T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 504

            KARAR NO  : 2016 / 556

            KARAR TR   : 28.11.2016

ÖZET: Davalı kurum bünyesinde birer yıllık sözleşmelerle, Korrepetitör olarak görev yaparken sözleşmesi feshedilen davacıya; kıdem ve ihbar tazminatı, ulusal bayram ile genel ve hafta tatili ücret alacaklarının ödenmesi istemiyle açılan davanın; davacının statüsü, sözleşmelerin içeriği dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı            : V.C.

Vekilleri          : Av. İ. U. A. - Av. Ş. Ç.

Davalı             : Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. R.G.

 

O L A Y          : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kurum bünyesinde 12.11.2008 - 31.12.2014 tarihleri arasında 1'er yıllık sözleşmelerle, kesintisiz olarak birçok görevde Korrepetitör pozisyonunda bale piyanisti olarak görev yaptığını; davalı tarafından, 19.11.2014 tarihli yazı ile görülen lüzum üzerine sözleşmenin 31.12.2014 tarihinde yenilenmeyeceğine ilişkin yazı tebliğ edilerek, yasal ihbar önellerine uyulmaksızın İş sözleşmesinin sebepsiz, haksız ve dayanaksız olarak tek taraflı olarak feshedildiğini; yapılan sözlü başvuruda ise, personel ihtiyacı olmadığından sözleşmenin feshedildiğinin belirtildiğini; ancak müvekkili tarafından boşalacak kadroya hemen yurt dışından başka bir meslektaşı davet edilerek yeni görevlendirme yapıldığını; iş sözleşmesi haksız olarak feshedilen müvekkili adına doğmuş olan hiçbir hak ve alacağının kendisine ödenmediğini ifade ederek; müvekkilinin kesintisiz çalıştığı döneme ait, şimdilik, diğer hakları saklı kalmak kaydıyla 6100 Sayılı HMK'nin 107 ve 4857 sayılı İş Yasası gereğince; 100 TL kıdem ve 100,00 TL ihbar tazminatı, 100 TL ulusal bayram ile genel ve 100TL hafta tatili ücret alacağı olmak üzere toplam 400,00 TL alacağın, faizleriyle birlikte tahsili istemiyle 14.8.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 4.İŞ MAHKEMESİ: 2.12.2015 gün ve E:2015/425, K:2015/706 sayı ile, “(…) Dosya içerisindeki tüm belge bilgi ve beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı iş yerinde sözleşmeli personel olarak çalıştığı, her ne kadar sosyal güvenlik hakkı yönünden Mülga 506 sayılı yasa ile 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesine tabii ise de, özlük hakları yönünden 4857 sayılı yasaya tabi olmadığı, 657 sayılı yasaya tabi olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin adli yargıya değil idari yargıya ait olduğu anlaşılmakla, davanın ve dava dilekçesinin usulden reddi yoluna gidilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı gibi,

1-Dava dilekçesinin yargı yolunda yanılma nedeniyle reddine…” karar vermiş,  temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7.Hukuk Dairesince, 3.3.2016 gün ve E:2016/6610, K:2016/5416 sayı ile onanan görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 2.İDARE MAHKEMESİ: 12.5.2016 gün ve E:2016/562 sayı ile, “(…) 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar...” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında; kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise, Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler: A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.) B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar. İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır. Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idare bünyesinde 12/11/2008- 31.12.2014 tarihleri arasında birer yıllık sözleşmelerle bale piyanisti olarak görev yapan davacının iş akdinin 31.12.2014 tarihinde sona erdirildiği, iş akdinin feshedilmesinden sonra tarafına yapılması gereken ödemelerin yapılmadığından bahisle 30.12.2014 tarihli noter kanalıyla ödeme yapılması için ihtarname gönderildiği, ödeme yapılmaması üzerine davacı tarafından kıdem tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatil ücret alacağının yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle Mersin 4. İş Mahkemesi nezdinde alacak davası açıldığı, anılan Mahkemenin 02/12/2015 tarih ve E:2015/425 K:2015/706 sayılı kararı ile "davacının sosyal güvenlik hakkı yönünden mülga 506 sayılı yasa ile 5510 sayılı yasanın 4/1-a, özlük hakları yönünden 657 sayılı yasaya tabi olduğu, davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu" gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03/03/2016 tarih ve E:2016/6610 K:2016/5416 sayılı kararı ile onandığı, anılan görev ret kararı üzerine davacı tarafından kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına karşılık olmak üzere 400,00 TL'nin tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmektedir.

