T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO      : 2021/518

KARAR NO  : 2021/500

KARAR TR  : 18/10/2021

ÖZET: Emekli Sandığından emekli olan davacının hastalığının tedavisi için kullandığı ilaçlarının bedelinin karşılanmayacağına ilişkin işlemin iptali ile davacı tarafından ödenen ilaç bedelinin tahsili istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

                       

Davacı       : G.Y.

Vekili         : Av.B.A.

Davalı        : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri     : Av. R. Ü.,Av. Ş. K.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra .... Sicil numarası ile Emekli Sandığından emekli olduğunu; 15 yıldır Hepatit C tanısı ile tedavi gördüğünü,hastalığının Siroz'a dönüştüğünü,hayati tehlike arz eden son safhaya geldiğini;bu aşamada Viekirax ve Exviera ilaçlarını kullanmasının gerektiğini; reçete edilen bu ilaçları müvekkilinin SGK ile anlaşmalı eczaneden varını yoğunu satıp üzerine de borçlanarak 88.575,35 TL'ye temin ettiğini,kullandığı ilaçlar sayesinde nihayet sağlığına kavuştuğunu;müvekkilinin, ilaç paralarının iadesi İçin T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü'ne 01.03.2016 tarihli dilekçesi ile başvurduğunu,ilgili Kurumun 02/03/2016 tarih, .../3381356 sayılı yazısı ile; 5510 sayılı Kanun'un 63. ve 72.maddeleri uyarınca söz konusu ilaçların "Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu" ve "İlaç Geri Ödeme Komisyonu"nda alınan kararlar çerçevesinde Sağlık Uygulama Tebliği eki "Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi"nde yer almaması gerekçesi ile talebinin reddedildiğini; bu gerekçenin hukuki ve bilimsel temelden yoksun olduğunu,müvekkilinden çalıştığı süre boyunca sağlık primi kesildiğini, Sosyal Güvenlik Kurumunun bugün o kesintilerin gereğini yerine getirmek zorunda olduğunu; insan yaşamının kutsallığı gereği kişilerin yaşama ve sosyal güvenlik haklarının kısıtlanamayacağı yönünde yargı kararları olmasına karşın, idarenin tedavisi kesin ve mümkün olan bir hastalığın tedavi masraflarını karşılamamasının Yasalara ve emsal niteliğindeki Yargı kararlarına aykırılık oluşturduğunu ifade ederek;müvekkilinin hastalığının tedavisi için kullandığı "Viekirax" ve "Exviera" ilaçlarının bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmayacağına dair 02.03.2016 tarihli idari kararın iptaline; müvekkili tarafından ödenen 88.575,35 TL ilaç bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

 

2. Ankara 16. İdare Mahkemesi 14/07/2016 tarihli ve E.2016/2889, K.2016/2097 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş, istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"...5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 101. maddesinde de. "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." kuralına yer verilmiştir.

...

5510 sayılı Kanunun veya bu Kanuna dayanılarak çıkarılan düzenleyici işlemlerin uygulanması sonucunda: tesis edilen bireysel işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır..."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi 17/05/2018 tarihli ve E.2016/793, K.2018/327 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi 09/09/2020 tarihli ve E.2018/3147, K.2020/890 sayılı kararıyla ve"Somut olayda; 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla 5434 sayılı Yasaya göre çalışmakta olan davacının, 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak, mahkemenin görevli olup olmadığı hususu değerlendirilerek 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartının bulunup bulunmadığı araştırılarak hüküm kurulması gerekir."gerekçesiyle,davalı kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile anılan Kararın kaldırılmasına kesin olarak karar vermiş ve dosya Mahkemesine gönderilmiştir.

 

5. İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi 23/02/2021 tarihli ve E.2020/291, K.2021/113 sayılı kararı ile, davanın yargı yolunun caiz olmaması gerekçesiyle ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"... Uyuşmazlık Mahkemesinin 4.9.2012 tarihli 2012/64-83 Esas ve Karar sayılı kararında 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem" niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği, 5510 sayılı bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği sonucuna varılmıştır.( Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 13/03/2018 tarih, 2016/14349 esas, 2018/2239 karar sayılı ilamıyla Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 24/10/2014 tarih, 2014/5183 esas, 2014/20604 karar sayılı ilamı)

Bu anlatımlar sonunda; 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla 5434 sayılı Yasaya göre çalışmakta olan davacının, 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak, mahkememizin görevli olmadığı, adli yargıda değil idari yargıda görülmesi gereken bir dava olduğu..."

 

6. Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

7. 31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanun'lar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

 

B. Yargı Kararları

 

8. 5510 sayılı Kanun'un iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15/12/2006 tarih ve E.2006/111, K.2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanun'un birçok maddesi ile birlikte, bu Kanun'un yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun'la 5510 sayılı Kanun'da düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanun'a eklenen Geçici 1. ve Geçici 4. maddelerle, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanun'la yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanun'un kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesinin 30/03/2011 tarih ve E.2008/56, K.2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

 

9. 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22/12/2011 tarih ve E.2010/65, K.2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır:

 

“…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin, Muammer TOPAL'ın başkanlığında, ÜyelerŞükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 18/10/2021 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, idari ve adli yargı yerleri arasında Kanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası UYAP örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

11. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

12. Dava, Emekli Sandığından emekli olan davacının hastalığının tedavisi için kullandığı ilaçlarının bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmayacağına ilişkin işlemin iptali ile davacı tarafından ödenen ilaç bedelinin, yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 

13. Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği; ancak, bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanun'un 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanun’un değil 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

14. Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

15. Olayda davacının, öğretmenlik yaptıktan sonra 53.720.030 Sicil numarası ile Emekli Sandığından emekli olduğu anlaşılmaktadır.

16. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu görevlisi emeklisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

17. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Ankara 16. İdare Mahkemesinin 14/07/2016 tarihli ve E.2016/2889, K.2016/2097 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Ankara 16. İdare Mahkemesinin 14/07/2016 tarihli ve E.2016/2889, K.2016/2097 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

18/10/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

    Başkan Vekili                  Üye                               Üye                              Üye

       Muammer                    Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         TOPAL                    BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

                                               Üye                                Üye                               Üye 

                                           Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                             TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN