T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 481

         KARAR NO : 2019 / 558

         KARAR TR  : 30.9.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : M. A.

Vekil i                : Av.O. T.

Davalılar

Adli Yargıda   : Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığını izafeten Aksu Belediye Başkanlığı

Vekil i               : Av.K. Z.

İdari Yargıda   : Aksu Belediye Başkanlığı

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; 30.11.2012 tarihinde, müvekkilinin kullanmış olduğu 32 ... 801 plakalı motorsiklet ile 07 ... 508 plakalı otomobilin, Aksu sınırları içerisinde bulunan Çamköy mahallesi istikametine Atatürk caddesi üzerinden seyir halindeyken, Pınarlı internet no:55 önüne geldiğinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; Ceza Mahkemesindeki yargılamada, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu, adli tıp kurumu raporu ve kaza tarihinde tutulan trafik tespit tutanağı göz önüne alındığında davalı Aksu Belediyesinin, 2918 sayılı Kanunun  “karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesiyle sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür.” Yolundaki 13.maddesi kuralını ihlal ettiğinden bu kazanın oluşumunda tali kusurlu bulunduğunu;  kaza neticesinde müvekkilinde bacak kopması şeklinde uzuv kaybı olduğunu ve uzun süre tedavi görerek birçok ameliyatlar geçirdiğini ve uzun süre işgücü kaybına uğradığını; psikolojisinin bozulduğunu, büyük üzüntü yaşadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları  saklı kalmak kaydı ile,  1.000,00 TL maddi ve  10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte  tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmış; daha sonra maddi tazminat miktarı 43.266,15 TL  olarak ıslah edilmiştir.

Antalya 9.Asliye Hukuk Mahkemesi: 1.2.2018 gün ve E:2015/131, K:2018/27 sayı ile, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, Aksu Belediye Başkanlığı yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi: 14.9.2018 gün ve E:2018/852, K:2018/990 sayı ile, "(...) Dava, idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın giderilmesine ilişkin maddi ve manevi tazminat davasıdır.

Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK'nın 353'üncü maddesi uyarınca dosya üzerinden yürütülmüştür.

Buna göre;

Davacı taraf, davalı belediyenin sorumluluğunda bulunan yolun yapım, bakım ve işletiminde gerekli önlemleri almayarak yolda biriken yağmur suyunun drenaj ve oluşan alt yapı arızalan sebebiyle tahliye olmaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini ve davalı belediyenin yolun bakım, onarımı, altyapısı ile ilgili hizmet kusurundan kaynaklı olarak davacının yaralanması sonucu maddi-manevi zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ileri sürmüştür.

2577 sayılı İYUK'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal edilenler tarafından ilgili idare aleyhine tam yargı davası açılabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, uyuşmazlık idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığına göre T.C. Anayasasının 125 ve İYUK'un 2.maddesine göre bu davaların idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Bu ilkeler Yargıtay tarafından da benimsenmektedir. (Yargıtay HGK 2014/17-731, 2015/2366 E.K.; 17.HD. 2016/19938-12176 E.K.; Yargıtay 4.HD. 2011/2037, 2012/5078 E.K.) Yargı yolunun caiz olması dava şartlarındandır (HMK 114/b). Yargı yoluna ilişkin görev kuralı kamu düzenindendir ve bu niteliği itibariyle taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece resen gözönünde bulundurulması gerekir. Açıklanan bu duruma göre mahkemece yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi hatalıdır ve HMK'nın 353/1-a,4 madde ve bendi uyarınca kararın kaldırılması ve yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle red kararının verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerekir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;

I-İstinaf başvurularının esastan kabulüne,

II-HMK'nın 353/1-a/4 madde ve bendi uyarınca kararın kaldırılmasına ve "yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle" red kararı verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine..." kesin olarak karar vermiştir.

ANTALYA 9.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 9.4.2019 gün ve E:2018/456, K:2019/95 sayı ile, davanın geçirdiği aşamaların özetine yer verdikten sonra;  “(…)

Hal böyle olunca davaya bakmakla görevli Mahkemenin idare Mahkemesi olması nedeniyle davacının davasının yargı yolu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Her ne kadar Mahkememizce bir çok uyuşmazlık Mahkemesi kararı gereğince görevli olarak Asliye Hukuk Mahkemelerinin belirlenmesi nedeniyle Mahkememizin görevli olması kanaatinde olunmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı direnme hakkımızın olmaması nedeniyle davacının davasının yargı yolu nedeniyle REDDİNE..." karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez 43.200,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

ANTALYA 1.İDARE MAHKEMESİ: 18.6.2019 gün ve E:2019/726 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 2. ve 110. Maddesi hükümlerine yer verdikten sonra; “(…)  belediye aleyhine idari yargıda açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 tarihli, E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararında, “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir. ” sonucuna varmıştır.

Bu durumda, 2918 sayılı Kanun’un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 24.12.2012 tarihli, E:2012/523, K:2012/422 sayılı; 24.10.2016 tarihli, E:2016/500, K:2016/507 (Hukuk Bölümü) kararları dahil birçok kararı da aynı yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; Mahkememizin görevine girmeyen ve ilgili adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine …” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30.9.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

 

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının kullandığı 32 ... 801 plakalı motosikletin Aksu İlçesi sınırları içerisinde trafikte seyir halinde iken, başka bir araçla/otomobille çarpışması  sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı  trafik kazası meydana geldiği; yol yapım ve bakımından kaynaklanan kazada davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek, uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Antalya 9.Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.4.2019 gün ve E:2018/456, K:2019/95 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Antalya 9.Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.4.2019 gün ve E:2018/456, K:2019/95 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.9.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                   KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.30.9.2019

                                                      ÜYE

                                            Ahmet ARSLAN