Hukuk Bölümü 2005/64 E., 2005/85 K.

  • ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI BÖLGE MD.LÜĞÜNCE İŞYERİNE 2. SİCİL NUMARASI VERİLMESİ
  • İŞYERİ SİCİL NUMARASI
  • TESCİL İŞLEMİ
  • 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 3 ]
  • 5521 S. İŞ MAHKEMELERİ KANUNU [ Madde 1 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Malatya Bölge Müdürlüğü'nce Öcal Elektrik Limited Şirketi'nin "Niyazi Mısri Caddesi Toyota Servisi Karşısı MALATYA" adresinde kurulu işyeri için 4857 sayılı İş Kanunu'nun 3. maddesi uyarınca, 028896.44 sayılı dosya numarası verilmiştir.

    Davacı vekili tarafından, 12874.42 tescil numarasıyla davacı adına kayıtlı işyerinin ikinci kez tescil edilerek ikinci bir sicil numarası verildiği ileri sürülerek söz konusu işlemin iptali istemiyle, idari yargı yerinde dava açılmıştır.

    MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 10.3.2005 gün ve E:2005/309; K:2005/372 sayı ile, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 3. ve geçici 1. maddeleri ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinden söz ederek, olayda, davalı idarece davacıya ait işyerine 4857 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca 028896.44 sayılı işyeri sicil numarası verildiği, davanın ise, işyerine ait sicil numarası bulunduğu, ikinci bir tescil numarası verilemeyeceği ileri sürülerek ikinci defa yapılan tescil işleminin iptali istemiyle açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, 5521 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddiasından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile iş mahkemeleri görevli olduğundan, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı vekili, aynı istekle bu kez, 17.5.2005 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    MALATYA İŞ MAHKEMESİ; 5.7.2005 gün ve E:2003/322; K:2005/465 sayı ile, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 108. maddesinde, öngörülen idari nitelikteki para cezalarının gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü'nce verileceği, verilen idari para cezalarına dair kararların ilgililere 11.12.1959 gün ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği hükmünün yer aldığı, bu nedenle, bu hüküm uyarınca mahkemelerinin görevsiz olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek daha önce Malatya İdare Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verildiğinden görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı vekilince, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuştur.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, Ahmet VELİOĞLU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Celal IŞIKLAR'ın katılımlarıyla yapılan 14/11/2005 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

    1- 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde yer alan, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

    Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

    2- 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesindeki " Adli, idari , askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

    Yasa koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağını tanımıştır.

    Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verilerek işten el çekildiğine göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 14. maddede öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.

    Bu durumda, görevsizlik kararı vererek işten el çeken adli yargı yerinin başvurusunun, 19. madde kapsamında görülemeyeceği gibi, 14. maddeye göre de hukuk uyuşmazlıklarında dikkate alınmayacağı açıktır.

    Ancak, adli yargı kararının kesinleşmesi üzerine, davacı vekilince dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi istemiyle dilekçe verildiği dikkate alınarak, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiğinin kabulü ile usule ilişkin başkaca bir noksanlık görülmeyerek görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    ll- ESASIN İNCELENMESİ: Raportör- Hakim Nurdane TOPUZ'un davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan;

    -İlgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR'in davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    KARAR : Dava, davacının işyerinin sicil numarası bulunduğu, ikinci bir sicil numarası verilemeyeceği ileri sürülerek ikinci kez yapılan tescil işleminin iptali istemiyle açılmış olup, idari para cezası dava konusu edilmemiştir.

    4857 sayılı İş Kanunu'nun 3. maddesinde, bu Kanun'un kapsamına giren nitelikte bir işyerini kuran, her ne suretle olursa olsun devralan, çalışma konusunu kısmen veya tamamen değiştiren veya herhangi bir sebeple faaliyetine son veren ve işyerini kapatan işverenin, işyerinin unvan ve adresini, çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu, işin başlama veya bitme gününü, kendi adını ve soyadını yahut unvanını, adresini, varsa işveren vekili veya vekillerinin adı, soyadı ve adreslerini bir ay içinde bölge müdürlüğüne bildirmek zorunda olduğu belirtilmiştir.

    Buna göre, işveren, anılan hükümde işaret edilen hususları bildirmek suretiyle idareye ilgili mevzuatın uygulanmasını izleme olanağını sağlamakta, idare de, işyeri sicil kayıtlarını tutmak suretiyle izleme fonksiyonunu yerine getirmektedir.

    Davalı idarece, davacıya ait olduğu ileri sürülen işyerinde Öcal Elektrik Limited Şirketi'nin faaliyette bulunduğunun ve bu şirket tarafından bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin kabulü suretiyle söz konusu işyeri için 4857 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca, 028896.44 sayılı dosya numarası verilmiş; böylece, davalı idare işlemi bir iş hukuku kuralına dayanılarak ve iş hukuku hükümleri çerçevesinde tesis edilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, davalı idare işleminin dayanağının iş hukuku alanına ilişkin bulunması karşısında, davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği kuşkusuzdur.

    Açıklanan nedenlerle, İş Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İş Mahkemesi'nce verilen 5.7.2005 gün ve E:2003/322; K:2005/465 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.11.2005 gününde OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

    KARŞI OY :

    Dava, davacının işyerinin idarece ikinci kez tescil edildiği ileri sürülerek buna ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

    4857 sayılı İş Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunun kapsamına giren nitelikte bir işyerini kuran, her ne suretle olursa olsun devralan, çalışma konusunu kısmen veya tamamen değiştiren veya herhangi bir sebeple faaliyetine son veren ve işyerini kapatan işveren, işyerinin unvan ve adresini, çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu, işin başlama veya bitme gününü, kendi adını ve soyadını yahut unvanını, adresini, varsa işveren vekili veya vekillerinin adı, soyadı ve adreslerini bir ay içinde bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadır." hükmü yer almış; aynı Kanunun "Çalışma Hayatının Denetimi ve Teftişi" başlıklı yedinci bölümünde Devletin yetkisini düzenleyen 91. maddesinin birinci fıkrasında ise, "Devlet, çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder. Bu ödev Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş ve denetlemeye yetkili iş müfettişlerince yapılır." kuralına yer verilmiştir.

    Anılan düzenlemelerden, işverenin işyerini bildirmekle yükümlü olduğu, bununla birlikte Devletin çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın izlenmesi, denetlenmesi ve teftişi ile yetkili kılındığı anlaşılmakta olup, işverenin işyerini bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin saptanması halinde idarece resen tescil işlemi yapılabilmesi olanaklıdır.

    Bu itibarla, yasa ile idareye tanınan yetki kapsamında olmak üzere, işyerini resen tescil etme işlemi kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilen idari işlem niteliğini taşıdığından, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde sayılan "İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları" kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

    Kaldıki, 4857 sayılı Kanun'da 3. maddenin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu konusunda özel bir düzenleme de bulunmamaktadır.

    Bu durumda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Malatya Bölge Müdürlüğü'nce tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın idari yargı yerinde bakılması gerekeceği oyuyla karara katılmıyoruz.