4.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

        Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT