Hukuk Bölümü         2004/57 E.  ,  2004/74 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : R.K.

Vekili              :Av. A. T. B.

Davalılar        : 1- DSİ Genel Müdürlüğü

Vekili               :Av. F. U. G.

                       2- H. İ. K.

              O L A Y         :DSİ 233. Şube Müdürlüğünün 2000, 2001 ve 2002 yılı Yatırım Proğramı ve Uygulama Planında yer alan “Bartın Merkez Arıt Kasabası Arıt Çayı Taşkın Koruma İnşaatı” kapsamında çift taraflı betonarme perde yapılabilmesi için, çay üzerindeki değirmen bendi tarafından şişirilen suyun boşaltılarak susuz ortamın sağlanması gerektiğinden, değirmen sahibinin “işin bitiminde bendin eski hale getirilmesi” koşuluyla verdiği yazılı izin ile, değirmen bendinin suyun akışına göre sol sahilinden kırılmak suretiyle inşaata başlanmış olup, 2000 yılına ait işin bitiminde bendin kırılan kısmı eski haline getirilmek suretiyle değirmene yeniden su akışı sağlanmıştır. Aynı şekilde, 2001 yılında ihale edilen I. Kısım inşaatı yapılmış, ek ödenek gelmesi üzerine 2002 yılında tamamlanmak üzere 7.12.2001 tarihinde II.kısım inşaatına başlanmış, ancak 2001 yılı çalışmaları için değirmen sahibinin yazılı izni alınmamıştır.

            Davacı, maliki bulunduğu 1 ocaklı değirmene su sağlayan bendinin ve arkının tahrip edildiği nedeniyle, Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/6 D.İş sayılı tespit dosyasında saptanan yapım bedeli karşılığı 3.506.250.000.-TL. zararının, yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedilmesi istemiyle DSİ ile yüklenici H.İ.K. aleyhine, 27.3.2002 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            BARTIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 12.11.2002 gün ve E:2002/97, K:2002/372 sayı ile, DSİ İl Müdürlüğünden gelen yazı ve ekinde bulunan projeye göre, Arıt Çayı üzerinde taşkın koruma inşaatı yapıldığı, bu inşaatın idare tarafından hazırlanan plan ve projeye göre yürütüldüğünün anlaşıldığı, idarenin plan ve projesine uygun olarak yaptığı işlemlerden doğan zararın tazmini davasında 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, davalı idare vekilince avukatlık ücretine hükmedilmediği nedeniyle temyiz edilmesi üzerine YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’nce 24.2.2003 gün ve E:2003/1269, K:2003/1700 sayı ile, istem doğrultusunda düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            Davacı, aynı istekle, 7.5.2003 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

             ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ TEK HAKİMİ; 30.12.2003 gün ve E:2003/410, K:2003/1329 sayı ile, (15.5.2003 günlü Ara Kararı ile davalılardan H.İ.K. husumet mevkiinden çıkarılmıştır.) olayda davalı İdarece plan ve projesine uygun olarak işlemlere başlanmasına karşın, DSİ’nce Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun işlemler yapılmaksızın dava konusu taşınmaza el atılmış bulunulması karşısında, idarenin kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik  kararı vermiş; bu karar, itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE    :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z.Nurhan YÜCEL, Sinan TUNCA, Abdullah ARSLAN ve H.Hasan MUTLU’nun  katılımlarıyla yapılan 01/11/2004 günlü toplantısında;

            I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II- ESASIN İNCELENMESİ :Raportör–Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde idari  yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; İlgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile  Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün  davada idari yargının  görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, DSİ tarafından yaptırılan taşkın koruma inşaatı nedeniyle kırılan değirmen bendi ve arkın yapım bedeli karşılığı uğranılan zararın idarece ödenmesi isteminden ibarettir.

            6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salâhiyetleri arasında  “a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek” sayılmıştır. 

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye  göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak  davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i  ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, “Arıt Çayı Taşkın Koruma İnşaatı” kapsamında DSİ tarafından yürütülen çalışmalar sırasında değirmenin çay üzerinde bulunan bendinin geçici olarak kırılıp suyunun boşaltıldığı; ancak 2001 yılı sonunda işe ara verilmeden 2002 yılına sarkacak şekilde devam edilmesi nedeniyle eski hale getirilmemesi üzerine davacı tarafından, kırılan bendin ve arkın yapım bedelinin tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

  Bu durumda, açılan davanın idarenin kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olduğunun kabulü gerekir.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; dolayısıyla, olayda hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu' nun 2. maddesinde " idari dava türleri" arasında sayılan "idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar  tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

            Belirtilen nedenlerle, İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nce yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

             SONUÇ   :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Zonguldak İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nce yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 01.11.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.