T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/428

KARAR NO  : 2019/443      

KARAR TR  : 08/07/2019

 

ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                           : Ahu Havacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.

          Vekilleri                         : Av.C. A. Av. A. C. Av.D. A. Av.E. S.S.

          Davalı                           : İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü

          Vekilleri                         : Av. Y. E. Av. E. B.

 

 

          O L A Y                        :

          I - A) Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket çalışanlarının eksik gün bildirimlerinin yapılmaması nedeniyle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 102. maddesinin c/2 bendi uyarınca 35.004,00 TL tutarlı idari para cezasıyla cezalandırılmasına dair 02/12/2014 tarih 17.466.816 sayılı davalı kurum işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 16/12/2014 tarih 287 sayılı idari para cezası itiraz komisyon kararının iptali istemiyle 06/01/2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İstanbul 6. İdare Mahkemesi: 13/01/2015 gün, E:2015/20, K:2015/23 sayılı kararıyla " Dava dilekçesinin konu bölümüyle sonuç bölümünün birbirine uymadığı, sonuç bölümünde ayrıca 03/12/2014 gün, 17.539,500 TL prim borcu tesisine ilişkin işlemin iptalinin de istendiği, vekâletnameye baro pulu yapıştırılmadığı, prim borcuna ilişkin işlemin görev alanına bakımından farklı yargılama usulüne tabi olduğu" gerekçeleriyle 2577 sayılı Kanunun 3 ve 5. Maddelerine uygun olmayan dava dilekçesinin 30 gün içerisinde her işleme karşı ayrı ayrı dava açmakta muhtar olunmak üzere reddine karar vermiştir.

          B) Davacı vekili bu kez dava dilekçesinde;Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 102. maddesinin c/2 bendi uyarınca 35.004,00 TL tutarlı idari para cezasıyla cezalandırılmasına dair 02/12/2014 tarih 17.466.816 sayılı davalı kurum işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 16/12/2014 tarih 287 sayılı idari para cezası itiraz komisyon kararının iptali istemiyle 15/01/2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ: 13/01/2016 gün, E:2015/98, K:2016/27 sayılı dosyada " 5510 sayılı Yasa'nın 86. Maddesinde; "... Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesine eklenmesi şarttır. Kurumca belirlenen işyerlerinde bu şart aranmaz. Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli sayılmaması halinde, otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet belgesi Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur..." hükmü, 102/1-C-3 maddesinde ise; "Ek belgenin 86 ncı maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır." hükmü bulunmaktadır.

          Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin ilgili servisi tarafından yapılan çalışmada davacı şirket çalışanları ile ilgili olarak 2013/2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12 ve 2014/1,2,3,5,6,7. aylara ilişkin eksik gün bildirimlerinin yapılmadığının tespit edildiğinden bahisle re'sen ek belge düzenlendiği ve bu belgeler neticesinde davacı şirkete 5510 sayılı Yasa'nın 102. Maddesi kapsamında para cezası verildiği, anılan cezaya karşı yapılan itiraz üzerine yapılan incelemede ise davacı şirket tarafından Ek-10 belgeleri gönderilmekle birlikte ekinde yer alacak olan kısmi süreli iş sözleşmelerinin gönderilmediği, gönderilen puantaj cetvellerinin ise çalışanlarca imzalanmamış olduğundan ve davacı şirket ile Zümrüt Ağırbaş işletmesinin sadece yönetici veya ortaklık sıfatı ile aynı olduğu buna karşılık işyeri sicil dosyalan, unvanları ve vergi numaralarının farklı olduğu, bu nedenle her bir işyeri dosyası için ek bildirgelerin istenilerek sigortalının ay içindeki çalışmalarının 30 güne tamamlanması gerektiğinden bahisle itirazın reddine karar verildiği, ayrıca kararda sigortalılardan Yasemin Daşdemir'in kısmi süreli iş sözleşmesinin yasal süresi içinde kuruma verildiğinin anlaşıldığından bahisle anılan sigortalıya ilişkin para cezasının iptal edildiğinin de belirtildiği görülmektedir.

          Olayda, idari para cezasının verilme nedeni, 5510 sayılı Yasa'nın 86/5. maddesinde belirtilen, sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde Kuruma verilmemesi olup, sigortalıların eksik gün olarak belirlenen günlerde sigortalıların yönetici veya ortaklık sıfatı ile aynı olup, işyeri sicil dosyalan, unvanları ve vergi numaralarının farklı olan başka bir işletmede çalışmaları ve bu işletme tarafından da anılan eksik günlerin bildiriminin yapılmış olması 5510 sayılı Yasa'nın 86/5 .maddesinde öngörülen ek belgelerin verilme zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı açıktır.

