T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/434

KARAR NO  : 2022/553      

KARAR TR  : 31/10/2022

ÖZET: Dışişleri Bakanlığının yurtdışı kuruluşunda 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalışmış olan davacının emekliliğe ayrılması nedeniyle kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı       :Ş.A

Vekilleri    : Av. Y. B, Av. H. E

Davalı       : T.C. Dışişleri Bakanlığı

Vekili         : Av. D. A

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, 07/04/1992 tarihinden 20/07/2018 tarihine kadar kesintisiz ve aralıksız şekilde konsolosluk personeli olarak davalı Bakanlık bünyesinde çalışan davacının iş akdinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği, eksik ve kısmi iş sonu tazminatı ödendiğinden bahisle ödenmeyen kıdem tazminatının tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Ankara 18. İş Mahkemesi14/12/2021 tarihli ve E.2019/445, K.2021/781 sayılı kararı ile,yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Bu karar, istinaf edilmeksizin 16/02/2022 tarihindekesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı özetle şöyledir:

"Davacının son olarak Dışişleri Bakanlığında Cidde Başkonsolosluğu nezdinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/b maddesine göre Türk uyruklu sözleşmeli personel statüsünde görev yaptığı ve sözleşmeli personel ile kamu idareleri arasındaki davaların idari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b ve 115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir."

 

3. Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

 

B. İdari Yargıda

 

4. Ankara 13. İdare Mahkemesi 06/07/2022 tarihli ve E.2022/1091 sayılıkararı ile, "davacının talep ettiği kıdem tazminatının 4857 sayılı İş Kanunu'ndan kaynaklandığı ve uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu" gerekçesiyle görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyalarının 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı özetle şöyledir:

 

"Bakılan davada, davacının davalı idare bünyesinde 07/04/1992 - 30/12/1998 tarihleri arasında 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi sürekli işçi olarak, 31/12/1998 - 20/07/2018 tarihleri arasında ise 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi uyarınca görev yaptığı, davacıya 31/12/1998 - 20/07/2018 tarihleri arasındaki 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak geçen döneme ilişkin iş sonu tazminatının ödendiği, iş bu davanın kıdem tazminatı alacağı kapsamında ödeme yapılmayan 31/12/1998 - 20/07/2018 tarihleri arasındaki 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi sürekli işçi olarak geçen döneme ilişkin olduğu görülmüştür.

Bu durumda, davacıya 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi uyarınca çalıştığı döneme yönelik iş sonu tazminatı ödendiğin, davacının tazminat talebinin asıl olarak 07/04/1992 - 30/12/1998 tarihleri arasındaki 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi sürekli işçiçalışmasına yönelik olduğu, haliyle yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca davacının talebine konu tazminatın 4857 İş Kanunu'ndan kaynaklandığı açık olduğundan, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

5. Anayasa'nın 128. maddesi şöyledir:

 

“Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir…”

 

6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"1. İdari dava türleri şunlardır:

a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."

 

 

 

7. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "İstihdam şekilleri" başlıklı4. maddesi şöyledir:

"Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.

A) Memur:

Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.

Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır.

B) Sözleşmeli personel:

Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir.

Ancak, yabancı uyrukluların; tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin; tercümanların; Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin; dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatlarını, kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde tabip veya uzman tabiplerin; Adli Tıp Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuvarları sanatçı öğretim üyelerinin; İstanbul Belediyesi Konservatuvarı sanatçılarının; bu Kanuna tâbi kamu idarelerinde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir.

Sözleşmeli personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler,pozisyon unvan ve nitelikleri, sözleşme hükümlerine uyulmaması hallerindeki müeyyideler, sözleşme fesih halleri, pozisyonların iptali, istihdamına dair hususlar ile sözleşme esas ve usulleri Cumhurbaşkanınca belirlenir. Bu şekilde istihdam edilenler, hizmet sözleşmesi esaslarına aykırı hareket etmesi nedeniyle kurumlarınca sözleşmelerinin feshedilmesi veya sözleşme dönemi içerisinde Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenen istisnalar hariç sözleşmeyi tek taraflı feshetmeleri halinde, fesih tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kurumların sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilemezler.

Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Cumhurbaşkanınca karar verilen görevlerde sözleşme ile çalıştırılanlar da bu fıkra kapsamında istihdam edilebilir.

Özelleştirme uygulamaları sebebiyle iş akitleri kamu veya özel sektör işverenince feshedilen ve 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil hakkı bulunmayan personel de bu fıkra kapsamında yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanıncaya kadar istihdam edilebilir. Bu kapsamda istihdam edileceklerin sayısı, öğrenim durumlarına göre çalışma şartları ve bunlara ödenecek ücretler ile diğer hususlar Cumhurbaşkanınca belirlenir.

C) (Mülga: 20/11/2017 - KHK-696/17 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/17 md.)

D) İşçiler:

(A), (B) ve (C) fıkralarında belirtilenler dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir.Bunlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz."

 

 

8. Öte yandan Bakanlar Kurulunun 6/6/1978 tarih ve 7/15754 sayılı kararı ile belirlenen ve 28/6/1978 tarih ve 16330 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar”ın 1. maddesinde, "Bu Esaslar, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası hükmü uyarınca kamu idare, kurum ve kuruluşlarında mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri hakkında uygulanır."düzenlemesine yer verilmiştir.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

9. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Muharrem ÜRGÜP, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 31/10/2022 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği, usule ilişkin bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

10. Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

11. Dava, Dışişleri Bakanlığının yurtdışı kuruluşunda 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalışmış olan davacı tarafından, davacının emekliye ayrılmasının ardından sözleşmeli personel olmadan önce davalı kurumda sürekli işçi olarak çalıştığı döneme ilişkin kıdem tazminatının tahsili istemiyle açılmıştır.

 

12. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda “kamu görevlisi” kavramı tanımlanmamış, 4 üncü maddesinde yalnızca kamu hizmetlerinin gördürüldüğü dört grup istihdam şeklinden bahsedilmiş olup, maddenin son fıkrasında işçiler hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça vurgulanmıştır. Bir kamu tüzel kişisi tarafından istihdam edilen kişi, bu göreve kamu hukuku kurallarına göre idari bir kararla atanmış ise, bu görevli kamu görevlisidir. Örneğin memurlar, idari bir kararla göreve atandıkları için tartışmasız olarak kamu görevlisi kabul edilirler.

 

13. Bir kamu tüzel kişisi tarafından istihdam edilen kişi ile bu kamu tüzel kişisi arasındaki bağ, bir “sözleşme” ile kurulmuş ise, bu bağ “akdi” nitelikte bir bağdır. Ancak, bir kamu tüzel kişisi tarafından “sözleşme” ile istihdam edilen herkes kamu görevlisi olmayıp, sadece “idari sözleşme” ile istihdam edilenler, kamu kurum veya kuruluşuna kamu hukuku bağı ile bağlı olduklarından kamu görevlisi olarak nitelendirilirler ve idari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenmektedir. Bu bağlamda; kamu tüzel kişisi tarafından bir “özel hukuk sözleşmesi” ile istihdam edilen kişilerin kamu görevlisi olarak kabulü mümkün değildir.

 

 

14. Olayda davacının, 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi ile 09/05/2020 tarihli ve 31122 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 8/5/2020 tarihli ve 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca Cumhurbaşkanlığı Yönetmeliği bölümüne eklenmiş olan 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 14. maddesine göre düzenlenen sözleşmeyle çalıştırıldığı anlaşılmakta olup, anılan yasal düzenlemelere göre işçi sayılmayan "kamu görevlisi" olduğu; öte yandan, idare hukuku esaslarına göre düzenlenen hizmet sözleşmesinin de "idari sözleşme" niteliği taşıdığı tartışmasızdır.

 

15. Her ne kadar, hizmet sözleşmesinin 6. maddesi ile, davacı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi kılınmış ise de, personelin bağlı olacağı sosyal güvenlik kurumunu belirleyen bu hüküm, taraflar arasındaki kamu hukuku ilişkisini değiştiremez ve ortadan kaldıramaz.

 

16. Öte yandan, davacının kıdem tazminatı talep etmiş olması da, tek başına görevli yargı yerini belirleyecek bir ölçüt değildir.

 

17. Bu duruma göre ve Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın 7. maddesine paralel olarak tip hizmet sözleşmesinin 16. maddesinde, görevin sona ermesi veyasözleşmesinin feshedilmesi hallerinde ilgiliye tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmemiş olması karşısında, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-c. maddesinde belirtilen idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlık kapsamındaki davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

18. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Ankara 13. İdare Mahkemesinin 06/07/2022 tarihli ve E.2022/1091 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A.      Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Ankara 13. İdare Mahkemesinin 06/07/2022 tarihli ve E.2022/1091 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE,

 

31/10/2022 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                         Muharrem

            TOPAL                  AĞIRMAN                SARICALAR                   ÜRGÜP

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                              ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN