Hukuk Bölümü         2012/299 E.  ,  2013/20 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : K.K.

Davalı     : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili      : Av. M.F.

O L A Y  : Davacı dilekçesinde, 1994-2000 yılları arasında 59. Topçu Er Eğitim Tugayı Hava Savunma Er Eğitim Taburu 4. Batarya K.lığı emrinde uzman çavuş olarak görev yaptığını,  kendi isteğiyle 2000 yılında sözleşmesini yenilemeyerek terhis olduğunu;  1999 yılında düzenlenen Devlet Memurluk Sınavını (DMS) kazandığından ve Devlet Memurları Kanununun 92 maddesinin 3. fıkrasına göre müracaatına istinaden, 15 Şubat 2001 tarihinde sivil memur olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Uluçunar Özel Eğitim Merkezi Komutanlığı emrinde göreve başladığını ve halen İskenderun İkmal Destek Komutanlığı emrinde görev yapmakta olduğunu; uzman erbaşlıkta geçen hizmet sürelerinin (6 yıl hizmet süresi ve 1,5 yıl (15 Ay) yıpranma toplam 7,5 yıl),  şu anda devam ettiği devlet memurluğu hizmetiyle birleştirilmesi, derece/kademesinin, intibakının yapılması amacıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığına dilekçe ile başvurduğunu;  Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından, Milli Savunma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının olumsuz görüşüne istinaden uzman erbaşlıkta geçen hizmet süresinin memuriyet hizmeti ile birleştirilemeyeceği ve intibakının yapılamayacağının bildirildiğini ifade ederek; Uzman Erbaşlıkta geçen hizmet süresinin birleştirilerek derece kademelerin verilmesi talebinin reddine dair idari işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; uzman erbaşlıkta geçen hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin herhangi bir yasal mevzuat bulunmadığını belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

                ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRESİ: 15.12.2010 gün ve  E:2010/536, K:2010/1405 sayı ile, Anayasanın, Askeri Yüksek idare Mahkemesinin görevleri, üyelerinin seçimi ve özlük hakları, kuruluşu, işleyişi ile yargılama usullerine ilişkin 157 nci maddesinde "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz" hükmünün bulunduğu; Askeri Yüksek idare Mahkemesinin görevlerini belirleyen, 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanununun 2508 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinde, "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa' bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda, ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır" hükmü, aynı kanunun idari davalar ve yargı yetkisinin sınırı başlığı taşıyan 21 nci maddesinde de, 20 nci madde de belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlemi ve eylemden dolayı açılacak iptal ve tam yargı davalarının doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek idare Mahkemesinde çözümlenip karar bağlanacağı hükmünün yer aldığı;  Anayasanın ve 1602 sayılı Kanunun bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek idare Mahkemesinde bakılabilmesi için; 1. İdari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması, 2. Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olmasının gerektiği; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda Sivil Memur olarak görev yapan davacının asker kişi olduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı,  burada dava konusu işlemin Askeri hizmete ilişkin olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasının gerektiği;  öğretide ve Uyuşmazlık Mahkemesi ile AYİM içtihatlarında genel kabul gören görüşe göre; idari işlemin görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılmasının gerektiği; eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin; idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu; bu kapsamda bir işlem Askeri makamlarca asker şahıslar hakkında tesis edilmiş olsa bile, bu işlemin Askeri makamlar dışındaki bir başka kamu kurum ya da kuruluşunca kendi personeli hakkında tesis edilmiş olan işlemden nitelik yönünden herhangi bir farkı bulunmuyorsa bu işlem Askeri hizmete ilişkin bir işlem olmayıp, bu işleme ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin de AYİM değil, genel idari yargı yeri olmasının gerektiği, başka bir anlatımla; bir idari işlemin askeri hizmete ilişkin olabilmesi ve yargısal denetiminin AYİM'de yapılabilmesi için, işlemin yargısal denetiminde askerlik mesleğinin gereklerini yakından bilmenin önem taşımasının gerektiği; açılan iptal davasında, asker kişi hakkında tesis edilen işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonuç ile, aynı durumdaki sivil kişi hakkında aynı işlemden doğan dava ve onun çözümüyle varılacak sonucun farklı olmaması halinde, davanın çözüm yerinin AYİM değil Genel idari Yargı olduğu; bu açıklamalara göre dava konusu işlem incelendiğinde; davacının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli sivil memur olması dolayısıyla asker kişi olduğu, ancak davacının K.K.K.’lığında Çavuş olarak geçen hizmet sürelerinin, Dz. K. K.'lığında sivil memur olarak geçen sürelere eklenmemesi işleminin bir kamu kurum veya kuruluşunda görev yapmakta iken başka bir kamu kurum veya kuruluşuna geçen sivil bir şahıs hakkında aynı konuda tesis edilen işlemden herhangi bir farkının bulunmadığı, işlemin yargısal denetimde askerlik mesleğinin gereklerini yakından bilmenin önem taşımadığı, davacı hakkında tesis edilen işlem ve onun çözümünde varılacak sonuç ile, aynı durumdaki sivil kişi hakkında aynı işlemden doğan dava ve onun çözümünde varılacak sonucun farklı olmadığı, dolayısıyla tesis edilen işlemin Askeri hizmete ilişkin olmadığı, bu nedenle davanın görüm ve çözüm yerinin AYİM değil Genel idari Yargı yeri olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle; davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı aynı istemle bu kez genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

