T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 451

            KARAR NO  : 2020 / 685

            KARAR TR   : 23.11.2020

ÖZET :  Olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ve tesciline yönelik davanın,  Medeni Kanun hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : H. N.

  Davalı           : Seydikemer Kaymakamlığı

              Vekili            : Av. S. Ş.

            

O  L  A  Y    : Davacı dilekçesinde; Seydikemer Mahallesi 150 ada, 4 parsel sayılı  taşınmaz üzerinde, nizasız ve fasılasız uzun yıllardır süren zilyetliklerinin  bulunduğunu;  Tapulama Kanununun 37. maddesindeki koşulların murisleri ve kendileri tarafından eksiksiz olarak yerine getirildiğini ve bunun sonucu olarak bu taşınmazın taraflarınca ihya olunduğunun, tapunun şerhler hanesine işlendiğini; Tapulama Kanununun 37. maddesinin son fıkrasında, “Bu maddede yazılı gayrimenkuller hakkında şartları uygun bulunduğu takdirde 33 üncü madde hükmü uygulanır. “ hükmünün bulunduğunu; 33. madde incelendiğinde,  maddenin kazandırıcı zamanaşımı koşullarını izah ettiğinin görüleceğini; (madde 33-Tapuda kayıtlı olmayan ve beher parçasının yüzölçümü yüz dönüme kadar olan (Yüz dönümü dâhil) gayrimenkul, nizasız ve fasılasız en az yirmi seneden beri malik sıfatiyle zilyedliği belgelerle veya bilirkişi veyahut şahit beyanları ile tevsik olunan zilyedi adına tespit olunur.); ilgili tapu kayıtları incelendiğinde şerhler hanesinde adlarının İHYA edenler olarak işlendiğinin görüleceğini; yani zilyetliklerinin  20 yıldan fazla süredir fasılasız ve nizasız devam ettiğinin sabit olduğunu; belirtilen gerekçelerle taşınmazın adlarına tescili için davalı idareye başvurulduğunu ancak  30.04.2019 tarihli cevap yazısıyla  taleplerinin reddedildiğini;  taşınmazın adlarına tescili için aranan şartların oluştuğunu; idarenin red kararına dair bir gerekçe de göstermediğini, kararın hatalı olduğunu ifade ederek; davalarının  kabulü ile  hukuka aykırı idari kararın iptaline karar verilmesi  istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare vekili, süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde davanın adli yargının görev alanına girdiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

MUĞLA 1.İDARE MAHKEMESİ: 18.2.2020 gün ve E:2019/642 sayı ile, “(…)Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 37’inci maddesinde "Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümlerine göre; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup kamu hizmetlerine tahsis olunmayan taşlık ve delicelik araziden 27/3/1950 tarihinden önce masraf ve emek sarfı ile bağ, bahçe, meyvalık, zeytinlik veya tarla haline getirilmek suretiyle ihya edilmiş gayrimenkuller, Hazine adına tesbit ve tescil olunur. İhya edenlerle kanuni veya akdi halefleri tutanakta ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir. Bu gibi yerler hakkında yetkili mercilerce Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun muaddel geçici maddesi hükmü uygulanır. Bu nevi gayrimenkuller üzerinde Hazine tarafından Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu o yerde tatbik edilinceye kadar ahara temliki tasarrufta bulunamıyacağı gibi, ihya edenlerle haleflerinin zilyedlikleri ihlâl olunamaz. Bu cîhet tapulama tutanağında belirtilir ve kütüğün şerhler hanesine işaret olunur. Bu hükümler dışında ihya edilmiş veya ihyasına başlanmış olan gayrimenkuller doğrudan doğruya Hazine adına tesbit ve tescil olunur, özel kanunlar hükümleri saklıdır. Bu maddede yazılı gayrimenkuller hakkında şartlan uygun bulunduğu takdirde 33 üncü madde hükmü uygulanır." hükmüne 33'üncü maddesinde ise "Tapuda kayıtlı olmıyan ve beher parçasının yüzölçümü yüz dönüme kadar olan (Yüz dönümü dâhil) gayrimenkul, nizasız ve fasılasız en az yirmi seneden beri malik sıfatiyle zilyedliği belgelerle veya bilirkişi veyahut şahit beyanları ile tevsik olunan zilyedi adına tespit olunur." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının (mülga) Tapulama Kanunu'nu 37.maddesi ve 33.maddesi uyarınca taşınmazın ihya edeni olarak taşınmazın kendisi adına tescil edilmesi isteminin reddinden ibaret olan davada, davacının isteminin mevzuat ile verilen bir hak kapsamında olup olmadığının ya da bu hakkın davacı adına taşınmazın tescilini gerektirip-gerektirmediği noktasında yapılacak değerlendirme ile uyuşmazlığın çözümleneceği, idarece davacının isteminden bağımsız olarak herhangi gerekçe gösterilmeden ret cevabı verilmişse de, bu işlemin de idareye mevzuatla verilen yükümlülüklerinin yerine getirilmesi noktasında irdeleneceği, nitekim davanın tapu iptal-tescil davası mahiyetinde olmadığı, temelinde idari bir irade olduğu kanaatiyle davanın görüm ve çözümünün (adlî yargının değil) İdarî yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davalı idarenin görev (yargı yolu) itirazının reddine…” demek suretiyle görevlilik kararı vermiştir.

