Hukuk Bölümü 2006/89 E., 2006/110 K.

  • İNCELEMEDE İZLENECEK SIRA
  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 157 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: İhsan Kara 4.1.2002 tarihli dilekçe ile; babasının askerlik görevini yerine getirirken Çanakkale/Eceabat/ Yalıova Köyü mevki hastanesinde, 20.9.1334 tarihinde zatürreden vefat etmesi sonucu malûl ve muhtaç olduğunu belirterek, kendisine yetim aylığı bağlanması için davalı idareye başvurmuştur.

    Yapılan yazışmalar sonucunda davalı idare; 30.9.2002 tarih, A0.633532 sayılı işlemiyle, "Çankırı İl İdare Kurulunun 27.8.2002 tarih ve 09/2946 sayılı muhtaçlık kararında, adı geçen hakkında yapılan araştırma sonucunda SSK'dan emekli maaşı aldığı tespit edilmiş olup muhtaçlık talebinin reddine oybirliği ile karar verildi" denildiğinden bahisle, muhtaç olmadığı anlaşıldığı için tarafına yetim aylığı bağlanmasına imkan bulunmadığını bildirerek, adı geçenin istemini reddetmiştir.

    İhsan Kara, 30.10.2002 tarihli dilekçe ile; tarafına yetim aylığı bağlanması talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle, genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ANKARA 6. İDARE MAHKEMESİ; 24.9.2003 gün ve E:2002/1519, K:2003/1432 sayı ile, Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerine göre asker kişiyi ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan işlem ve eylemlerden doğan davaların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde çözümlenmesinin gerektiği, olayda Çankırı ili Merkez Alacamescit Mahallesinden Karaabdullahoğullarından Ömer'in oğlu davacının, babasının askerlik görevini yaparken 1918 yılında vefat etmiş olduğundan bahisle tarafına aylık bağlanması istemiyle davalı idareye başvurduğu, isteminin 30.9.2002 günlü AO. 633532 sayılı davalı idare işlemi ile reddi üzerine bakılan davanın açıldığı, gerek Anayasada gerekse 1602 sayılı Yasa'da öngörülen düzenlemeye göre, askeri hizmete ilişkin bir idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunu da taşıması halinde, bu asker kişinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan dul ve yetimlerine yansıyan hak doğurucu uyuşmazlıklara AYİM'de bakılacağından duraksamaya yer olmayıp, davacının her halde asker kişi olması gerektiği yolunda açık bir kural bulunmadığı, nitekim, askeri hizmetin yürütülmesi sırasında ölen bir asker kişinin, şahsına sıkı sıkıya bağlı olmayan ve mirasçılarına intikali olanaklı bulunan şehit, dul ve yetim aylığı gibi hakların elde edilmesine yönelik bulunan ve idarece bu asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerini, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak tesis edilen işlemlerde " asker kişiyi ilgilendirme" koşulunun gerçekleştiği, bu nedenle asker kişinin desteğinden yoksun kalan aile bireyleri veya kanuni ya da akdi halefi tarafından açılan iptal davalarının görüm ve çözümünde AYİM'in görevli olduğunun, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin yerleşik kararları ile kabul gördüğü, bu itibarla askerlik hizmetini ifa etmekte iken rahatsızlanması sonucu vefat eden Ömer Karaabdullahoğlu'nun oğlu olan davacının, 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak tarafına aylık bağlanması istemine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı, aynı istekle bu kez, 19.12.2003 gününde askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRESİ; 20.10.2004 gün ve E:2005/663, K:2005/1196 sayı ile, Anayasa'nın 157 ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği; görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden idari işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının saptanması için işlemin konusuna bakılması gerektiği, bunun saptanması için, idari işlem tesisinde asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, askeri kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri gibi hususların göz önünde tutularak değerlendirme yapılıp yapılmadığına bakılması, bu özelliklere dayanan işlemlerin askeri nitelikli sayılmalarının kabul edilmesi gerektiği, işlem askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, bu açıklamalar sonucunda dava konusu uyuşmazlık ele alındığında, davacıların yakını İhsan KARA'nın babasının, askerlik görevini yerine getirirken 20.09.1334 tarihinde Çanakkale ili Eceabat İlçesi Yalıova Köyü mevki hastanesinde zatürreden vefat etmesi ile asker kişi olması konusunda bir tereddüt bulunmadığı, ancak dava konusu uyuşmazlıkta idari işlemin askeri hizmete ilişkin bulunmadığı sonucuna varıldığı, zira dava konusu uyuşmazlığın, davacıların yakını İhsan KARA'nın babasının vazife malülü sayılmayıp İhsan KARA'ya yetim aylığı bağlanmaması işlemi olmadığı, burada dava konusu uyuşmazlığın, davacıların yakını İhsan KARA'NIN Sosyal Sigortalar Kurumundan maaş alması nedeniyle Çankırı İl İdare Kurulunun 27.08.2002 tarih ve 09/2946 sayılı kararı uyarınca muhtaç sayılamayacağının bildirilmesi üzerine davalı idare tarafından yetim aylığı bağlanmaması işlemi olduğu, söz konusu uyuşmazlığın tamamen muhtaçlığın tespiti olup askeri hizmetin amacı ve askeri görev yerlerinin özelliklerinin göz önüne alınması gerektirecek herhangi bir husus bulunmadığı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 23.12.1996 tarih 1996/63-108 E.K. sayılı kararında, 6 ncı derece vazife aylığı bağlanan ve daha sonra yapılan Sağlık Kurulu denetiminde yedek askerlik görevini yapabileceği yönünde rapor verilmesi üzerine aylığı kesilen davacının işlemin iptali istemi ile açtığı davada uyuşmazlığın niteliğine göre idari yargı yerinin görevli görüldüğü, bu durumda dava konusu işlemde askeri hizmete ilişkinlik şartı bulunmadığından davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z.Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK'in katılımlarıyla yapılan 10.7.2006 günlü toplantısında;

