T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2024/141

KARAR NO  : 2024/335      

KARAR TR  : 07/10/2024

ÖZET: 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih öncesinde 5434 sayılı Kanun'a tabi hizmeti bulunmayan davacının emeklilik haklarına ilişkin açtığı davada, 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.

 

 

 

 

K A R A R

Davacı      :  G.A

Vekili  : Av. M. F. A

Davalı       : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili  : Av. T.S

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin 03/04/1992 tarihinden itibaren 6 yıl süreyle 1479 sayılı Kanun'a tabi Bağ-Kur sigortalısı serbest diş hekimi olarak çalıştığını, 30/03/1998 yılından itibaren 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli devlet memuru olarak görev yapmaya başladığını, 15/08/2011 tarihinde aynı Kanun'un 4/A maddesi kapsamında kadrolu devlet memuru olarak görevine devam ettiğini, 16/07/2021 tarihinde emekli olduğunu, müvekkilinin emekli aylığının emsallerine göre düşük hesaplandığını, davalı kuruma emekli aylığının yeniden hesaplanması için yapmış oldukları başvuruya cevap verilmediğini ve taleplerinin zımnen reddedildiğini, 5510 sayılı Kanun'a göre emekli olanlar ile 5434 sayılı Kanuna göre emekli olanların aylıklarının farklı olduğunu, müvekkilinin 5510 sayılı Kanuna göre hesaplanmış olması nedeniyle düşük olduğunu, bu durumun Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğunu belirterek, 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinde geçen "ilgili kanunları gereği 5434 sayılı Kanun ile ilgilendirilenler" ifadesinin somut norm denetimi için Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, davanın Anayasa Mahkemesi kararına kadar bekletilmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kurum işleminin iptali ile 100 TL eksik ödenen emekli aylığının tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Ankara 62. İş Mahkemesi 23/06/2022 tarih ve E.2021/310, K.2022/109 sayılı kararı ile, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı yapılan istinaf                    başvurusu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 20/10/2022 tarih ve E.2022/1894, K.2022/1631 sayılı kararı ile esastan reddedilmiş, istinaf merciinin kararına karşı yapılan temyiz başvurusu da, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 30/03/2023 tarih ve E.2023/372, K.2023/3523 sayılı kararı ile reddedilerek karar onanmış ve kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesi kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen yazı cevapları ve tüm dosya bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacının 5510 sayılı Kanun yürürlüğü girmeden önce 30/03/1998tarihinde 657 sayılı Devlet Memunları Kanunun 4/b maddesi kapsamındasözleşmeli personel olarak göreve başladığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/b maddesi tanımında Sözleşmeli personel, kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri olduğunun belirtildiği, bu nedenle dava konusu uyuşmazlıkta iş mevzuatının uygulanma yerinin bulunmadığı vedava konusu uyuşmazlığın idari yargının görev ve yetki alanına girdiği, yargı yolunun caiz olmadığı anlaşıldığındandavacının davasının dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş(tir) ..."

 

3. Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Ankara 7. İdare Mahkemesi 04/01/2024 tarih ve E.2023/1056 sayılı kararı ile, olayda, idare mahkemesinin görevli olmadığı sonucuna vararak 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Ankara 62. İş Mahkemesinin dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararınilgili kısmı şöyledir:

 

" ... 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce memur ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde, bunlar dışındakalan sigortalılar ve bunların hak sahipleri hakkında tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adli yargı yerinde bulunan yetkili iş mahkemelerinde çözümleneceği anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla, davanın idari yargı yerinde görülebilmesi için, dava konusu edilen işlemin, 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilmiş olması gerekmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden; diş hekimi olan davacının 03/04/1992 tarihinden 29/03/1998 tarihine kadar Bağkurlu olarak çalıştığı, 30/03/1998 - 14/08/2011 tarihleri arasında çeşitli kamu kurumlarında 4/a kapsamında sözleşmeli olarak çalıştığı, 15/08/2011 tarihinden itibaren 4/c kapsamında kadrolu olarak görev yapmaya başladığı ve 28 yıl 10 ay 13 gün sigortalılık süresi üzerinden 15/08/2021 tarihinden itibaren emeklilik aylığı bağlandığı, davacı tarafından, 5510 sayılı Yasa'nın 4/c kapsamında emekli edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının 01/10/2008 tarihinden önce 5434 sayılı Kanuna tabi hizmetinin bulunmadığı ve Sandık iştirakçisi veya emeklisi olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde iş mahkemeleri görevli bulunması sebebiyle, anılan işleme karşı açılan davada Mahkememizin görevli olmadığı açıktır. ..."