Davalı İdare tarafından süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe dava dosyasının onaylı örneği ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; “(…)4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 997. maddesinde, taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulacağı, tapu sicilinin, tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğü ile bunları tamamlayan yevmiye defteri ve belgeler ile plânlardan oluştuğu, sicilin örneğinin, nasıl tutulacağının ve yardımcı sicillerin tüzükle belirleneceği; 998. maddesinde, arazilerin, taşınmazlar üzerindeki bağımsız ve sürekli hakların, kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümlerin tapu siciline taşınmaz olarak kaydedileceği; 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu, Devletin, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu edeceği; Devletin sorumluluğuna ilişkin davaların, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği; 1008. maddesinde, taşınmaza ilişkin, mülkiyet, irtifak hakları ve taşınmaz yükleri ve rehin haklarının tapu kütüğüne tescil edileceği; 1013. maddesinde, tescilin, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılacağı; 1019. maddesinde, tapu memurunun, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri onlara tebliğ etmekle yükümlü olduğu; 1021. maddesinde, kurulması kanunen tescile tâbi aynî hakların, tescil edilmedikçe varlık kazanamayacağı; 1027. maddesinde, ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memurunun, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebileceği; düzeltmenin, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabileceği; tapu memurunun, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca re'sen düzelteceği hükümleri yer almış; 4721 sayılı Kanunun 913, 997, 998, 1000, 1012 ve 1017. maddelerine dayanılarak hazırlanmış olan Tapu Sicil Tüzüğünün, '"Kaydın değiştirilmesi başlıklı 72/1. maddesinde, "‘Tapu sicilinde değişiklik, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 4721 sayılı Kanunun "Olağanüstü zamanaşımı" başlıklı 713. maddesinde, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. /... / Tescil davası, Hâzineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır. / ... / Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur. / Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler. / Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir. / Özel kanun hükümleri saklıdır." hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun ""İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı"' başlığını taşıyan 2. maddesinin 1 numaralı bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, idari dava türleri olarak sayılmıştır.

Somut olayda; her ne kadar davacı vekili tarafından davalı idare işleminin iptali talep edilmekte ise de, talebin doğrudan, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına yönelik olduğu ve davanın 766 sayılı Kanununun yürürlükten kalktığı 09/10/1987 tarihinden sonra açılmış olduğu gözetildiğinde, ortada idari yargı yetkisi kapsamına giren bir idari dava bulunmadığı ve uyuşmazlığın çözümlenmesinde. Medeni Kanun hükümlerine göre adli yargı yerlerinin görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 30/09/2019 tarihli ve E.-K.2019/504-572 sayılı kararında da benzer hususlar vurgulanmıştır.

Açıklanan nedenlerle, açılan davanın adli yargı yerinde görüm ve çözümü gerekmektedir.

KARAR ; Yukarıda açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Kanunun 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine…” karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; “(…)Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 37.maddesinde "Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümlerine göre; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup kamu hizmetlerine tahsis olunmayan taşlık ve delicelik araziden 27/3/1950 tarihinden önce masraf ve emek sarfı ile bağ, bahçe, meyvalık, zeytinlik veya tarla haline gerilmek suretiyle ihya edilmiş gayrimenkuller. Hazine adına tesbit ve tescil olunur. İhya edenlerle kanuni veya akdi halefleri tutanakta ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir. Bu gibi yerler hakkında yetkili mercilerce Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun muaddel geçici maddesi hükmü uygulanır. Bu nevi gayrimenkuller üzerinde Hazine tarafından Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu o yerde tatbik edilinceye kadar ahara temliki tasarrufta bulunamayacağı gibi, ihya edenlerle haleflerinin zilyedlikleri ihlal olunamaz. Bu cihet tapulama tutanağında belirtilir ve kütüğün şerhler hanesine işaret olunur. Bu hükümler dışında ihya edilmiş veya ihyasına başlanmış olan gayrimenkuller doğrudan doğruya Hazine adına tesbit ve tescil olunur. Özel kanunlar hükümleri saklıdır. Bu madde de yazılı gayrimenkuller hakkında şartları uygun bulunduğu takdirde 33 üncü madde hükmü uygulanır."hükmüne, 33.maddesinde ise "Tapuda kayıtlı olmıyan ve beher parçasının yüzölçümü yüz dönüme kadar olan (Yüz dönümü dahil) gayrimenkul, nizasız ve fasılasız en az yirmi seneden beri malik sıfatiyle zilyedliği belgelerle veya bilirkişi veyahut şahit beyanları ile tevsik olunan zilyedi adına tesbit olunur."hükmüne yer verilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Üçüncü Kısım, İkinci Bölümünde Tapu Sicili başlığı altında; Kanunun 997.maddesinde, taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulacağı, tapu sicilinin, tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğü ile bunları tamamlayan yevmiye defteri ve belgeler ile plânlardan oluştuğu, sicilin örneğinin, nasıl tutulacağının ve yardımcı sicillerin tüzükle belirleneceği; 998 maddesinde, arazilerin, taşınmazlar üzerindeki bağımsız ve sürekli hakların, kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümlerin tapu siciline taşınmaz olarak kaydedileceği; 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu,  Devletin, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu edeceği; Devletin sorumluluğuna ilişkin davaların, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği; 1008.maddesinde, taşınmaza ilişkin, mülkiyet, irtifak hakları ve taşınmaz yükleri ve rehin haklarının tapu kütüğüne tescil edileceği; 1013.maddesinde, tescilin, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılacağı; 1021. maddesinde, kurulması kanunen tescile tâbi aynî hakların, tescil edilmedikçe varlık kazanamayacağı; 1027. maddesinde, ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memurunun, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebileceği; düzeltmenin, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabileceği; tapu memurunun, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca re’sen düzelteceği hükümleri yeralmış; 4721 sayılı Kanunun 913., 997., 998., 1000., 1012. ve 1017. maddelerine dayanılarak hazırlanmış olan Tapu Sicil Tüzüğü’nün, “Kaydın değiştirilmesi” başlıklı 72.maddesinde, “(1) Tapu sicilinde değişiklik, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır." hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından Muğla İli, Seydikemer İlçesi, Şeydiler Mahallesi, 150 ada, 4 parsel sayılı hazine adına kayıtlı taşınmazın 80 yılı aşkın süredir taraflarınca kullanıldığı, Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 37.maddesi uyarınca 20 seneyi aşkın süredir taşınmaz üzerindeki zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız sürdüğü, anılan kanun gereğince taşınmazın adlarına tescil edilmesi istemiyle yapılan başvurunun dava konusu işlemle söz konusu taşınmazın 16/08/1974 tarihinde Maliye Hâzinesi adına tescil edildiği, bedelsiz tescilinin mümkün olmadığı, taşınmazın ecrimisil işlemlerinin devam ettiğinden bahisle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, ortada idari yargı yetkisi kapsamına giren bir idari dava bulunmadığı gözetildiğinde, tapu iptal-tescil davasına yönelik uyuşmazlığın. Medeni Kanun hükümlerine göre çözümlenmesinde adli yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Kanunun 13'üncü maddesi gereğince yapılan başvurunun kabulü gerektiği…” yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10. ve 13. maddelerinde öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının Muğla İli, Seydikemer İlçesi, Seydikemer Mahallesi,150 ada,4 parsel sayılı taşınmazın kendi adına tescil edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin Seydikemer Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliğinin 30/04/2019 tarih ve 23776 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun “İhya” başlıklı 37.maddesinde " Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu hükümlerine göre; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup kamu hizmetlerine tahsis olunmıyan taşlık ve delicelik araziden 27/3/1950 tarihinden önce masraf ve emek sarfı ile bağ, bahçe, meyvalık, zeytinlik veya tarla haline gerilmek suretiyle ihya edilmiş gayrimenkuller, Hazine adına tesbit ve tescil olunur. İhya edenlerle kanuni veya akdi halefleri tutanakta ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir. Bu gibi yerler hakkında yetkili mercilerce Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun muaddel geçici maddesi hükmü uygulanır. / Bu nevi gayrimenkuller üzerinde Hazine tarafından Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu o yerde tatbik edilinceye kadar ahara temliki tasarrufta bulunamıyacağı gibi, ihya edenlerle haleflerinin zilyedlikleri ihlal olunamaz. Bu cihet tapulama tutanağında belirtilir ve kütüğün şerhler hanesine işaret olunur./ Bu hükümler dışında ihya edilmiş veya ihyasına başlanmış olan gayrimenkuller doğrudan doğruya Hazine adına tesbit ve tescil olunur. Özel kanunlar hükümleri saklıdır./ Bu madde de yazılı gayrimenkuller hakkında şartları uygun bulunduğu takdirde 33 üncü madde hükmü uygulanır.  "hükmüne, “Tapusuz Gayrimenkuller” başlıklı 33.maddesinde,  " Tapuda kayıtlı olmıyan ve beher parçasının yüzölçümü yüz dönüme kadar olan (Yüz dönümü dahil) gayrimenkul, nizasız ve fasılasız en az yirmi seneden beri malik sıfatiyle zilyedliği belgelerle veya bilirkişi veyahut şahit beyanları ile tevsik olunan zilyedi adına tesbit olunur.(…)"hükmüne yer verilmiş;  bu Kanun 09.10.1987 Tarihli 3402 sayılı Kanun ile  yürürlükten kaldırılmıştır.   

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Üçüncü Kısım, İkinci Bölümünde Tapu Sicili başlığı altında; Kanunun 997.maddesinde, taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulacağı, tapu sicilinin, tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğü ile bunları tamamlayan yevmiye defteri ve belgeler ile plânlardan oluştuğu, sicilin örneğinin, nasıl tutulacağının ve yardımcı sicillerin tüzükle* belirleneceği; 998.maddesinde, arazilerin, taşınmazlar üzerindeki bağımsız ve sürekli hakların, kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümlerin tapu siciline taşınmaz olarak kaydedileceği; arazinin tapu siciline kaydının, özel kanun hükümlerine tâbi olduğu, bağımsız ve sürekli hakların kaydedilmesi için gerekli koşullar ve usulün tüzükle*  belirleneceği; 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu, Devletin, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu edeceği; Devletin sorumluluğuna ilişkin davaların, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği;   1008.maddesinde, taşınmaza ilişkin, mülkiyet, irtifak hakları ve taşınmaz yükleri ve rehin haklarının tapu kütüğüne tescil edileceği; 1013.maddesinde, tescilin, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılacağı; 1014. maddesinde,  bir tescilin terkin edilmesi veya değiştirilmesinin, ancak bu kaydın kendilerine hak sağladığı kimselerin yazılı beyanı üzerine yapılabileceği; 1015.maddesinde; tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukukî sebebi belgelemiş olmasına bağlı olduğu;  istemde bulunan kimsenin, kendisinin, sicilde hak sahibi görünen kişi veya bu kişinin temsilcisi olduğunu ispat etmek suretiyle tasarruf yetkisini belgelemiş olacağı;  hukukî sebebin belgelenmesinin, bu sebebin geçerliliği için gerekli şekle uyulduğunun ispatı suretiyle olacağı;  1019.maddesinde, tapu memurunun, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri onlara tebliğ etmekle yükümlü olduğu; 1021. maddesinde, kurulması kanunen tescile tâbi aynî hakların, tescil edilmedikçe varlık kazanamayacağı; 1027.maddesinde, ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memurunun, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebileceği; düzeltmenin, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabileceği; tapu memurunun, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük* kuralları uyarınca*(2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 139 uncu maddesiyle, bu fıkralarda  yer alan “tüzükle” ibareleri “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.) re'sen düzelteceği hükümleri yer almıştır.

