Hukuk Bölümü         2012/18 E.  ,  2012/110 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : N.A.

Vekili              : Av. S.B.

Davalı            : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.A.A.

OLAY           : Davacı vekili, dava dilekçesinde,  müvekkilinin Ankara ili, Altındağ ilçesi,  Feridun Çelik Mah. 1652 (eski 8. Cad.) Cadde No:105 ve 103 adresindeki iki adet gecekondu ile 103/A-B-C adresindeki 3 adet dükkanın maliki olduğunu; 2009 yılında imar çalışmaları sonucu müvekkilinin tapulu yerlerinin, hiçbir tebligat yapılmadan, davalının personeli ve iş makineleri tarafından kısmen yıkıldığını, dükkanların su saatlerinin söküldüğünü;  mağdur olan müvekkilinin Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1137 D.iş sayılı dosyası ile enkaz bedelinin tespiti talebinde bulunduğunu, sonuçta gecekondular, dükkanlar, kömürlük ve ağaçların enkaz bedelinin 103.912,40 TL olarak belirlendiğini ifade ederek; imar çalışma tarihinden itibaren şimdilik 103.912,40TL’nin yasal faiziyle birlikte dayalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresinde verdiği birinci savunma dilekçesinde, bedeli talep edilen gecekondunun 80450 nolu İmar Planı kapsamında imar yolunda kaldığını, bu davaların idare mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuş, ayrıca;  Belediyelerince davacıya ait binanın yıkılması işleminin tamamen İmar uygulaması sonucu İmar Yolunda kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğunu;  Davacının binası ile ilgili olarak Kamulaştırma Kanununa göre hiçbir işlem yapılmadığını ifade etmiş, işin esasına ilişkin olarak da; dava konusu iki adet gecekondu ile 3 dükkanın ruhsatsız ve kaçak olduğunu,  zira; Davacının dava konusu gecekondular ile ilgili imar affı müracaatının bulunmadığını, davacı tarafından imar affı müracaatı esnasında 2981 sayılı Yasanın 9. maddesinin ( c ) bendine göre gerekli harçların yatırılmadığını, 15. maddeye göre de Yapı Kullanma İzin Belgesi alınmadığını, bu nedenle davacının gecekondunun bulunduğu yerde hissesi bulunsa da İmar Affı Kanununa göre, söz konusu bina ile ilgili işlemler tamamlanmadığı ve bina ruhsata bağlanmadığı için, davacıya ait binanın Kaçak Yapı konumunda bulunduğunu; zeminde davacıya ait belli bir ver bulunmadığından diğer hissedarların hisselerine tecavüzlü durumda olduğunu;  hem 3194 sayılı Kanun hem de 775 sayılı Kanun hükümleri gereği Belediyelerin kaçak yapıları herhangi bir bedel ödemeksizin kaldırma yetkisi ve sorumluluğunun bulunduğunu,  bu çerçevede davacıya ait kaçak ve ruhsatsız yapının tasfiye edilmesi sonucu herhangi bir bedel ödenmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığını; ''kaçak yapıların kaldırılarak yol açılması" işlemlerinin tamamen Kamu Yararı gözetilerek yapıldığını,  İmar Planında davacıya ait kaçak yapının yolda kaldığı hususunun önceden belli olduğunu, davacının imar planına itiraz etmemesi veya iptal davası açmaması sonucu kesinleştiğini, kesinleşmiş İmar Planının uygulanması sonucu davacıya tapulu hissesinin başka parselden tahsis edildiğini,  yolda kalan kaçak yapısının da yıkıldığını belirtmiştir.

