T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO   : 2017 / 486

          KARAR NO   : 2017 / 539

          KARAR TR    : 25.09.2017

ÖZET: Sulama birliklerine devredilen baraj suyu kullanımının protokol ve devir sözleşmelerine aykırı biçimde gerçekleştirildiği iddiasıyla oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlığın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

           

K  A  R  A  R

 

Davacı          :Paşaköy Sulama Birliği

Vekili           :Av. İ. E.

Davalılar       :1 - Esenli Sulama Birliği

Vekili           :Av. H..

  2 - DSİ Genel Müdürlüğü

Vekili           :Av. N. H.

 

OLAY          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kendine bağlı çiftçilerin sulama işini yapmakla yetkili olan müvekkili birliğin, Yozgat ili Gelingüllü Sulama Barajının sulanabilir alanından % 27,47 oranında hakkının bulunduğunu, başkaca 4 sulama birliğinin de aralarında olduğu diğer birliklerle protokol imzaladıklarını, bu sulama birliklerinden biri olan davalı Esenli Sulama Birliğinin haricen bir şirket ile anlaşarak bu şirkete protokol ve DSİ ile aralarında yapılan devir sözleşmelerine aykırı olarak su kullandırdığını ve kazanç elde ettiğini, müracaat ettikleri DSİ’ nin de kendi lehlerine görüş bildirmesine rağmen davalı Esenli Sulama Birliğinin kazancı paylaşmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 6.000, 00 TL bedelin yasal faizi ile beraber tazminine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

YOZGAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 25.02.2016 gün ve E:2015/362, K:2016/240 sayılı kararı ile “Dava dilekçesi, mahkememizin 2014/47 D.İş sayılı dava dosyası, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı Sulama Birliği ile davalı Sulama Birliği ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü arasında çıkan ihtilafın Sulama Birliği Kanunundan kaynaklanan bir ihtilaf olduğu, davacı sulama birliğinin kendisine su verilmemesinden dolayı zarar gördüğüne ilişkin ve bu zararın tazminine ilişkin tazminat talebinin kanun gereği ve Danıştay ve İdare Mahkemeleri kararlarına göre idare yargı görev alanında olduğu, varsa zararın davalı idarenin idari işlem ve eyleminden doğduğu anlaşıldığından uyuşmazlığa bakma görevinin mahkememizde olmadığı, idari yargı alanında olduğundan açılan davanın idare mahkemelerinin görev ve yetki alanında olduğu" görüşüyle yargı yolu bakımından görevsizlik ve dava şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin Reddine karar vermiş, verilen karar temyiz edilmeksizin 01.06.2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

YOZGAT İDARE MAHKEMESİ: 21.06.2017 gün ve E:2016/711 sayılı kararı ile “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un "Yargı Mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları" başlıklı 19. maddesinde, "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2015/362 esasına kayden dava açıldığı, Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/240 K ve 25.02.2016 tarihli kararıyla uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, bu hüküm temyiz edilmeyerek 01.6.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari dava türleri; “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” olarak tanımlanmış, aynı Yasanın 15/1-a maddesinde, idari yargının görev alanına girmeyip adli veya askeri yargının görev alanına giren davaların reddedileceği hükme bağlanmıştır.

Uyuşmazlıkta Yozgat ili Gelingüllü Sulama Barajı suyundan kendine bağlı çiftçilerin sulama işini yapmak için sulama birlikleri ile DSİ arasında Sulama Birlikleri Kanunu uyarınca sorumlulukların tamamen birliklere geçtiği ayrı ayrı devir sözleşmeleri yapıldığı, davacı sulama birliği ile birlikte davalı sulama birliğinin de aralarında bulunduğu diğer dört sulama birliği arasında ise bir protokol imzalandığı ve buna DSİ'nin taraf olmadığı, protokole taraf olan davalı Esenli Sulama Birliğinin devir sözleşmesine ve sulama birlikleri ile imzaladıkları protokole aykırı olarak haricen bir ticari şirkete su kullandırdığı ve kazanç elde ettiği, bu kazancı sulama alanları oranında davacı ve diğer birliklerle paylaşmadığı, ihtilafın protokolün imzalanmasından sonra bu protokole aykırı davranmaktan kaynaklandığı görülmektedir.

Sulama birlikleri arasında yapılan protokolün öncelikle idari bir sözleşme mi yoksa idarenin özel hukuk sözleşmesi mi olduğu uyuşmazlığın idari yargıda mı adli yargıda mı çözümlenmesi açısından önemli olduğundan irdelenmelidir. Zira idarenin yaptığı her sözleşme aynı zamanda bir idari sözleşme niteliğinde olmayabilir. İdarenin sözleşmeleri Hazırlık Aşaması ile Tamamlama ve İfa Aşaması olarak iki aşamadan oluşmaktadır. İdare, sözleşme oluştururken kamunun kendisine verdiği yetkiyi de kullanarak üstün konumda bulunmaktadır. Sözleşmelerin hazırlık aşamasında idarenin kamu hukukunda kendisine verilen gücü kullanmasında dolayı hazırlık aşamasındaki işlemler tamamen idari nitelikli eylemlerdir ve uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlenmesi gerekmektedir. Sözleşme imza edildikten sonra idarenin üstün gücü artık bundan sonraki aşamalar için kullanılmamaktadır. Taraflar artık eşit yükümlülükler altına girmiş bulunmaktadır. Sözleşmenin ifa edilmemesi, eksik ifa edilmesi, kötü ifa edilmesi gibi durumlar artık adli yargı içinde çözümlenecektir.

Özel hukuk sözleşmelerinin hepsi borçlar hukuku kurallarına göre düzenlenir ve uygulanırken, idari sözleşmeler ise bir bölümü kanunlara dayanan ancak gerçekte mahkeme kararlan ile oluşmuş sözleşmelerdir. Başka bir ifade ile her zaman sözleşmenin türü kanun hükümlerinden anlaşılamayabilir. Eğer bir kanunda sözleşmenin idari sözleşme ya da özel hukuk sözleşmesi olduğu anlaşılıyorsa artık başka bir kriterle irdelemeksizin görev konusu halledilmiş olur. Buna karşılık kanundan anlaşılmıyorsa idarenin yaptığı bir sözleşmenin, idari sözleşme sayılabilmesi için şu nitelikleri taşıyıp taşımadığı değerlendirilmelidir.

-Sözleşmenin taraflarından biri, bir kamu kurum veya kuruluşu yani idare olmalıdır.

-Sözleşmenin konusu bir kamu hizmetinin yürütülmesi olmalıdır.

-Sözleşmenin amacı ise kamu yararı olmalıdır.

-Sözleşme idareye, diğer âkide tanımadığı ayrıcalıklar ve üstün yetkiler tanımalıdır.

 

Bu durumda ihtilafın sulama birlikleri arasında akdedilen protokolden kaynaklandığı, taraflardan en az biri idare olsa da sözleşmenin taraflarının idare olması her zaman sözleşmeyi idari niteliğe kavuşturmadığı, sulama birlikleri arasındaki ilişkinin kamu hukukuna tabi bir ilişki olmadığı, protokol hükümlerinin ve sözleşmenin özel hukuku aşan nitelikte bulunmadığı, protokol ile taraflardan birinin üstünlüğünün veya otoritesinin kabul edilmediği, davacının kamu gücünden doğan üstün yetkilerle donatılmadığı, Danıştay içtihatlarına göre sözleşmenin bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin olmasının tek başına idari sözleşme saymak için yeterli görülmediği, bunun için sözleşmenin özünün, içeriğinin ve biçiminin özel hukuku aşan koşullar içermesi yani üstün ve ayrıcalıklı yetkilerin tanınmış olması gerektiği nedenleriyle elde edilen kazancın % 27,47 oranında ödenmesi istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır” gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 25.09.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sulama birliklerine devredilen baraj suyu kullanımının protokol ve devir sözleşmelerine aykırı biçimde gerçekleştirildiği iddiasıyla oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. Maddesi: (1) Bu Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını almak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütmek, tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir.

(2) Sulama birlikleri kamu tüzel kişiliğine sahip olup, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel hukuk hükümlerine tabidir.

“Birliğin Görev Alanı ve Çalışma Konuları” başlıklı 3. Maddesi: (1) Birliklere devredilen tesislerin hizmet alanı, birliklerin görev alanı olup sınırları, kapsamı ve ismi DSİ tarafından belirlenir.

(2)Bir görev alanı içerisinde aynı amaçla birden fazla birlik kurulamaz.

(3) Birlik, devraldığı tesislerin işletme, bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu çerçeve ana statüde ve devir sözleşmesinde yer alan esaslara uygun olarak yürütür.

(4) Birliğin çalışma konuları şunlardır:

a) Görev alanı içerisinde yer alan tesislerin işletme, bakım, onarım, yönetim ve yenileme hizmetlerini usul ve esaslarına uygun olarak yapmak...

f) Sulama ve diğer tarımsal konularda faaliyet gösteren kurumlarla işbirliği yaparak araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmalarında bulunmak...

ğ) Ortak tesisler için DSİ’ce sarf olunan işletme ve bakım masraflarından kendi payına düşen miktarı ödemek.

Hükümlerini içermektedir.

Dosyanın incelenmesinde; Yozgat ili Gelingüllü Sulama Barajı suyundan çiftçilerin sulama işini yapmak için dört adet Sulama Birliği ile DSİ arasında Sulama Birlikleri Kanunu uyarınca devir sözleşmeleri yapıldığı, davacı Paşaköy Sulama Birliği ile birlikte davalı Esenli Sulama Birliğinin de aralarında bulunduğu dört sulama birliği arasında ise ayrıca bir protokol imzalandığı ve buna DSİ'nin taraf olmadığı, protokole taraf olan davalı Esenli Sulama Birliğinin devir sözleşmesine ve sulama birlikleri ile imzaladıkları protokole aykırı olarak haricen bir ticari şirkete su kullandırarak elde ettiği haksız kazancı sulama alanları oranında davacı ve diğer birliklerle paylaşmadığı iddialarıyla davaların açıldığı, DSİ’ nin davacı Birlik tarafından yapılan müracaat üzerine davalı Birliğin söz konusu kazancı paylaşması yönünde görüş bildirdiği, anlaşılmaktadır.

Bu meyanda yukarıda yer verilen 6172 sayılı Kanunun 1/2 maddesi ile özel hukuk hükümlerine tabi Sulama Birlikleri ile DSİ arasında imzalanan devir sözleşmeleriyle, birliklerin kendi aralarında yaptıkları protokolün özel hukuk sözleşmesi niteliği taşıdığı hususları birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı kolu olacağı tartışmasızdır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Yozgat İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.02.2016 gün ve E:2015/362, K:2016/240 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yozgat İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.02.2016 gün ve E:2015/362, K:2016/240 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 25.09.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI