T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 571

            KARAR NO  : 2017 / 678

            KARAR TR    : 27.11.2017

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : R. S.A.Ş.

Vekilleri       : Av. Dr. A.S., Av. T. A.

   Av. S. A.Av.Y. Y.H., Av.P.K.

Davalı          : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av.B.M., Av. A.K.

 

O L A Y      : 1-Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirkete sigortalı 34 … 67 plakalı aracın, 6/7/2012 tarihinde Şile istikametinde seyir halinde iken, yol yapım çalışmasının yapıldığı alanda yeterli trafik ve güvenlik işaretinin olmaması nedeniyle aynı istikamette seyreden 34 … 5646 plakalı araca çarpmasıyla hasarlı kaza meydana geldiğini; 13/8/2012 tarihinde aracın hasar bedeli olarak KDV dahil 13.453,00.-TL ödendiğini; meydana gelen hasarda, yolun yapım ve onarımında gerekli ve yeterli güvenlik önlemlerini almaması sebebiyle  davalı Belediyenin kusurlu ve sorumlu olduğunu; müvekkili şirketin, sigortalısına ödediği bedel için TTK.nun 1472. maddesine göre sigortalısının halefi olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 13.453,00.-TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle, 22.11.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

1-a) İstanbul 29.Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliği; 7.5.2013 gün ve E:2012/267, K:2013/111 sayı ile, davanın ticari dava olmadığı, haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu gerekçesiyle; mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle HMK 2, 114/1-C, 115/2 ve 138. maddeleri gözetilerek davanın usulden reddine; HMK. 20.maddesi'ne göre kararın kesinleşmesinden sonra ve usulüne uygun talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

1-b) İSTANBUL 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 24.12.2013 gün ve E:2013/346, K:2013/465 sayı ile, “(…) Açılan dava ile, davacıya kasko sigortalı 34 … 67 plakalı aracı ile Şile istikametinde 06/07/2012 tarihinde seyir halinde iken yol yapım çalışması yapıldığı alanda yeterli trafik ve güvenlik işaretinin olmaması nedeniyle aynı istikamette seyreden 34 … 5646 plakalı vasıtaya çarparak hasarlı kaza meydana geldiğinden bahisle, kaza nedeniyle ödendiği bildirilen 13.453,00TL'nin davalı idareden rücuen tahsilinin istendiği, dava dayanağının davalı idarenin yol yapım çalışmasındaki kusuruna dayandırıldığı, davalı tarafından davanın idari yargıda görülmesi gerektiği yönünde görev itirazında bulunduğu, hasarın davalı idarenin eyleminden kaynaklanması nedeniyle görev itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla, yargı yolu bakımından görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine…” karar vermiş,  temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince, 10.4.2014 gün ve E:2014/6538, K:2014/5484 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

2-Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-a) İstanbul 2.İdare Mahkemesi;  31.12.2014 gün ve E:2014/1492, K:2014/2752 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın reddine karar vermiş;  itiraz edilmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurulu;  23.12.2015 gün ve E:2015/20001, K:2015/23074 sayı ile, 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinde yer alan açık "görev kuralı" karşısında, trafik kazasından kaynaklanan bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı; buna göre, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasının incelenerek reddi yolunda verilen itiraza konu kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle; davacı itirazının kabulüne, İstanbul 2. İdare Mahkemesi Hakimliği'nin 31/12/2014 tarih ve E:2014/1492, K:2014/2752 sayılı kararının bozulmasına, yukarıda belirtilen gerekçe dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere 2577 sayılı Yasa'nın 45/4. maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; kararın düzeltilmesi istemi aynı Kurul tarafından; 13.4.2016 gün ve E:2016/1697, K:2016/1613 sayı ile reddedilmiştir.

2-b)  İstanbul 2. İdare Mahkemesi; 26/05/2016 günlü ve E:2016/929, K:2016/1091 sayı, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş; itiraz edilmesi üzerine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi;  20.10.2016 tarih ve E:2016/585, K:2016/335 sayı ile, mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın yeniden görev yönünden reddedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.

2-c) İSTANBUL 2.İDARE MAHKEMESİ; 29.3.2017 gün ve E:2017/21 sayı ile, “(…) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesinin birinci fıkrasında; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği hükmü yer almaktadır.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5.maddesinin 1.fıkrasında da; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110.maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından kasko sigortası kapsamında sigortalanan 34 … 67 plakalı aracın 06.07.2012 tarihinde Şile istikametinde seyir halinde iken Vecdi Diker Tüneline gelmeden önce yol yapım çalışması nedeniyle bir başka araçla çarpıştığı ve maddi hasar meydana geldiği, meydana gelen hasarın davacı tarafından sigortalıya ödendiğinden bahisle, davacı şirket tarafından sigortalısına ödenen zararın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı öne sürülerek tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, 2918 sayılı Kanun'un gerek zararın oluştuğu gerek davanın açıldığı ve kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan 110.maddesinde yer alan açık görev kuralı karşısında trafik kazasından kaynaklanan bu sorumluluk davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, iş bu dava dosyası ile İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/346 sayılı dosyasının temin edilerek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 27.11.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden;  davacı şirket tarafından sigortalı 34 … 67 plakalı aracın, 6/7/2012 tarihinde Şile istikametinde seyir halinde iken, yol yapım çalışmasının yapıldığı alanda yeterli trafik ve güvenlik işaretinin olmaması nedeniyle aynı istikamette seyreden 34 …5646 plakalı araca çarpmasıyla hasarlı kaza meydana geldiği,  yolun yapım ve onarımında gerekli ve yeterli güvenlik önlemlerini almaması sebebiyle davalı Belediyenin kusurlu ve sorumlu olduğu iddia edilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sigortalıya ödenen 13.453,00.-TL hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin,  24.12.2013 gün ve E:2013/346, K:2013/465 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin,  24.12.2013 gün ve E:2013/346, K:2013/465 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 27.11.2017 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

    KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz. 27.11.2017

                                                                                   

 

                    ÜYE                                                                 ÜYE    

     Süleyman Hilmi AYDIN                                  Turgay Tuncay VARLI