Aynı Kanunun “Olağanüstü zamanaşımı” başlıklı 713. Maddesinde ise; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. / Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…) (1) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. / Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır./Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur./ Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim  tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur./Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler./Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir./Özel kanun hükümleri saklıdır.” Hükmüne yer verilmiştir.

 4721 sayılı Kanunun 913., 997., 998., 1000., 1012. ve 1017. maddelerine dayanılarak hazırlanmış olan Tapu Sicil Tüzüğü’nün, “Amaç” başlıklı 1.maddesinde, “ (1) Bu Tüzüğün amacı, 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını sağlamaktır.” hükmüne; “İstem” başlıklı 16. Maddesinde,  "(1) Kanunlarda veya bu Tüzükte belirlenen istisnalar dışında, yazılı istem olmadıkça tapu sicili üzerinde işlem yapılamaz,(…)"hükmüne; “İstemde bulunacaklar” başlıklı  17. maddesinde "(1) Kanunî istisnalar dışında, tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler istemde bulunabilir. Tescilden önce hak sahibi olmuş kişiler de hakkın tescili için gerekli belgeleri ibraz ederek istemde bulunabilirler.(…)"hükmüne;  “Kaydın değiştirilmesi” başlıklı 72.maddesinde, “(1) Tapu sicilinde değişiklik, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılır.(…)” hükmüne  yer verilmiştir.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin 1 numaralı bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, idari dava türleri olarak sayılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından Muğla İli, Seydikemer İlçesi, Şeydiler Mahallesi, 150 ada, 4 parsel sayılı hazine adına kayıtlı taşınmazın 80 yılı aşkın süredir taraflarınca kullanıldığı, Mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 37.maddesi uyarınca 20 seneyi aşkın süredir taşınmaz üzerindeki zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız sürdüğü, anılan kanun gereğince taşınmazın adlarına tescil edilmesi istemiyle yapılan başvurunun; Seydikemer Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliğinin 30/04/2019 tarih ve 23776 sayılı işlemiyle,  söz konusu taşınmazın 16/08/1974 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, bedelsiz tescilinin mümkün olmadığı, taşınmazın ecrimisil işlemlerinin devam ettiğinden bahisle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Her ne kadar, davacı vekili tarafından, aynı zamanda davalı İdare işleminin iptali de talep edilmekte ise de, talebin doğrudan, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ve tesciline yönelik olduğu, bir başka ifade ile tescil sonucu doğuracak bir talep olduğu gözetildiğinde, ortada idari yargı yetkisi kapsamına giren bir idari dava bulunmadığı ve uyuşmazlığın çözümlenmesinde, Medeni Kanun hükümlerine göre adli yargı yerlerinin görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile, Muğla 1.İdare Mahkemesince 18.2.2020 gün ve E:2019/642 sayı ile verilen görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Muğla 1.İdare Mahkemesince 18.2.2020 gün ve E:2019/642 sayı ile verilen GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.11.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

      Burhan                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

     ÜSTÜN                      BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                           TUNÇ                             TOPUZ                           ARSLAN