Hukuk Bölümü         2002/100 E.  ,  2002/98 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           :G.A.

            Vekili              :Av. N.Y.       

            Davalı             :İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

            Vekilleri         :Av. H. R.H., Av. C.A.

                       O  L  A  Y       :Hal Müdürlüğünce yapılan kontrollerde, 44 no’lu parselin tahsis sahibi davacı tarafından faturasız mal çıkarılmak istendiğinin saptandığı nedeniyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi Encümenince, 12.2.2002 gün ve 06.105 sayı ile, Hal Yönetmeliğinin 31. maddesi doğrultusunda 1608 sayılı Yasa’ya göre, işyerinin 10 gün süre ile kapatılması yolunda ceza kararı verilmiştir.

            Davacı vekilince, sözkonusu ceza kararının kaldırılması istemiyle, 06.03.2002 gününde sulh ceza mahkemesine itiraz edilmiştir.

            İZMİR 1.SULH CEZA MAHKEMESİ; 24.4.2002 gün ve E:2002/21, K:2002/18 D.İş sayı ile, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin “ Encümen kararında yalnız kapatma cezasından bahsedilmesi karşısında, işyeri kapatma cezasının yasal tetkik merci idari yargıdır.” yolundaki kararından bahisle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı Şirket vekilince, bu kez, sözkonusu işyeri kapatma cezasına ilişkin encümen kararının iptali istemiyle, 15.5.2002 gününde idari yargı yerine dava açmıştır.

            İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ; 29.7.2002 gün ve E:2002/504, K:2002/694 sayı ile, 1608 sayılı Yasada,bu Yasa uyarınca verilen 3 günden 15 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine itiraz edilebileceğinin açık olarak gösterilmiş olması karşısında, dava konusu 10 gün süreyle işyeri kapatma cezasının çözümü görevinin adli yargıya ait olduğu;  gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar da, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE   :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Ertuğrul TAKA ve Dr.Serdar ÖZGÜLDÜR’ün katılımlarıyla yapılan 23.12.2002 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 USULE İLİŞKİN İNCELEME:

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca  yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi.

            ESASA İLİŞKİN İNCELEME         :

 Dava, Belediye Hal Yönetmeliğine aykırı faaliyette bulunulduğu nedeniyle, 1608 sayılı Yasaya göre işyeri kapatma cezası verilmesine ilişkin Encümen kararının kaldırılması isteminden ibarettir.

            Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve  1608 sayılı Kanunun, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunla değişik 1. maddesi “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya   kadar ( 12.6.1979 tarih ve 2248 sayılı Yasanın 23. maddesi ile 20 katına çıkarılmıştır.) hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.” hükmünü taşımaktadır.

            Aynı yasanın, 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin birinci fıkrasında “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “; 6. maddesinde de” İtiraz üzerine tetkikat evrak üstünde yapılır,”,...”itirazlar varit ise hakim ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmeder. İtiraz varit görülmezse karar tasdik olunur. İtirazın otuz gün içinde neticelendirilmesi mecburidir. Hakim izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebilir...” hükümlerine yer verilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

            Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanısıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için sözkonusu itiraz müessesesinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır.

            1924 tarih ve 486 sayılı Yasada, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasa’nın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış ise de, yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri itibariyle uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenlemeye gidilmiştir.

             Nitekim, 1608 sayılı Yasanın 30.3.1930 tarihli Adliye Encümeni Mazbatasında, Yasanın bu yönüyle “ceza tertibi dolayısıyla herhangi bir haksızlık ve mağduriyete uğradıklarını iddia edenlerin itirazlarına en seri bir surette ve tam bir itminan verecek merciler tarafından tetkikine imkan vermeyi temine matuf” olduğu ifade edildikten sonra... “5. ve 6. maddelerde itiraz mercii olarak, belediye işleri çok olan yerlerde mahsus hakim ihdas olunarak o hakimler ve olmayan yerlerde sulh hakimleri salahiyetli addolunmuş ve bu suretle de itirazların bir hakim huzurunda tetkiki suretiyle tatminkar bir usul kabul olunmuştur. “denilmektedir.

            Bu açıklamalara göre, Yasada sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmakta olup, şifahi itirazları da kabul ederek inceleyebileceği ve gerektiğinde itiraz edeni çağırıp dinleyebileceği belirtilen mahsus hakimin, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, Yasada, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağına işaret edilmiş olması karşısında , bu tür cezalara karşı yapılan itirazın  görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

            Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasaya göre belediye encümenince verilen işyeri kapatma cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

            SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.4.2002 gün ve E:2002/21, K:2002/18 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.12.2002 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE  karar verildi.