T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 540

            KARAR NO  : 2020 / 582

            KARAR TR   : 26.10.2020

ÖZET :  Davacı şirketin, Müflis Asya Katılım Bankası nezdinde bulunduğu ileri sürülen alacağı için yaptığı kayıt başvurusunun bir kısmının İflas İdaresi tarafından reddedildiğinden bahisle; reddedilen alacağın iflas masasına kaydına ve kabulüne/ kayıt başvurusunun bir kısmının reddedilmesine ilişkin işlemin iptaline ve alacağının iflas masasına kaydına karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : G. Elektrik Tic. ve San. A.Ş.

Vekili            : Av.  F.E.

Davalı           : İstanbul 1. İcra ve İflas Müdürlüğü-İflas İdaresi

Vekilleri        : Av. V.A.A., Av.A.B.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkil şirketin, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin E:2017/41  sayılı ve 16/11/2017 tarihli kararı ile iflasına karar verilen müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.’den, 497.212,03 USD, 21.419,34 EURO, 10.609,43 TL, 3.363,32 TL ve 3.216,89 EURO alacağının bulunduğunu;  bu alacaklara ilişkin 11.12.2017 tarihli dilekçe ile iflas masasına kayıt yapıldığını; bu alacaklarının varlığının 30.09.2017 tarihli Asya Katılım Bankası A.Ş. kaşe ve imzalı belgeler ve hesap özetleri ile sabit olduğunu; ancak İstanbul l.İcra ve İflas Müdürlüğünün 2017/14 iflas sayılı dosyasındaki alacaklarının 1.797.457,84 TL'lik kısmının kabul edilerek masaya kayıt yapıldığını; 251.315,68 TL'lık kısmının ise hiçbir gerekçe olmadan reddedildiğini; iflas idaresinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ifade ederek; müvekkilinin, müflis şirketten olan alacağının iflas masasına kaydına  karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 3.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 28.12.2018 gün ve E:2018/581, K:2018/1349 sayı ile, “(…) Dava Kayıt Kabul talebine ilişkindir. Davanın hukuki dayanağı 2004 sayılı İİK'nun "Sıra Cetveline İtiraz ve Neticeleri" başlıklı 235. maddesidir.

Mahkememizce 1. İflas İdare Müdürlüğünün müzekkere cevabı, davacının iflas masasına başvuru dilekçesi ve ekleri, başvuruya ilişkin iflas idare memurlarının kararı, sıra cetveli, tebligat ve ilana ilişkin belgeler getirtilip incelenmiştir.

