T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 44

            KARAR NO  : 2017 / 104

            KARAR TR   : 20.2.2017

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : A.A.

Vekili              : Av. B.Y.

Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili              : Av. K.S.

 

O L A Y          : Davacı vekili dava  dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kurum nezdinde çalışmakta iken; davalının özelleştirme sürecine girmesi üzerine, davacı ile davalı arasında 27.04.2007 tarihinde 2. tip iş sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde 13/05/2010 tarihinde davalı ile çalışmasının son bularak başka kurum  bünyesinde göreve başladığını, davalı nezdinde çalışmakta iken sene içerisinde belli periyotlarla  verilen ve istikrar kazanan ikramiyenin maaş nakil bildiriminde yer almasına rağmen karşılığının boş bırakılması ve ikramiyenin ücrete eklenmeksizin bildirimin eksik yapılması nedeniyle müvekkilinin kurumdan ayrıldığı tarih itibariyle bir aya denk düşen  643,70 TL ikramiyenin sabit bir değer olarak maaş nakil bildirimine yazılması suretiyle yeniden düzenlenmesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5473 sayılı Yasa gereğince 01/01/2006 tarihinde verilmeye başlayan ek ödemenin 18/04/2009-13/05/2010 tarihleri döneminde ödenmeyen 4.400,00 TL’nin en yüksek banka mevduat faiziyle tahsiline, ikramiyenin maaş nakil ilmühaberine eklenmemesi nedeniyle ayrılış tarihi olan 13/05/2010 tarihinden itibaren aylık 643,70 TL eksik alınması nedeniyle 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi  gerektiğinin tespitine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2. İŞ MAHKEMESİ: 11/02/2016 gün ve 2014/448 Esas, 2016/42 Karar sayı ile aynen ‘‘…Taraflar arasındaki uyuşmazlık 399 sayılı KHK ek II cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirilmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı kanunun ek 29 maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK’nin ek 111 maddesi de 399 sayılı KHK ek II cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanamayacağı, nakledilirken bu artışların yer aldığı ücreti gösteren nakil maaş ilmühaberinin buna göre düzenlenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta normatif dayanaklar 406 sayılı kanunun ek 29. maddesi, 375 sayılı KHK’nin ek 111 maddesi, 399 sayılı KHK’nin ek II cetveli ve bu KHK e dayanılarak çıkartılan 2006-1 sayılı tebliğ yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.

409 sayılı kanunun 29. maddesinin 3. fıkrasının 1. cümlesine göre "399 sayılı KHK ye tabi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında 4046 sayılı kanunun 22.maddesinin 4. ve 5.fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki ünvanları esas alınarak yönetim kurulunca 15/04/2004 tarihi itibariyle bu ünvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer mali haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15/04/2004 tarihi itibariyle ünvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer mali hakları tespit etmeye yönetim kurulu yetkilidir.

Davalı ile nakle tabi kapsam dışı personel arasında imzalanan TİP 2 sözleşmenin 7. maddesindeki kurallara göre ise "nakil hakkını saklı tutan çalışanın ikramiye, yardım vs. gibi mali ve özlük hakları için iş mevzuatına tabi kapsam dışı personel esaslarında yer alan hükümler uygulanır. Ancak ücretlerde yapılacak artık oranı kamudaki memur maaş artış oranında olacaktır. Diğer taraftan özelleştirme uygulamaları sebebiyle nakillerini düzenleyen 4046 sayılı Özelleştirme Kanunun 22/5 maddesinde özelleştirme sebebiyle kamu kurum ve kuruluş/arına nakledilir sözleşmeli ve iş kanunlarına tabi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirdikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına göre almakta oldukları ücret yanında, bildirim tarihi itibariyle almakta oldukları ikramiye, ek ödeme gibi vs. ek ödemelerin de sabit bir değeri olarak bildirileceği hükmünü içermektedir. Gerek kanuni düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısacası davacı kapsam dışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır.

