Hukuk Bölümü 1999/45 E., 1999/46 K.

  • ASKER KİŞİNİN GÖREVİNE SON VERİLMESİ
  • ASKERİ HİZMET
  • ASKERLİK ŞUBESİNDEKİ SİVİL MEMURUN GÖREVİNE SON VERİLMESİ
  • SİVİL MEMURUN GÖREVİNE SON VERİLMESİ
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 157 ]
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Madde 56 ]
  • 1602 S. ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU [ Madde 20 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 13 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Kayseri İli, Develi İlçesi Askerlik Şubesi Başkanlığı emrinde sivil memur adayı olarak görev yapan davacının, hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen suç dosyasında: emir, talimat ve yasaklara uymadığının, şube içerisinde huzur ve düzeni bozucu disiplinsiz davranışlarda bulunduğunun saptanması üzerine ve sıralı sicil amirlerince de, bir yıllık adaylık süresi içerisinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumlarının tespit edildiği nedeniyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 56. maddesi gereğince görevine son verilmesi, Milli Savunma Bakanlığının 10.2.1999 gün ve MİY: 7200-2-99 sayılı onayı ile uygun bulunmuştur.

    Davacı, görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptaline ve açıkta kaldığı sürelere ilişkin maddi ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle, 16.3.1999 gününde mahkeme kaydına giren dilekçe ile genel idari yargı yerinde (Ankara İdare Mahkemesi'ne) dava açmıştır.

    Ankara 1. İdare Mahkemesi; 26.3.1999 gün ve 1999/296-294 sayı ile, 2577 sayılı İ.Y.U.K.'nun kamu görevlileri ile ilgili davalarda yetkiyi düzenleyen 33/2. maddesi uyarınca davaya bakmaya Kayseri İdare Mahkemesi'nin yetkili olduğu gerekçesiyle, aynı Yasa'nın 14/3-a. ve 15/1-a. maddelerine göre, dava dosyasını yetkili mahkemeye göndermiştir.

    Davalı idare tarafından, birinci savunma dilekçesinde, Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerine göre davanın görüm ve çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

    KAYSERİ İDARE MAHKEMESİ; 22.7.1999 gün ve E: 1999/399 sayı ile, 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesine göre, bir davanın AYİM.'nde görülebilmesi için ortada askeri hizmete ilişkin bir eylem veya işlemin bulunması ve bunun asker kişileri ilgilendirmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği; olayda, aday sivil memur olan davacı asker kişi ise de, 657 sayılı Yasa'nın 56. maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin işlem askeri hizmete ilişkin bulunmadığından, bu davanın görüm ve çözümünde genel idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

    Davalı idarece, süresinde verilen dilekçe ile, askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve ekleri adıgeçen Mahkeme Başkanlığınca AYİM Başsavcılığına gönderilmiştir.

    ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BAŞSAVCISI; 28.9.1999 gün ve 1999/6 sayı ile, Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddeleri hükümlerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; sivil memur olduğu görülen davacı asker kişi sayıldığından olayda idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunun gerçekleştiği; idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılmasının gerektiği; askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu; davacı hakkında tesis edilen işlemin konusunun onun askerlik şubesi bünyesinde görev yapan bir kişi olmaktan çıkarılması olduğunun görüldüğü; bu durumda işlemin niteliğini belirlemek için iki hususun irdelenmesi gerektiği; bunlardan birincisinin, askerlik şubelerinde yapılan faaliyetin niteliği ve bu hizmetin askeri hizmetten sayılıp sayılmadığı; diğerinin ise, aday memurluktan asil memurluğa geçirilen bir sivil memurun hizmetle ilgili değerlendirmesinin hangi kriterler gözönünde bulundurularak yapılacağı hususunun olduğu; Askerlik Daireleri ve şubelerinde, 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu hükümlerinde öngörülen askerlik mükellefiyetine ilişkin işlemlerin yapıldığı; bu faaliyetlerin askeri hizmet ile bağlantılı olduğu açık bulunduğundan bunları yürütenlerden biri olan sivil memurların da askeri hizmete ilişkin görev ifa ettikleri; bu nedenle, askeri hizmete ilişkin faaliyet gören sivil memurun hizmetteki performansının değerlendirilmesinin de askeri hizmet gerekleri gözetilerek yapılacağı tabii olmakla, bu yönüyle işlemin askeri hizmete ilişkinlik vasfının bulunduğu; ikinci olarak, aday sivil memurun nitelendirilmesi işleminin, bizatihi kendisinin askeri hizmetle ilgisinin saptanması gerektiği; aday memurların adaylıklarının sona erdirilerek asli memurluğa geçirilmelerinin, askeri ya da sivil kurumlarda görev yapıp yapmadığına bakılmaksızın 657 sayılı Yasa'da öngörülen usul ve esaslara göre yapıldığı; ancak, Silahlı Kuvvetlerdeki memurların değerlendirilmesinde, onların hiyerarşik bir kurum olan orduda davranış tarzları ve disiplin konusundaki duyarlıkları gibi hususların ayrıca dikkate alınmak durumunda olduğu; nitekim, bu kimselerin, 657 sayılı Yasa'da düzenlenen disiplin hükümlerinin yanısıra ve ayrıca T.S.K. İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği'nde düzenlenen disiplin hükümlerine de tabi bulundukları; dolayısıyla, disiplin hukuku bakımından, askeri hizmet gereklerine göre değerlendirilen aday sivil memurun görevine son verilmesi işleminin askeri hizmete ilişkin bulunduğu; bu açıklamalar ışığında anılan Anayasa ve Yasa kuralında öngörülen koşullar gerçekleştiğinden, davada askeri idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istemiştir.