    l- İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, genel ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı İhsan Kara'nın 9.7.2004 tarihinde vefatı üzerine, Askeri Yüksek İdare Mahkemesince yapılan tebligat üzerine, mirasçıları tarafından yenileme dilekçesi verilerek davanın devam ettirildiği ve askeri idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının varislerinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden, görev uyuşmazlığının esasının incelemesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU ile AYİM Savcısı E.Hakan ÖZBEK'in davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dava, davacı İhsan Kara'nın, babasının askerlik görevini yerine getirirken vefat etmesi sonucu malûl ve muhtaç olduğunu belirterek, kendisine yetim aylığı bağlanması için davalı idareye yaptığı başvurunun, muhtaç olmadığı anlaşıldığından bahisle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

    Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa'nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

    1602 sayılı Yasa'nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

    İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden " askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde görülmesi gerekmektedir.

    Gerek Anayasa'da gerekse 1602 sayılı Yasa'da öngörülen düzenlemeye göre,askeri hizmete ilişkin bir idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunu da taşıması halinde, bu asker kişinin dul ve yetimlerine yansıyan hak doğurucu uyuşmazlıklara AYİM'de bakılacağında duraksamaya yer olmayıp, davacının her halde asker kişi olması gerektiği yolunda açık bir kural bulunmamaktadır.

    Nitekim, bir asker kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı olmayan ve mirasçılarına intikali olanaklı bulunan şehit dul ve yetim aylığı gibi hakların elde edilmesine yönelik bulunan ve idarece bu asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler ylemlerin tutularak tesis edilen işlemlerde "asker kişiyi ilgilendirme" koşulunun gerçekleştiği; bu nedenle, asker kişinin desteğinden yoksun kalan aile bireyleri veya kanuni ya da akdi halefi tarafından açılan iptal davalarının görüm ve çözümünde AYİM'in görevli olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin yerleşik kararları ile kabul görmüş bulunmaktadır.

    Buna göre, davacı/davacıların yakını İhsan KARA'nın babasının, askerlik görevini yerine getirirken vefat etmesi ve adı geçenin kendisine yetim aylığı bağlanması isteği üzerine tesis edilen dava konusu işlemde asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiği kuşkusuzdur.

    İşlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

    5434 sayılı Türkiye Cumhuriyet Emekli Sandığı Kanunu'nun 74. maddesinin yedinci fıkrasında, "Ölüm tarihinde iyileştirilmesi olanaksız hastalıklarının veya sakatlıklarının çalışmalarına engel olduğu sağlık kurulunca onaylanacak raporla tesbit edilenlere muhtaç olmaları şartıyla, ölüm tarihindeki yaşları ne olursa olsun ölüm tarihini izleyen aybaşından, sonradan bu şekilde malul ve muhtaç duruma düştükleri anlaşılanlara kendileri veya veli veyahut vasileri tarafından Sandığa müracaat tarihlerini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır." Denilmiştir.

    Kanun'un "Muhtaçlık" başlığını taşıyan 108. maddesinde de, "Kendisini ve Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre bakmağa mecbur olduğu ailesi fertlerini geçindirmeye yetecek geliri, malı (Para veya o mahiyetteki kıymetler dahil) veya kazancı bulunmayanlara, bu kanun hükümlerinin uygulanmasında (Muhtaç) denir.

    Muhtaçlık, dul ve yetimler tarafından tanzim ve imzaları ihtiyar heyetlerince tasdik edilecek beyan kağıtları üzerine daimi olarak oturdukları yerlerin bağlı bulundukları il veya ilçe idare heyetleri tarafından muhtaçlık sebepleri açıkça gösterilmek suretiyle verilecek mazbatalarla belirtilir.

    Bu mazbatalara karşı ilgili veya Sandık tarafından Danıştayda dava açılabilir. Sandıkça itirazda bulunulması halinde netice alınıncaya kadar aylığın yarısı ve toptan ödeme, kesenek iadesi ve ikramiye gibi ödemelerin tamamı emanet olarak Sandıkta alıkonulur." Hükmüne yer verilmiştir.

    Anılan düzenlemelere göre; ölüm tarihinde iyileştirilmesi imkansız hastalıkların veya sakatlıkların çalışmalarına engel olduğu sağlık kurulunca onaylanacak raporla tespit edilen erkek çocuklara, muhtaç olmaları şartıyla ölüm tarihindeki yaşları ne olursa olsun ölüm tarihini izleyen aybaşından itibaren, ölüm tarihinde aylığa müstehak olmayan veya aylığı kesildikten sonra başkasının yardımı olmaksızın hayatlarını devam ettiremeyecek derecede malül ve muhtaç duruma giren erkek çocuklara ise, yazı ile Sandığa müracaatlarını takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacağı ve muhtaçlığın dul ve yetimler tarafından tanzim ve imzaları ihtiyar heyetlerince tasdik edilecek beyan kağıtları üzerine daimi olarak oturdukları yerlerin bağlı bulundukları il veya ilçe idare heyetleri tarafından muhtaçlık sebepleri açıkça gösterilmek suretiyle verilecek mazbatalarla belirleneceği ve bu mazbatalara karşı ilgili veya sandık tarafından Danıştay'da dava açılabileceği belirtilmiştir.

    Olayda, davacı İhsan Kara'nın babasının askerlik görevini yerine getirirken vefat ettiği ve muhtaç dul ve yetimlerine aylık bağlanmasına ilişkin ön koşul yönünden herhangi bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, yukarıda belirtilen Yasa hükümleri uyarınca, davacının Sosyal Sigortalar Kurumundan maaş alması nedeniyle Çankırı İl İdare Kurulunun 27.08.2002 tarih ve 09/2946 sayılı kararı uyarınca muhtaç sayılamayacağının bildirilmesi üzerine, davalı idare tarafından yetim aylığı bağlanmaması işleminden doğmuş olup, adı geçenin muhtaçlığının tespitine yönelik bulunduğu, Emekli Sandığınca işlem tesis edilirken ve bu işlemin yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmediğinden, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

    Belirtilen durum karşısında, olayda Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümü genel idari yargı yerinin görevine girmektedir.

    Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin 24.9.2003 gün ve E:2002/1519, K:2003/1432 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.07.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.