          Bu durumda, dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı idarenin ilgili servisi tarafından yapılan çalışmada davacı şirket çalışanları ile ilgili olarak 2013/2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12 ve 2014/1,2,3,5,6,7. aylara ilişkin eksik gün bildirimlerinin süresi içinde verilmediği anlaşıldığından tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

          II - Davacı vekili ayrıca 20/01/2015 tarihli dava dilekçesi ile; Davalı kurumun 03/12/2014 tarih ve 17.539.500 no'lu 57.610,49 TL para cezası tahakkuk ettirilmesine dair işlemin iptali istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İstanbul 19. İş Mahkemesi: 02/06/2015 gün, 2015/45 Esas, 2015/252 Karar sayılı dosyada, "İdari Yargının Görevli olduğu gerekçesiyle Yargı Yolu Caiz Olmadığından Davanın Reddine" dair verdiği kararın temyiz edilmeksizin 10/06/2015 tarihi itibarıyla kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili 29/06/2015 tarihli dilekçeyle; İstanbul 19. İş Mahkemesinin 02/06/2015 gün, E:2015/45, K:2015/252 sayılı kararıyla, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 13/01/2015 tarih ve E:2015/20, K:2015/23 sayılı kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan bahisle dosyaların Mahkememize gönderilmesi için müracaat etmiştir.

          İstanbul 19. İş Mahkemesi: 02/06/2015 gün, E:2015/45, K:2015/252 sayılı ek karar ile "Dosyaya uyuşmazlık yönünde bir karar verilmediği ve temyiz süresi geçmiş olduğundan, temyiz talebinin (yargı yeri belirleme) reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 21. Hukuk Dairesi: 19/11/2015 gün, 2015/19227 Esas, 2015/20616 sayılı ilamıyla "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemeleri Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesinde; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” hükmü yer almakta ve olumsuz görev uyuşmazlığının belirlenmesi halinde yapılacak işlerin anlatıldığı 15. maddesinde ise; Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra, ceza davalarında doğrudan doğruya diğer davalarda ise taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir” hükmü bulunmaktadır.

          Davacı vekilinin 26/06/2015 tarihli ve 29/06/2015 havale tarihli dilekçesinin tetkikinden, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyaların 2247 SK m. 14 ve 15 hükümleri gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.

          Hal böyleyken, davacı vekilinin söz konusu talebinin Mahkemece, uyuşmazlık yönünde bir karar verilmediği ve temyiz süresi geçmiş olduğu yönünde isabetli olmayan gerekçelerle 07/09/2015 tarihli ek kararla reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

          Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece yapılacak iş, davacı vekilinin 19/06/2015 havale dilekçesinde olumsuz görev uyuşmazlığına konu edilen İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 2105/20 Esas ve 2015/23 karar nolu dosyası celbedilerek yapılacak incelemede, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanununun 14. maddesinde belirtilen olumsuz görev uyuşmazlığının varlığına kanaat getirilmesi durumunda aynı kanunun 15. maddesinde belirtilen usule göre gereğinin yapılmasından ibarettir. " denilerek kararın bozulmasına ve dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.

          İstanbul 19. İş Mahkemesi: 20/01/2015 gün, E:2015/700, K:2017/284 sayılı dosyada bozma ilamına uyarak bu kez "Yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamından ve itibar edilen bilirkişi raporundan davalı kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılarak davacının davasının reddine" karar vermiş, karar yeniden temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 21. Hukuk Dairesi: 10/09/2018 gün, 2017/4128 Esas, 2018/6138 sayılı ilamıyla "...Dairemiz 19.11.2015 tarihli 2015/19227 E ve 2015/20616 sayılı karar verilmiş olup anılan karara uyulmasına rağmen 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanununun 14. maddesinde belirtilen olumsuz görev uyuşmazlığının varlığına kanaat getirilmesi durumunda aynı kanunun 15. maddesinde belirtilen usule göre gereği yapılmadan işin esasına girilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir" gerekçesiyle kararın bir kez daha bozulmasına hükmedilmiştir.

          İSTANBUL 19. İŞ MAHKEMESİ: 02/04/2019 gün, E:2018/459, K:2019/86 sayılı dosyada bozma ilamına uyarak bu kez " Dosyanın olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi için 2246 sayılı Kanunun 15.maddesine göre, kararın kesinleşmesine müteakip taraflardan birinin talebi üzerine dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vermiş, kararın 21/05/2019 tarihi itibarıyla kesinleştirildiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili 21.05.2019 havale tarihli dilekçesiyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunmuş, dava dosyaları İstanbul 19. İş Mahkemesinin 28/05/2019 gün, E:2018/459 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 11/06/2016 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,

14. maddesinde; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmiş;

Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, davanın taraflarınca 14. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı yerlerince (yargı yolu bakımından) verilmiş görevsizlik kararlarının kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Olayda; Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin yukarıda yer verilen bozma ilamlarında değinilen, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E:2015/20, K:2015/23 sayılı dosyasında verilen kararın "usule uygun düzenlenmeyen dava dilekçesinin reddine" ilişkin olduğu, red kararı uyarınca davacı vekilince yeniden düzenlenen dava dilekçesi üzerine dosyanın 2015/98 esas numarası alarak yargılamaya devam olunduğu ve yargılama sonunda 2016/27 K. sayısı ile davanın esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla adli ve idari yargı yerlerince karşılıklı olarak verilmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri" koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

          S O N U Ç : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi UYARINCA REDDİNE 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Suna                       

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          TÜRE          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye     

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