T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 888

            KARAR NO : 2014 / 929

            KARAR TR   : 13.10.2014

 

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı           : A. S.A.Ş.

Vekili              : Av. M.G.

Davalı            : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. Y. P.

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketine sigortalanmış bulunan 06 PCP 21 plakalı aracın, 04/04/2011 tarihinde davalı kurumun, sorumluluğunda bulunan yoldaki gerekli yol işaretlemeleri ve yola dökülen mıcırların temizliğini yapmaması sonucunda meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde; sigortalı araçta zarar meydana geldiğini, zarar neticesinde sigortalı araç sahibine 03/05/2011 tarihinde tazminat ödendiğini; kazanın oluşumunda trafik kaza tespit tutanağında ve ekspertiz raporunda belirtildiği üzere davalı kurumun % 100 kusurlu bulunduğunu;  davalı aleyhine D.Bakır 2. İcra Müdürlüğünün 2011/8614 E. sayılı dosyasından alacağın tahsili için icra takibine geçildiğini, ancak davalının hem borca hem de yetkiye itiraz ederek takibin durmasını sağladığını ifade ederek;  davalı borçlunun Diyarbakır 2. İcra Müdürlüğünün E:2011/8614 sayılı takip dosyasında ileri sürdüğü itirazlarının iptaline ve duran takibinin devamına; davalının % 40 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:3.12.2013 gün ve E:2012/564, K:2013/1245 sayı ile, İYUK.nun  2/b maddesinde; “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idare mahkemelerinde görülür”. Hükmünün bulunduğu; Karayolları Genel Müdürlüğünün kamu hizmeti görmekle yükümlü olduğu,  karayollarının bakım ve onarımı sırasında verdiği zararların özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, hizmet kusurundan kaynaklanan davaların idari yargıda görülmesinin gerektiği;  Yargıtay 11 HD 10.03.2005 tarih 2004/5430-2005/2320E-K sayılı ilamında; “yapımı tamamlanmayan yolu trafiğe açarak kazaya neden olan Karayolları Genel Müdürlüğünün bu eylemi Hizmet kusuru olup tazminat talepli davanın idari yargıda açılması gerekir” denildiği;  Yine Y 4 HD’nin 05.03.2003 tarih 2002/11785-2003/2187E-K sayılı ilamında da “Karayolları Genel Müdürlüğünün yol çalışması sırasında yola konulan mıcırların işaretlenmesini yapmamaktan dolayı hizmet kusuru bulunduğu, idarenin yasa gereği yapmak zorunda bulunduğu kamu hizmeti sırasında kusurlu davranışından dolayı tazminat istemini içeren davanın hizmet kusuru niteliği taşıdığı gözetilerek davanın görev yönünden reddi gerekir” şeklinde karar verdiği;  davacının sigortalısının, idarenin hizmeti düzenlemesindeki kusuru nedeni ile duçar olduğu zarara ait davanın çözümü taraflar arasındaki ilişkinin idare hukuku alanına girmesi nedeni ile idari yargıda görülmesinin gerektiği;  görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve mahkemece davanın her safhasında kendiliğinden göz önüne alınacağı;  görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vereceği;  görev itirazı yapılmış olsun olmasın mahkemenin ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlaması gerektiği, çünkü görevin dava şartlarından olduğu;  açıklanan nedenlerle davaya bakmanın, delilleri takdir etmenin İdare Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle;  dava dilekçesinin yargı yolu bakımından, mahkemelerinin görevsiz oluşu nedeni ile reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar, Yargıtay 17.H.D.nin 17.3.2014 gün ve E:2014/4438, K:2014/3696 sayılı kararıyla onanmış ve kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 2.İDARE MAHKEMESİ:23.7.2014 gün ve E:2014/594 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı belirtilmiş, aynı Kanunun Kuruluş ve Komisyonların Görev ve Yetkilerini düzenleyen İkinci Kısmının 7 nci maddesinin (a) bendinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkileri arasında sayıldıktan sonra, 19/01/2011 günlü, 27820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle değişik "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110 uncu maddesinin birinci fıkrasında ise, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği, hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağının kural altına alınmış olduğu; dosyanın Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/564 sayılı dosyasıyla birlikte incelenmesinden; davacı şirket tarafından sigortalanan 06 PCP 21 plakalı aracın 04/04/2011 tarihinde davalı idarenin sorumluluğunda bulunan yoldaki gerekli işaretlemelerin yapılmaması ve yola dökülen mucurun temizlenmemesi sebebiyle meydana gelen maddi hasarlı ve tek taraflı trafik kazası neticesinde hasar gördüğü, meydana gelen bu zarara karşılık olmak üzere sigorta ettirene ödenen tutarın davalı idareden rücuen tahsili için Diyarbakır 2. İcra Müdürlüğü nezdinde E:2011/8614 sayılı takibin başlatıldığı, söz konusu takibinin davalı idarenin borcun varlığına ve icra dairesinin yetkisine ilişkin olarak yaptığı itirazlar sebebiyle takibin durduğu, "itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına" hükmedilmesi istemiyle Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde E:2012/564 esasına kayden dava açıldığı, 03/12/2013 tarih ve E:2012/564, K:2013/1245 sayılı karar ile görev yönünden reddedildiği ve hükmün Yargıtay Onyedinci Hukuk Dairesi'nin 17/03/2014 tarihli E:2014/4438, K:2014/3696 sayılı kararıyla onandığı, bunun üzerine "itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına " hükmedilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; bakılan davanın, 2918 sayılı Kanunda yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolunu can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla görevli kılınan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün, söz konusu trafik kazasının oluşumunda sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespitine yönelik olduğu, dolayısıyla davanın 2918 sayılı Kanundan doğan bir sorumluluk davası niteliğini taşıdığından, yukarıda değinilen mevzuat uyarınca görüm ve çözümünde adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı;  benzer bir uyuşmazlıkta; Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.09.2012 gün ve E:2011/449, K:2012/387 sayılı kararı üzerine Mahkemelerinin E.2012/1014 esasına kayden açılan davada, Mahkemelerinin 07.03.2013 tarihli ara kararı ile "Asliye Hukuk Mahkemesi kararında 2918 sayılı Kanununun 110. maddesinin uygulanamayacağı, davanın dayanağı olan trafik kazasında işleteni veya sahibi devlet veya diğer kamu kuruluşları olan araçların yer almadığı belirtilmişse de anılan Kanun maddesinde işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği hükme bağlandığından bu tür uyuşmazlıkların adli yargı yerlerinde çözülmesi gerektiği sonucuna varılarak" görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmiş olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 01.07.2013 tarih, Esas No:2013/762, Karar No:2013/1083 sayılı kararı ile " 2981 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin benzer bir konuda idare Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği” gerekçelerine yer verilerek davanın çözümünde adli yargının görevli olduğunun kesin olarak karara bağladığı;  bu durumda; konusu ve sebebi aynı olan Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/564 sayılı dosyasında görülen davanın, idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden görevsizlik nedeniyle reddedildiği, ardından aynı istemle Mahkemelerinin E:2014/594 sayılı dosyasında açılan davada, adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu kanısına varıldığından, görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesinin gerektiğinden bahisle; görev hususunun çözümlenebilmesi için dava dosyasının Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/564 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene değin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılmıştır.

            2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Diyarbakır 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Diyarbakır 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.12.2013 gün ve E:2012/564, K:2013/1245 sayılı GÖREVSİZLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT