T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2017 / 39

            KARAR NO  : 2017 / 99

            KARAR TR     : 20.2.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılan tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : A.G.

Vekili              : Av. İ.G.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekilleri          : Av. D.G.Ç., Av. D.Ç.I.  (Adli yargıda),

  Av. İ.K.A. (İdari yargıda)

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/10/2012 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki 27 F 2040 plaka sayılı aracı ile Özalp İlçesinden Van İli istikametine doğru seyir halinde iken yolun sol şeridinde yolun mıcırlı olması sebebiyle solunda bulunan tepelik alana çarpıp takla atması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı idarenin yolun yapım ve bakımından sorumlu olması nedeni ile kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, kazada davacının aracının kullanılamaz hale geldiğini ve 2.500,00 TL hurda bedeli ile satıldığını, mezkur aracın bedelinin 20.000 TL civarında olduğunu, davacının hayatını hurda hale gelen kamyonet ile idame ettirdiğini, bu nedenle büyük çöküntü yaşadığını, manevi açıdan da yıprandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte araçta meydana gelen maddi hasar ve yoksun kalınan kar nedeni ile şimdilik 21,000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12/11/2013 gün ve 2012/697 Esas, 2013/593 Karar sayılı kararı ile  ‘‘…davanın Karayolları Genel Müdürlüğü’ne karşı hizmet kusuru nedeniyle açıldığı, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalının kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, davalı idarenin karar ve eylemlerinden doğan zararın ödetilmesi isteklerinin tam yargı davasının konusunu oluşturacağı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davaların tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği…’’ şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 04/03/2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 2. İDARE MAHKEMESİ: 30/11/2016 gün ve 2014/369 Esas sayı ile  ‘‘…2576 sayılı Kanunun İdare Mahkemelerinin Görevleri başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında, İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile ilk derece Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3/a bendinde; dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı; aynı Kanununun 15. maddesinin l/a bendinde ise; adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünden reddine karar verileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.

Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacının, kendi sevk ve idaresindeki 27 F 2040 plakalı araçla 16.10.2012 tarihinde Van- Özalp Karayolunda seyir halinde iken yolun mıcırlı olması nedeniyle meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda yaralandığı ve araçta hasar oluştuğunun belirtildiği, meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranıldığı iddia edilen toplam 41.000,00 TL tazminatın hizmet kusuru bulunduğundan bahisle davalı idareden tazmini istemiyle Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2012/697 sayılı dosyası ile dava açıldığı, anılan davada verilen görevsizlik kararının 04.03.2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine bu defa yasal süresi içinde Mahkememizde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili benzer bir uyuşmazlıkta 15.2.2016 tarih ve E:2016/57; K:2016/92 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında; "2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır" gerekçesine yer verilerek adli yargı tarafından verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

Olayda, yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. maddesi hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde, Karayolları Trafik Mevzuatından kaynaklandığı açık olan bu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.’’ şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine,  dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek dosyayı Mahkememize göndermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 16.10.2012 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki 27 F 2040 plakalı araçla Van- Özalp karayolunda seyir halinde iken yolun mıcırlı olması nedeniyle meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda yaralanması ve aracının hasarlanması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi tazminatın hizmet kusuruna dayanılarak davalı idareden tahsili istemi ile 25/12/2012 tarihinde açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyaların incelenmesinden; davanın, 16.10.2012 tarihinde  meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu oluşan maddi hasarın ve uğranıldığı iddia edilen manevi zararın olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Van 2. İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Van 2. İdare Mahkemesi’nce davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19. maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Van 2. İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/11/2013 gün ve 2012/697 Esas, 2013/593 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile  Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12/11/2013 gün ve 2012/697 Esas, 2013/593 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017  gününde ÜYE Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

                                                                       KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.20.02.2017

 

 

                                                                ÜYE

                                                  Süleyman Hilmi AYDIN