T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2018 / 189

            KARAR NO  : 2018 / 252

            KARAR TR    : 20.04.2018

ÖZET : Davacıya ait taşınmazın yakınında bulunan su şebekesinden sızan suların taşınmaza ve fındık ocaklarına zarar verdiği iddiasıyla açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

Davacı             : Ş.K.

Vekili              : Av. H.Y.

Davalı             : Piraziz Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. K.Ç.    

 

O L A Y         : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davacının Giresun ili Piraziz ilçesi Şeyhli mahallesi 1139 parselde kayıtlı fındık bahçesi niteliğindeki taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın batısından geçen davalı belediyeye ait su şebekesinden 2008 yılından itibaren akan kaçak sular nedeniyle fındık bahçesinin büyük kısmının çoraklık ve bataklık haline geldiğini, olay nedeniyle 2013/34 D. İş Sayılı dosyada mahallinde keşif yapıldığını, ziraat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda fındık bahçesinde 1500 m2 lik kısımda 100 adet fındık ocağının kuruduğunun, kalan kısmın ise kurumak üzere olduğunun tespit edildiğini belirterek, davacının bahçesine verilen zararın önlenmesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek, adli yargı yerinde dava açmıştır.

BULANCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 18.11.2013 gün ve E:2013/306, K:2013/693 sayı ile “Somut olayda zararın belediyece yapılması gereken ve öngörülen görevlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmemesinden, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletilmesinden, meydana gelen hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, buna göre davanın görüm ve çözümü idare mahkemeleri olduğu” gerekçesiyle Görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilen kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01/06/2015 gün, 2014/29396 E. 2015/12085 K. sayılı ilamıyla onanarak 08/09/2015 tarihi itibarıyla kesinleştirildiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ORDU İDARE MAHKEMESİ: 07.03.2018 gün ve E:2017/1797 sayı ile “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesinde; "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Giresun ili Piraziz ilçesi Şeyhli Mahallesindeki 1139 parsel sayılı fındık bahçesi niteliğindeki taşınmazdan belediyeye ait su şebekesi geçtiği, su şebekesinden 2008 yılından itibaren akan kaçak sular nedeniyle fındık bahçesinin zarar gördüğü iddiasıyla haksız el atmanın önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesinin talep edilmesi üzerine Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada Mahkemenin 18/11/2013 tarih, E:2013/306, K:2013/693 sayılı kararıyla; "somut olayda zararın belediyece yapılması gereken ve öngörülen görevlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmemesinden, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletilmesinden, zararın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, buna göre davanın görüm ve çözümünde idare mahkemesinin görevli olduğu" gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine" şeklinde verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesinin 01/06/2015 tarih, E:2014/29396, K:2015/12085 sayılı kararıyla onanmasına karar verildiği, onama kararının davacıya 13/07/2015 tarihinde bizzat tebliğ edilmesi üzerine taraflarca karar düzeltme isteminde bulunulmayarak 08/09/2015 tarihinde kararın kesinleştiği, kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi karan sonrasında Piraziz Belediye Başkanlığı taraf gösterilerek iş bu davanın 06/11/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan davada, davacının tapu ile malik ve zilyedi olduğunu iddia ettiği taşınmazın içinden belediyeye ait su borusunun geçtiği, dava dilekçesinde belediyenin su borusu geçirmek suretiyle taşınmazına yapmış olduğu müdahalenin önlenmesine karar verilmesi yanında belirtilen su borularından 2008 yılından itibaren sızan sular iddia olunan 10.000,00 TL tazminata karar verilmesi talebiyle bakılan davanın açıldığı, dava konusunun davacının malvarlığına ilişkin yapılan müdahaleden kaynaklandığı, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.

Olayda, Mahkememizin 16/02/2018 tarihli ara kararına davalı idarece verilen yanıttan, davacının taşınmazından su borularının geçirilmesine ilişkin olarak bir idari işlem bulunmadığı gibi herhangi bir kamulaştırma kararının da bulunmadığı, bu haliyle de davacının taşınmazından su borularının geçirilmesinin idari eylem ya da idari işlem mahiyetinde olmadığı, davalı idarenin bu eyleminin "haksız fiil" kapsamında olduğu, bu haliyle de davacının taşınmazından geçirilen su borularının kaldırılması ve bu su borularından sızan sular nedeniyle meydana geldiği iddia olunan zararların haksız fiilden kaynaklanmış olduğu ve uyuşmazlığın "haksız fiil" esaslarına ilişkin olarak çözümlenmesi gerektiği kanaatine ulaşılmaktadır.

Bu durumda, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazminin istenilmemiş bulunması karşısında, taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesi ve haksız fiilden kaynaklanan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün benzer bir olayda vermiş olduğu 26/10/2015 tarih, E:2015/696, K:2015/703 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca, bakılan davada görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, bakılan davaya ait dosya ile birlikte Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/306 sayılı dosyasının asıllarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye değin bakılan davanın incelenmesinin ertelenmesine” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.04.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Belediye tarağından inşa edilen su şebekesinden sızan suların davacının malik olduğu fındık bahçesine zarar verdiğinden bahisle açılan el atmanın önlenmesi ve tazminat istemi davasıdır.

Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda, davalı Piraziz Belediyesince inşa edilen su şebekesinden sızdığı iddia edilen kaçak suların şebekenin yakınında ve davacının mülkiyetinde bulunan Giresun ili Piraziz ilçesi Şeyhli mahallesi 1139 parselde kayıtlı fındık bahçesi niteliğindeki taşınmazın arazi dengesi bozarak çorak ve batak hale getirdiği, 100 adet fındık ocağının zarar görerek telef olduğu, kalan kısmının da kurumak üzere olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.02.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksız el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Söz konusu olayda İdare Mahkemesi gönderme kararında belirtildiğinin aksine davalı idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasının bulunmadığı, taşınmaz yakınında bulunan su şebekesinden sızan suların taşınmaza ve fındık ocaklarına zarar verdiğinin iddia edildiğinin anlaşılması karşısında, davacının idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklarının zarar gördüğünün ileri sürüldüğü saptanmış olmakla uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Ordu İdare Mahkemesinin 07.03.2018 gün ve E:2017/1797 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ordu İdare Mahkemesinin 07.03.2018 gün ve E:2017/1797 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 20.04.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Birgül

KURT

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı