Hukuk Bölümü         2011/73 E.  ,  2011/129 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

         Davacı            : Y.Ö.

          Vekilleri          : Av. İ.G. - Av. U.D.

           Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü

           Vekilleri          : Av. S.C.Ç. - Av. E.İ. - Av. E.B.P.

           O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, 1999-2006 yılları arasında, davalı işyeri olan, Türk Telekom A.Ş'de sözleşmeli kadroda güvenlik görevlisi olarak çalışmış olduğunu; 1999-2005 yılları arasında Hınıs RI istasyonunda görevlendirildiği, 2005 yılının Mayıs ayında Erzurum merkeze ait malzeme ambarına atamasının yapıldığı, 2005-2006 yılları arasında belirli aralıklarla Köprüköy HOM2 RL istasyonunda ve Erzurum RL istasyonu ve Erzurum merkezde bulunan Havuzbaşı, Yenişehir İl Müdürlüğü ve Şükrüpaşa da nöbet tutturulduğunu, ancak buna ilişkin harcırahlarının ödenmediğini; 399 sayılı KHK’nin  20.maddesinde "sözleşmeli personelin, haftalık çalışma süresi 40 saattir...." denilmekle birlikte, müvekkili ile  imzalanan sözleşme gereğince de, müvekkilinin, haftalık çalışma saatinin 40 saat olarak belirlenmiş olduğunu;  30. maddesinin (a) bendinde "zorunlu ve istisnai hallere münhasır olmak üzere, normal çalışma saatleri dışında veya tatil günlerinde yaptırılacak fazla çalışmalar karşılığında bütçe kanunlarında belirlenen miktarlarda saat başı fazla çalışma ücreti ödenir" denildiğini, Kanun ve sözleşme gereği, müvekkiline ödenmesi gereken fazla çalışmaların, müvekkiline ödenmediğini, görevlendirmelere rağmen harcırahlarını alamadığını ifade ederek, sonuç itibariyle; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, davalarının kabulü ile, 3.000,00 YTL fazla çalışma ücreti alacağının, işleyecek faizleriyle birlikte, taraflarına  ödenmesine karar verilmesi istemiyle 17.11.2006 tarihinde  adli yargı yerinde dava açmıştır.

            ERZURUM 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 28.2.2007 gün ve E:2006/619, K:2007/167 sayı ile; davacı vekili tarafından Mahkemelerine sunulan 17.11.2006 tarihli dilekçe ile, müvekkilinin 1999-2006 yılları arasında,davalı Kurumda sözleşmeli kadroda görev yaptığı, bu döneme ilişkin fazla çalışma ücreti alacağı bulunduğundan bahisle, alacağının tahsilinin talep edildiği;  davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği, süresinde verdiği cevap dilekçesinde, görev itirazında bulunduğu ve davanın reddini savunduğu; özelleştirilen veya özelleştirme kapsamında bulunan K.İ.T'lerinde, sözleşmeli personel statüsünde çalışanların, kurumlarıyla olan ilişkileri nedeniyle meydana gelen anlaşmazlıkların, idari yargıda çözümlendiği, özelleştirilen kurumda, özelleştirme tarihinden önceki dönemde, sözleşmeli personel statüsünde çalışanların kurumla olan anlaşmazlıklarının idari yargıda; özelleştirme kapsamına alındığı ancak henüz tamamının özelleştirilmediği dönemdeki anlaşmazlıklarının idari yargıda; özelleştirme tarihinden sonraki dönemde ise eğer sözleşmeli personel olarak çalışmaya devam etmişse, yine idari yargıda, iş sözleşmesiyle çalışmaya başlamışsa, iş mahkemesinde çözümleneceği, (Uyuşmazlık Mahk.G.K. 1996 T. 1995/1 E.-1996/1 K., 9.HD.1995/29810 E./1996/3558 K, H.G.K. 1997/9-720 E-974 K.)  Mahkemelerince yapılan araştırma, toplanan belgeler neticesinde, davacı tarafın, alacak talep ettiği dönemin bir kısmının davalı Kurumun özelleştirme tarihinden önceki, bir kısmının da sonraki dönemine rastladığı ve her iki dönemde de sözleşmeli personel statüsünde çalıştığının anlaşıldığı, davaya bakma görevinin idari yargıda olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş; bu  karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, müvekkilinin fazla çalışma ücreti ödenmeksizin çalıştırılmasına dair uygulama işleminin iptali ile fazla çalışma ücretinin yasal faizi ile tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 1. İDARE MAHKEMESİ; 28.1.2011 gün ve E:2010/1454 sayı ile,  dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından müvekkilinin 1999-2006 yılları arasında davalı Türk Telekom'da sözleşmeli kadroda görev yaptığı, bu döneme ilişkin fazla çalışma ücreti bulunduğundan bahisle alacağının tahsili amacıyla Erzurum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 17.11.2006 tarihinde dava açıldığı, adı geçen Mahkemece 28.2.2007 tarih ve E:2006/619, K:2007/167 sayılı kararla davanın görev yönünden reddedildiği, bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, sonrasında ise 5.11.2010 tarihinde Mahkemelerinde aynı dönemlere ilişkin olmak üzere davacının fazla çalışma ücreti ödenmeksizin çalıştırılmasına ilişkin uygulama işleminin iptali ile fazla çalışma ücretinin yasal faizi ile birlikte tazminine hükmedilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; 4046 sayılı Kanun kapsamında özelleştirilen davalı şirketin hisse devri sürecinin 14.11.2005'de tamamlanmış ve Türk Telekom A.Ş.nin bir özel hukuk tüzel kişisi haline gelmiş olduğu, dolayısıyla, idari yargı yerlerinde kural olarak devlete ve kamu idarelerine karşı dava açılabilmesi, ayrıca 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde de özel hukuk kişilerine karşı açılabilecek bir davanın belirtilmemiş olması, davacının fazla çalışma ücreti ile ilgili taleplerinin özelleştirme öncesi ve sonrası dönemi kapsaması karşısında, işbu davanın idari bir dava olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, yukarıda yer verilen kanun hükümleri gereğince, Mahkemelerince işbu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu kanısına varıldığı gerekçesiyle;  2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi gereğince, Erzurum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 28.2.2007 tarih ve E:2006/619, K:2007/167 sayılı kararı ile görev yönünden reddedilen ve Mahkememizde açılmış bulunan işbu davanın adli yargının görev alanına girdiği kanaatine varılmış olduğundan, dava dosyası ve ekleri ile Erzurum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:2006/619, K:2007/167 sayılı dosyalarının görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce görevli merciin belirlenmesine ilişkin karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 6.6.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu, adli ve idari yargı yerleri arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının “Davacıya yasal faiziyle birlikte fazla çalışma ücreti ödenmesi/tazmini istemi” yönünden doğduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının Erzurum İl Telekom Müdürlüğünde sözleşmeli personel statüsünde koruma ve güvenlik görevlisi olarak görev yaptığı 1999-2006 dönemine ilişkin fazla çalışma ücretinin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı   “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi   (Türk   Telekom)’nin   %  55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

            Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi  teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen  gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel  eliyle  yürütülür.  Bu  personel  hakkında  bu  Kanunda  öngörülen   hükümler   saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü:(Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır.(Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22. maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010(Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

 Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasakoyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Olayda, Erzurum İl Telekom Müdürlüğünde sözleşmeli personel statüsünde koruma ve güvenlik görevlisi olarak görev yapmış olan davacının; 1999-2005 yılları arasında Hınıs RI istasyonunda görevlendirildiği, 2005 yılının Mayıs ayında Erzurum merkeze ait malzeme ambarına atamasının yapıldığı, 2005-2006 yılları arasında belirli aralıklarla Köprüköy HOM2 RL istasyonunda ve Erzurum RL istasyonu ve Erzurum merkezde bulunan Havuzbaşı, Yenişehir İl Müdürlüğü ve Şükrüpaşa da nöbet tutturulduğunu, ancak buna ilişkin harcırahlarının ödenmediğini ifade ederek 399 sayılı KHK’nin  20. maddesinde  haftalık çalışma saatinin 40 saat olarak belirlenmiş olduğu,  30. maddesinin (a) bendinde "zorunlu ve istisnai hallere münhasır olmak üzere, normal çalışma saatleri dışında veya tatil günlerinde yaptırılacak fazla çalışmalar karşılığında bütçe kanunlarında belirlenen miktarlarda saat başı fazla çalışma ücreti ödenir" denildiği ancak,  ödenmesi gereken fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğinden bahisle, fazla çalışma ücreti alacağının, işleyecek faizleriyle birlikte, ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

            “a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

            b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

            c) (Değişik : 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilerek  kuralda idari dava türleri belirtilmiş olup; idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceği kuşkusuzdur.

            İncelenen uyuşmazlıkta, davalının 14.11.2005 tarihinde özelleştirilerek, özel hukuk tüzel kişisi statüsüne dönüşmesi ve dava açma tarihi gözetildiğinde, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

            Buna göre, davacının 399 sayılı KHK hükümlerine göre kadrolu/sözleşmeli personel statüsünde koruma ve güvenlik görevlisi olarak çalışırken, 1999 - 2006 dönemine ilişkin fazla çalışma ücretinin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle 17.11.2006 tarihinde  açtığı davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 1. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Erzurum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 28.2.2007 gün ve E:2006/619, K:2007/167 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.