Tüm dosya kapsamından; Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin BDDK'nın ve Fon Kurulu'nun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda fona devredildiği 27/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 107. Maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı ve bu kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı Fon Kurulu'nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı yasanın 106/3 maddesi uyarınca bankanın doğrudan iflasın mahkemeden talep edilmesine karar verildiği ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/41 esas sırasında açılan davada 16/11/2017 tarih 2017/41-942 E.K. Sayılı karar ile 5411 sayılı yasanın 106. Maddesi uyarınca Asya Katılım Bankası A.Ş, 'nin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır. 5411 sayılı yasanın 106/5 maddesinde "Fon bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İİK'nun 166., 218., 219., 234., 236., 249., 251., 254, Maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder," hükmü yer almaktadır. Diğer yandan "Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik" in ,"İflas Yoluyla Tasfiye" başlığını taşıyan 4. Bölümünde bankacılık yasası uyarınca iflasına karar verilen bankaların iflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Somut olayda TMSF Fon Kurulunun 17/11/2011 tarihli 2017/289 sayılı kararı ile 5411 sayılı yasanın 110. Maddesinin yollaması ile, 106/5 maddesi gereğince 1. Alacaklılar Toplantısı yerine kaim olmak üzere ilgili yönetmeliğin 20. Maddesi gereğince iflas tasfiyesinin yürütülmesi bakımından iflas idare memuru adaylarının isimlerinin belirlendiği,  İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/7-6 E.K, Değişik İş nolu 24/11/2017 tarihli kararı ile fon tarafından önerilen Murat Tanrıverdi, Serdar Kaleli ve Hasan Köroğlu'nun iflas idare memuru olarak atanmasına karar verildiği. Mehmet Nihat Arcagök'nun 21/03/2018 tarihinde görevinden istifası nedeniyle İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2018/5-5 E.K. Değişik İş nolu 27/03/2018 tarihli kararı ile fon tarafından önerilen Mehmet Nihat Arcagök'ün iflas idare memuru olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere iflas idare memurlarının tamamı fonun gösterdiği adaylardan oluşmakladır. Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin iflas tasfiyesi 5411 sayılı yasanın 106. Maddesi ve ilgili yönetmelik çerçevesinde fon tarafından yürütülmekte olup iflas idare memurları tarafından düzenlenen sıra cetvelinin TMSF'nin bankacılık kanunu uyarınca tek yanlı olarak aldığı idari nitelikte bir işlem olduğu kabul edilmelidir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’ nin 2015/4757-2016/1217 E. K. Sayılı 29/02/2016 tarihli ilamında "...tüzel kişiliğe haiz fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği davalı T İmar Bankası A.Ş.'nin iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü gerçek hasmın TMSF olduğu bu cetvelde davacının alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının alacağının bulunup bulunmadığı alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin adli yargının görevi dahilinde olmadığı anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceği gözönünde bulundurulup HMK ’nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği ..." yönünde karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2014/7272 - 2015/3936 E.K. Sayılı 26/05/2015 tarihli. 2015/7876-2016/650 E.K. Sayılı 10/02/2016 tarihli, 2015/4750-2016/1217 E.K. Sayılı 29/02/2016 tarihli, 2015/7940- 2017/2722 E.K. Sayılı 17/10/2017 tarihli emsal ilamları da bu yöndedir. Tüm bu sebeplerden dolayı iş bu davanın idari yargının görev alanında bulunduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK'nun 114-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

1-Davanın, HMK'nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi; 27.11.2019 gün ve E:2019/795, K:2019/2137 sayı ile, “(…)1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/581 Esas, 2018/1349 Karar ve 28/12/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/l bendi gereğince REDDİNE…” karar vermiş; temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesince, 20.1.2020 gün ve E:2020/148, K:2020/257 sayı ile, hükmün onanmasına karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, müvekkilinin müflis Asya Katılım Bankasından olan alacağı için yaptığı kayıt başvurusunun 251.315,68 TL'lık kısmının reddedilmesine ilişkin işlemin iptali ve alacağının iflas masasına kaydının yapılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 4.İDARE MAHKEMESİ: 23.6.2020 gün ve E:2020/591 sayı ile, “(…)

III) UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ MEVZUAT:

8. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 16. maddesinde, Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabileceği, şikayetin bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılacağı, bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabileceği; 140. maddesinde; Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesinin alacaklıların bir sıra cetvelini yapacağı; 142, maddesinde; Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebileceği, davanın basit muhakeme usulüyle görüleceği, itiraz alacağın esas ve miktarına taallûk etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla icra mahkemesine arzolunacağı; 226. maddesinde; Masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu; 227. maddesinde, Kanun'un 16. Maddesinde, icra dairelerine ilişkin hükümlerin iflas idareleri hakkında da uygulanacağı; hükümlerine yer verilmiştir.

IV) BAŞVURUNUN GEREKÇESİ:

9.İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.

10) Özet tanımıyla, idari işlem; idari makamların, yürütmekte oldukları kamu hizmetlerine (idari işlevlerine) ilişkin olarak kamu gücüne dayalı ve tek taraflı olarak tesis ettiği kişiler hakkında sonuç doğuran tasarruflardır.

11) Adli makamların; idare hukuku kurallarına göre kamu gücü ve kudretini kullanmak suretiyle tek taraflı olarak kişiler hakkında yaptıkları tasarruflar idari işlem mahiyetinde iken, yargısal faaliyetleri kapsamında yaptıkları iş ve işlemler adli işlem mahiyetindedir.

12) Adli makamların; idari işlemlerine karşı açılan davalarda idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunda bir şüphe yok iken, adli makamların yargısal faaliyetleri çerçevesinde yaptıkları adli işlem mahiyetindeki iş ve işlemlerinin idari davaya konu yapılması olanaksızdır.

13) Bu bağlamda; mahkememiz ile adli yargı arasındaki görev uyuşmazlığının çözümü; davacı tarafından, dava konusu yapılan uyuşmazlığın, idari bir makam tarafından tesis edilmiş idari bir işlemden mi, yoksa adli bir işlemden mi kaynaklandığı hususunun ortaya konulmasına bağlıdır.

14) Mevcut olayda, her ne kadar, adli yargı mahkemesince verilen kararın gerekçesinde "uyuşmazlığın idari işlem mahiyetinde olan sıra cetvelinden kaynaklandığı" belirtilmek suretiyle yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, karar gerekçesinde bahsedildiği gibi ortada Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılmış bir sıra cetveli söz konusu olmayıp, 2004 sayılı İcra İflas Kanun hükümleri uyarınca İstanbul 1.İflas Dairesi tarafından oluşturulan ve adli işlem mahiyetine olan bir sıra cetveli mevcut olup, iflas dairesi tarafından oluşturulan sıra cetvelini idari bir işlem olarak kabul etmek mümkün değildir,

15) Kaldı ki, davacı tarafından, adli yargı yerine verilen dilekçede, iflas idaresi tarafından oluşturulan sıra cetveline karşı 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 142. maddesi uyarınca itiraz edildiği. Mahkememize hitaben verilen dilekçede ise, sıra cetvelinin iptali talebinde bulunulmayıp, bu davayı "kayıt kabul davası" olarak açtığı görülmekte olup, idari dava türleri arasında böyle bir dava türü bulunmamaktadır.

16) Özetle; 2004 sayılı İcra İflas Kanun hükümlerine göre iflas müdürlüğü tarafından oluşturulan ve adli işlem mahiyetinde olan sıra cetveline karşı yapılan itirazdan kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

V) TALEP    :

17) Açıklanan nedenlerle;

a.Mahkememizin görevine girmeyen ve İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince de görevsizlik verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına,

b.Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine,

c.İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/12/2018 tarih ve E:2018/581, K:2018/1349 sayılı dosyası getirtildikten sonra görevli yargı yerinin belirlemesi amacıyla dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Hikmet KANIK, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin, Müflis Asya Katılım Bankası nezdinde bulunduğu ileri sürülen alacağı için yaptığı kayıt başvurusunun 251.315,68 TL'lık kısmının İflas İdaresi tarafından reddedildiğinden bahisle; reddedilen alacağın iflas masasına kaydına ve kabulüne/ kayıt başvurusunun 251.315,68 TL'lık kısmının reddedilmesine ilişkin işlemin iptaline ve alacağının iflas masasına kaydına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Olayda; Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın ve TMSF Fon Kurulu'nun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda TMSF'ye devredildiği;  22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 107. maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı,  kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı;  Fon Kurulu'nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca Bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği;  İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada Mahkemece 16/11/2017 gün ve E:2017/41, K:2017/942 sayı ile, 5411 sayılı Yasanın 106. maddesi uyarınca Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin iflasına karar verildiği  anlaşılmıştır.

5411 sayılı Bankacılık Kanununun "Faaliyet izninin kaldırılması veya Fona devir" başlıklı 71. maddesinde, “Denetlemeler sonucunda bir bankayla ilgili olarak;

a) Bu Kanunun 70 inci maddesi kapsamında alınması istenen tedbirlerin Kurul tarafından verilen süre içerisinde ya da her halükârda en geç oniki ay içinde kısmen ya da tamamen alınmaması ya da bu tedbirleri kısmen veya tamamen almış olmasına rağmen, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân bulunmadığı veya bu tedbirler alınmış olsa dahi malî bünyesinin güçlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi,

b) Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve malî sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması,

c) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğinin tespit edilmesi,

d) Yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aşması,

e) Hâkim ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı veya dolanlı olarak kendi lehlerine kullanması veya dolanlı olarak kaynak kullandırması ve bankayı bu suretle zarara uğratması,

Hâllerinden bir veya birkaçının varlığı durumunda Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya da kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Fona devretmeye yetkilidir.

Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları bu Kanunda yer alan hükümlere göre, kalkınma ve yatırım bankaları ise genel hükümlere göre tasfiye edilir.

Bu madde kapsamında alınan Kurul kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Yayım tarihi ilgililer bakımından tebliğ tarihi olarak kabul edilir.” hükmü;

Aynı Kanunun “Faaliyet izninin kaldırılması” başlıklı 106. maddesinin 5. fıkrasında "Yönetim ve denetimi Fona intikal eden banka hakkında iflas kararı verilmesi hâlinde Fon, iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder. Fon, bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder." hükmü;

Kanunun " Fona devredilen bankalar ile ilgili hükümler” başlıklı 107.maddesinde;  “Fon, bu Kanunun 71 inci maddesi hükümlerine göre ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankalarla ilgili yetkilerini maliyet etkinliğini sağlama ve malî sistemin güven ve istikrarını koruma ilkeleri doğrultusunda kullanır.

Fon, bu Kanunun 71 inci maddesi hükümlerine göre ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankanın faaliyetlerini Fon Kurulunca belirlenecek süre ile geçici olarak durdurmaya ve/veya devir tarihi itibarıyla düzenlenecek bilançosunu esas almak suretiyle;

a) Uygun göreceği aktiflerini, teşkilatını ve aksine talebi olmayan personeli ile devir tarihi itibarıyla mevduat bankaları bakımından mevduat toplamları en yüksek beş bankaca uygulanan faiz oranları ortalamasını, katılım bankaları bakımından katılım fonu toplamları en yüksek üç bankaca uygulanan getiri oranları ortalamasını geçmemek üzere işlemiş faiz ve getirileri ile birlikte sigortaya tâbi tasarruf mevduatı ve katılım fonlarını ve pasifte yer alan karşılık kalemlerini, kurulacak bir bankaya ya da mevcut bankalardan istekli olanlara devretmeye ve aktif ve pasifi kısmen veya tamamen devredilen bankanın faaliyet izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye,

b) Hisselerine sahip olmak kaydıyla ve sigorta kapsamındaki mevduat ve katılım fonu tutarını aşmamak koşuluyla malî yardım sağlamaya ve kendisine intikal eden hisseleri temsil eden sermayeye karşılık gelen zararları devralmaya,

c) Devralınacak zararlar sonucunda hisselerinin tamamına sahip olunamaması hâlinde, zararın ödenmiş sermaye tutarından düşülmesi suretiyle hesaplanacak sermaye esas alınmak üzere bulunacak hisse bedelinin Fon Kurulunca belirlenecek süre içinde banka hissedarlarına ödenmesi karşılığında hisselerini devralmaya,

d) Faaliyet izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye,

Yetkilidir.

Devralınan zararlara istinaden yapılacak ödemelerin karşılığını temsil eden hisseler, üzerindeki her türlü hak ve takyidattan arî olarak Fona intikal eder.

Hakkında bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanan bankanın devredilen aktiflerinin toplamının devredilen pasiflerinin toplamını karşılamaması hâlinde aradaki fark sigorta kapsamındaki mevduat ve katılım fonu tutarını aşmamak kaydıyla Fon tarafından ödenir. Bu halde ve hakkında bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanan bankanın faaliyet izninin kaldırılması durumunda bu Kanunun 106 ncı maddesinin ikinci ve 109 uncu maddesinin üçüncü fıkraları uygulanmaz. Bu Kanunun 106 ncı maddesine göre iflas masaları kurulması hâlinde, Fon ödediği tutar kadar iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sırasındaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder.

Fon, hisselerinin çoğunluğu veya tamamı kendisine intikal eden bankanın;

a) Gerektiğinde malî ve teknik yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve yükümlülüklerini kısmen veya tamamen, mevcut bankalardan istekli olanlara ya da kurulacak bir bankaya devretmeye veya bankayı istekli olan başka bir bankayla birleştirmeye,

b) Fon Kurulunca gerekli görülen hallerle sınırlı olmak üzere, malî bünyenin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması için gerektiğinde;

1) Sermayesini artırmaya,

2) Zorunlu karşılık ve umumi disponibilite yükümlülüklerinden kaynaklanan cezaî faizlerini kaldırmaya,

3) İştirak, gayrimenkul ve diğer aktiflerini satın almaya veya bunları teminat olarak alıp karşılığında avans vermeye,

4) Likidite ihtiyacını gidermek üzere mevduat koymaya,

5) Alacaklarını veya zararlarını devralmaya,

6) Varlık ve yükümlülükleri ile ilgili her türlü işlemi yapmaya ve nakde tahvilini sağlamaya,

c) Sahip olduğu aktifleri iskonto uygulayarak veya sair suretlerle üçüncü kişilere satmaya ve gerekli göreceği her türlü tedbiri almaya,

d) Hisselerini bu Kanunun 7 ve 8 inci maddelerindeki hükümlere istinaden Kuruldan izin alınmak kaydıyla ve Fon Kurulu tarafından belirlenecek usûl ve esaslar dahilinde üçüncü kişilere devretmeye,

Yetkilidir.

Bu madde hükümlerine göre yapılan devir işlemlerinde alacaklı ve borçluların rızası aranmaz.

71 inci madde kapsamında temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankaların, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi ve satışı ile ilgili süreç devrin yapıldığı tarihten itibaren en geç dokuz aylık bir süre içerisinde tamamlanır. Fon Kurulu kararı ile bu süre üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir. Bu süre içinde devir, birleşme veya satışın tamamlanamamış olması hâlinde Fonun talebi üzerine Kurul bankanın faaliyet iznini kaldırır." hükmü;

Kanun'un “Sıra cetveline itiraz ve neticeleri” başlıklı 132. maddesinin 9. fıkrasında " Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca devralınan alacaklar nedeniyle Fona borçlu olanların iflası hâlinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 221 inci maddesindeki iflas bürosu Fon temsilcisinin katılımıyla teşekkül eder. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesindeki iflas idaresinin, Fonun talep etmesi hâlinde üyelerinden en az biri, Fonun göstereceği iki kat aday arasından icra tetkik mercii tarafından seçilir. Fon, alacağının tahsili bakımından gerekli görürse iflas idaresinin en az iki üyesinin önereceği iki katı aday arasından seçilmesini talep etmeye yetkilidir. Bu durumda, icra tetkik mercii iflas idaresinin asgarî iki üyesini Fonun önereceği adaylar arasından seçer. Fon bir üye seçtirmişse icra tetkik mercii diğer bir üyeyi alacak tutarı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından, bir üyeyi de alacaklı sayısı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği adaylar arasından seçer. Fon iki üye seçtirmişse, diğer bir üye icra tetkik mercii tarafından alacaklı sayısı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından seçilir.” " hükmü;

Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 13. maddesinin 1. fıkrasında "Ödenen sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonu için, Hukuk İşleri Daire Başkanlığının görüşü de alınarak Tasfiye Dairesi Başkanlığının önerisi ile banka hakkında doğrudan doğruya iflas talebinde bulunulmasına Fon Kurulu tarafından karar verilir." hükmü yer almaktadır.

5411 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında ise "İflas kararı alınması halinde Fon, iflas masasına imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder ve bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı ile iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye eder." hükmü yer almıştır.

Görüldüğü üzere, mülga 4389 sayılı Kanun'da; iflas kararı alınması halinde Fon'un bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olarak İcra İflas Kanunu'nda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı ile iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye edeceği belirtilmişken, 5411 sayılı Kanun'da bu yetkinin kapsamı daraltılarak İcra ve İflas Kanununun 166., 218., 219., 223., 234., 236., 249., 251. ve 254. maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesinin, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edebileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas masası" başlıklı 184. maddesinde; " İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun “İflas idaresi ve iflas dairesinin vazifeleri” başlıklı 223. maddesinde, "(Değişik: 6/6/1985-3222/26 md.)

İflas idaresi üç kişiden oluşur. Toplanan alacaklıların yapacağı seçimde, bu sayının iki katı, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişi aday gösterilir. Bu adaylardan dört adedi alacak tutarına göre ekseriyeti teşkil edenlerce, iki adedi ise alacaklılar sayısı itibariyle ekseriyeti teşkil edenlerce seçilir ve icra mahkemesine bildirilir. İcra mahkemesi, iflas idaresini teşkil edecek üç kişiden ikisini alacak ekseriyetine sahip olanların gösterdiği dört aday, birini ise alacaklı ekseriyetinin gösterdiği iki aday arasından seçer.