    Başkanlıkça, Mahkemesinden temin edilen idari yargı dosyası incelemeye alınmış ve 8.10.1999 günlü yazı ile, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 11.11.1999 gün ve E: 1999/48 sayı ile, Anayasa'nın 157 ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddeleri hükümlerine göre, AYİM'nin bir davaya bakabilmesi için idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği, olayda askerlik şubesinde aday sivil memur olan davacı asker kişi sayıldığından işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği, Askerlik Daireleri ile şubelerinde yürütülen faaliyet askerlik hizmetine ilişkin bulunduğundan buradaki sivil memurların da askerlik hizmetinin yerine getirilmesiyle görevli bulundukları, davacının adaylık görevine son verilmesinde askerlik hizmetinin ve görev yerinin özelliğinin dikkate alındığı, askerlik hizmetindeki tutum ve davranışlarının değerlendirilerek işlem tesis edildiği, böylelikle 657 sayılı D.M.K.'nun 56. maddesi hükmü uyarınca tesis edilmesine karşın işlemin sebebi askerlik hizmetinin işleyişi ile doğrudan ilgili bulunduğundan bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde AYİM.'nin görevli olduğunun anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle AYİM Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre yapılan başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA'nın katılımlarıyla yapılan 6/12/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile AYİM Başsavcısının askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davada askeri idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK ile AYİM Savcısı Ayhan AKARSU'nun yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, askerlik şubesindeki aday sivil memurun görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali ile açıkta geçen sürelere ilişkin maddi ve özlük haklarının tazminine hükmedilmesi isteminden ibarettir.

    Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa'nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

    1602 sayılı Yasa'nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

    İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde görülmesi gerekmektedir.

    Olayda, askerlik şubesinde aday sivil memur olarak görev yapan davacının, hakkında açılan soruşturma sonucunda düzenlenen rapora ve sıralı sicil amirlerinin tespitlerine göre, emir, talimat ve yasaklara uymadığının ve görev yerinde huzur ve düzeni bozucu tutum ve davranışlarda bulunduğunun ve bu suretle bir yıllık adaylık süresi içerisinde memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareketlerinin saptandığı nedeniyle, 657 sayılı Yasa'nın 56. maddesi gereğince, görevine son verildiği anlaşılmaktadır.

    1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesinde sayılan asker kişiler arasında sivil memur da bulunduğundan, davacının asker kişi olduğu ve bu nedenle de dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği kuşkusuzdur.

    1111 sayılı Askerlik Kanunu'nun 13. maddesinde, asker almak işlerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kolordu mıntıkalarına ve kolordu mıntıkalarının askerlik dairelerine, askerlik dairelerinin de şubelere ayrıldığına işaret edilmiş; 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 12. maddesinde, askerlik şubesi, askeri kurumlar arasında sayılmış olup, Anayasa'da bir hak ve ödev olarak belirtilen vatan hizmetiyle mükellef her erkek Türk vatandaşının askere alınması işlemlerini yürütmek, kuşkusuz bir askeri hizmettir. Dolayısıyla, hernekadar 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 1. maddesindeki, T.S.K.'deki sivil kişilerin kendi özel kanunlarına tabi oldukları yolundaki hüküm ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun kapsam maddesi hükmüne göre T.S.K.'deki sivil memurların 657 sayılı Yasa'ya tabi oldukları açık ise de, gerek asker kişilerden olmaları gerekse askeri hizmet yürütmeleri nedeniyle, İç Hizmet Kanunu'nun 13. maddesinde yer alan "Disiplin: Kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet etmektir.

    Askerliğin temeli disiplindir.

    Disiplin muhafazası ve idamesi için hususi kanunlarla cezai ve hususi kanun ve nizamlarla idari tedbirler alınır." yolundaki hükümde işaret edildiği üzere, askeri hizmetin gereği olan yasal düzenlemelere de tabi olmaları doğaldır.

    Bu açıklamalara göre, davacının görevine son verilmesi yolundaki işlem tesis edilirken, idarece davacının tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler gözönüne alınarak değerlendirildiği ve bu işlemin yargısal denetimi sırasında da bu hususların dikkate alınacağı açık olduğundan, davacı hakkında tesis edilen idari işlem askeri hizmete ilişkin bulunmaktadır.

    Belirtilen durumlara göre ve olayda Anayasa'nın 157. ve 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevine girmektedir.

    Açıklanan nedenlerle, AYİM Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Kayseri İdare Mahkemesi'nin görevlilik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının başvurusunun KABULÜ ile Kayseri İdare Mahkemesi'nin 22.7.1999 günlü, E: 1999/399 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.12.1999 gününde kesin olarak OYBİRLİĞİ ile karar verildi.