Hukuk Bölümü         2011/136 E.  ,  2011/267 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı            : F.Ö.             

            Vekili              : Av. A. F.H.

            Davalılar         : 1- Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü

            Vekilleri           : Av. Av. M.F.P. - Av. E.E.K.

                                      2- Prof. Dr. G.H.

            Vekili              : Av. M.N.A.

                                    3- G.Medikal Tıbbi Malzeme Pazarlama Sanayi Ltd. Şti.

          O  L  A  Y         : Davacı vekili, müvekkilinin dizindeki yoğun ağrıları nedeniyle başvurduğu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından,  ameliyat olması gerektiğinin  bildirildiğini,  ameliyat tarihi olarak 13.03.2009 tarihi verildiğini, bu tarihe kadar yapılan kontrollerinde yüksek tansiyon hastalığının olduğu ve ameliyat için istenen düzeye getirilememesi nedeniyle A.İ.B.Ü Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim dalından konsültasyon alınması gerektiği nedeniyle Prof. Dr. G.H.’e yönlendirildiğini, adı geçenin  müvekkilini muayenesinde tansiyon sorununun özüne inmek gerektiğini bu sebeple böbrek ve kalp anjiyosu yapılması gerektiğini belirterek operasyon yapıldığını; ameliyat olan müvekkilinin tedavisi sırasında gerekli önlemin alınmadığını, tıbbi özenin gösterilmediğini, kendisine hatalı stent takıldığını, stentin ana damarına kaçtığının söylendiğini, acilen açık ameliyata alındığını, ameliyatın ardından enfeksiyon geliştiğini, Davalı Üniversite Hastanesine başvurmadan önce müvekkilinin son derece sağlıklı bir kişi olduğunu, dizindeki ağrılarından başka hiçbir sıkıntısı yokken denek gibi kullanıldığını ve sonuçta büyük bir zarar görmesine ve hayati tehlike geçirmesine neden olunduğunu,  müvekkilinin maddi olarak zarara uğradığı gibi manevi olarak da çok büyük zarar gördüğünü ifade ederek, sonuç itibariyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500 TL maddi ve 75.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak,  taraflarına verilmesine karar verilmesi istemiyle 15.06.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalılardan Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü vekilleri, birinci savunma dilekçesinde, kamu tüzel kişiliğine sahip Üniversitelerine karşı sağlık hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana geldiği iddia olunan zarardan dolayı açılan tazminat davasının idareye ilişkin olan kısmının idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek, görev itirazında bulunmuşlardır.

BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 27.07.2010 günlü celsesinde E:2010/179 sayı ile; “Davalı AİBÜ. vekilinin görev itirazının esas hakkındaki hüküm ile birlikte değerlendirilmesine” karar vermiştir.

Davalı Rektörlük vekillerince süresi içerisinde verilen dilekçe ile; Mahkemece ilk oturumda “Davalı AİBÜ. vekilinin görev itirazının esas hakkındaki hüküm ile birlikte değerlendirilmesine” şeklinde hüküm kurulmuş ve yargılamaya devam edilmiş olduğunu, anılan kararın sonucu itibariyle görev itirazlarının reddinin sonuçlarını doğurduğunu ifade ederek;  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve dava dosyasının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI;  Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği,  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin 1'inci fıkrasının (b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği;  belgelerin incelenmesinden; davalı Üniversiteye bağlı Tıp Fakültesi Hastanesi, Kardiyoloji ABD servisinde yapılan ameliyat ve sonrasındaki tedavinin, önlemsiz ve özensiz uygulandığı, kendisine hatalı stent takıldığı, umulan şifa ile iyileşmeyi sağlamadığı ve organ fonksiyonlarında eksilme meydana getirdiği ileri sürülerek Üniversite Rektörlüğü, G.Medikal Tıbbi Malzeme Pazarlama Sanayi Ltd. Şti. ile tedaviyi uygulayan hekim aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açıldığının anlaşıldığı;  bir kamu tüzel kişisi olan davalı idareye bağlı hastanede sağlık hizmetinin gereği gibi yürütülmediği iddiasıyla açılan davada, kamu hizmeti yürüttüğü kuşkusuz olan üniversite hastanesinin bu hizmetinin yürütülmesi sırasında, kişilere verilen ve hizmetin yürütümündeki kusurdan kaynaklanan zararın giderilmesinin, ancak İdari Yargıda açılacak tam yargı davası ile olanaklı bulunduğu sonucuna ulaşıldığı;  bu durumda; Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine açılan davanın görüm ve çözümü idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan İdari Yargıya ait bulunduğundan, Bolu Birinci Asliye Hukuk Mahkemesinin anılan Rektörlüğün görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılmasının gerektiği; açıklanan nedenlerle, davanın sözü edilen Rektörlük aleyhine açılan kısmı yönünden 2247 sayılı Kanunun 10'uncu ve izleyen maddeleri uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına,  belgelerin Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Başkanlıkça 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Kamu tüzel kişiliğini haiz ve katma bütçeli bir öğretim kurumu olan Üniversitenin, sağlık hizmeti vermek amacıyla kurduğu hastanede yürütülen kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik nedeniyle hizmet kusuru ortaya çıktığı ve bundan dolayı uğranılan zararların kusurlu hizmeti veren davalı idarece tazmini gerektiği öne sürülerek açılan davanın,  Anayasanın 125. maddesine göre ve 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b. maddesinde belirtilen tam yargı davası kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi ve bu nedenle Danıştay Başsavcılığının başvurusunun kabulü ile Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/179 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında, Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, yönteme uygun bulunmayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğuna sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

           2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasında, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.” denilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, “Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.” hükmüne yer verilmiştir.

            Anılan Yasa maddesine göre, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılabilmesi için, görev itirazının hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda yapılmış olması ve mahkemece davada görevli olduğuna karar verilmiş bulunması gerekeceği açıktır.

            Olayda, görev itirazı mahkemenin ilk celsesinden önce yapılmış olmakla 10. maddenin ikinci fıkrasının öngördüğü koşullardan biri gerçekleşmiş ise de, mahkemece görev itirazının reddedildiği ya da davada görevli bulunduğu yolunda herhangi bir karar verilmemiş olduğundan olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için aranan diğer koşul gerçekleşmemiştir.

            Nitekim, ilk celsede verilen kararda “Davalı AİBÜ. vekilinin görev itirazının esas hakkındaki hüküm ile birlikte değerlendirilmesine” denildiğine göre ve Yasa’da görev konusundaki karar için bir süre öngörülmemiş bulunması karşısında, davalı vekilinin başvuru dilekçesinde öne sürdüğü “mahkemece görev itirazının reddedildiği” yolundaki iddianın kabulüne olanak bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” kuralı uyarınca reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç          : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.