Tasfiye, iflas dairesince, yukarıdaki fıkraya göre teşkil edilen iflas idaresine havale olunur.

(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/54 md.) İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet Bakanlığınca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.

İflas idaresine, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre ücret ödenir.

İflas idaresi iflas dairesinin murakabesi altındadır. Bu halde iflas dairesi aşağıdaki görevleri yerine getirir:

1. Alacaklılar toplantısının kararlarına, alacaklıların menfaatine uygun görmediği bütün tedbirlere ve idarece kabul edilen alacaklar ile istihkak iddialarının kabulüne dair olan kararlardan kanuna ve hadiseye uygun görmediklerine yedi gün içinde icra mahkemesine müracaatla itiraz etmek.

2. İflası idare edenlerin ücretleriyle masrafları da dahil olmak üzere hesap pusulalarını icra mahkemesinin tasdikine arz etmek.”hükmüne;

2004 sayılı Kanun'un “İflas idaresinin vazifesi” başlıklı  226. maddesinin 1. fıkrasında, "Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.”hükmüne;

2004 sayılı Kanunu'nun "İflas idaresinin vazife ve mes'uliyeti" başlıklı 227. maddesinde, "(Değişik: 6/6/1985-3222/28 md.)

8 inci maddenin bir ve ikinci fıkraları ve 9,11,16 ve 359 uncu maddelerin icra dairelerine ait hükümleri iflas idaresi hakkında da uygulanır. (Ek cümle: 28/2/2018-7101/9 md.) İflâs idaresi, iflâs masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri hâlinde iflâs tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.

(Ek ikinci fıkra: 9/11/1988-3494/46 md.; Mülga: 2/3/2005-5311/28 md.)

İcra mahkemesi, iflas idaresi üzerinde gözetim yetkisine sahip olup gerektiğinde iflas idaresini teşkil edenlerin görevine son verebilir. İcra mahkemesi, görevine son verilen veya istifa edenin yerine, önceki adaylar arasından 223 üncü maddedeki esaslar dairesinde yenisini seçer.

İflas idaresini teşkil edenler kusurlarından ileri gelen zarardan sorumludurlar. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.

İflas idaresini teşkil edenler Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılırlar."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun "Alacaklılar sıra cetvelinin müddet ve şekli" başlıklı 232. maddesinde, "– (Değişik: 28/2/2018-7101/10 md.)

Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflâs idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflâs idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflâs dairesine bırakılır. Zorunlu hâllerde iki ayın hitamından önce iflâs idaresinin icra mahkemesine başvurması hâlinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi hâlinde iflâs dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflâs idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflâs idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun “Alacaklılar sıra cetveli, ilan ve ihbar” başlıklı 234. maddesinde, (Değişik birinci fıkra: 6/6/1985-3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.

İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmiyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir." hükmüne;

2004 sayılı Kanunu'nun "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinde, “(Değişik: 9/11/1988-3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.

İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar.

Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür.

Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle icra mahkemesine arz olunur.”hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca Fona devredildiği, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.11.2017 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca anılan Bankanın iflasına karar verildiği, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. İflas İdaresi'nin 2004 sayılı Kanun gereği üç kişiden oluştuğu ve üyelerinin, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçildiği anlaşılmış olup; açılan davada, müflis Bankanın 5411 sayılı Kanun uyarınca Fon'a devredilmesi, bu Kanunun 106. maddesinin 5. fıkrasında Fon'un yetki ve görevlerine getirilen sınırlamalar, 2004 sayılı Kanunun 235. maddesinin 1. fıkrasının sıra cetveline itiraz ile ilgili davaların iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine açılacağına dair hükmü ve üyeleri, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçilen müflis bankanın iflas idaresinin dava konusu işleminin idare hukuku kapsamında "idari işlem" olarak nitelendirilemeyeceği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.12.2018 gün ve E:2018/581, K:2018/1349 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.12.2018 gün ve E:2018/581, K:2018/1349 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                     

      Burhan                         Şükrü                               Birol                              Hikmet

     ÜSTÜN                      BOZER                            SONER                          KANIK

 

 

 

                                           Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                             Bilal

                           TUNÇ                             TOPUZ                        ÇALIŞKAN