Hukuk Bölümü 2001/92 E., 2001/100 K.

  • 6831 S. ORMAN KANUNU [ Madde 2 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 58 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu ve Mer'a, Kışlak, Yaylak Yönetmeliği gereğince Bolu İli, Mengen İlçesi, Rüknettin ve Teberrükler Köylerinde yapılan uygulama sonunda, Rüknettin Köyünde mer'a olmadığının; buna karşılık, Teberrükler Köyü hudutları dahilinde toplam 532 dönüm 900 m2 mer'a olduğunun uygulamaya yapılan itirazın incelenmesi sonucunda saptanması üzerine, Teberrükler Köyü Akçaalan Mevkiinde yer alan toplam 374 dönüm 250 m2'lik kadastral beş adet parselin, kadimden beri Rüknettin Köyü ile müşterek kullanıldığı ve bu kullanım sırasında ihtilaf çıkmadığı dikkate alınarak, eskiden olduğu gibi her iki köyün müşterek kullanımı konusunda taraflarca mutabık kalınması üzerine, müşterek kullanıma tahsis hususu Toprak Komisyonu tarafından, 13.8.1976 tarih ve 2 sayılı karara bağlandıktan sonra, 11.12.1976 tarih ve 4 sayılı Mer'a Norm Kararı ile ilan olunmuştur. Orman Kadastrosunca 6831 sayılı Yasa'nın 2/B. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan bu yerler, kültür arazisi vasfıyla ve 403.000 m2 yüzölçümlü olarak, 10.6.1997 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.

    Davacı Rüknettin Köyü Muhtarlığı vekilince, sözkonusu taşınmazın üzerinde müvekkil köy tarafından yeni bir yerleşim yeri kurulmak istendiği, ancak Teberrükler Köyü Muhtarlığınca taşınmazın tamamının köylerinin mülki hudutları içerisinde kaldığı ileri sürülerek karşı çıkıldığından bahisle, 815 sayılı parselin büyük bir kısmının fiilen Rüknettin Köyünün mülki hudutları içerisinde kaldığının hükmen tespitine karar verilmesi istemiyle, 19.9.1997 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

    MENGEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 7.10.1999 gün ve E: 1999/104, K: 1999/135 sayı ile, Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair K: 1998/108 sayılı kararının, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ'nin 8.4.1999 gün ve E: 1999/2116, K: 1999/3033 sayılı ilamı ile, davanın tarafları olan Köy Tüzel kişiliklerine ait sınırların belirlenmesinin tamamen idari bir işlem olduğu, idari bir işlem ve eyleme ilişkin olarak açılacak davalarda görevin idari yargı yerlerine ait bulunduğu yolundaki gerekçeyle görev yönünden bozulduğundan ve anılan Yargıtay bozma kararına duyulduğundan bahisle aynı gerekçeyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar ise, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı Rüknettin Köyü Muhtarlığı vekilince, aynı istekle, 10.12.1999 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

    SAKARYA 1. İDARE MAHKEMESİ; 13.4.2001 gün ve E: 1999/1924, K: 2001/839 sayı ile, 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun 2. maddesinde, idari dava türleri olarak iptal ve tam yargı davaları ile idari sözleşmelerden doğan davaların sayıldığı; bu durumda, idari dava türleri arasında sayılmayan tespit davalarına idari yargıda bakılamayacağı; olayda, uyuşmazlığın esası tespit davası olduğundan tespite yönelik ihtilafın Yargıtay içtihatları ile doktrinde kabul edilen görüşe ve uygulamaya göre adli yargı mercilerince çözüme kavuşturulmasının gerekeceği; öte yandan iki köyün mülki hudutlarının 25.2.1947 tarihinde belirlendiği ve hudutlarda herhangi bir ihtilafın olmadığı, sınır değişikliği hususunda taraflardan birince idareye yapılan bir başvuru da bulunmadığından, mevcut sınırın aplikasyonu uygulamasındaki ihtilaftan doğan davanın görüm çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine, görev uyuşmazlığının çözümü için 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Yılmaz DERME, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 24/12/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ilemll Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN'ın, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Mengen Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararı üzerine kendine gelen davada Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce de görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle, anılan Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olup, hukuk alanında doğan bu uyuşmazlığın giderilmesi isteminin davanın taraflarınca ileri sürülmesi ve 15/b. maddesine göre de bu istem üzerine mahkemece dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekmekte iken, son görevsizlik kararını veren idari yargı yerince, ayrıca 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinden bahisle görevli merciin belirlenmesi için dosyanın re'sen gönderilmesi yolunda bir karar verilmiş olması karşısında, yargı mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurmalarını düzenleyen 19. madde kapsamında uyuşmazlık doğduğunun kabulü gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kuruluş amacına uygun olacağından, başvuruda usule aykırılık görülmeyerek, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava, müşterek kullanıma tahsisli mer'anın, köy yerleşme alanı olarak tahsisine esas alınmak üzere, kısmen Rüknettin Köyü mülki sınırları içinde kaldığının tespiti isteminden ibarettir.

    Görev uyuşmazlığının çözümü için öncelikle, tespit davasının hukukumuzdaki yerinin incelenmesi gereklidir.

    Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda tespit davasını düzenleyen açık ve genel bir hükme yer verilmemekteyse de, doktrinde ve yerleşik yargısal içtihatlarla, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanması için tespit davası açılabileceği kabul edilmiş bulunmakta; tespit davasının esasının incelenebilmesi için de, genel dava koşullarının yanısıra, dava konusunun bir hukuki ilişki olması ve bu hukuki ilişkinin var olup olmadığının öncelikle saptanmasında hukuki yarar bulunması koşulları aranmaktadır. Buna göre, özel hukuk alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin saptanması için adli yargı yerinde müstakil olarak bir tespit davası açılabilmesi olanaklı bulunmaktadır. Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, idari dava türleri: iptal, tam yargı ve genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış olup, tespit davası şeklinde bir dava türüne idari yargıda yer verilmemiştir. Anılan Yasanın "İdari Davalarda Delillerin Tespiti" başlıklı 58/1. maddesi "Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilir." hükmünü taşımakta olup, idari yargıda, ancak açılmış bir idari dava ile ilgili bulunan "delillerin tespiti"nin istenilmesine olanak bulunmaktadır. Buna göre, idari dava türleri arasında sayılmayan tespit davasının, yorum yoluyla idari yargının görevine müstakil bir dava olarak dahil edilmesine hukuken olanak bulunmadığından, idari yargı yerinde, idare hukuku alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin varlığının ancak açılmış bulunan bir idari davaya bağlı olarak delil tespiti kapsamında saptanabileceği açıktır.

    Belirtilen yasal durum karşısında, tespit davasına konu olabilecek hukuki ilişkinin özel hukuk alanını ilgilendirmesi gerektiği ve bir eda davasının öncüsü durumunda olan tespit davasının adli yargı yerinin görevine girdiği ortaya çıkmaktadır. Ancak, adli yargıda açılacak bir eda davasında hiçbir zaman kullanılmayacağının, buna karşılık idari bir işlem tesisi istemiyle bir idari makama veya idari yargıda açılacak bir davada idare mahkemesine ibraz edilmek ve bu makam veya mahkemeyi hukuken bağlayacak nitelikte belge elde etmek amacıyla açıldığının anlaşılması halinde tespit davası adli yargıda görülemeyecek ve görev yönünden reddi gerekecektir. Bu durumdaki tespit davasının idare hukuku kurallarına göre çözümlenmesi gerekmekteyse de, müstakil bir dava olarak açılması halinde idari yargı yerince, idari yargıda böyle bir dava türü olmadığı ve ancak bir idari dava açıldıktan sonra bu davaya ilişkin delil tespiti kapsamında incelenebileceği noktasından reddedilmesi uygun olacaktır.

    Bu açıklamalara göre tespit istemiyle amaçlanan konu incelendiğinde: Olayda, mülki sınırları 25.2.1947 tarihinde belirlenmiş olan Rüknettin Köyü ile Teberrükler Köyü Muhtarlıklarınca, mer'a olarak müşterek kullanımlarına tahsis edilmiş bulunan taşınmazın tahsis amacı değiştirilmek suretiyle köylerine yerleşme alanı olarak yeniden tahsis edilmesi istemiyle, 1996 yılında ayrı ayrı ve her köy kendi lehine olmak üzere başvuruda bulunulmuş; bu konuda iki köy arasında ihtilaf olması nedeniyle sözkonusu taşınmazın her iki köy için de yerleşim alanı olarak ayrılmadığı hususunda Valilikçe Mengen Kaymakamlığına 15.10.1997 günlü yazı gönderilmiş olup; taraf köyler arasında 815 sayılı perselin tahsis amacı değiştirilmek suretiyle kendi köyleri için yerleşme alanı olarak tahsis edilmesi konusunda anlaşmazlık doğduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. 22.11.1984 tarih ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu'nun, taraf köylerce yapılan başvuru tarihi itibariyle yürürlükte bulunan (25.2.1998 tarih ve 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 36. maddesi ile ilga edilen) 15. maddesinde, "Uygulama bölgelerinde köy ve bölge halkının mevcut hayvan varlığı ihtiyacı için müştereken kullanmaları amacıyla tasarrufuna geçmiş tarım arazisinden, arazi kullanma kabiliyeti ile iklim özellikleri ve tarım arazisi üzerindeki bitki örtüsü dikkate alınarak uygun görülenleri, bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılacak yönetmelik hükümlerine göre mera, yaylak, kışlak, çayır ve benzeri arazi olarak tespit ve tahsis etmeye, tahsisli olanların tahsis amacını değiştirmeye veya yenilemeye ilgili kuruluş yetkilidir." denilmiş; ancak, tahsis amacının hangi hallerde değiştirileceği konusunda bir düzenlemeye anılan Yasa'da yer verilmemiştir. Buna karşılık, 28.2.1998 tarihinde yürürlüğe giren ve yukarıda anılan Yasa hükmünü yürürlükten kaldıran 4342 sayılı Mera Kanunu'nda, meraların tahsis amacının hangi hallerde ve hangi usul ve esaslarla değiştirilebileceği 14. maddede yer verilen hükümlerle ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, bir mer'anın tahsis amacının değiştirilmesi yetkisinin idareye tanınmış bulunması karşısında, müşterek kullanılan mevcut mer'anın tahsis amacı değiştirilmek suretiyle, yeni köy yerleşme alanı elde etmeye yönelik bulunan ve idarece değerlendirilmesi gereken bir tespitin yapılması istemiyle müstakil olarak açılan tespit davasına bakılıp bakılamayacağı konusunda idari yargı yerinin görevli olacağı açıktır.

    Belirtilen nedenlerle, Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nin 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun reddi ve aynı Mahkeme'ce verilmiş bulunan görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nin 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun REDDİ ile aynı Mahkeme'nin 13.4.2001 gün ve E: 1999/1924, K: 2001/839 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.