T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/311

KARAR NO   : 2019/327      

KARAR TR    : 29/04/2019

 

ÖZET: Gerçek sanık yerine aynı isim ve soyadına sahip davacı hakkında kamu davası açılması sonucu, davacının işlemediği bir suç nedeniyle yargılandığı ileri sürülerek, maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk

 

K A R A R

 

          Davacı                           : H. Ü

          Vekili                              : Av. G. A.

          Davalı                           : Adalet Bakanlığı (İdari Yargıda

          Davalı                           : Maliye Hazinesi (Adli Yargıda)

          Vekili                              : Av. A. R. O. Av. G. E.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Polis memuru olarak görev yapan müvekkili hakkında, aynı isim ve soyisme sahip olup, meslekten ihraç edilen başka bir polis memuru yerine sahte resmi belge düzenlemek suçundan kamu davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda beraat ettiğini ancak yargılama sürecinde bir kaç kez Ankara'ya gidip gelmek zorunda kaldığını, avukat tuttuğunu, kendisinin ve ailesinin çevrenin suçlayıcı tavırlarına muhatap olduğunu ileri sürerek 1.750,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminat istemiyle Adalet Bakanlığına karşı 22/02/2013 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          Davalı Bakanlık 27/03/2013 tarihli dilekçesinde; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci maddesi uyarınca adli soruşturma ve kovuşturma aşamasında meydana geldiği ileri sürülen tazminat istemlerinin görüm ve çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğu görüşüyle davanın görev yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.

          ANKARA 17. İDARE MAHKEMESİ: 31.10.2013 gün ve E:2013/252, K:2013/110 sayılı dosyada "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı 7. bölümünde yer alan “Tazminat İstemi” başlıklı 141. maddesinde “(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

          a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

          b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

          c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

          d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

          e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

          f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

          g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,

          h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

          i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

          j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen.

          Kişiler, maddi ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

          (2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.” hükmü; “Tazminat İsteminin Koşulları” başlıklı 142. maddesinde ise “(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

          (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.

          ...” hükmü yer almaktadır.

          Dava dosyasının incelenmesinden; davacı aleyhine Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesinin E:2012/250 esasına kayıtlı olarak "resmi belgede sahtecilik" suçlamasıyla açılan davada asıl yargılanması gereken kişi ile aynı isim ve soyadını taşıdığının anlaşıldığı ve dolayısıyla suçla bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi üzerine haksız yere yargılandığı gerekçesiyle 25.000 TL maddi, 1.750 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Bu durumda, yukarıda yer verilen hükümler uyarınca haksız yere yargılandığı ve sonunda da beraat ettiği ileri sürülen davacının haksız yere yargılanması nedeniyle talep ettiği tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan iş bu davanın görüm ve çözümü adli yargı yerlerine ait bulunmaktadır.

          Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine" dair verdiği kararın itiraz başvurusunun Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. Kurulunun19/11/2014 gün,E:2014/632, K:2014/12816 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine23/02/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili aynı taleple adli yargı yerinde dava açmıştır.

          Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi: 13.02.2015 gün ve E:2015/92, K:2015/61 sayılı dosyada "CMK'nın 141 nci maddesi gereğince Ağır Ceza Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu" gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verdiği karar 20/03/2015 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili 09/03/2015 tarihli dilekçeyle dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.

          Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi: 07.05.2015 gün ve E:2015/173, K:2015/152 sayılı dosyada tensiple "Davanın TC. Adalet Bakanlığı aleyhine açılamayacağı, Maliye Hazinesi adına açılması gerektiğinden Husumetten Reddine" karar vermiş, karar temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 12. Ceza Dairesi: 12/03/2018 gün, E:2017/7715, K:2018/2699 sayılı ilamında "CMK'nın 142 nci maddesi 5, 6 ve 7 fıkralarındaki düzenlemelere aykırı olarak, davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmeden, taraflar adına açıklamalı çağrı kağıdı düzenlenip, duruşmalı olarak karar verilmesi gerektiği gözardı edilerek, tensiben karar verildiği" gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmetmiştir.

          Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi: 12.09.2018 gün ve E:2018/255, K:2018/406 sayılı dosyada bu kez "CMK'nın 142/2 maddesi uyarınca Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili olduğu" görüşüyle yetkisizlik kararı vermiş, karara yapılan itirazın Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2018 gün, 2018/1181 D. İş sayılı reddedilmesiyle karar kesinleşmiştir.

          KASTAMONU AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 12.04.2019 gün ve E:2019/10 sayılı yazısı ile "Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde "Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" talep edilebileceği düzenlenmiş olup buna göre;

          "Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

          a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

          b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

          c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

          d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen.

          e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

          f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

          g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hallerde sözlü açıklanmayan,

          h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

          i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

          j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen

          k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,

          Kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını. Devletten isteyebilirler, "denilmektedir.

          Yine 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri arasında; "idari eylem ve işlemlerden dolayı, kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” düzenlenmiştir. 

          Dosyanın incelenmesinde, davacı Hasan Üstün'ün Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin 2013/252 Adalet Bakanlığı aleyhine; Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/250 E. Sayılı dosyası ile "resmi belgede sahtecilik" suçunu işlediğinden bahisle görülen kamu davasından beraat ettiği, bahse konu ceza davasındaki somut olayda işlenen suçun faili olarak aranan Hasan Üstün'ün davacı ile isim ve soyadı aynı başka bir şahıs olduğu, isim karışıklığı nedeniyle davacı hakkında yapılan idari eylem ve işlemlerin davacının hiçbir ilgisi olmadığı suç nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına neden olduğu gerekçesiyle lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ederek dava açılmıştır...

          Yukarıda yapılan somut olaya ilişkin açıklamalar ve ilgili mevzuatta da belirtildiği üzere davacının davasının, CMK'nun 141. maddesinde düzenlenen koruma tedbirleri nedeniyle tazminata ilişkin olmadığı, kamu görevlilerinin kusuru nedeniyle hakkında açılan ve beraat ettiği davada, başka bir deyişle haksız yere hakkında soruşturma ve kovuşturma yürütülmesine neden olan eylem ve işlemlerden dolayı uğranılan maddi ve manevi zarara ilişkin olduğu ve somut uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği ve mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine " karar vererek her iki dava dosyasını Mahkememize göndermiş, başvuru 17.04.2019 tarihinde kaydedilmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 29/04/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Ağır Ceza Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının, ekindeki idari yargı dosyası bilgileri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, gerçek sanık yerine aynı isim ve soyadına sahip davacının, hakkında kamu davası açılması sonucu işlemediği bir suç nedeniyle yargılandığı ileri sürülerek, maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

          5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Tazminat İstemi” başlıklı 141 inci maddesi: (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;…

          (3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir…

          “Tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142 nci maddesi: (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

           (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır…

          (7) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

          (8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.

          Hükümlerini içermektedir.

          Anayasanın Başlangıç kısmında öngörülen “Kuvvetler ayrımı” ilkesi ile yargı ile ilgili 9. ve 138.maddeleri dikkate alındığında, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasanın 125.maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu “yargısal işlemler” nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesine imkân yoktur. Esasen bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tabii bir sonucudur. Yukarıda işaret edildiği üzere, Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarıyla adliye personelinin yargılamadaki fonksiyonu geniş çerçevede bir kamu hizmeti olarak değerlendirilse de, somut olarak, ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerekmektedir.

          Buna göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve 142 nci maddelerindeki düzenlemeler ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında dava konusu olay ele alındığında; C. Savcısının yürüttüğü soruşturmanın ve soruşturma sonucunda düzenlenen iddianamenin yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden;uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, 5271 sayılı Yasanının 141 ve 142 nci maddeleri uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2019 gün, E:2019/10 sayılı Başvurusunun Reddine karar verilmesi gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2019 gün, E:2019/10 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE 29/04/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