T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           CEZA BÖLÜMÜ

           ESAS     NO  : 2017/10

           KARAR NO  : 2017/9     

           KARAR TR  : 20.02.2017

 

ÖZET: 2247 sayılı Kanunun 14. ve 19. maddelerinde öngörülen görev uyuşmazlıkları-nın oluşabilmesi için ortada farklı görev alanındaki mahkemelerin mevcudiyeti şart olup; davanın somutunda olduğu gibi askeri ve adli yargı yerleri savcılıkları bakımından görev uyuşmazlığının oluştuğu gerekçesiyle Uyuş-mazlık Mahkemesine başvuru yapılabilmesi mümkün olmadığından; 2247 sayılı Yasa’nın 1. ve 27. maddeleri uyarınca BAŞVURUNUN REDDİNE karar verilmesi gerektiği hk                                                                                                       

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

            Davacı             : K.H.

            Şüpheli            : M.C.

                         

OLAY            : Balıkesir/Erdek İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde Ruhsat İşlem Elemanı olarak  görevlendirilen  şüpheli  Uzm.J.III.Kad.Çvş. M.C.’ın  görevi yetkisi dahilinde bulunan T01/302112  seri  numaralı yivsiz  tüfek  ruhsatnamesi  kartının, şüphelinin başka yere tayininden sonra bulunamaması üzerine, telefonla aranarak  kayıp ruhsatnamenin sorulduğu, şüphelinin kartların yerinde olması gerektiğini belirterek yeniden bakmalarını söylediği, yapılan araştırma  neticesinde  T01/302112  seri  numaralı  yivsiz tüfek ruhsatnamesinin tüm aramalara rağmen  bulunamadığı, durumun  30.7.2015 tarihinde tespit edilmesi nedeniyle şüpheli hakkında  ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak suçundan hazırlanan suç dosyasının Savcılıklarına gönderildiği;

Şüpheli Uzm.J.III.Kad.Çvş. M.C.’ın jandarma personeli olduğu, bu kapsamda jandarmanın  hangi  nitelikteki  görevleri ile görevlendirildiğine ilişkin yasal düzenlemenin göz önünde tutularak, suça konu olayın meydana geldiği sırada yerine getirilmekte olan görevin yasada belirtilen görevlerden hangisine uygun olduğunun  incelendiği;

2803 sayılı Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Kanunu’nun  7. maddesinde jandarmanın genel olarak görevlerinin;

“Jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri şunlardır.

Mülki  görevleri;

Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak.

Adli görevleri;

İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek.

Askeri görevleri;        

Askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkalığınca verilen görevleri yapmak.

Diğer görevleri;

Yukarıda belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak” şeklinde sayıldığı;

Bu  kapsamda  somut  olayda  şüpheliye  yüklenen eylemin  “yivsiz tüfek ruhsatnamesini kayıp ettiği” iddiasından ibaret olup bu görevin de jandarmanın diğer görevleri arasında yer aldığının  görüldüğü belirtilerek,  2803 sayılı Kanun’un 15.  maddesinde  jandarma  personelinin  askeri görevleri dışında kalan görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle adli yargı yerinde yargılanacakları şeklindeki düzenleme de dikkate alındığında, şüpheli Uzm.J.III.Kad.Çvş. M.C.’ın yargılamasının adli yargı yerinde yapılması gerektiği, yüklenen eylemin askeri bir suç olmaması  ve  askeri bir suça bağlı bulunmaması  nedeniyle şüpheli hakkında atılı suçtan soruşturma yapma görevinin Cumhuriyet Savcılığına ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, Hava Eğitim Komutanlığı  Askeri Savcılığı’nın 8.6.2016 gün ve E:2016/163, K:2016/27 sayılı kararı ile,   353 sayılı  Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 9, 17 ve 112. maddeleri uyarınca  görevsizlik kararı  ile  soruşturma dosyasının gereği için Balıkesir/Erdek Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine  itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.

 

Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 8.12.2016 gün ve Soruşturma No:2016/1429, Karar No:2016/2 sayılı kararı ile,  şüphelinin halen Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde askeri personel olarak görev yaptığı,  şüphelinin atılı eyleminin 2007-2012 yılları arasında ruhsat işlem elemanı olarak kendi görev sorumluluğu içerisinde bulunan yivsiz tüfek ruhsatnamesini kayıp ettiği iddiası olduğu, bu noktada  olayın esas yönünden soruşturulmasına başlanılmadan evvel görevli yargı yerinin belir-lenmesi gerektiği, olayda şüpheliye isnat olunan suçun askeri suç olup olmadığı hususun irdelenmesinin zaruri olduğu belirtilerek;

Uyuşmazlık Mahkemesinin birçok kararında da belirttiği gibi;

“Askeri suç” öğretide ve uygulamada;

Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu’nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu’nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,

Türk Ceza Kanunu’na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edildiği;

Yine Uyuşmazlık Mahkemesinin  2015/35 esas sayılı kararında,  rüşvet suçu nedeniyle oluşmuş olumsuz görev uyuşmazlığına ilişkin adli ve askeri yargı yerlerinin görevsizlik kararlarına binaen yaptığı değerlendirmede,  “rüşvet” suçunun  askeri  suç olduğu şeklindeki tespitiyle aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nda yer alan rüşvet  suçu nedeniyle somut olayda asker kişi-sivil kişi ayrımı yaparak askeri personel yönüyle yapılacak yargılamada askeri yargı yerinin görevli olduğuna karar verildiği;

Bu kapsamda Uyuşmazlık Mahkemesinin söz konusu kararının somut olayla birlikte değerlendirildiğinde, şüpheli M.C.’ın üzerine atılı ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun,  1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  144. maddesindeki  atıf suretiyle askeri suç haline getirildiği, şüphelinin halen asker kişi olduğu;

Her ne kadar şüphelinin üzerine atılı eyleminin 2803 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında “jandarmanın  diğer görevleri” arasında sayıldığı  ve bu suretle görevli yargı yerinin 2803 sayılı Kanun’un 15. maddesi kapsamında adli yargı olduğu belirtilmiş ise de, 26.7.2016 tarihinde yapılan değişiklikle  bu hükmün kaldırıldığı;

 Aynı Kanun’un 15. maddesinin birinci fıkrası (d) bendinde, “Jandarma personeline askeri görev verildiği takdirde bu görevlerden doğan suçlarda 25/10/1963  tarihli  ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uygulanır. Bu suçların muhakemesi, Jandarma personelinin  emrine verildiği askeri birlik personelini muhakeme etmekle görevli ve yetkili olan askeri mahkemede görülür.” şeklinde yapılan düzenleme gözetildiğinde, kendisine askeri görev verilen şüphelinin bu hususta ihmal gösterdiği yönündeki iddia doğrultusunda şüphelinin üzerine atılı eylemin soruşturmasını yürütmekle görevli yargı yerinin askeri yargı yani askeri savcılık olduğu;

Somut olayda  asker kişi olan şüpheli Uzm.J.III.Kad.Çvş. M.C.’ın görevi sırasında “yivsiz tüfek ruhsatnamesini kayıp etmesi”  suçunun  1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  144. maddesindeki  atıf suretiyle askeri suç olduğu, eyleminin  2803 sayılı Kanun’un 15. maddesinin (d) bendi kapsamında kaldığı ve görevli merciinin askeri yargı olduğunun  anlaşıldığı açıklanarak görevsizlik kararı verilmiş, ayrıca  askeri ve adli yargı mercileri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14 ve 15. maddeleri uyarınca görevli merciin tayini için soruşturma dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler; Kenan YUMUŞAK, Osman ATALAY, Gökhan KARABURUN, Mehmet AVCIOĞLU, Sevilay TEMİZYÜREK BATIR, Remzi İĞREK’in katılımlarıyla yapılan 20.02.2017 günlü toplantısında; Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı  Mustafa KAYAALP’in başvurunun reddine ilişkin yazılı ve sözlü  açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.

 

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

           Bu  uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” denilmiş; 

 

          Aynı Yasa’nın 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa,  gerekçeli bir  karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

         (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” hükmü yer almıştır.

 

           Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

 

Dosyanın incelenmesinde, şüpheli hakkında  “ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suçu nedeniyle yapılan soruşturma sırasında,  Hava Eğitim Komutanlığı  Askeri Savcılığı’nın 8.6.2016 gün ve E:2016/163, K:2016/27 sayılı  görevsizlik kararı  ile  soruşturma  dosyasının Erdek Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine  karar verilmesi üzerine, Erdek  Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 8.12.2016 gün ve Soruşturma No:2016/1429, K:2016/2 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmiş, ayrıca oluştuğu ileri sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının  çözümlenmesi için soruşturma dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Öncelikle 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının saptanması gerekmektedir. Uyuşmazlık Mahkemesince görev uyuşmazlıklarının çözüme kavuşturulabilmesi için ortada, bir yargı yolu uyuşmazlığı bulunması zorunludur.  Başka bir anlatımla; iki  ayrı yargı düzeni içinde yer alan yargı mercilerince verilmiş kesin veya kesinleşmiş bulunan görevsizlik kararları mevcut olmalıdır.

 

Anayasanın  9.  maddesinde, “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”. denilmiş,  böylece  yargı organının  “bağımsız mahkemeler” olduğu açıkça belirtilmiş olup, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden, iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan, daha açık bir ifade ile, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan savcılığın, somut olayda, Hava Eğitim Komutanlığı    Askeri Savcılığı’nın  ve  Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın  2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen yargı mercilerinden olmadığı  ve verilen görevsizlik kararlarının da  yargı kararı niteliğinde bulunmadığı kuşkusuzdur.

 

Açıklanan nedenlerle,  Mahkememize gönderilen dosyada, 2247 sayılı Yasa’nın 14. madde-sinde  belirtildiği şekilde bir yargı yolu uyuşmazlığı (olumsuz görev uyuşmazlığı) bulunmadığı gibi yine 14. madde hükmüne göre yargı yerlerince verilmiş kesin görevsizlik kararları da bulun-mamaktadır. Aynı Yasa’nın 19. maddesinde açıklanan görevli merciin belirlenmesi için başvurma koşulları da oluşmamıştır. Bu durumda, 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 27. maddeleri uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev alanı dışında kalan hususlar ile ilgili başvurunun reddine karar verilmesi  gerekmiştir.

 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 27. maddeleri uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev alanı dışında kalan hususlar ile ilgili BAŞVURUNUN REDDİNE, 20.02.2017 günü  OYBİRLİĞİ  İLE  KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

           Başkan

Nuri NECİPOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Kenan YUMUŞAK

 

                           

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Osman ATALAY

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Sevilay TEMİZYÜREK BATIR

Üye

Gökhan KARABURUN

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Remzi İĞREK