Hukuk Bölümü         2010/322 E.  ,  2011/105 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : Ş.A.

            Vekili             : Av. A.K.Ç.

            Davalılar        : 1-İSKİ Genel Müdürlüğü

            Vekili             : Av. S.Ö.H.

                                     2- K. İnşaat San. ve Tic. A.Ş.           

O  L  A  Y       : Davacı vekili, dava dilekçesinde; Bahçelievler ilçesinden gelip Ataköy 11. Kısım Site sınırından geçerek, Bakırköy İlçesi sahiline dökülen ve genelde yağmur suları ile birlikte pis ve atık suları (kanalizasyon suları) taşıyan Tavukçu Deresi'nin, ıslah çalışmaları ve ana kolektör hattı inşaatı işinin, İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından K. İnşaat San. ve Tic. A.Ş.'ye ihale edildiğini, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün Tavukçu Deresi ıslah projesi çerçevesinde ve denetim ve kontrolü altında davalı müteahhit firma tarafından yürütülen, yağmur suları ile birlikte pis ve atık suları taşıyan Tavukçu Deresi'nin ıslah çalışmaları sırasında, Bakırköy Öğretmenevi bitişiğindeki köprü menfezinin kapatılması ve bu dereye bağlanan kanalizasyon rögarlarının bakımsız ve tıkalı olması sonucu 13.10.2007-14.10.2007 tarihlerinde İstanbul'da meydana gelen yağmur yağışıyla birlikte yağmur ve kanalizasyon sularının dere yatağından taştığı, Ataköy 11. Kısım Sitesi'ne ait 60 dönümlük alanın ve bu alanda bulunan 13 adet binanın bodrum katları ve zemin altında bulunan merkezi ısıtma sisteminin tamamının tavana kadar taşan sel ve kanalizasyon suları ile dolduğunu;  çalışmalar sırasında müteahhit firma tarafından dere yatağına bırakılan hafriyat ve molozların hem dere yatağının akışını hem de yol geçiş menfezlerini kapattığını, bunun sonucu meydana gelen sel neticesinde tüm sitenin ağır bir mağduriyet içerisine düşürüldüğünü; bu hususların Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/78 D.İş sayılı dosyası üzerinden yapılan keşifle bilirkişiler marifetiyle, ayrıca İstanbul Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü mühendislerince hazırlanan hasar tespitine ilişkin 18.10.2007 tarihli raporla tespit edildiğini;  Ataköy 11. Kısım Açelya Apt. B Kapısı Daire 20 adresinde ikamet eden müvekkilesi Ş.A.’un bu adresteki taşınmaza ait depoda muhafaza ettiği eşyaların, 13-14 Ekim 2007 tarihinde davalı Şirketin ihmal ve kusuru, davalı İSKİ Genel Müdürlüğü'nün ise dere ıslah projelerinin yetersizliği ile birlikte denetim ve kontrol eksikliği nedeniyle meydana gelen sel neticesinde kullanılamaz hale geldiğini; sel suyuna kanal sularının da karışmasıyla birlikte meydana gelen maddi zararın yanında, olayın insan sağlığını tehdit edici boyutlara ulaştığını; bu haksız fiil neticesinde depoda bulunan müvekkilesine  ait eşyaların sel suyuna maruz kalarak kullanılamaz hale geldiğini, ayrıca deponun boya, badanasının zarar gördüğünü,  depoya ait demir kapının menteşelerinin çürüyüp koptuğunu, davalıların üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemeleri sonucu meydana gelen sel neticesinde müvekkilesinin maddi yönden olduğu kadar manevi yönden de yıprandığını, bu nedenle manevi tazminat taleplerinin de bulunduğunu; Tavukçu deresinin ıslah çalışmalarında yüklenici davalı K. İnşaat San. ve Tic. A.Ş. iken İş sahibinin davalı İSKİ Genel Müdürlüğü olduğunu,  iş sahibinin yükleniciyi BK.55. maddesi anlamında denetleme ve kontrol yetkisinin bulunduğunu, bu durumda yüklenicinin 3. kişilere karşı vermiş olduğu zararlardan iş sahibinin de zincirleme sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu bulunduğunu, İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun hükümlerine  göre, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulünün gerektiğini; Yargıtay kararlarıyla sabit olduğu üzere, Davalı K. İnşaat San. ve Tic. A.Ş. ile birlikte İSKİ Genel Müdürlüğü davaya konu haksız fiil nedeniyle meydana gelen zarardan zincirleme sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğunu, iş bu davada görevli yargı yerinin de Adli Yargı Yerleri olduğunu ifade ederek, sonuç itibariyle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalıların, olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte 5.500- YTL maddi ve 4.000- YTL manevi olmak üzere toplam 9.500- YTL tazminat ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare vekilince, birinci savunma dilekçesinde; idarenin hizmet kusuru esasına dayanan davada idari yargının görevli olduğu öne sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

(Davalı İdare vekilinin talebi üzerine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, Bakırköy Belediye Başkanlığına ve DSİ Genel Müdürlüğüne; davalı Şirket vekilinin talebi üzerine de AK Sigorta A.Ş.’ne dava ihbar edilmiştir.)

BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 08.07.2009 günlü, 10 no.lu celsede ve  E:2008/32 sayı ile, Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle,  davalı vekilinin görevsizlik itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı İdare vekilince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve ekleri Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 20.11.1981 tarih ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olarak, İstanbul Su ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğü kurulmuş olup; anılan Kanun'un 2'nci maddesinin (b) bendinde, "Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek," bu Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri arasında sayılmış olduğu; tüzel kişiliğe sahip bir kamu kuruluşu olan anılan idarenin görev ve yetkisine verilen söz konusu hizmetlerden her birinin, genelin yararı için yürütülen birer kamu hizmeti olduğu,  bu hizmetlerin hukuka uygun olarak yürütülmemesinin de, bu İdarenin Kamu Hukuku kurallarına göre sorumluluğunu gerektiren hizmet kusuru niteliğinde olduğu; Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; bu anayasal ve yasal durumlara göre, kamu idarelerinin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koydukları plan ve projeye uygun olarak yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verilen zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu, hizmetin, kamu idaresi tarafından bizzat veya yüklenici eliyle yürütülmesinin de, bu hukuki duruma etkili olmadığı,  dava dosyasında; davacının zararının, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün kanunla kendisine görev olarak verilen hizmetleri gereği gibi yürütmemiş olmasından kaynaklandığı, bu nedenle, anılan İdarenin doğan zarardan sorumluluğu bulunduğunun ileri sürüldüğü, dolayısıyla; davadaki uyuşmazlığın çözümü, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasına göre davalı idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirdiği, bu saptamalar ise, idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden; 2577 sayılı Kanun'un 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan davanın görüm ve çözümünün, İdari Yargı'nın görevine girdiği gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi Mahkemesine uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık gönderilmesine  karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün kurulduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu; görev ve yetkilerinin düzenlendiği 2. maddesinin (b) bendinde: “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek olduğu” hükmünün yer aldığı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayılmış bulunduğu;  dava konusu uyuşmazlığın, tüzel kişiliğe haiz bir kamu kuruluşu olan davalı idarenin ilgili mevzuat hükümleri gereğince kendisine tevdi edilen kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmediği ileri sürülerek, dere ıslah projesinin yetersizliği ile denetim ve kontrol eksikliği nedeniyle meydana gelen söz konusu zararın tazmin edilmesi talebinden kaynaklandığından, kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana gelen zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü, açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/32 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 06.06.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasa’nın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcılığı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, İSKİ tarafından ihale edilen "Tavukçu Deresi Islah Projesi" çalışmaları sırasında yağan yağmurla dere yatağından taşan suların davacıya ait depoda bulunan eşyalara verdiği zararlar karşılığı maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

20.11.1981 gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu, İSKİ personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi bulunduğu belirtilmiş; 2. maddesinin (b) bendinde “b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, (d) bendinde “ Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak”, İSKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 4. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinin, İSKİ Genel Kurulu olarak görevli ve yetkili olduğu belirtilmiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye  göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak  davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i  ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Davacı vekili tarafından, 13.10.2007-14.10.2007 tarihinde İstanbul'da meydana gelen yoğun yağış nedeniyle yağmur ve kanalizasyon sularının dere yatağından taşması sonucunda oluşan sel sebebiyle, Ataköy 11. Kısım Açelya Apt. B Kapısı Daire 20 adresinde ikamet eden müvekkilinin taşınmazına ait depoda muhafaza ettiği muhtelif eşyalarının kullanılmaz hale geldiği; söz konusu zarara davalı İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilen "Tavukçu Deresi Islah Projesi" çalışmaları sırasında Ataköy 11. Kısıma yakın köprü menfezinin kapalı olması, rögarların bakımsız ve tıkalı olmasının sebep olduğu, olayda davalı İdarenin denetleme ve kontrole ilişkin sorumluluğunu  yerine getirmediği ileri sürülerek uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile  davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin  08.07.2009 gün ve E:2008/32 sayılı KARARIN KALDIRILMASINA, 06.06.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.