Hukuk Bölümü         2006/49 E.  ,  2006/172 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : A. Ö.

Davalı             : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı

 

O L A Y          : Balıkesir Sigorta İl Müdürlüğü’nün 10.11.2004 gün ve 81268 sayılı işlemi ile davacı adına 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca idari para cezası kesilmiştir.

Davacı, idari para cezasına yapılan itirazın reddine ilişkin 22.4.2005 gün ve 31467 sayılı işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1. İDARE MAHKEMESİ ; 8.8.2005 gün ve E: 2005/ 953; K: 2005/1050 sayı ile, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2, 3,16, 19, 27,geçici 2 ve geçici 3. maddelerinden söz ederek, bu hükümlerin incelenmesinden, 1.6.2005 tarihinden itibaren sulh ceza mahkemesine başvuru öngörülerek idari para cezalarının idare mahkemelerinin görev alanından çıkarıldığı, bu durumda, davacıya 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına ilişkin bulunan uyuşmazlığın çözümlenmesi görevinin 5326 sayılı Yasa uyarınca sulh ceza mahkemesine ait bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi üzerine kesinleşmiştir.

Davacı, bu kez, söz konusu para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BALIKESİR 1. SULH CEZA MAHKEMESİ ; 13.12.2005 gün ve D.İş:2005/162; K:2005/152 sayı ile, itiraza konu olan idari para cezasının, Balıkesir Sosyal Sigortalar Kurumu İl Müdürlüğü tarafından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesine göre verildiği, itiraz dilekçesine ekli Bursa 1.İdare Mahkemesi’nin 2005/1049 sayılı kararı ile aynı konuda Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, 6.8.2003 gün ve 25191 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 51. maddesi ile değişik 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140/5 maddesi gereğince idari para cezasına karşı kuruma yapılan itirazların reddedilmesi halinde itiraz başvuru merciinin idare mahkemesi olarak düzenlendiği, bu düzenlemenin özel nitelikte olduğu, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3, 19 ve 27. maddeleri ile Kabahatler Yasası’na ilişkin Meclis Adalet Komisyonu Raporu genel gerekçesinden söz ederek, 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın Meclis Adalet Komisyonu Raporundaki genel gerekçe ve Anayasa Mahkemesi’nin 8.10.2002 gün 2001/225 esas, 2002/88 karar sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde, genel olarak 5326 sayılı Yasada, yasa koyucunun amacının, kazuistik yöntemlerle düzenlenmiş olan idari nitelikteki ceza yaptırımlarını ve kabahat fiillerini sistematikleştirmek ve tanımlamak olduğu, Yasanın 3. maddesinin de aynı amaçla konulduğunun anlaşıldığı, aksi takdirde çok sayıda özel yasada idari nitelikte ceza yaptırımlarına tabi tutulan eylemlerle ilgili itiraz başvurularını bir adli yargı mahkemesi olan sulh ceza mahkemesinin çözümlemesi gerekeceği, bunun da Kabahatler Yasası’nın amacına uygun olmadığı, idari yargının görev alanını daraltacağı ve kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal edeceği, yine itiraza konu olan idari para cezasının Balıkesir Sigorta İl Müdürlüğü tarafından adli görevi ile ilgili olmaksızın tamamen idari görevi nedeniyle kamu gücü kullanılarak ve kamu hukuku alanına giren bir eylemden dolayı tutanağa bağlandığı, yapılan işlemin tamamen idari nitelikte olduğu, o nitelikte olan 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi de cezanın idari nitelikte olduğunu ve itiraz merciinin idare mahkemesi olduğunu açıkça hükme bağladığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 6.11.2006 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre,

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri  ve  adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...”açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı  başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Davacı, hem adli hem de idari yargı yerine verdiği dava dilekçesinin sonunda idari para cezası verilmesi ve para cezasına yapılan itirazın reddine ilişkin işlemlerin yanısıra davalı idarece düzenlenen 10.11.2004 gün ve 81266 sayılı işlemin de iptalini istemiş ise de; her iki yargı yerince de sadece idari para cezası yönünden görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle idari para cezası yönünden tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde  adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada  adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

17.7.1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun sayılan maddelerinde öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında asgari ücrete göre belirlenen oranlarda idari para cezası verileceği bentler halinde kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan dördüncü fıkrasında, Kurumca itirazı reddedilenlerin kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilecekleri öngörülmüştür.

Ancak, 1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin dördüncü fıkrasını değiştiren 8.2.2006 günlü, 5454 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde; "İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kararı kesinleşir. Sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. 2.000 Yeni Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmüne göre tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." denilmiştir.

15.2.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabileceklerdir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, ( davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta, dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 15.2.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

            Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 13.12.2005 gün ve D.İş 2005/162; K: 2005/152 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.11.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar ver