HATAY İDARE MAHKEMESİ: 28.3.2012 gün ve E:2011/284 sayı ile, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 20. maddesinde; "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimi ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, *uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile sivil memurlardır." hükmüne yer verilmiş olduğu;  dava dosyasının incelenmesinden; İskenderun İkmal Destek Komutanlığı emrinde sivil memur olarak görev yapan davacı tarafından, uzman erbaşlıkta geçen hizmet sürelerinin sivil memurluktaki derece-kademe intibakında değerlendirilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle öncelikle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açıldığı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin 15.12.2010 gün ve E:20l0/536, K:20l0/l405 sayılı kararıyla davanın konusunun askeri hizmetle ilişkisinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bunun üzerine de davacı tarafından bakılan işbu davanın açıldığının anlaşıldığı;  bakılan davada; davacının sivil memur olduğu, dolayısıyla da asker kişi olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı; meselenin dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bir işlem olup olmadığı noktasında düğümlendiği;  dava konusu işlem ise sivil memur olan davacının uzman erbaşlıkta geçen sürelerin intibakında değerlendirilmesi işlemi olduğu, dolayısıyla asker kişinin yürüttüğü kamu hizmetinin, görevi ile doğrudan ilgili bir işlem olduğu; asker kişi olan kamu görevlisinin, başka bir deyişle askeri personelin atama, disiplin, özlük ve sair personel işlemlerinin askeri hizmetin içinde cereyan eden işlemler olduğu, başka bir deyişle; asker kişinin personel hukuku bağlamındaki hak ve yükümlülüklerinin yürütülen kamu hizmeti (askeri hizmet) ile iç içe geçmiş durumda bulunduğu;  nasıl ki sivil kamu görevlisi hakkındaki personel işlemleri kamu hizmeti bağlamından ayrı düşünülemez ise, aynı şekilde asker kişi kamu görevlisi hakkındaki personel işlemlerinin de askeri hizmet bağlamından soyutlanamayacağı;  şu halde, asker kişi olan davacının özlük hakkıyla ilgili olan işbu davanın da askeri hizmete ilişkin olduğunun kabulünün gerektiği, aksi bir kabulün askeri personelin davalarının büyük çoğunluğunun idari yargıda görülmesi sonucunu doğuracağı; bunun da Askeri Yüksek idare Mahkemesinin Anayasa ve Yasa ile tayin edilen mahfuz görev alanını daralacağı, bu sebeple işbu davanın çözümünde görevli yargı yerinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle;  askeri idari yargının görev alanına giren davada Mahkemelerinin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 14.1.2013 günlü toplantısında::

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin dosyası da gönderilmek suretiyle 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR ile A.Y.İ.M. Savcısı Hakan Ali TURGUT’un davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,  İskenderun İkmal Destek Komutanlığında sivil memur olarak görevli davacının; Uzman Erbaşlıkta geçen hizmet süresinin birleştirilerek derece kademe ilerlemesi yapılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş;

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Olayda, davacının 13.7.1994–13.7.2000 tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde 3269 sayılı Kanuna tabi olarak uzman erbaş statüsünde görev yaptığı;  Devlet Personel Başkanlığınca ÖSYM'ye yaptırılan merkezi sınava katılarak, sınav sonucuna göre Deniz Kuvvetleri K.lığı Hatay Bölgesine Hademe olarak atanma hakkını kazandığı ve müteakiben 08.2.2001 tarihinde ilk defa devlet memurluğuna atanması işleminin onaylanarak Dz.K.K.lığlı Uluçınar Özel Eğitim Merkezi K.lığı LokA.a Ks. Garson (Hademe) kadrosuna atamasının gerçekleştirildiği;  2004 yılında icra edilen sınıf değişikliği sınavlarına iştirak etmesi sonucunda 25 Haziran 2004 tarihinde yayımlanan Devlet Memuru Ataması (7/2004) ile İskenderun İkmal Destek K.lığı İşlt.A.liği Mlz.Ş.Kont.Ks.Stok V.H.K.İ. kadrosuna atandığı ve halihazırda anılan kadroda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak görevine devam ettiği;  davacının uzman erbaşlıkta geçen  toplam 7,5 yıllık çalışmasının,  halen sürdürdüğü Devlet Memurluğu hizmetiyle birleştirilmesi ve derece/kademesinin, intibakının yapılması amacıyla yaptığı 23.12.2009 tarihli başvurusunun, Genelkurmay Başkanlığı  Deniz Kuvvetleri Komutanlığının, 2.2.2010 tarih, 16090 sayılı işlemiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı;  konuya ilişkin olarak davalı idare savunmasında;  657 sayılı Kanuna tabi olarak istihdam edilen personelin, dava konusu hizmetlerinin birleştirilmesine esas olmak üzere, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığından görüş talep edildiğini, söz konusu görüş kapsamında, davacı memurun hizmetlerinin birleştirilmesinin mümkün olmadığını; 3269 Sayılı Uzman Erbaş Kanununa Tabi Olarak istihdam Edilen Uzman Erbaşların Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Atanmalarına ilişkin tebliğ uyarınca ilgili birimlerden tekrar görüş talep edildiğini, bahse konu talebe istinaden, Maliye Bakanlığının görüşünün esas alınması gerektiği hususunun tekraren bildirildiğini; ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 92'inci maddesi kapsamında atananlar ile Devlet Personel Başkanlığı/ÖSYM tarafından yerleştirilen personel tarafından konu hakkında müracaatların yoğunlaşarak tekrarlanması sebebi ile Maliye Bakanlığınca, talep edilen görüşe verilen cevapta konu hakkında yasal bir düzenlemenin bulunmaması gerekçe gösterilerek, Milli Savunma Bakanlığınca bildirilen görüşlerin tekrar edildiğini; müteakiben; konu hakkında, De.Me. (V.H.K.İ.) N.G.'nin AYİM nezdinde açmış olduğu davanın, emekli müktesebi yönünden lehinde sonuçlanması üzerine, söz konusu dava sonucu gerekçe gösterilerek; yeniden Milli Savunma Bakanlığından görüş talep edildiğini, Bakanlığın; uzman erbaş statüsünde 10 yıldan fazla hizmeti bulunanların, 5434 sayılı Kanunun 87 ve 88'inci maddeleri gereğince, keseneklerinin iadesi söz konusu olmayan ve halen memur olarak istihdam edilmekte olanların, uzman erbaşlıkta geçen hizmetinin çalıştığı hizmetiyle birleştirilmesinin uygun olacağını değerlendirdiğini;  konuya açıklık kazandırılması maksadıyla, Maliye Bakanlığından tekrar görüş talep edildiğini, ancak anılan Bakanlığın cevabı yazısı halihazırda Komutanlıklarına intikal etmediğinden, uzman erbaş statüsünde görevli iken, devlet memurluğu görevine atananların hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylığı ve/veya emekli keseneğine esas aylıktan değerlendirilmesinin mümkün olamadığını;   belirtilen hususlar çerçevesinde, uzman erbaşlıkta geçen hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin herhangi bir yasal mevzuat bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğinin ifade edildiği; devlet memurlarının intibaklarının yapılmasına ilişkin hususların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda düzenlendiği, özel birtakım düzenlemelerin de yine kamu personeli rejimi çerçevesinde uygulamaya konulduğu;  bu bağlamda, davacının intibakının yapılması istemiyle yaptığı başvuru üzerine davalı idarece işlem tesis edilirken ve devamında açılan davanın yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmeyeceği gözetildiğinde, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Belirtilen duruma göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasanın 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümünde genel idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Hatay İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 14.1.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.