Bakılan davada; davacının tazminat taleplerinin davacının idare ile yapmış olduğu iş akdinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu ve iş kanununa göre çözümlemesi gerektiği hususu anlaşılmakta olup davanın görüm ve çözümünde İş Mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mersin 4. İş Mahkemesi tarafından 02/12/2015 tarih ve E:2015/425 K:2015/706 sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine mahkememizde 2016/562 esas sayılı dosya ile açılan davada görevsiz olduğumuz sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanununun 19. ve 20.maddeleri uyarınca ilgili dosya aslının mahkemesinden temin edilmesine ve görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapılmasına, Uyuşmazlık Mahkemesinden karar gelinceye kadar dava hakkında karar verilmesinin ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasının onaylı örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı kurum bünyesinde 12.11.2008 - 31.12.2014 tarihleri arasında birer yıllık sözleşmelerle, Korrepetitör pozisyonunda bale piyanisti olarak görev yaparken sözleşmesi feshedilen davacının; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; kıdem ve ihbar tazminatı, ulusal bayram ile genel ve hafta tatili ücret alacağı olmak üzere toplam 400,00 TL alacağın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında;  kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise, Kanunun değişik maddelerinde  yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkansızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının, davalı Kurumda 12.11.2008 - 31.12.2014 tarihleri arasında birer yıllık sözleşmelerle, Korrepetitör pozisyonunda bale piyanisti olarak görev yaparken sözleşmesinin feshedildiği; açılan davada, yasal ihbar önellerine uyulmaksızın iş sözleşmesinin sebepsiz, haksız ve dayanaksız olarak tek taraflı feshedildiği, boşalacak kadroya hemen yurt dışından başka bir kişinin davet edilerek yeni görevlendirme yapıldığı iddia edilmesine karşın, bakılan davanın sözleşmenin feshine ilişkin bulunmadığı; davanın, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle davacı adına doğduğu iddia edilen kıdem ve ihbar tazminatı, ulusal bayram ile genel ve hafta tatili ücret alacaklarının tahsili istemine ilişkin bulunduğu anlaşılmıştır.