Danıştay İdari Dava Dairelerinin 07/04/2011 ve 2011/55-205 sayılı kararma göre "yasal düzenleme ile Türk Telekom Aş.’nin özelleştirmesi sonucunda, işlevsel görevlerinde bulunan ve ikamesi kısa sürede imkansız personelin isteklerine bağlı olarak makul bir süre kamu görevinden aylıksız izinli sayılarak özel hukuk tüzel kişisinde çalışmalarına olanak sağlandığı, söz konusu personelin, aylıksız izinli olarak geçen sürede kamu personeli statülerinin devam ettiği, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmek hakkını elde eden davalı şirkete, devir sonrasında yetişmiş personel yetersizliği sebebiyle doğabilecek aksaklıklarının önüne geçilebilmesi için, 406 sayılı KHK ile tanınan ayrıcalıkların sonucu olarak da bünyesinde belli süreyle çalışmaya devam eden söz konusu personelin kamu kurumlarına naklen atanmasının sağlanması amacıyla kimi görevler yüklendiği, 406 sayılı KHK uyarınca davalı şirket tarafından, hak sahibi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumundan yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi, personel ilişiğinin kesilmesi gibi işlemlerin bulunduğu, bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerin, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları, davalı şirketin Telekomünikasyon kurumu ile Türk Telekom arasında imzalanan "Telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin imtiyaz sözleşmesi " ile belirli bir kamu hizmetini yürütmek görev ve yetkisi ile donatıldığı, bu görev ve yetkiler dahilinde bazı kamusal ayrıcalıkları ve yükümlülükleri bulunduğu, belirtilen statüsü ve özel kanun hükümleri gereğince bazı kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere sahip olması sebebiyle davalı şirketin her hangi bir özel hukuk tüzel kişisinden farklı bir hukuki statüsü içerisinde bulunduğu, bu durumda imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı KHK ile, kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idare işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yardım görevinde bulunduğu " kabul edilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri’nin gerekçeleri Yargıtay 22. H.D. ve Hukuk Genel Kurulu tarafından da kabul edilmiştir. (Yargıtay 22.HD. ‘nin 14/02/2013 gün ve 2012/30576 Esas, 2013/2988 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2015 tarih 2013/22-2094 Esas, 2015/1327 Karar sayılı ilamı) Gerçekten özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde davalı şirkete davacının ücreti konusunda "artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında" olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı kanun hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personeli Başkanlığı’na bildirilmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühabere düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledecekleri kurumdaki statülerinin, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idare işlem niteliğinde oldukları açıktır. İdare işlemleri ile ilgili uyuşmaların ise adli yargı yerinde değil idari yargı yerinde çözülmesi gerekir…’’ şeklindeki gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 14/03/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 16. İDARE MAHKEMESİ: 26/09/2016 gün ve 2016/1375 Esas, 2016/2253 Karar sayı ile ‘‘…2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 5. maddesinde İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki:

İptal davalarını,

Tam yargı davalarını,

(Değişik: 8/6/2000 - 4577/2 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,

Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler.

2) Özel Kanunlarda Danıştayın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler” hükmüne, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasında; “İdari dava türleri şunlardır :

İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

İdari    eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmediğinden bahisle 643,70 TL ikramiyenin eklenerek düzenlenme tarihi itibariyle yeniden düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığına bildirim yapılması ile 01/01/2006 ile 13/05/2010 tarihleri arasında ödenmeyen 4.440,00 TL ek ödemenin en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi mahkememizden istenilmiş ise de, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve dava açıldığı tarihte söz konusu alacağın tahsiline muhatap olan kurumun kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında alacağın özel hukuk hükümlerine göre çözülmesi gerektiğinden, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 01.04.2014 gün ve E:2014/301, K:2014/343 sayılı karanda aynı doğrultudadır…’’ şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, 19/12/2016 havale tarihli dilekçesiyle adli ve idari yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacı tarafından; davalı Kurumun özelleştirilmesi sonrası başka kuruma nakli sırasında düzenlenen maaş nakil ilmühaberinde, naklin yapıldığı yıl içinde alınan ikramiyeler sütununun boş bırakılması ve naklin yapıldığı yılda almış olduğu ücret yerine daha düşük bir ücret yazılmak suretiyle yapılan eksik bildirim işleminin düzeltilmesi suretiyle yeniden düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığı’na bildirim yapılması ile 01/01/2006 ile 13/05/2010 tarihleri arasında ödenmeyen 4.440,00 TL ek ödemenin en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından; maaş nakil bildiriminin yeniden düzenlenmesi istemiyle 26.05.2016 tarihinde dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden; Ankara 2. İş Mahkemesi’nin 11/02/2016 gün ve 2014/448 Esas, 2016/42 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2.İş Mahkemesinin 11/02/2016 gün ve 2014/448 Esas, 2016/42 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN