T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/198

KARAR NO   : 2019/224      

KARAR TR    : 25/03/2019

 

ÖZET: Davacıların murisinin hisseli maliki olduğu taşınmazın bir bölümüne, kamulaştırma yapılmadan ilköğretim okulu inşa edildiğinden bahisle, uğranıldığı öne sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

          Davacılar                       : 1-A. U. 2-S.Ö.3-H.Ö.4-H.Ö. 5-D.A.6-Ü.Ö.7-E.Ö.8-M.A.Ö. 9-D.B.

          Vekilleri : Av. E.E.

          Davalı                           : Antalya İl Özel İdaresi

          Vekilleri : Av. M.K. Av. D.Ç. Av. T. C. C.

          Davalı                           : Milli Eğitim Bakanlığı

          Vekili                             : Av. F. Ç.

 

          O L A Y                        : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisinin 64/80 hissesinin maliki olduğu Antalya ili Finike ilçesi Çavdır Gemezen mevkii 532 parsel sayılı narenciye bahçesi vasfındaki taşınmazın bir bölümüne 1982 yıllarında kamulaştırma işlemi yapılmadan haksız olarak ilköğretim okulu ve bahçesi olarak kullanılmakta olduğunu, bugüne kadar kamulaştırma yapmadan taşınmazı fiilen kullanan idarenin bu davranışının aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğini ve müvekkillerin taşınmaz bedelini talep ettiklerini, 6100 sayılı yasanın 107 maddesi uyarınca mahkemece yapılacak yargılama sonucunda belirlenecek maddi tazminatın el atma tarihinden itibaren, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle 21/03/2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          FİNİKE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:02/10/2013 gün, E:2012/90, K:2013/240 sayılı dosyada "Anayasa'nın 125/son ve 2577 sayılı İYUK'un 2/1-b maddesi gereğince, kişisel hakları idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türü olduğu ve idari yargıda çözümlenmesi gerektiği hükme dikkate alınarak davacının taşınmazının bir bölümünün kamulaştırma işlemi yapılmadan okul ve bahçe olarak kullanılmasına karar verildiği, idarenin bu kararı nedeniyle davacının tazminat talebinin idari yargı kapsamında tam yargı davası niteliğinde olduğu" görüşüyle davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK nun 114/1 ve 115/2 maddeleri gereğince "Davanın Usulden Reddine" karar vermiş, temyiz edilen karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 11/03/2014 tarih ve E:2014/1160, K:2014/4471 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.

          Davacılar vekili aynı taleple Milli Eğitim Bakanlığı ve Finike Belediye Başkanlığı aleyhine idari yargı yerinde dava açmıştır.

          Antalya 3. İdare Mahkemesi: 27/06/2014 tarih ve E:2014/636, K:2014/924 sayılı dosyada " 2942 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi 10.fıkrası hükmünde belirtilen başvuru yolları tüketilmeden açılan dava dosyasının merciine tevdiine" karar vermiş, karar aleyhine temyiz yoluna gidilmiştir.

          Danıştay 6. Dairesi: 06/11/2015 gün, E:2014/10324, K:2015/6514 sayılı ilamıyla "Davacı tarafından kanunda belirtilen gerekli başvuru yolunun tüketildiği anlaşılmış olup, işin esasına girilmesi gerekirken dava dilekçesi ve eklerinin merciine tevdiine karar verilmesinde isabet görülmediği" gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmetmiş, aynı Daire 13/11/2017 gün, E:2016/3907, K:2017/8872 sayılı ilamla karar düzeltme talebinin de reddine karar vermiştir.

          ANTALYA 3. İDARE MAHKEMESİ: 12/07/2018 tarih ve 2018/799 sayılı ara kararla Finike Belediye Başkanlığını hasım mevkiinden çıkarmış, 17/12/2018 gün ve aynı esaslı kararla da "Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar tarafından, miras bırakanları Hüsnü Öner'in hissedar olduğu Antalya ili Finike İlçesi Çavdır mahallesi Gemezen mevkii 532 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne 1982 yıllarından Milli Eğitim Bakanlığınca kamulaştırma işlemi yapılmadan haksız olarak ilköğretim olarak kullanmak suretiyle el konulmuş olduğu halen Çavdır İlköğretim Okulu ve bahçesi olarak kullanıldığı gerekçesiyle 10.000,00 TL tazminat talebiyle açılan dava Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/90 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş olup, dava dosyasına sunulan İl Özel İdaresi savunmasında taşınmaz üzerinde okul binası bulunmadığının belirtilmesi ile Finike Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 02.10.2013 tarih 2012/90 esas ve 2013/240 karar sayılı kararıyla davanın görev yönüyle reddine karar verilmiş olduğu, anılan kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 11.03.2014 tarih 2014/1160 esas ve 2014/4471 karar sayılı kararıyla düzelterek onandığı, ardından Mahkememizin 2014/636 esas sayısına kaydedilen davanın açıldığı, Mahkememizin 27.06.2014 tarih ve 2014/924 sayılı kararıyla merciine tevdi kararı verildiği, bu kararın Danıştay 6.Daire Başkanlığının 06.11.2015 tarih, 2014/10324 esas ve 2015/6514 karar sayılı kararıyla bozulduğu, karar düzeltme aşamasından sonra Mahkememizde 2018/799 esas sayılı dosyasına kaydedildiği, Milli Eğitim Bakanlığı savunmasında dava konusu taşınmaz üzerinde Çavdır İlköğretim Okulu'nun bulunduğu ve bu nedenle de görev itirazında bulunulduğu, savunma ekinde sunulan Çavdır İlkokulu Müdürlüğünün yazısından dava konusu parselde bulunan okul binasının tahminen 12.03.1984 tarihinde hizmete açıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.

          Bu durumda dava konusu parsel üzerinde Çavdır İlkokulunun bulunması, dolayısıyla da dava konusu parsele fiilen el atılmış olması karşısında; haksız fiilden doğan zararın tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Bununla birlikte, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde; "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosya da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir", hükmüne yer verilmiştir.

          Buna göre, 2247 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan hükmü uyarınca, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

          Açıklanan nedenle, Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/90 sayılı dosyasının istenmesine, anılan dosyanın gelmesinin ardından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi bir karar verinceye kadar davanın bekletilmesine" karar vererek 25/02/2019 tarih ve 2018/799 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 01/03/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25/03/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacıların murisinin hisseli maliki olduğu, Antalya ili Finike İlçesi Çavdır mahallesi Gemezen mevkii 532 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne 1982 yılından bu yana Milli Eğitim Bakanlığınca kamulaştırma işlemi yapılmadan haksız olarak ilköğretim okulu inşa edildiğinden bahisle uğranıldığı öne sürülen maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;“Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.  

          Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

          Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

          Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.        

          İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

      c) (Ek: 3/7/2005-5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz…” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamalarında taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim Anayasanın 158. maddesi ile adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir.

Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806)

Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Tüm bu açıklamaların ışığında; davaya konu olayda, davacıların murisinin hisseli maliki olduğu, Antalya ili Finike İlçesi Çavdır mahallesi Gemezen mevkii 532 parsel sayılı taşınmaz üzerine Milli Eğitim Bakanlığınca kamulaştırma işlemi yapılmadan ilköğretim okulu inşa edilmek suretiyle, taşınmaza fiilen el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.10.2013 gün ve E:2012/90, K:2013/240 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle,Antalya 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.10.2013 gün ve E:2012/90, K:2013/240 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 25/03/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