 

5. Ankara 7. İdare Mahkemesi tarafından 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için idari ve adli yargı dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

6. 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nunmülga 24. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 

" Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına çalışan esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlar hakkında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu kanunda yazılı şartlarla sosyal sigorta yardımları sağlanır."

 

7. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "İstihdam şekilleri" başlıklı 4.maddesinin (A) ve (B) bentlerinin uyuşmazlıkla ilgili kısımları şöyledir:

 

"(Değişik: 30/5/1974 - KHK-12; Değiştirilerek kabul: 15/5/1975 - 1897/1 md.)

Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.

A) Memur:

Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.

Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır.

B) Sözleşmeli personel:

Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir.

(Mülga ikinci paragraf: 4/4/2007-5620/4 md.)

...

(Ek paragraf: 19/1/2023-7433/2 md.) Bu fıkranın diğer paragraflarındaki hükümler ile özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanuna tâbi kamu idarelerinde Cumhurbaşkanınca belirlenecek pozisyon unvanlarında çalıştırılmak üzere işin geçici olması şartı aranmaksızın sözleşmeli personel istihdam edilebilir. Bu kapsamda istihdam edilen sözleşmeli personelden aynı kurumda üç yıllık çalışma süresini tamamlayanlar bu sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde talepte bulunmaları hâlinde bulundukları yerde aynı unvanlı memur kadrolarına atanır. Bulundukları pozisyon unvanı ile aynı unvanlı memur kadrosu bulunmayanların atanacağı kadrolar Cumhurbaşkanınca belirlenir. Bu personel can güvenliği ve sağlık sebepleri hariç olmak üzere üç yıl süreyle başka bir yere atanamaz. Memur kadrolarına atananlar, aynı yerde en az bir yıl daha görev yapar. Bu kapsamda memur kadrolarına atananların, sözleşmeli personel pozisyonlarında geçirdikleri hizmet süreleri, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir. Bunlar, atandıkları kadronun mali ve sosyal haklarına göreve başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren hak kazanır ve önceki pozisyonlarında aldıkları mali ve sosyal haklar hakkında herhangi bir mahsuplaşma yapılmaz. Bu kapsamda memur kadrolarına atananlara iş sonu tazminatı ödenmez. Bu personelin önceden iş sonu tazminatı ödenmiş süreleri hariç, iş sonu tazminatına esas olan toplam hizmet süreleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarınca ödenecek emekli ikramiyesine esas toplam hizmet süresinin hesabında dikkate alınır. Bu kapsamda sözleşmeli personelin atanacağı memur kadroları, başka bir işleme gerek kalmaksızın atama işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek ilgili kurumların kadro cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş sayılır. İhdas edilen kadrolar; unvanı, sınıfı, adedi, derecesi ve teşkilatı belirtilmek suretiyle atama tarihinden itibaren iki ay içinde Kamu Personel Bilgi Sisteminin bulunduğu kuruma bildirilir.

(Ek paragraf: 4/4/2007-5620/4 md.) Sözleşmeli personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler, pozisyon unvan ve nitelikleri, sözleşme fesih halleri, pozisyonların iptali, istihdamına dair hususlar ile sözleşme esas ve usulleri yurtdışı teşkilatlarında istihdam edilecek personel için ayrıca olmak üzere Cumhurbaşkanınca belirlenir. (Ek cümle: 19/1/2023-7433/2 md.) Yurtdışı teşkilatlarında bu fıkra kapsamında istihdam edilecek sözleşmeli personelin hizmet sözleşmesi süreleri, zorunlu hâllerde mali yılla sınırlı olma şartı aranmaksızın Cumhurbaşkanınca belirlenebilir. (Ek cümle: 25/6/2009-5917/47 md.) Bu şekilde istihdam edilenler, hizmet sözleşmesi esaslarına aykırı hareket etmesi nedeniyle kurumlarınca sözleşmelerinin feshedilmesi veya sözleşme dönemi içerisinde Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenen istisnalar hariç sözleşmeyi tek taraflı feshetmeleri halinde fesih tarihinden, sözleşmeyi yenilememeleri hâlinde sözleşmenin bitiminden itibaren bir yıl geçmedikçe kurumların sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilemezler.

(...)

(Ek paragraf: 19/1/2023 - 7433/2 md.) Sözleşmeli personelin görevden uzaklaştırılması ile disipline aykırı fiil ve hâllerin gerçekleşmesi durumunda bu personele verilmesi gereken disiplin cezaları, disiplin cezası vermeye yetkili merciler ve disiplin kurulları ile disipline dair diğer hususlar hakkında Devlet memurlarının tabi olduğu hükümler uygulanır. Ancak, kademe ilerlemesinin durdurulması ve üstü ceza verilmesini gerektiren fiil ve hâllerde disiplin kurulunun kararı alınarak sözleşmeli personelin görevine atamaya yetkili amirin onayı ile son verilir. ..."

 

8. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Sigortalı sayılanlar" başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri şöyledir:

 

"Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

(...)

b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,

c) Kamu idarelerinde;

1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar,

sigortalı sayılırlar."

 

9. 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür."

 

10. 5510 sayılı Kanun'un "5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri" başlıklı 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik geçici 4. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

 

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır."

 

B. Yargı Kararı

 

11. 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinin iptali istemiyle açılan davada verilen Anayasa Mahkemesinin 22/12/2011 tarihli ve E.2010/65, K.2011/169 sayılı kararında, özetle;5510 sayılı Kanun'a 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği belirtilmiş, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasaya aykırılık görülmemiştir.

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Seyfi HAN, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 07/10/2024 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, 1992 yılından 1998 yılına kadar 1479 sayılı Kanun'una tabi kendi adına ve hesabına diş hekimi olarak çalışmasının ardından, 1998 yılından 2011 yılına kadar 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli devlet memuru olarak görev yapan, 2011 tarihinden itibaren de 657 sayılı Kanun'un 4/A maddesi kapsamında kadrolu devlet memuru olarak görevine devam ettikten sonra 2021 yılında emekli olan davacının; emekli aylığının emsallerine göre düşük hesaplandığı ve davalı kuruma emekli aylığının yeniden hesaplanması için yaptığı başvuruya cevap verilmeyerek taleplerinin zımnen reddedildiğinden bahisle, zımni ret işleminin iptali ile eksik ödenen emekli aylığının tahsili istemiyle açılmıştır.

 

15. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'yla, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, kamu tüzel kişiliğine sahip Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, hiç bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanun'un yürürlük tarihi itibarıyla, görevleri ile birlikte, 1. maddeye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir.

 

16. 5510 sayılı Kanun'la 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunanlar, geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme bağlı tutulmuş ve 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğünden sonra göreve başlayanlar yönünden, prim esasına dayalı sigorta sistemine geçilmiştir. Bu sistemle, devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, hizmet akdine göre ücretle çalışanlar, tarım işlerinde ücretle çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi hesabına çalışanları kapsayan beş farklı emeklilik rejimi, aktüeryal olarak hak ve yükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplanmıştır.

 

17. Somut olayda, davacının 1992 ila 1998 yılları arasında 1479 sayılı Kanun'un mülga 24. maddesi (5510 sayılı Kanun'un 4/1-b maddesi) kapsamında "hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi" olarak sigortalı sayıldığı, 1998 ila 2011 yılları arasında da 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi kapsamında "Sözleşmeli Personel" olarak görev yaptığı, her ne kadar 657 sayılı Kanun'a tabi sözleşmeli personelin idari sözleşme çerçevesinde çalıştırılıp işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlisi olduğu sabit olmakla birlikte memur (Emekli Sandığı iştirakçisi) sayılmayacağı, dolayısıyla belirtilen her iki dönemde de 5434 sayılı mülga Kanun'a tabi hizmetinin bulunmadığı, 2011 yılından itibaren ise memur olarak çalıştığı ve 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un geçici 4/2. maddesindeki hükmün uygulama alanının olmadığı gözetildiğinde, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesindekidüzenleme karşısında bu Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde de adli yargının görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.

 

18. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Ankara 7. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 62. İş Mahkemesinin 23/06/2022 tarih ve E.2021/310, K.2022/109 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Ankara 7. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ileAnkara 62. İş Mahkemesinin 23/06/2022 tarih ve E.2021/310, K.2022/109 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

07/10/2024 tarihinde, OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

  

 

 

        Başkan Vekili                     Üye                                 Üye                                  Üye

              Kenan                           Doğan                             Eyüp                               Seyfi

            YAŞAR                     AĞIRMAN                     SARICALAR                      HAN

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                 Üye

                                             Ahmet                             Mahmut                           Bilal

                                           ARSLAN                          BALLI                        ÇALIŞKAN