T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 480

         KARAR NO : 2019 / 557

         KARAR TR  : 30.9.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı    : E. S.

Vekilleri   : Av.D. K., Av.T. A.

Davalı     : Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekil leri  : Av.H.K. E., Av.İ. A.

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin,  sevk ve idaresindeki 27 C 2863 plakalı motosikleti ile Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi, Kolejtepe mah. 29 nolu sok. İstikametinden gelip 56 nolu sokağı takiben Mühendis evler sokak istikametine seyir halinde iken, No: 15 Görkem apartmanı önüne geldiğinde çalışma yapılarak kapatılmayan ve herhangi bir uyarıcı levha işareti konulmayan 1,10 m genişliğinde ve 15 cm derinliğindeki çukura düşmesi neticesinde ağır şekilde yaralandığını;  kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere, yol çalışması esnasında gerekli işaretlemelerin yapılmaması nedeniyle sorumlu davalı idarenin kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin ayağında kırıklar ve doku kaybı meydana geldiğini,  müvekkilinin çalışmadığı dönemden,  işgörmezliğinden, maluliyetinden, bakıcı giderlerinden kaynaklı  zararları bulunduğunu ifade ederek; şimdilik toplam 5.000,00TL’lik maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 1.İDARE MAHKEMESİ: 7.10.2016 gün ve E:2016/800, K:2016/826 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 3., 10.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra;Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu anlaşılmakta olup; karayolunda meydana gelen kazada idarenin kusurlu olduğundan bahisle açılan işbu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 30/11/2015 tarih ve E: 2015/786, K:2015/811 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine..." karar vermiş;  istinaf yoluna gidilmesi üzerine Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesi: 7.9.2017 gün ve E:2017/409, K:2017/1552 sayı ile, istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

Gaziantep 7.Asliye Hukuk Mahkemesi: 12.4.2018 gün ve E:2017/375, K: 2018/204 sayı ile, "(...) Davanın davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, davacı tarafça davalı belediyenin hizmet kusuruna dayanarak kusurlu ve sorumlu olduğu iddiasıyla davanın açıldığı anlaşıldı.

Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 07/10/2016 tarihli 2016/800 esas 2016/826 karar sayılı ilamı ile davacı tarafın açtığı tazminat davasında da davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve Gaziantep BİM tarafından kararın onandığı anlaşıldı.

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin en son tarihli kararlarında da belirtildiği üzere; Karayollarına ilişkin hizmetlerin yürütülmesi bir kamu hizmeti olup, bu nedenle doğacak zararlardan davalı Belediye Başkanlığının sorumluluğunun dayanağı ise hizmet kusurudur. İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca Davalı idare aleyhine hizmet kusuruna dayanarak açılacak davaların Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca da tam yargı davası olarak İdari Yargı yerinde açılması gerekmektedir. Bu nedenle adli yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın 6100 sayılı HMK madde 114/1-b ve 115 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Uyuşmazlık konusunun idari yargı kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın HMK 114-1 (b) ve 115-2 gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle USULDEN REDDİNE,

2-Dosyanın idari yargı tarafından da görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine..." karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi, 17.Hukuk Dairesi: 21.5.2019 gün ve E:2018/1145, K:2019/1113 sayı ile, "(...) Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

Dosyaya sunulan Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 07.10.2016 tarih, 2016/800 E- 2016/826 K. sayılı ilam örneğinden davanın daha önce idari yargıda açıldığı ve adli yargının görevli olduğuna dair karar verildiği, istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu'nun 19. maddesinde; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda mahkemece, dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (2247 sayılı UMK m. 19/1), her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nun 353/1 -a,4. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,

1-Gaziantep 7. Asliye Hukuk mahkemesinin 12.04.2018 tarih, 2017/375 esas, 2018/204 karar sayılı kararının HMK'nun 353/l-a,4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,

2-Dosyanın davanın yeniden görülmesi için MAHALLİNE İADESİNE..." karar vermiştir.

GAZİANTEP 7.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.6.2019 gün ve E:2019/204 sayı ile, "(...) G.D:

1-Gaziantep Bam 17. Hukuk Dairesi kararı uyarınca yargılamanın durdurularak mahkememiz dosyası ile birlikte aslının gönderilmemiş olması nedeniyle uyap üzerinden çıkarılan Gaziantep 1.İdare Mahkemesinin 2016/800 E. 2016/826 K. Sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine yargı yolu belirlenmesi için gönderilmesine..." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30.9.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının sevk ve idaresindeki 27 C 2863 plakalı motorsiklet ile Gaziantep İli, Beyazlar Mah, 29 nolu sokaktan ilerleyip Kolejtepe Mahallesi 56 nolu sokağı takiben Mühendis evler istikametine seyir halinde iken yoldaki çukura ilişkin olarak uyarıcı levha bulunmaması nedeniyle,  tek taraflı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde oluştuğu ileri sürülen 5000 TL maddi, 100.000 TL de manevi olmak üzere toplam 105.000 TL zararın olayda hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülen davalı idareden tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Gaziantep 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.6.2019 gün ve E:2019/204 sayılı  başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.6.2019 gün ve E:2019/204 sayılı  BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 30.9.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.30.9.2019

                                                      ÜYE

                                            Ahmet ARSLAN