T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 339

            KARAR NO  : 2020 / 378

            KARAR TR   : 22.6.2020

ÖZET : Kontrolsüz demiryolu geçidinde, davacılardan S.Y.nin kullandığı motosiklet ile lokomotifin çarpışması sonucu   yaralanarak sakat kalması nedeniyle uğranılan zararlara karşılık, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacılar     : 1-Kendi adlarına asaleten, çocukları S. Y., ve diğ.

Vekili             : Av. İ. H.Y.

Davalı         : 1-T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. Y. S.- ve diğ.

(İdari yargıda ayrıca) 2-Batman Belediyesi Başkanlığı

 

O L A Y       : Davacılar vekili dilekçesinde, müvekkili  S. Y.’un  05.08.2016 günü saat 14.30 sıralarında iş yerine ait olan motosiklet ile sipariş götürürken, Merkez Demiryolu Mahallesi hemzemin geçidinden geçeceği sırada kendisine trenin çarptığını; çok ağır bir şekilde yaralandığını; iki bacağını kaybettiğini ve başına platin takıldığını; hemzemin geçitte motorlu araçların geçişini engelleyen bariyerin olmaması ve hemzemin geçitte trenin geldiğini belirten bir ikaz ya da ışıklandırmanın bulunmaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini,  ayrıca tren hemzemin geçide yaklaştığında uyarıcı siren de çalmadığını;  şehir içerisinde gerekli önlemleri almayan TCDD’nin kusurlu olduğunu, kazadan dolayı müvekkilinin mağduriyetinin nihayete dek süreceğini; bu mağduriyeti bir nebze hafifletmek amacıyla bu davayı açtıklarını; Serhat ile birlikte ailesinin de bu olumsuz duruma katlanmak zorunda olduklarını,  genç yaştaki Serhat'ın sürekli olarak tekerlekli sandalyeye yerleştirilip indirilmesi ve diğer  yaşamsal faaliyetlerin anne baba ve kardeşleri tarafından yerine getirilecek olması hususlarının da  tazminat davasında dikkate alınması gerektiğini ifade ederek; müvekkilleri için şimdilik, maddi ve manevi zararlarına karşılık toplam  390.300,00 TL maddi ve  manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünden  tahsili istemiyle  adli yargı yerinde dava açmıştır.

BATMAN 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14.5.2019 gün ve E:2016/532, K.2019/401 sayı ile, “(…) Olay anlatımından idarenin önlem almaması neticesinde kaza meydana geldiği anlaşılmakla; idarenin kusurlu veya kusursuz eylem ve işlemleri sonucunda verdiği zararlar nedeniyle 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/b maddesi gereği idare mahkemelerinde tam yargı davası açılabilir. Davalı kurum bir kamu tüzel kişisi olup, kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösterdiğinden, eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir. Somut olayda davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeni hizmet kusurudur. Kurumların yaptığı eylem ve işlerde gerekli güvenlik önlemlerini alması idari bir işlem olduğuna göre, bundan kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davaların, idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Bu nedenle davanın, davalı kuruma karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiği anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015/5559 Esas - 2016/6246 Karar sayılı kararı) karar verilmiştir.

Mahkememizce yapılan açık ve adil yargılama sonucu tam bir vicdani kanı ile yukarıdaki gerekçelere göre karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle USULDEN REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2-Görevli yargı yolunun idari yargı olduğunun TESPİTİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, aynı olay nedeniyle bu kez toplam 700.300,00 TL maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle 1-T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve 2-Batman Belediyesi Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

BATMAN İDARE MAHKEMESİ:18.3.2020 gün ve E:2020/204 sayı ile,  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 7., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin, anılan kuralı Anayasaya aykırı görmeyerek iptal istemini oy birliğiyle reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “(…)Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; olayda,davacılar tarafından, hemzemin geçitten geçeceği sırada tren çarpması sonucu davacılardan S.Y.’un ağır şekilde yaralandığı ve sakat kaldığı, bu sakatlık nedeni ile davacıların zararları belirli hale geldiğinde arttırmak kaydı ile şimdilik kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 100,00 TL bakıcı ve yardımcı kişi gideri, 100,00 TL tıbbi malzeme ve tedavi giderleri, 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı nedeni ile doğan maddi zararın tazmini ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte S. Y. için 500.000,00 TL, anne ve babanın her biri için 50.000,00 TL ve kardeşlerinin her biri için 25.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi istemiyle açılan iş bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Batman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/532, K2019/401 numaralı dosyası ile dava dosyasının, gerekçeli kararımızla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 22.6.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, her iki yargı yerinde ortak davalı olan T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu;  idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, kontrolsüz demiryolu geçidinde, davacılardan S. Y.’un kullandığı motosiklet ile lokomotifin çarpışması sonucu   yaralanarak sakat kalması nedeniyle uğranılan zararlara karşılık, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden;  davacı/davacıların çocuğu/kardeşi olan S.Y.’un  05.08.2016 günü saat 14.30 sıralarında motosiklet ile seyir halindeyken  Merkez Demiryolu Mahallesindeki kontrolsüz geçitten geçerken,  km 95+935’de Kurtalan-Diyarbakır seferini yapmakta olan 54861 sefer sayılı 22024 plakalı lokomotif ile çarpışması sonucu ağır şekilde yaralanarak sakatlandığı; davacıların, uğradıkları zararlara karşılık maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açtığı; kazanın olduğu yerin niteliğinin anlaşılabilmesi açısından dava dosyasında bulunan ve  İTÜ Ulaştırma Anabilim Dalı Öğretim Üyelerince hazırlanıp Mahkemeye sunulan 16.4.2019 tarihli  Bilirkişi Heyeti  Raporunda; olayın meydana gelmiş olduğu hemzemin geçidin, bariyer ve sinyal bulunmayan kontrolsüz bir geçit olduğunun;   CD kayıtlarında, bölgedeki yapılaşmanın durumundan, mevcut demiryolunun, şehrin sonradan gelişen yeni yerleşim alanı içinde kaldığı ve bu bölgede şehiriçi cadde ve sokakların oluşturulduğunun belirtildiği;  Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 2.5.2018 tarihli raporda da kazanın olduğu yerin, resmi olmayan hemzemin geçit olarak nitelendirildiği; yine, TCDD görevlilerince hazırlanan 3.10.2016 tarihli rapor ve eklerinde; kaza yerinin, “resmi olmayan kaçak geçit” olarak tanımlandığı anlaşılmıştır.

