T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO : 2017/535

          KARAR NO : 2017/572

          KARAR TR  : 25.09.2017

ÖZET: İcra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı      : M. Genel Sigorta A.Ş.

Vekili        : Av. S.K.

Davalı      : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili        : Av. G.A.

 

 

O L A Y :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan 34 UF 4253 plakalı vasıtanın 30.10.2012 tarihinde davalı kurumun sınırları dahilindeki otomatik bariyerlerin aracın geçişi sırasında aniden yükselmesi sonucu hasara uğradığını, aracın malikine hasar bedelinin ödendiğini, meydana gelen zarardan belediyenin sorumlu olduğunu, davalı aleyhine İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2013/14214 esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının borca, ferilerine ve takibe itiraz etmesiyle takibin durduğunu, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi: 24.3.2015 gün ve E:2014/58, K:2015/52 sayı ile, Şehir içindeki karayollarında bulunan bariyerlerin bakım ve onarımından davalı belediyenin sorumlu olduğu, yargı yolu yönünden, Karayolları Trafik Kanununa göre adli yargının görevli olduğu anlaşılmış, bilirkişi raporunda belirlenen miktar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, alacak likit olmadığından, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi:  7.4.2016 gün ve E:2015/18947, K:2016/4411 sayı ile, Kamu tüzel kişilerinin Yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

İSTANBUL 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.12.2016 gün ve E:2016/410, K:2016/396 sayı ile, bozma ilamına uyarak,  davanın idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiği gerekçesiyle davanın HMK.nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bahse konu trafik kazası sebebiyle uğranıldığını belirttiği maddi zararın davalı idareden rücuen tazmini istemiyle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 13. İDARE MAHKEMESİ: 14.7.2017 gün ve E:2017/1045 sayı ile, 2918 sayılı Kanun'un 6099 sayılı Kanun ile değişik 110. maddesi hükmü gereği anılan kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğinin hüküm altına alındığı; bu durumda, uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen sorumluluktan kaynaklandığı anlaşıldığından, anılan Kanun hükmü gereğince davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği sonucuna varıldığından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 25.09.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete sigortalı aracın, davalı kurumun sınırları dahilindeki otomatik bariyerlerden geçişi sırasında bariyerlerin aniden yükselmesi sonucu hasara uğradığını, aracın malikine hasar bedeli 2.884,14 TL'nin ödendiğini, meydana gelen zarardan belediyenin sorumlu olduğunu belirterek ödenen bedelin ve işlemiş faizin davalıdan tahsili için yapılan takibe davalı tarafından haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

              İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 13. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.2016 gün ve E:2016/410, K:2016/396 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, İstanbul 13 İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.2016 gün ve E:2016/410, K:2016/396 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.09.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI