Hukuk Bölümü         2004/81 E.  ,  2004/80 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : P. A.

Vekili              : Av. O. G.

Davalı             : 1-Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu

                          Bitlis Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü

                           2-T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü

                          Vekili  : Av. M. G.

             O  L  A  Y       : Bitlis 100. Yıl Çocuk Esirgeme Kurumu Müdürlüğünde 1991 yılında göreve başlayan davacı, hakkındaki sağlık kurulu raporu nedeniyle malülen emekliye ayrılma isteği üzerine nüfus idaresiyle yapılan yazışmalardan 13.3.1937 doğumlu olduğunun anlaşıldığı, ancak 1985 yılında almış olduğu okul dışı diplomasında ve emekli tescil fişinde 13.3.1953 doğumlu olarak görünen kişinin nüfus kayıtlarına göre 13.3.1937 doğumlu P. A. ile aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle, 25.7.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır. 

            BİTLİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 23.9.2003 gün ve E:2003/143, K:2003/188 sayı ile, Mahkemece davanın kabulü yolunda verilen 1.10.2002 gün ve E:2002/140, K:2002/109 sayılı kararın, davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 24.3.2003 gün ve E:2003/1472, K:2003/2543 sayılı kararıyla yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın dinlenmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle bozulduğundan bahisle yeniden yapılan yargılama sonunda anılan bozma kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dinlenmesi mümkün bulunmayan dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

            Davacı vekili, aynı istekle, 9.7.2003 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            VAN İDARE MAHKEMESİ; 16.10.2003 gün ve E:2003/717, K:2003/712 sayı ile, 2577 sayılı İYUK.nun idari dava türlerinin sayıldığı 2. maddesinde idari yargı yetkisinin sınırlarına da yer verildiği, aynı Kanun’un 58. maddesinde ise tarafların idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan idari yargı yerlerinden isteyebile-ceklerinin hükme bağlandığı, anılan Yasa’da idari yargıda açılacak davaların tüketici biçimde sayıldığı ve tespit davasına yer verilmediği, ancak tespiti istenen hukuki ilişki hakkında ilgili idareye başvuru yapılarak idari uyuşmazlık yaratılabileceği, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmaksızın açılan tespit davalarına, idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilmesi sonucunu doğuracağından idari yargı mercilerince bakılmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davacının isteminin reddine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

 İNCELEME VE GEREKÇE  :   Uyuşmazlık     Mahkemesi   Hukuk   Bölümü’nün,  Tülay 

TUĞCU’nun  Başkanlığında, Üyeler:M. Lütfü  ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z. Nurhan YÜCEL, Sinan TUNCA, Abdullah ARSLAN ve H.Hasan MUTLU’nun  katılımlarıyla yapılan 01/11/2004 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun  2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan  başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin  yazılı ve sözlü  açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

            Olayda; adli ve idari yargı yerlerinde açılan davaların tarafları, konusu ve sebebi aynı ise de; Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmiş olmasına karşılık, İdare Mahkemesi’nce, idari dava türleri arasında “tespit davası” şeklinde müstakil bir dava türüne yer verilmediği ve böyle bir isteğin ancak usulüne uygun olarak açılmış bir idari davada delillerin tespiti kapsamında incelenebileceği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş bir karar bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmektedir.

 SONUÇ   :2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 01.11.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.