Hukuk Bölümü 2007/94 E., 2007/100 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 32 ]
  • 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 42 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y : Kadıköy Belediye Başkanlığı Yazı İşleri ve Kararlar Müdürlüğü Encümen Şefliği'nin 8.12.2005 gün ve 93/4 sayılı kararı ile, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca müteahhit olan davacı adına idari para cezası verilmiş ve ayrıca projesine ve ruhsatına uygun hale getirilmesi amacıyla aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının imara aykırı kısımlarının yıkılmasına karar verilmiştir.

    Davacı vekili, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ; 19.4.2006 gün ve E:2006/1066, K:2006/737 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 4001 sayılı Yasa ile değişik 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağının, dava dilekçelerinde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterileceğinin, dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağının hükme bağlandığı; öte yandan, 5. maddesinin 1. fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağının; ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceğinin; ikinci fıkrasında ise, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak olması veya davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerektiğinin kurala bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, 3194 sayılı Yasa'nın 32. maddesi uyarınca alınan karara ilişkin uyuşmazlığın idare mahkemelerinde görüleceği açık olmakla birlikte, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca imar para cezasına ilişkin uyuşmazlığın adli yargının görev alanına ait olduğu, dolayısıyla farklı yargı kollarına ait dava konusu işlemlerin ayrılarak dava dilekçelerinin düzenlenmesi gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa'nın 3 ve 5. maddesi hükümlerine uygun olmayan dava dilekçesinin, aynı Yasanın 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereğince bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde her işleme karşı ayrı ayrı dava açmakta muhtar olmak üzere reddine karar vermiştir.

    Davacı vekili, bu kez, idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    KADIKÖY 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 26.9.2006 gün ve 2006/ 870 Müt. sayı ile, itiraz eden vekili tarafından Kadıköy Belediye Başkanlığı tarafından verilen 8.12.2005 tarih ve 93/4 sayılı idari para cezasına itiraz edildiği, itiraz edenin talebine konu para cezasının İmar Kanunu'nun 42. maddesine aykırılık nedeniyle verildiği, 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinin 5. fıkrası, "cezanın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği" hükmünü ihtiva etmekteyken, Anayasa Mahkemesi'nin 15.5.1997 gün ve 1996/72 Esas, 1997/51 Karar sayılı kararı ile, 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesinin 5. fıkrasının 1. tümcesinin Anayasa'nın 125 ve 155. maddesine aykırı olduğu belirtilerek iptal edildiği, bu kararın 1.2.2001 tarih ve 24305 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, Belediye Başkanlığı Encümenince 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesi gereğince verilen para cezalarına itiraz merciinin, Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına göre idari yargı olduğunun anlaşıldığı, idarenin verdiği tüm para cezalarına itirazın sulh ceza mahkemelerinde görüleceği hükmünün Anayasa Mahkemesi'nin kökleşmiş içtihatlarına aykırı bulunduğu, sulh ceza mahkemelerinin tüm idari para cezalarında konunun uzmanı olmadığı, ayrıca idare mahkemesinin dayanak yaptığı "bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır" hükmünü içerir Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 2005/108 Esas, 2006/35 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden ve bu karar Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlülüğe girdiğinden, görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğu, idarenin aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda bakılmasının yerinde olmadığı, işlemin tamamıyla idari olduğu ve idari işlemden doğduğu, Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi nedeniyle belirtilen bu idari işlem ile ilgili itirazın idare mahkemesine yapılması gerektiği, başka düşüncelerle görevli mahkemenin değiştirilmesi ve adli mahkeme olarak değerlendirilmesinin yerinde bulunmadığı, Mahkemelerine dava açılmışsa da, görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul İdare Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Dr.Atalay ÖZDEMİR, M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Z.Nurhan YÜCEL, H.Ayfer ÖZDEMİR, Abdullah ARSLAN ve H.Hasan MUTLU'nun katılımlarıyla yapılan 04.06.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

    Davacı vekili, adli ve idari yargı kararları arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunu ileri sürerek bu uyuşmazlığın giderilmesini istemiş ise de; İdare Mahkemesi kararı, görevsizlik kararı olmayıp, 3194 sayılı Yasa'nın 32. maddesi uyarınca alınan karara ilişkin uyuşmazlığın idare mahkemelerinde görüleceği açık olmakla birlikte, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca imar para cezasına ilişkin uyuşmazlığın adli yargının görev alanına ait olduğu, dolayısıyla farklı yargı kollarına ait dava konusu işlemlerin ayrılarak dava dilekçelerinin düzenlenmesinin gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa'nın 3 ve 5. maddesi hükümlerine uygun olmayan dava dilekçesinin, aynı Yasanın 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereğince bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde her işleme karşı ayrı ayrı dava açmakta muhtar olmak üzere reddine ilişkindir. Kısacası, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmamaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ: 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 04.06.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.