Öte yandan,davacı ile davalı Kurum arasında 12.11.2008 - 31.12.2014 tarihleri arasında birer yıllık  olarak yenilenen  “Yabancı Uyruklu Misafir Sanatçı Sözleşmesi” irdelendiğinde;  davacının Yabancı Misafir Sanatçı pozisyonunda Korrepetitör ünvanında ve sigortalı olduğu; görevi karşılığı, kanuni kesintiler yapıldıktan sonra her ay için  alacağı net ücretin aylık çalışma sonunda ödeneceği; sanatçıya, sözleşmenin ilk imzalanması sırasında bir defaya mahsus, yurtiçinden veya yurtdışından geliş yol ücretinin idarece ödeneceği, bu geliş yolculuğu ile ilgili şehir içi ulaşım için (havaalanı/terminal- otel/misafirhane) yol ücreti kurum aracı ile sağlanmamışsa idarece ödeneceği; Türk Makamlarınca istenilecek tüm belgelerin (ikamet vb.) ve bunlara ait giderlerin sanatçı tarafından karşılanacağı; sanatçının ikameti, idarece uygun görülen ... gün süre için, otel (kahvaltılı) veya misafirhanenin idarece sağlanacağı, belirlenen süre sonunda sanatçının kendi ikametini temin etmekle yükümlü olduğu; sanatçının, misafirhanede ve otelde kaldığı süre içinde, kendi kusurundan doğabilecek demirbaşların hasarından, kaybolmasından ve şahsi harcamalarından kendisinin sorumlu bulunduğu; İdarenin, yurtiçinde ve yurtdışında yapılacak etkinlikler için (temsiller, konserler, turneler, festivaller yarışmalar vb.) sanatçıyı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü sanatçılarına uygulanan esaslar çerçevesinde (yolluk vererek) görevlendirebileceği; sanatçının, sözleşme süresinde, idarenin yürürlükte bulunan kanun, yönetmelik, genelge ve emirlerine uymayı kabul edeceği,  sözleşme süresi içinde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü veya Müdürlüklerince pozisyon unvanı ile ilgili verilen her türlü görevi yapmakla hükümlü olduğu; sanatçının, sözleşme süresi içinde idarenin izni olmadıkça başka kurum ve kuruluşlarda özel veya resmi görev alamayacağı, yurtiçi veya yurtdışında idarenin onayı ile başka kurumlarda sanatsal etkinliklerde görev aldığı sürede ücretsiz izinli sayılacağı; sanatçının görevinde ve hizmetin yürütülmesinde, mesai saatlerine ve çalışma programına uyumda, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü sanatçılarına ait sözleşmenin devam ve disiplin ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı; bu sözleşmeye göre çalışanların, sosyal güvenlik yönünden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları; tarafların, sözleşmenin devamı sırasında iptaline karar verdiklerinde bu kararlarını iki ay öncesinden birbirlerine yazılı olarak bildirmek zorunda oldukları; bu durumda sanatçıya dönüş yol ücretinin ödeneceği, sözleşme feshinin sanatçı isterse idarece uygun bulunması durumunda sanatçıya dönüş yol ücretinin ödenmeyeceği; sanatçının artistik yetenekleri veya Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü bünyesi içindeki diğer davranışları ve sanatsal çalışmalarının idarece yeterli görülmediği durumlarda 2 aylık süre beklenmeksizin bu sözleşmenin idarece iptal edilebileceği; bu durumun, sanatçı için herhangi bir yasal itiraz hakkı doğurmayacağı, sanatçıya idarece dönüş yol ücreti ödeneceği; idare ve sanatçı arasında bu sözleşmenin uygulanmasında doğacak her türlü anlaşmazlıklarda Türk Hukukunun uygulanacağı; sözleşmelerin birer yıllık olduğu yıl sonunda her hangi bir bildirime gerek kalmadan sona ereceği hususlarına yer verildiği, sözleşmenin davacı sanatçı ile, idare adına müdür ve sanat yönetmeni tarafından karşılıklı imza altına alındığı görülmüştür.

Davacının çalışma biçimi ile idareyle imzalanan sözleşme hükümlerine bakıldığında; davacı ile davalı kurum arasındaki hukuki ilişkide hizmet akdinin denetim, gözetim, zaman, bağımlılık ve ücret unsurlarının bulunduğu, davacının çalışmalarının 506 ve 5510 sayılı Yasalar kapsamında gerçekleştiği, sigortasının bu kapsamda yatırıldığı, taraflar arasında, idari sözleşmenin asli unsurları olan, idarenin tek taraflı, üstün hak ve yetkilerle donatılmasına yönelik kuralların bulunmadığı; taraflar arasında hizmet ilişkisinin mevcut olduğu, sözleşmelerin içeriğinde davacının, 657 sayılı Yasaya tabi olduğu yönünde ibarenin bulunmadığı, davacının statüsünün ve davadaki istemlerinin 4857 Sayılı Yasa kapsamına girdiği değerlendirilmiştir.

Buna göre; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır

Açıklanan nedenlerle, Mersin 2.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Mersin 4.İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Mersin 4.İş Mahkemesinin 2.12.2015 gün ve E:2015/425, K:2015/706 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.11.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN