Hukuk Bölümü 1999/57 E., 2000/13 K.

  • İMAR İHYA EDEREK KULLANILAN TAŞINMAZ
  • KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI
  • TAPU TESCİL DAVASI
  • TESCİL DIŞI YERLERDEN OLAN TAŞINMAZ
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 18 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı, 1965 yılından beri nizasız ve fasılasız olarak zilyedi bulunduğu taşınmazın, kadastroca tescil haricinde bırakıldığını; hiçbir özel veya tüzel kişi veya Hazine adına kayıtlı olmadığını; Medeni Kanun'un 639. maddesine göre kazandırıcı zamanaşımı koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek, tapuda adına tescili istemiyle, 16.5.1994 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 10.4.1997 gün ve E: 1994/302, K: 1997/182 sayı ile, yapılan keşif sonucunda, dava konusu taşınmazın Salihli Belediyesince gerçekleştirilen imar düzenlemesi kapsamına alınarak 25 ada, 2 sayılı parsel olarak tapuya tescil edildiğinin anlaşıldığı; bu nedenle, belediye tarafından yapılan bu işlemin iptali yönünde girişimde bulunması için süre tanınmasına karşın, davacı vekilinin bu yola başvurmadığı, verdiği dilekçe ile, M.K.'un 639. maddesine göre dava açıldığı tarihte Mahkemelerinin sorunu çözmeye görevli olduğunu, ancak sonradan taşınmazın düzenlemeye tabi tutulmuş olması nedeniyle davaya bakmanın Mahkemenin görevine girmeyeceğini belirterek görevsizlik kararı verilmesini istediği; bu istemin, Mahkemece yerinde görüldüğü ve davanın çözümünde idare mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

    Bu karar, davalı idarelerce temyiz edilmiştir.

    YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ; 3.4.1998 gün ve E: 1997/5227, K: 1998/3804 sayı ile, keşif yerinde yapılan inceleme sırasında, taşınmazın bir kısmının tescil dışında bırakıldığının, bir bölümününde Hazineye ait 981 parsel içinde kaldığının, daha sonra bu yerde imar uygulamaları sonucu imar parsellerine dönüştüğünün belirlendiği; Mahkemece bu yön gözönünde tutularak dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı; çünkü, davacı mülkiyet hakkına dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğundan, bu tür uyuşmazlıkların yerel mahkemenin görevine girdiği; ancak imar uygulaması nedeniyle bir ön sorun ortaya çıkması halinde, bu hususun idari yargıda çözümlenmesi, ondan sonra mülkiyete dayalı iptal ve tescil davasına bakılmasının gerektiği; Mahkemece davacıya bu yönden süre ve imkan tanınmadan görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değil ise de, temyiz edenlerin sıfatına göre bu yönde bozma sebebi yapılmadığı; Mahkemenin görevsizlik kararının, bir bakıma imar uygulaması sonucunda ortaya çıkan ön sorunların öncelikle çözümü ve ondan sonra uyuşmazlığın esasına girilmesi niteliğinde bulunduğundan, sonucu itibariyle onanmasına karar verilmiş olup, anılan karar bu suretle kesinleşmiştir.

    Davacı, bu kez, Salihli Belediyesince yapılan düzenleme ve imar uygulaması sonucu oluşan 25 ada, 2 sayılı parselde Hazine adına kayıtlı hissenin iptali ve adına tescili suretiyle imar uygulamasının kısmen iptal edilerek düzeltilmesine karar verilmesi istemiyle, 4.8.1998 (24.6.1998 günlü dilekçenin reddi üzerine yenileme) gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

    MANİSA İDARE MAHKEMESİ; 9.12.1998 gün ve E: 1998/689, K: 1998/885 sayı ile, hukuk mahkemeleri ve idare mahkemelerinin istemle bağlı olup, dava açıldıktan ve yasal dava açma süresi geçtikten sonra, gerek davacı gerekse mahkemelerce davanın kapsamının genişletilemeyeceği gibi davanın konusunun da değiştirilemeyeceği; olayda, asliye hukuk mahkemesine açılan dava tapu iptal ve tescil davası olup, Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın konusunun değiştirilerek görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunun Yargıtay kararı ile ortaya konulmuş olduğu; öte yandan, sözkonusu görevsizlik kararı üzerine Mahkemelerine açılan davada da tapu iptali ve tescil istenildiği; bu tür davaların adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar ise, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Sabriye KÖPRÜLÜ, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL'ın katılımlarıyla yapılan 12.6.2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet ÖZDEVECİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava dosyaları üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve dava dosyalarının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME Dava, dosyalarının incelenmesinden; Salihli-Hacıbektaş Köyü sakinlerinden olan davacının, bir kısmında 106 adet kayısı ağacı yetiştirdiği toplam 3858 m2'lik taşınmazın zilyedi bulunduğu; taşınmazın, 1404 m2'lik kısmının, mera vasıflı 318 sayılı kadastro parseli içinde yer aldığı; 2454 m2'lik kısmının ise, kadastro tespiti sırasında dağ olarak tescil harici bırakılan yerlerden olduğu; bu taşınmazın, 1989 yılında Valilikçe ilan edilen köy yerleşim alanı içinde bulunduğu; köy muhtarının isteği ve Salihli Belediyesi Encümenin 2.5.1994 tarihli kararı üzerine, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre yapılan imar düzenlemesi sonucunda taşınmazın tamamının parselasyona tabi tutulduğu; davacının tescil dışı yerden kullandığı kısmın, 2.9.1994 tarihinde tapuda Hazine adına tescil edilen ve imar planında lise alanı olarak gösterilen 25 ada, 2 sayılı parsel içinde kaldığı; olayda, imar düzenlemesi yapılması kararı alınmış olmakla birlikte henüz uygulama işlemlerine dahi başlanmadan önce 16.5.1994 gününde, davacının, tescil dışı yerlerden olup imar ihya ederek kullandığı taşınmazın, M.K.'un 639. maddesine göre adına tescili istemiyle adli yargı yerinde dava açtığı; ancak bu dava görülmekte iken yapılan imar düzenlemesi sonucunda, dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tescil edilmesi nedeniyle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine, bu kez, idari yargı yerinde, Hazine adına tapuya yapılan tescilin iptali ile taşınmazın adına tescili ve buna göre imar uygulamasının düzeltilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.

    Medeni Kanun'un 639. maddesinde, "Tapu sicilinde mukayyet olmayan bir gayrımenkulü nizasız ve fasılasız 20 sene müddetle ve malik sıfatiyle yedinde bulundurmuş olan kimse o gayrımenkulün kendi mülkü olmak üzere tescili talebinde bulunabilir. "hükmüne yer verilmiş; davacı da, gayrımenkul mülkiyetinin iktisap yollarından biri olan bu hükme dayanarak, dava tarihinde tescil dışı yerlerden olan zilyedi bulunduğu taşınmazın adına tescilini istemiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davanın esasını, davanın açıldığı tarih itibariyle mevcut bulunan hukuki duruma göre tescil koşullarının varlığının saptanması oluşturmaktadır.

    Yargı yerince, davanın çözümünün idari bir tasarrufun yargısal denetimine bağlı olduğunun saptanması halinde, işten el çekmeden ortaya çıkan ön sorunun halli için davacıya idari yargı yerinde dava açma olanağı tanınıp bunun sonucuna göre işin esasına bakılması; ancak bizatihi davanın konusunun idari nitelikte olması halinde işten el çekilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.

    Olayda, tescil davasının açıldığı tarih itibariyle ortada bir imar uygulaması olmadığına göre, davanın çözümü için bir ön sorundan sözetmeye olanak bulunmadığı gibi; dava sırasında yapılan imar uygulaması ve buna bağlı idari tescilin bir ön sorun teşkil ettiği kabul edilse bile, bu husus mahkemece görevsizlik kararı verilerek işten el çekilmesini gerektirmemektedir. Çünkü, davacı imar-ihya ettiği nedeniyle ve M.K.'un 639. maddesindeki kazandırıcı zamanaşımına dayanarak dava açtığına göre, zamanaşımının hesaplanmasında ve nizanın başlangıcında dava tarihinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Sonradan Hazine adına tapuya yapılan tescilin ise, zilyedliğin kesildiğine karine olması gerekir.

    Diğer taraftan, idari yargı yerine verilen dava dilekçesinin incelenmesinden; davacı tarafından, imar uygulamasının hukuksal durumu tartışılmaksızın, adına mülkiyet hakkı tesisine yönelik olarak tapu iptali ve tescil davası açılmış ve bunun sonucuna göre imar uygulamasının kısmen iptal edilmek suretiyle düzeltilmesinin istenilmiş olması karşısında, esasen davacının, öncelikle yargı kararı ile mülkiyet hakkının tanınmasını ve bu suretle imar düzenlemelerine karşı hukuken güçlü bir konum elde etmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.

    Bu durumda, uyuşmazlığa konu edilen tescil davasının, dayanağı olan gayrımenkul mülkiyetinin iktisabına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine göre çözümlenmesinde adli yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

    Belirtilen nedenlerle, Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10.4.1997 günlü, E: 1994/302, K: 1997/182 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 12.6.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.