ANKARA 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 10.05.2011 gün ve E:2010/537 sayı ile, davalı tarafın görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, idari dava türlerinin, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları olarak sayılmış, 12'inci maddesinde de, ilgililerin haklarını ihlal eden bir işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceklerinin belirtilmiş olduğu;  dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından müvekkiline ait tapulu arsa üzerinde bulunan bina ve eklentilerinin, herhangi bir tebligat yapılmadan idarece yıktırıldığı ileri sürülmüşse de dosyada bulunan 08.12.2010 gün ve 1020 sayılı Belediye Encümeni kararıyla, ruhsatsız yapılan binaların, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32'nci maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği, bu kararın davacıya tebliğine çalışıldığı, imzadan imtina etmesi üzerine tebliğ evrakının muhtara bırakıldığının anlaşıldığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12'nci maddesinde "İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler" hükmünün yer aldığı; olayda; davacının ileri sürdüğü zararın, belediye encümenince alınmış olan yıkım kararının uygulanmasının sonucu olduğu,  yıkım kararının, kamu, gücü kullanılarak tesis edilmiş, kesin ve yürütülmesi gerekli bir idari işlem olduğu,  dolayısıyla; bu idari işlemin uygulama (icra) aşamasını oluşturan eylemlerden kaynaklanan zararların tazmini isteklerinin, yukarıda yer verilen 12'nci madde hükmüne dayanılarak, idari yargı yerlerinde açılacak davalara konu edilmelerinin gerektiği;  idari yargı yerinde açılması gereken bu davanın türünün ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" olarak açıklanan dava türü olduğu,  bu bakımdan; idari yargı yerinde açılacak tam yargı davasının konusu olması gereken tazminat taleplerini konu edinen davanın görüm ve çözümünün, Adli Yargı'nın görev alanının dışında kaldığı gerekçesiyle; 2547 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; davacının, Ankara ili, Altındağ ilçesi, Feridun Çelik Mahallesi 1652 cadde 105 ve 103 numarada yer alan iki adet gecekondunun ve üç adet iş yerinin kaçak ve ruhsatsız yapı olması nedeniyle davalı idare tarafından yıktırılması sonucu uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemi ile adli yargı yerinde dava açtığı; tazminata konu gecekondu tabir edilen ruhsatsız ve izinsiz yapıların 3194 sayılı İmar Kanunun 32. maddesi uyarınca Belediye Encümeni tarafından alınan yıkım kararının infazı nedeniyle davalı idare tarafından yıktırıldığının anlaşıldığı;  Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı;  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı;  3194 sayılı İmar Kanununun uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği, bu nedenle;  Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/537 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 21.5.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının, Ankara ili, Altındağ ilçesi, Feridun Çelik Mahallesi, 1652 cadde, 105 ve 103 numarada yer alan iki adet gecekondusunun ve üç adet iş yerinin kaçak ve ruhsatsız yapı olması nedeniyle davalı idare tarafından kısmen yıktırılması sonucu uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Davacının, Ankara ili, Altındağ ilçesi, Feridun Çelik Mah. 1652 (eski 8. Cad.) Cadde No:105 ve 103 adresindeki iki adet gecekondu ile 103/A-B-C adresindeki 3 adet dükkanının, 2009 yılında imar çalışmaları sonucu İdarece kısmen yıkıldığı, Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu,   gecekondular, dükkanlar, kömürlük ve ağaçlar için belirlenen 103.912,40 TL enkaz bedelinin tahsili istemiyle dava açıldığı görülmüş; İdarece verilen savunma dilekçesinde;  gecekonduların 80450 no.lu İmar Planı kapsamında imar yolunda kaldığı,  yıkım işleminin de,  İmar uygulaması sonucu İmar Yolunda kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacının geçerli bir imar affı müracaatı bulunmadığından,  söz konusu binaların ruhsatsız ve kaçak olduğu;  İmar Planında davacıya ait kaçak yapının yolda kaldığı hususunun önceden belli olduğu, davacının imar planına itiraz etmediği,  iptal davası açmadığı, kesinleşmiş İmar Planının uygulanması sonucu davacıya tapulu hissesine karşılık başka parselden yer tahsis edildiği,  yolda kalan kaçak yapısının da yıkıldığı ifade edilmiş; öte yandan,  dosyada bulunan 08.12.2010 gün ve 1020 sayılı Altındağ Belediye Encümeni kararıyla, davacıya ait kaçak ve ruhsatsız yapılan gecekonduların, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32'nci maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği, davacının imzadan imtina etmesi üzerine tebliğ evrakının muhtara bırakıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan tespit dosyasında yapılar ve ağaçlar için bedel tespiti yaptırılmış ve “şimdilik” bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu imar yolu üzerinde kalan binanın yıkılmasıyla birlikte davacıya ait tapulu hissenin başka imar parsellerinden karşılandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.05.2011 gün ve E:2010/537 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 21.5.2012  gününde Üyelerden Mustafa AYSAL ile Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI 

Davalı Belediye Başkanlığınca yapılan imar uygulaması sonucunda yolda kalan ve ruhsatsız olduğu iddia edilen davacıya ait gecekondu ve dükkanların, davalı idarece kamulaştırma işlemlerine tevessül edilmeksizin yıktırılması nedeniyle davacı tarafından kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası Adli Yargı ilk derece mahkemesinde açılmış,

Davalı idare vekilinin süresi içinde olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçe üzerine Danıştay Başsavcılığınca uyuşmazlığın imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargıda çözümlenmesi gerektiği düşüncesiyle 2247 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar verilerek, dosya yüksek mahkemeye gönderilmiş,

Yüksek Mahkemece çoğunluk görüşü ile Danıştay Başsavcılığının başvurusu kabul edilerek davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.

Yüksek çoğunluk görüşüne katılamamaktayız.

Zira;

3194 sayılı yasanın 18/10 md "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı" öngörülmüştür.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün 1956/1-6 sayılı kararında da "Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın ilgili amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmaya hakkı bulunduğu gibi fiili duruma rıza göstererek mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulün bedelinin tahsilini de dava edebileceği" vurgulanmıştır.

Bu halde kamulaştırmasız el atma davasında görevli yargı kolu Adli Yargıdır.

Maruz nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 21.05.2012        

                           Üye                                                                                        Üye

                 Mustafa AYSAL                                                               Eyüp Sabri BAYDAR