Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2002/89 E.  ,  2002/76 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

OLAY: Davalı Kurumdaki adaylık dönemine ilişkin olarak staj belgesi verilmesini isteyen davacı, kendisine hizmet belgesi gönderilmesi üzerine, Kurum yetkilileri hakkında görevi ihmal suçunu işledikleri iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunmuştur.

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI; 12.9.1996 gün ve Hazırlık No: 1996/38433 sayı ile, yapılan soruşturmada aday staj belgesi şeklinde bir belge olmadığı, müştekiye hizmet belgesi gönderildiği, bunun dışında sanıkların görevlerini ihmal ettiklerine dair herhangi bir delil olmadığından takibata yer olmadığına karar vermiştir.

Davacı, aday staj belgesinin ve staj sınavı kararının tarafına verilmesi isteğinin davalı Kurumca cevap verilmeyerek reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ; 7.7.1998 gün ve E: 1997/821, K: 1998/705 sayı ile, olayda davacının adaylık döneminde olumlu sicil alamaması nedeniyle görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın Van İdare Mahkemesi'nin 8.6.1989 gün ve 1989/240 sayılı kararıyla reddedildiği ve Danıştay'ca onanarak kesinleştiği dikkate alındığında staj döneminde hakkında düzenlenen ve özlük dosyasında yer alan staj değerlendirme belgesinin ve staj sınavı kararının verilmesi isteğinin zımnen reddine ilişkin işlemin, yalnız başına davacının hukuksal durumunu etkilemeyeceği ve iptal davasına konu olabilecek kesin ve yürütülebilir işlem niteliğini taşımadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Yasa'nın 15/1-b. maddesi uyarınca davanın reddine karar vermiş; bu karar; Danıştay'ca onanarak kesinleşmiştir.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK:

Davacı, 22.9.2002 günlü dilekçe ile, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararına esas alınan "aday staj belgesinin yokluğu" yüzünden gönderilemeyeceği yolundaki gerekçe dışında bir gerekçenin kabul göremeyeceğini ve bu nedenle Ankara 4. İdare Mahkemesi kararındaki gerekçenin dikkate alınamayacağını ileri sürerek, sözkonusu kararların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararı doğrultusunda bir hükümle birleştirilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Ayla ALKIVILCIM, Ahmet BAŞPINAR, Ertuğrul TAKA ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 18.11.2002 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU' nun Yasa'ya uygun bulunmayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN'ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu Kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir." denilmiş; aynı Kanun'un 24. maddesinde, " ( Değişik birinci fıkra: 21.1.1982-2592/7 md. ) 1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.

Ceza kararlarında; sanığın, fiilin ve maddi olayların aynı olması halinde hüküm uyuşmazlığı var sayılır.

İlgili kişi veya makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesini isteyebilir. Bu halde olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili 15 ve 16 ncı maddelerdeki usul kuralları uygulanır." hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan hükümlerden, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin çözümlemekle görevli kılındığı uyuşmazlıklara konu edilecek kararın "yargı mercilerince" verilmiş olması gerektiği anlaşılmaktadır.

Olayda, kararların birleştirilmesi ( hüküm uyuşmazlığının giderilmesi ) istemine konu edilen kararlardan birisi idari yargı merciince verilmiş olmasına karşılık, hazırlık soruşturması sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı veren Cumhuriyet Savcılığı makamı bir yargı mercii değildir.

Anayasa'nın 9. maddesinde yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı açıklanmıştır. Yargı yetkisinin açılan davayı sonuçlandırarak verdiği hükümle uyuşmazlığı çözen hakimlere ait olduğu kuşkusuzdur. Gerçekten, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlık soruşturması yapılması ve kovuşturmaya yer olmadığına ya da iddianame ile sanıklar hakkında dava açılmasına karar verilmesi usul yasalarının gereği olup, bu işlemleri yapan ve kararları veren makama Anayasa'nın hedef tuttuğu anlamda "yargı mercii" denilemeyeceği gibi, bu işlem ve kararları da yargılama niteliğinde saymak ve kabul etmek olanaksızdır.

Belirtilen duruma göre ve olayda başvuruya konu edilen kararlardan birini veren makamın 2247 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde işaret edilen yargı mercilerinden olmaması nedeniyle 24. madde kapsamında bulunmayan başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 1. ve 24. maddelerine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 18.11.2002 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.