Hukuk Bölümü         2010/256 E.  ,  2011/29 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı : İ. Ö.

Vekili : Av. A. K.

Davalı : Adana Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü

O L A Y : Adana Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nün 28.09.2009 gün ve 132950 sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48/5. maddesi uyarınca para cezası verilmiş; aynı birim tarafından Yasanın 118/7.maddesi uyarınca (Bu madde ve diğer ilgili maddelerdeki hükümlere göre sürücü belgeleri geri alınanlardan, geri alma süresi içinde araç kullandığı tespit edilenler, bu Kanunun 36 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre cezalandırılırlar.) 28.09.2009 tarih ve 605097 sayılı Trafik Suç Tutanağı düzenlenmiştir

Davacı vekili, 28.09.2009 gün/132950 sayılı ve 28.09.2009 gün/605097 sayılı tutanakların iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ADANA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ: 03.03.2010 gün ve D.İş No: 2009/2525 sayı ile, itiraz eden vekilinin 02.10.2009 havale tarihli dilekçesi ile Adana Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünün 28.09.2009 tarih 132950 sayılı tutanağı ile 28.09.2009 tarih ve 605097 sayılı kararı ile alkollü araç kullanmaktan dolayı 537 YTL para cezası verildiğini ve ehliyetine el konulduğunu ancak verilen cezaların hukuka aykırı olması nedeni ile kararların kaldırılmasını - iptalini talep etmiş olduğu; İdare Hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin denetiminin de idari yargıya ait olduğu kanısı ile 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27/1 maddesindeki " İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya verilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir" hükmüyle, yine Kabahatler Kanunun 27/8. maddesindeki " idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak İdari Yargının Görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür." hükmü karşısında ve özellikle Kabahatler Kanunun 19. Maddesinde sayılan ruhsat ve ehliyetin geri alınmasına ilişkin hükümlerin, ilgili kanunlarda bu kanunun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı olduğunun belirtilmesi ve bu maddenin gerekçesinde bu gibi yaptırımların idari tedbir olarak değil, idari ceza olarak öngörüldüğü belirtilerek, Kabahatler Kanunun 16. Maddesindeki Sulh Ceza Mahkemesine itirazı kabil yaptırım türünde olmadığı kabul edildiğinden, bu davaya bakmakta mahkemelerinin görevsizliğine karar vermenin gerekmiş bulunduğu, açıklanan nedenlerle; 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 5560 Sayılı Kanun ile Değişik 3/1 ve 28/1-b maddeleri gereğince başvuru konusu idari yaptırım kararının Sulh Ceza Mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmaması nedeniyle başvurunun reddi ile Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 1. İDARE MAHKEMESİ: 03.06.2010 gün ve E: 2010/728 sayı ile; davacı vekili tarafından Adana Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nün 28/09/2009 tarih ve 132950 sayılı tutanağı ile 28/09/2009 tarih ve 605097 sayılı Trafik Suç tutanağının iptali istemiyle Adana Valiliği Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'ne karşı açılan davada dava dosyası incelenerek işin gereğinin görüşüldüğü; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 3/a. fıkrasında, dilekçenin görev yönünden inceleneceği belirtilmiş; yasanın 15/1-a maddesinde de, 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin hükme bağlanmış olduğu; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasanın, yargı yerlerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları başlıklı 19. maddesinde, Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler, hükmünün bulunduğu; 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 112. maddesinde "Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır." hükmüne yer verildiği; 31.3.2005 tarih ve 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2. maddesinde, Kabahat deyiminden kanunun karşılığında yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı, 3. maddesinde; bu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı, 16.maddesinde; kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari yaptırımlardan ibaret olduğu, "kanun yolu" başlıklı 27.maddesinde de; idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği kurala bağlanmış ancak Anayasa Mahkemesi'nin 1.3.2006 tarih ve E:2005/108,K:2006/35 sayılı kararı ile Kabahatler Kanununun anılan 3.maddesi iptal edilerek iptal kararının Resmi Gazetede yayımından itibaren 6 ay sonra (22.1.2007) tarihinde yürürlüğe gireceğinin düzenlenmiş olduğu; bu yasal süreç içerisinde yürürlüğe giren 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Yasanın 34. maddesi ile Kabahatler Kanununun 27.maddesine 8. fıkra olarak "İdari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür." hükmünün eklendiği, anılan yasanın 31.maddesi ile Kabahatler Kanununun 3.maddesinin "(1) Bu Kanunun, a) idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b )Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır." şeklinde değiştirildiği; 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu'nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağından, yukarda metnine yer verilen 2918 sayılı Yasanını 112.maddesi gereğince sürücü belgesinin geri alınması dışındaki işlemlere karşı açılacak davaların trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde ise sulh ceza mahkemelerinde çözüme kavuşturulacağı, bu durum dışında olmak üzere idari yargı yerlerinin görev alanına giren ehliyete el konulmasına yönelik işlemler ile idari para cezası verilmesine yönelik işlemlere karşı birarada dava açılması halinde de Kabahatler Kanununun 27.maddesinin 8. fıkrası gereğince uyuşmazlığın esasının idari yargı yerlerinde çözüme kavuşturulmasının gerektiği; bu durumda dava konusu işlemlerden 28/09/2009 tarih ve 132950 sayılı tutanağın 2918 sayılı Yasanın 48/5. maddesinin ihlal edildiğinden bahisle 673 TL para cezası verilmesine yönelik olduğu, 28/09/2009 tarih ve 605097 sayılı tutanağın ise davacının Karayolları Trafik Kanununa aykırı hareket ettiğinden bahisle cezalandırılması için Sulh Ceza Mahkemesine verilmek üzere düzenlenmiş bir tutanak olduğu ve esasen icrailik niteliği taşımaması nedeniyle iptal davasına konu edilebilecek niteliğinin bulunmaması karşısında; davacı hakkında hukuki sonuçlar doğuran para cezası verilmesine yönelik işleme karşı açılan davanın 2918 sayılı Yasanın 112.maddesi uyarınca Sulh Ceza Mahkemesinin görevine girdiği sonucuna ulaşıldığı; bu nedenle davacıya 28/09/2009 tarih ve 132950 sayılı tutanak ile 28/09/2009 tarih ve 605097 sayılı kararla alkollü araç kullanmaktan dolayı 537 TL para cezası verilmesi ve ehliyetine el konulmasına yönelik işlemlere karşı açıldığı belirtilen davanın Sulh Ceza Mahkemesinin 3/3/2010 tarih ve 2009/2525 değişik iş nolu görevsizlik kararı üzerine mahkemelerinde açılması üzerine davanın hangi mahkemenin görev alanına girdiğinin belirlenebilmesi için, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, gerekçeli kararımızla birlikte dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin kararına kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU'nun katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…

…" açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare mahkemesince, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; Başkanlık yazısıyla, adli yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenildiği; ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında "2918 sayılı Yasa'nın 48/5. maddesi uyarınca verilen para cezası" yönünden doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 2918 sayılı Yasa'nın 48/5. maddesi uyarınca verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin beşinci fıkrasında(Değişik: 8/1/2003 - 4785/3 md), "Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir" hükmü yer almıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesi, 2918 sayılı Yasa'nın 116. maddesi kapsamında araç tescil plakasına göre düzenlenenler dışında trafik zabıtasınca uygulanan idari para cezalarına karşı açılan davaları; bu uygulamanın idari ceza kapsamında bulunması; Yasada idari cezalarla ilgili davalarda (116. maddedeki itiraz yolu hariç) görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemesi; bu Yasada gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıfta bulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nce, sözü edilen Kanun'un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu'nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması, 27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesinde "(1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır." denilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanunu'nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda da bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana 1. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Adana 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 03.03.2010 gün ve D.İş No: 2009/2525 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.