Bu durumda dava konusu olayın, trene biniş, iniş veya trenle yolculuk sırasında ya da resmi olarak tanımlanmış bir hemzemin geçitte meydana gelmediği açıktır. Dolayısıyla taraflar arasında yolcu taşıma sözleşmesinin veya 2918 sayılı Yasanın uygulanmasını gerektiren bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilmesi de mümkün olmayacaktır.

Diğer yandan, 28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsünün "Amaç ve Kapsam" başlıklı l. maddesinde, "Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemektir." hükmünü taşımakta; "Hukuki Bünye" başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir "Kamu İktisadi Kuruluşu" olduğuna ve 233 sayılı KHK ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4. maddesinde, sayılan kuruluşun amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmekte iken; 4.6. 2016 tarih ve 29732 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsü’nün 23.maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Yeni Ana Statünün “Amaç ve kapsam” başlıklı 1.maddesinde; “ (1) Bu Ana Statünün amacı; Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan iktisadi devlet teşekkülünün hukuki statüsünü, faaliyet alanını ve görevlerini, organlarını ve teşkilat yapısını, müessese, bağlı ortaklık, işletme ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri, tasfiye, denetim, mali ve personele ilişkin hükümler ile malvarlığı ve ilgili diğer hususları düzenlemektir.” hükmüne; “Dayanak” başlıklı 2.maddesinde, “ (1) Bu Ana Statü 24/4/2013 tarihli ve 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun ile 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.” hükmüne yer verilmiş;“Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3.maddesinde, bu Ana Statüde geçen;“ğ) İktisadi devlet teşekkülü (Teşekkül): Sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsünü,”, “m) KHK: 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi,” ifade edeceği şeklinde tanımlanmış; yine anılan Ana Statünün “Hukuki statü” başlıklı 4.maddesinde; “ (1) Bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD; tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülüdür./ (2) TCDD; Kanun, KHK ve bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir. /(3) TCDD, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu Hükümlerine tabi değildir. 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile 3/12/2010 tarihli 6085 sayılı Sayıştay Kanunu çerçevesinde Sayıştay denetimine tabidir./ (4) TCDD’nin merkezi Ankara'dadır. TCDD’nin merkezi YPK Kararı ile değiştirilebilir. /(5) TCDD’nin sermayesi 49.600.000.000,00-TL. olup, tamamı Devlete aittir. TCDD’nin sermayesi Bakanlığın teklifi üzerine YPK Kararı ile değiştirilebilir./(6) TCDD’nin ilgili olduğu Bakanlık, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan; 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 3'üncü maddesinin (a) bendinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği, belirtilmiştir.

Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu; kurum çalışanlarının da kamu personeli olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK ve Ana Statü ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davalar; Anayasa'nın 125'inci maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı ile 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendindeki, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarına idari yargı yerlerinde bakılacağı yolundaki düzenleme uyarınca, İdari Yargı'nın görevinde bulunmaktadır.

Bu bakımdan; dosyadaki uyuşmazlığın çözümünün, T.C.D.D. İşletmesinin görevinde olan kamu hizmetini yürütmek amacıyla kurmuş olduğu demiryolu hattı boyunca aldığı önlemler yönünden kusurunun ya da idarenin sorumluluğunu gerektirecek başka bir nedenin bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlı bulunduğu; bu belirleme ise, yukarıda açıklanan Anayasa ve yasa hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğundan; davanın görüm ve çözümü İdari Yargı'nın görev alanına girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Batman İdare Mahkemesinin 18.3.2020 gün ve E:2020/204 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Batman İdare Mahkemesinin 18.3.2020 gün ve E:2020/204 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 22.6.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN